Darbecilerin yeniden yargılanmasını istiyorlar
Abone ol12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin ardından 4 yıl 8 ay cezaevinde yatan Nazım Bali, "Biz darbecilerin tekrardan gerçekten yargılanmasını isti...
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin ardından 4 yıl 8 ay cezaevinde
yatan Nazım Bali, "Biz darbecilerin tekrardan gerçekten
yargılanmasını istiyoruz, o zihniyetin yargılanmasını istiyoruz, o
fikrin yargılanmasını istiyoruz, ihtilal fikrinin yargılanmasını
istiyoruz. Bizim istediğimiz sadece bu” dedi.
Sivas Nüfus Müdürlüğü ve Ülkücü Memurlar Derneği Başkanlığı
görevini sürdürürken suçsuz yere gözaltına alınıp işkence gören 61
yaşındaki Nazım Bali, darbe suçlularının yargılanmasını istiyor.
Evli ve 1 çocuk babası olan Bali, o dönemde Sivas’tan hiçbir
gerekçe göstermeden 156 kişiyi cezaevlerine attıklarını
söyledi.
"12 Eylül’ü sadece bir 12 Eylül İhtilali olarak görmemek lazım"
diyen Nazım Bali, “5 tane generalin kendi siyasi istikballeri için
yapmış oldukları bir eylem olarak da kabul etmemek lazım. 12
Eylül’ü gerek 12 Eylül öncesinde gerek 12 Eylül sonrasında
düşünerek o şekilde güzel bir analiz yapıp Türk milletine, Türk
devletine zararları faydaları nedir onun üzerinde düşünmek lazım.
12 Eylül’ü getiren nedenler benim gözümde 5 kısma ayrılıyor.
Bunlardan bir tanesi güvenlik, bir tanesi siyasi cinayetler, bir
diğeri siyasi istikrarsızlık, bir tanesi dış etkenler ve güvenlik
olaylarıdır. Dış etkenler olarak Amerika Orta Doğu’da hükmünü
kaybediyordu. 1979’da Ayetullah Humeyni, İngiltere’den gelerek
kendi İran’da hükümdarlığını kurdu ve icraatında ne olursa olsun
Amerika düşmanlığı yapıyordu. Bu gün de hala onun politikasını
izlemekteler. Rusya-Afganistan’ı işgal etti 1979’da, Afganistan’a
hakim olarak Orta Doğu’ya da hakim olmak istedi. Bunları göz önüne
alarak Amerika, Türkiye üzerinden Orta Doğu’ya hakim olmak istedi
çünkü Orta Doğu zengin bir yer petrol yatakları olan, madenleri
olan bir yer. Bunun için kimi kullanacaktı? Tabiİ Türkiye’yi
kullanacaktı. Bunun içinde ne yapması lazımdı_ Türkiye’de kendisine
maşa olacak insanların iş başına gelmesi lazımdı. O günün
şartlarında da kendisine en yakını Kenan Evren ve beş tane generali
buldu, o arkadaşlarını buldu ve onlara Türkiye’de ihtilal yaptırdı”
dedi.
"15-25 YAŞ ARASI GENÇLERİ ÖLDÜRDÜLER"
"İhtilale zemin hazırlanması lazımdı. Türk milletinin ihtilali
hazmetmesi için zemin hazırlanması lazımdı. Bunların en büyükleri
siyasi cinayetlerdi. Mustafa Kılıçaslan diye bir milletvekili
arkadaşım öldürüldü" diyen Bali sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nihat Erim eski başbakanlık yapmış, vurdular, rahmetli Gün Sazak
Gümrük Bakanı ve Milliyetçi Hareket Partisi’nde genel başkan
yardımcısıydı, onu rahmetlik ettiler. Hamit Fendioğlu belediye
başkanıydı, birkaç tane milletvekili, gazeteciler, yazarlar öğretim
üyeleri ve öğrenciler bizim tespitimize göre 5 bin 187 tane ülkücü
şehit ettiler. Bunlar en fazla 15-25 yaş arası gençlerdi bunlar bu
milletin istikbaliydi, bu milletin geleceğiydi, bu milletin
teminatıydı, onları vurup öldürdüler. Sivas’ta 156 tane mahkum var,
en azı 2 sene yattı, sebep neydi bunlara? Suçları neydi? Bu 156
kişinin 76 tanesi devlet memuruydu, ben de dahil olmak üzere masaya
kalemlerini bıraktılar gittiler. Emniyete teslim oldular,
cezaevlerinde işkence çektiler. İşkence öyle bir işkenceydi ki
görülmemiş bir şeydi. Bugün Diyarbakır’ı istismar ediyorlar.
Diyarbakır Cezaevi’nin müze olmasını istiyorlar peki ya Mamak, ya
Erzurum orada işkence görenleri niye söylemiyorlar? Sebep nedir
yani? Onların sebebi ülkücüleri yenerlerse bölücülerin dediklerini
yapacaklardı ama biz ölmedik, ölmeyeceğiz. Bizim gençlerimiz de
var. Allah’ın izniyle onlar da bizim bıraktığımız yerden devam
edeceklerdir” ifadelerini kullandı.
"TUTUKLU ARABASINA BİNER BİNMEZ BİZ ŞİDDETE BAŞLADILAR"
Cezaevinde işkence gördüğünü anlatan Bali, şöyle devam etti:
"Ben ilk defa tutuklandığım zaman Erzurum Cezaevi’ne gidiyoruz iki
arkadaş, 10 yıl 8 ay ceza vermişler bize. Gıyabımızda verdiler.
Nasıl olduğunu da bilmiyorum, hiçbir savunma da almadılar. Biz
askeri savcılığa gittik, yanımda bir tane arkadaşım var. Ben nüfus
müdürüyüm, o da bir daire başkanı, gidip savcıya, ’Biz 10 yıl 8 ay
ceza aldık, tutuklanmak istiyoruz’ dedik. Dedi ki, ‘Öğlen paydosu
şimdi, öğlen paydosunda sonra gelin.’ Aslında kaçın diyor ama biz
valizlerimizi oraya bıraktık. Öğlen paydosunda sonra gezdik geldik
ve tutuklandık. Arabaya tutuklu arabasına biner binmez aşırı bir
şekilde şiddet başladı. Sağına bakma, soluna bakma, cezaevinden
içeri girdik. Erzurum-Karskapı Cezaevi’nden içeri girdik, ellerinde
beysbol sopalarına benzer sopalar yapmışlar ve onları da siyaha
boyamışlar, onlarla bize işkence yaptılar. Elim bağlı, arkadaşımla
birlikte saçımı traş ediyor saçları ceplerime dolduruyor, bir
taraftan da vuruyorlar. Yani bu dayanılacak bir işkence değil.
Bayıltana kadar insana işkence yapıyorlar. Ama biz Türk milletinin
özelliğini taşıyoruz diyoruz ya devletimiz ha uğrunda kurşun yemiş
ha ekmeğini, onun için de bugüne kadar çıkıp da biz demedik ki biz
bu kadar işkence gördük, bu kadar eziyet çektik. Yine kimseye
küskün değiliz. Devletimize asla küskün değiliz bu devlet için
canımızı veririz ve gerekirse tekrar vereceğiz, gerekirse tekrar
kan dökeriz, kanımızı da dökmekten çekinmeyiz.”
"12 EYLÜL BİZİ RESMEN İMHA ETTİ"
"12 Eylül aşırı bir şekilde bizi imha etti, resmen imha etti"
ifadelerini kullanan Nazım Bali, “Ben bu kadar işkence çekmişim,
benim çocuğum polis okuluna girecek, polis geldi bana dedi ki
‘Boşuna polis imtihanına sokma, çocuğun kazanamayacak. Sen
tecillisin.’ Benim suçum, günahım neydi. ’5 bin 187 şehit’ derken
bunlar mübalağa değil, dünyanın hiçbir örgütünde, dünyanın hiçbir
teşkilatında çok kısa bir zaman içerisinde 70 ile 79 yılları
arasında 5 bin 187 tane şehit vermiş bir başka teşkilat yok. Hiçbir
tanesinin bir menfaati yok, yaşları kaç 20-25, Ali Rıza ismindeki
ilçe başkanımız kızı ile birlikte vuruldu. Recep Haşatlı,
Zeytinburnu MHP İlçe Başkanı oğlu ile birlikte vuruldu, aynı
teşkilattan 7 kişiyi vurdular. Sebep neydi? Onların hiçbir hesabı
yoktu. Onların tek hesabı vatan ve millet hesabı ama bu öbürlerinin
işlerine gelmiyordu, onun için onları imha etmeye çalıştılar. 12
Eylül’den önce Sivas’ta nüfus müdürüydüm ama hiçbir neden yokken,
hiçbir gerekçe yokken fakat bu arada Ülkücü Memurlar Derneği’nin
teşkilat başkanıydım. Beni aldı götürdüler, ’Gel bakalım senin
küçük bir ifaden var’ dediler. Siyasi şubeye gidene kadar gayet
iyiydiler, ’başkanım’ diye hitap ediyorlardı ama siyasi şubeye
girdik, kapıyı açtıkları anda o hücrenin kapısını açıp da gözüme
siyah ipi bağladıklarında bir baktım suyun içerisindeyim, üç günüm
o suyun içerisinde geçti” dedi.
"İHTİLAL FİKRİNİN YARGILANMASINI İSTİYORUZ"
"İhtilal fikrinin yargılanmasını istiyoruz, darbe fikrinin
yargılanmasını istiyoruz" diyen Bali, “78 tane memur arkadaşımız
vardı, bunların içerisinde daire başkanları vardı, müdürler vardı,
memurlar vardı, şefler vardı. Sivas’ın kadrosunu olduğu gibi alıp
götürdüler. Sindireceklerini sandılar ama tam tersi oldu.
Sindirmenin ötesinde biraz daha ateşlediler, biraz daha
şuurlandırdılar. İnşallah bundan sonra bu vatana, bu millete daha
iyi hizmet edeceğiz, daha büyük hizmet edeceğiz. Biz devlete falan
küsmüş değiliz ama şu anda bizim beklediğimiz ülkücüleri istismar
ederek Anayasa’da ’evet’ oyu aldılar ama bugün hala hiçbir tanesi
yargılanmamış, hiçbir tanesi mahkemeye çıkıp da, ’Siz ülkücülere
işkence yaptınız, siz 12 Eylül öncesi bunları yaptınız’ diye
sormadı. ’Kenan Evren 90 yaşında’ diyorlar, ’Tahsin Şahinkaya
hasta’ diyorlar, onları bırakıyorlar. Biz onların tekrardan
gerçekten yargılanmasını istiyoruz, o zihniyetin yargılanmasını
istiyoruz, o fikrin yargılanmasını istiyoruz, ihtilal fikrinin
yargılanmasını istiyoruz. Bizim istediğimiz bu. Yoksa, ’Bizim
geçmişimizde şu kadar kaybımız var, şu kadar maddi, şu kadar manevi
kaybımız var. Bunları verin’ diye hiçbir talebimiz olmadı.
İstediğimiz tek şey eğer ortaya çıktılarsa, eğer gerçekten
yargılayacaklarsa yargılasınlar. Adalet neyse hak neyse hak yerini
bulsun, tek istediğimiz bu, başka bir şey değil. Geçmiş kaybımızı
zaten geri almamızın mümkünatı yok. Böyle bir imkan yoktur”
ifadelerini kullandı.
(İHA)