Darbeci Sisi'ye çok sert mektup

Abone ol

Mısır'da darbeciler tarafından görevinden uzaklaştırlan Mursi için Müslüman Kardeşler General Sisi'ye bir mektup gönderdi.

Darbecilere meydan okumaktan çekinmeyen Müslüman Kardeşler’in resmi basın sözcüsü Dr. Mahmut Gazlan mektubunda Sisi’ye “Bütün Arap ve İslam dünyasında size edilen beddualara nasıl dayanacaksınız” diye sordu.

İşte 'de yayınlanan o mektup:

HIYANET ETTİN, ANDINI ÇİĞNEDİN, YEMİNİNİ BOZDUN

Sayın General; Askerlerlerinin arasında dikildin, işlediğin fiillerden sonra sanki onlardan güç almak, paramparça olmuş psikolojini toparlamak ister gibiydin. Meşru cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye hücum etmek üzere dikildin.

Bunun şahsiyetli bir şey olduğunu sanmıyorum. Bu başkandır seni savunma bakanı olasın, silahlı kuvvetlerin başına geçesin diye yüzlerce askeri komutan arasından seçen. Askeri rütbeni yükselten ve sana güven duyan o idi.

Rejime sadık kalacağına, anayasa ve kanunlara saygı göstereceğine yemin ettin onun önünde. Sonra da ona karşı darbe düzenledin, emanete hıyanet ettin, andını çiğnedin, yeminini bozdun.

Halbuki Allah Teala: “Allah’a and verdiğiniz zaman bu andınızı tutun, kuvvetlice yemin ettikten sonra o yemini bozmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduğunuzu bilir.” (Nahl Suresi:91) buyurmakta.

Başkanı görevden aldın, hapsettin ve sakladın. Sonra da kalkmış bir grup askerinin arasında ona hücum ediyorsun, hiç alakası olmadığı iş ve tasarrufları gıyabında onun üzerine atıyorsun. O kadar cesaretin varsa bırak o da sana halkın huzurunda cevap versin, halk da gerçek nerdeymiş bilsin. Tabii kesinlikle bunu yapamazsın.

Çünkü maddi güç ve silahları elinde tutan bir asker olduğun halde bu silahsız sivil adamdan korkuyorsun. Çünkü o haklı, çünkü o halkın seçtiği bir başkan. Sen ise tamamen haksızsın, yetkiyi gasp etmiş, halkın iradesine karşı darbe yapmış bir kişisin. Ama hak batıldan daha güçlüdür daima, maddi güç dengesi hak tarafında bulunmasa da.

Senin batılını paramparça eden ve zayıflığını gösteren delil şu oldu: 3 sayfalık konuşmanda 20 kere “halkın iradesine cevap vermek üzere” darbe yaptığını tekrarladın. Bu ifade senin meşruiyeti yitirdiğin anlamına geliyor. İnsanlar senin sözüne kanar diye bu laflara sarılıyorsun. Sanki şüphede bocalayan adamın yaptığı gibi “Aman tutun beni” veya halkın “Tavuk çalan hırsızın elini başına götürdüğü gibi” dediği türden aynı lafı kaç kere tekrarlayıp durdun.

O noktada şu soruya cevap vermen lazım: Hangi halk? 30 Haziran’da gösteri yapanları mı kastediyorsun? Kim onlar? Geçen 2 yıl zarfında 5 kere seçime ve referanduma girip de kaybeden bir grup siyasi. Her defa başarısız olmuşlardır bunlar. Evet, göstericiler arasında geçim sıkıntısı ve hayat şartlarından dolayı kızgın olan insanların bulunduğu doğrudur. Ama bu problemleri kimin yaptığını – şayet sizin de ilginiz yoksa - çok iyi bilmektesiniz. Delil mi? Sizin uğursuz darbenizden hemen sonra bu sorunlar şıp diye aniden bitiverdi. Demek ki bunları yapan birileri varmış?

GİRDİĞİN BU YOL ÇOK TEHLİKELİ, MEZHEP FİTNELERİNE SEBEP OLABİLİR

Niye 30 Haziran gösterilerini görüp teşvik ettiniz de meşruiyeti destekleyen ve hala meydanlarda devam eden, günden güne artan dev gibi gösterileri görmediniz? Şunlar halk da bunlar halk düşmanı mı? İşte sayın general, senin bu tavrındır yarayı derinleştiren, milletin çeşitli kesimlerinin arasını açan, milli güvenliği tehdit eden. Anayasada belirtildiği üzere ordu, halkın hepsinin ordusudur. Senin ve yanındaki darbeci komutanların halkın sadece bir kısmının tarafını tutması ordunun birliğini ve beraberliğini tehdit etmektedir, bu çok büyük bir tehlikedir. Arap aleminde güçlü ve bütün bir ordu olmasını istemeyen düşmanların dilediği de zaten budur. Biz, Mısır ordusu profesyonel bir milli ordudur, bazı maceracı komutanlar teşebbüs etse de, halkın bir kesimini bırakıp diğer bir kısmının tarafını tutmaz yahut kendi içinde isyan çıkarmaz, diye güvenmekteyiz. Kötü darbene makyaj yapmak için Ezher Şeyhi ile Kıpti Patriğini kendine siper edindin ki bu da meşruiyeti yitirdiğini içinde derinden hissettiğini gösteriyor. Bunların ikisi de siyasetçi değiller, siyasete batmaları da uygun olmaz. Girdiğin bu yol çok tehlikeli bir oyun, mezhep fitnelerine sebep olabilir. Biz bu fitneyi yok etmek için olanca gücümüzü harcıyoruz. Bu oyun milli güvenliğimizi de tehdit etmektedir.

BÜTÜN ARAP VE İSLAM DÜNYASINDA SİZE EDİLEN BEDDUALARA NASIL DAYANACAKSINIZ

Sayın general, Seçilmiş ve kaçırılmış devlet başkanlarının serbest bırakılması için, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Gücü önünde oturma eylemi yapan sivil Müslüman vatandaşlara ateş emri verdiğin zaman gerçek yüzünü göstermiş oldun.

Sabah namazı kılarken kıbleye dönmüş, Cumhurbaşkanlığı sarayı arkalarında kalmış vatandaşlarını öldürme emri verdiğinde, ne derece vahşi ve kan dökücü olduğun ortaya çıktı. 100’den fazla insan şehit düştü, 1000 kişi yaralandı, 800 kişi tutuklandı ve işkence edildi, tekmelendi. Hepsi meşruiyeti ve meşru başkanı destekleyenlere karşı terör estirmek için. Fakat bilesin ki Mısır halkı artık korku duvarını aştı ve iyice anladı ki özgürlük hayatından daha pahalıdır ve artık bugünden sonra zillete düşürülemeyecektir.

Sayın general, Allah biliyor ki sana acıyorum; bu zulüm ve hıyanet ile, bu kadar şehit ve yaralının kanlarıyla nasıl Allah’ın huzuruna varacaksın? Erkeklerine kıydığın bunca bedbaht anaların, dul kalmış kadınların, yetim bıraktığın çocukların beddualarına nasıl dayanacaksın acaba? Sadece Mısır’da değil, Mekke ve Medine’de, Mescid-i Aksa’da, bütün Arap ve İslam dünyasında size edilen beddualara nasıl dayanacaksınız?

Ey general, İnsanların sevdiği bir komutandan nefret ettiği ve Allah’ın kendisinden intikam almasını beklediği bir katil haline döndün. Bu intikamın da inşaallah çok yakın olduğunu ümit ediyorum. Ordunun rolünü ve görevini bildiğini çok söyledin. Halbuki bunların arasında siyasete müdahele yoktur. “Siyasetten uzak kalmak”, “Siyaset işine yakın olmak”, “Milli sorumluluğa yakınlık” gibi birtakım aldatıcı ifadeler kullandın ki bunları sana kimin yazıverdiğini de iyi bilmekteyiz.

Gerçekte siz, perde arkasından da olsa, devlette siyasi otoriteyi ele geçirme peşindesiniz. Bu arzunuz sizin hazırlayıp da kamuoyuna sunsun diye eline tutuşturduğunuz “Dr. Ali Es-Silmi Belgesi”nde de açıkça gözüküyor. Orada anayasal meşruiyeti koruma ve kollama adı altında, anayasa yetkisine dayanarak, orduya ne zaman ve nasıl isterse meşru yönetime karşı darbe yapma yetkisi veren olağanüstü yetkiler vermeye çalışmıştınız. Halk buna karşı çıkıp o tasarıyı gündemden düşürttü ama bu düşünce siz darbeci komutanların zihninden çıkmadı. Nihayet darbeyi 3 Temmuz 2013 tarihinde yaptınız. Ve sen Adli Mansur paravanası gerisinde ülkenin fiilen hakimi oldun.

Konuşmanda “halkın iradesi şeksiz şüphesiz tecelli etmiştir.” Diye iddia ettin. Herhalde Temerrüd hareketi ile 30 Haziran gösterilerini kasdediyorsun. Temerrüd hareketi nedir? İstihbaratın yaptığı bir eylemdir. Bunların gerçek yönleri şimdi TV’lerde açığa çıkmaya başladı. 22 milyon imza topladıkları kuru bir iddiadan başka bir şey değildir, tek bir delil bulunmamaktadır ona dair.

Ama siz hala bu gerçekleri görmezden geliyor, bilakis terör estirip saldırı ve katliamla karşılık veriyorsunuz. 30 Haziran gösterilerini teşvik eden, koruyan sizdiniz. İhvan-ı Müslimin’in binalarını, Hürriyet ve Adalet Partisi merkezlerini yakmaya, camileri kuşatmaya, içindeki namaz kılanları öldürmeye, meşruiyeti ve seçilmiş başkanı destekleyenlerin evlerine, kadınlara, erkeklere saldırmaya dolaylı yoldan kışkırtanlar siz idiniz.

Hem sonra halkın iradesini şeksiz şüphesiz öğrenmenin ilmi ve objektif ölçüsü imza toplamak ve gösteri yapmak mıdır? Yoksa bu demokrasiye iftira, halkı yanıltmak ve seçim sandıklarından kaçmak için bir yol mudur? Bir açıklamanda: “Başarısız siyasiler, benden, rejimi ve meşruiyeti yıkmak için orduyu kullanmamı talep ettiler, ama ben meşruiyetten yana olduğumu söyledim, ordu siyasete müdahale edip de ülke 30-40 yıl geri gitmektense vatandaşın 15 saat seçim sandığı kuyruğunda beklemesi Mısır için daha hayırlıdır.” dedim diye bildiriyordun. O sözlerin gerçek miydi, yoksa insanları mı kandırıyordun? Şayet sen ve Mısırlıların çoğunluğu, ordunun siyasete müdahalesi daima ülkeyi tahribe götürür; nitekim ordu siyasete battığı zaman İsrail karşısında 1967 bozgununa uğradı, ama komutanlar profesyonel asker olduklarında Mısır 1973 zaferini yaşadı diye inanmakta iseniz, şimdi halk iradesi iddiası altında yaptığınız bu darbe yoluyla ülkeyi tahrip ve ifsat mı etmek istiyorsun??

CUMHURBAŞKANLIĞI ÖNÜNDE 100 BİN KİŞİ TOPLA, ABD BUNLARI TANIYACAK, TANTAVİ DE HAREKETE GEÇECEK

Halk iradesi bulunduğu gerekçesi ile darbe yapmak zorunda kaldığınızı defalarca söyleyerek insanları yanıltmaya kalkıştınız. Halbuki bu gizlice hazırlanmış bir komploydu, ayrıntıları yavaş yavaş ortaya saçılıyor şimdi. İnkaz Cephesi elebaşıları ile buluşuyordunuz sık sık. Diğer yandan özel toplantılarınızda onları hıyanet ile niteliyordunuz. O buluşmalarda siyasiler ve medyacılar yönetime karşı yığınak yapsınlar, siz de arkasından askeri darbenizi yaparsınız diye konuşuldu. Bu zaten yeni bir olay değil. Muhammed Mursi başkanlık seçimini kazandıktan sonra Muhammed Ebu Hamid’in söylediğine göre ABD Büyükelçiliğinde önemli bir kişi kendisini çağırıp dedi ki: “İttihadiyye Sarayı (Cumhurbaşkanlığı resmi Köşkü) önünde 100.000 kişi topla, ABD bunları tanıyacak, Mareşal Tantavi de rejime karşı harekete geçecek hemen.” El Baradey, Amr Musa, Sabahi ile aranızda olan bu sır Wall Street Journal’de yayınlandı.

MISIR EKONOMİSİNİN ZAYIFLIĞININ VEBALİ MURSİ’DE Mİ?

“Mısır ekonomisi, sosyal durum ve hayat şartları kötüye doğru gidiyordu, reform niyetlerinin gerçekleşmemesi bir kısım insanları kızdırdı.”dedin. Burada sormak lazım size: Mısır ekonomisinin zayıflığının vebali Mursi’de mi? Yoksa bunlar son 60 sene boyunca yapılan yolsuzlukların mirası mı? Reform niyetlerinin tökezlemesine gelince, yönetimin başarısız olmasına yönelik bölgesel ve uluslararası ekonomik ambargo, insanlara nefes aldırmayan sürekli gösteri ve tahrip faaliyetleri hiç durmadı. Ona rağmen bir çok alanda çeşitli başarılar kaydedildi. Niçin şunları gördünüz de bunları görmezlikten geldiniz? Yoksa komplonun olmasını mı gözlüyordunuz?

Bir çok yerde başkana nasihat ettiğini, silahlı kuvvetler genel komutanlığının da başkanlığın kendisi referandum yapsın da öylece halk taleplerini belirlesin diye arzu ettiğini, başkanlığa bir hafta, sonra 2 gün daha mühlet verdiğini, icrasını kendinin takip edeceği bir yol haritası hazırladığını söyledin. Bu siyasete tam batmak değilse siyaset nedir acaba söyler misin? Bunlar ordunun uzmanlık alanı mıdır? Hem sonra diğer tarafa nasihat etmedin? Onların azgınlık ve taşkınlıkları, hükümeti reformlara engel çıkararak başarısız kılma ve rejimi düşürme faaliyetleri açıktı. Millet meclisi, Birinci kurucu meclis gibi anayasal kuruluşları devirmeyi hedeflediler. İkinci kurucu meclisten çekilme, anayasa için yapılan referandumu engellemeye çalışma, cumhuriyetin her yanında şiddet hareketlerine başvurma, Cumhurbaşkanının yaptığı diyalog davetlerini reddetme, yine başkanın yaptığı uzlaşma çağrılarını geri çevirme, görevden ayrılması konusunda inat etmeleri neydi? Kim iflah olmaz zalim, kim mazlum şimdi?

MISIRLILARI DEVRİMİ, VE ÖZGÜRLÜKLERİNİ GERİ ALMA NOKTASINDA KARARLI

Mısır’ın hepsi bütün bu olanlara dünyanın ihtimam göstermesinden memnun ve razıdır, iddiası mugalata ve boş iddiadır. Mısırlıların çoğunluğu devrimi, özgürlüklerini ve onurlarını geri alma noktasına yoğunlaşmıştır, bu uğurda her şeyi fedayı göze almıştır. Artık tehditler onları korkutamaz, hiçbir yalan dolan artık gözlerini boyayamaz. Darbeci askerlere rağmen meşruiyeti geriye almadan, iradelerini kabul ettirmeden yerlerinden kımıldamayacaklar. Aynı zamanda vatanın dış düşmanlarına karşı zırh ve kılıç olacak milli ordu sevmeye, onun gücüne ve bütünlüğüne bağlı kalacaklardır. General, Halkına dön, darbenden vaz geç, Rabbine tövbe et, belki affeder günahlarını. “Zalimlerin yapageldiklerinden Rabbin gafil sanma.” “ Zulmedenler ise nasıl bir inkılapla devrilip gideceklerini yakında görecekler!”

Günün Önemli Haberleri