Darbe suçlamasıyla ilgili somut delil var
Abone olParalel yapı iddialarına ilişkin soruşturmada 5 şüphelinin "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engel...
Paralel yapı iddialarına ilişkin soruşturmada 5 şüphelinin
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini
yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçuyla tutuklanmasına karar
veren mahkeme gerekçesinde, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Balyoz
davası hakkında 9 Ekim 2013’te verdiği karara yer verdi.
Kararda şüphelilerin kurdukları ittifak doğrultusunda hedef
şahıslar üzerinden hükümet üyelerinin dinleyerek ve hükümeti iş
görmez hale getirmek için hareket ettikleri ifade edildi.
Paralel yapı iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında mahkemeye
sevk edilen 12 polisten eski İstanbul Mali Şube Müdürü Yakup
Saygılı, eski İstanbul Mali Şube Müdür yardımcısı Kazım Aksoy’un da
aralarında bulunduğu 5 şüpheli tutuklanırken mahkeme 7 şüphelinin
ise serbest bırakılmasına karar verdi. Mahkeme serbest bırakılan 7
polisten 6’sı hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmasını
hükmetti.
Nöbetçi hakim tutuklama gerekçesinde Balyoz davası ile ilgili
Yargıtay kararından da alıntılar yaptı. Hakimlik, TCK’nın 312.
maddesinin unsurları olarak belirtilen cebir, şiddet ve
elverişlilik unsurunun değerlendirilmesinin gerektiğini belirterek,
kamuoyunda ’Balyoz Davası" olarak bilinen dava da yapılan yargılama
neticesinde Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 09.10.2013 günlü kararında
yer alan cebir ve şiddet ile ilgili şu bölümlere yer verdi:
"Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin ilamında belirtildiği üzere amaç suça
ilişkin maddede aranan cebir şiddetin her durumda ve her aşamada
dar anlamıyla maddi cebir, fiziki kuvvet kullanma olarak
anlaşılmaması gerektiği, buradaki cebrin suçun konusu, suçla
korunan hukuki yarardan dikkate alındığında hukuka aykırı iradede
mevcut cebirle ulaşılacak hukuka aykırı amaçlara cebir içeren
zorlayıcı iradeye yönelmiş ve gerektiğinde fiziki cebir
kullanacağı, fiziki cebirle sürdürüleceği duraksamaya yer
vermeyecek biçimde ortaya çıkmış hareketler olarak anlaşılması ve
maddedeki cebirin geniş anlamıyla kabul edilmesi gerektiği failin
kullandığı vasıtalar, suçun konusu olan hükümet ile konumu ve
ilişkisi, kullandığı cebrin şekli, kaynağı, etki alanı düzeyi,
cebir kullanmaya ilişkin olarak sahip olduğu imkan ve kabiliyetler
ile mümkün olan engel sebeplerin dikkate alınacağının
belirtildiği"
“EMNİYET İÇİNDE YASAL OLMAYAN HİYERARŞİK YAPI”
Kararda, şüphelilerin emniyet müdürlüğü hiyerarşik organizasyonu
içerisinde hareket etmeyerek yasal olmayan oluşum çerçevesinde
faaliyet yürüttükleri ifade edilerek, "Meşru emir komuta zinciri
dışına çıkabilen gizliliğe, güvenliğe, denetime önem veren ayrı bir
hiyerarşik yapı oluşturdukları anlaşılmıştır" denildi.
Kararda, bir kısım şüphelilerin, suç işlemek için anlaşmaya
vardıklarını öne sürerek, amaçları doğrultusunda hedef şahıslar
olmadığı halde 61. hükümetin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve
kabinenin bir veya birden fazla farklı tarihlerde hedef şahıslarla
olan görüşmelerinin tape haline getirerek dosyaya konulduğu
belirtildi.
ERDOĞAN VE HÜKÜMET ÜYELERİNİN DİNLENİLMESİ KARARDA YER ALDI
Şüphelilerin amaçları doğrultusunda hedef şahıslar olmadığı halde
yasama dokunulmazlığı bulunan 61. Hükümetin Başbakanı Recep Tayyip
Erdoğan’ 63 kez, eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Gümüşhane
Milletvekili Sabri Varan’ı 18 kez, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu, Adalet eski Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri eski Bakanı
İdris Naim Şahin, Muammer Güler’i 15 kez, İstanbul Milletvekili
İdris Güllüce, Devlet eski Bakanı Ali Babacan, Gümrük ve Ticaret
eski Bakanı Hayati Yazıcı, Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik, Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ı 32 kez, Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar’ı 14 kez, Dış İşleri eski
Bakanı Ahmet Davutoğlu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Avrupa
Birliği eski Bakanı Egemen Bağış, Milletvekilleri Nurettin Canikli,
Mahir Ünal ve Yalçın Akdoğan’ı 11 kez, Hüseyin Çelik, Beşir Atalay,
Mehmet Metiner, Mustafa Elitaş ve CHP Milletvekili Gürsel Tekin ile
Kamer Genç’in bir veya birden fazla muhtelif tarihlerde hedef
şahıslarla olan görüşmelerini kayıt altına alarak tape haline
getirerek dosyaya konulduğu belirtildi.
Yasama dokunulmazlığı olan kişilerle ilgili suç unsuruna
rastlanması halinde CMK’nın 138. maddesinde belirtilen hükümler
çerçevesinde işlem yapılmadığı ifade edilen kararda, bu şekilde
yasal olmayan hiyerarşik yapılanmanın gizliliğe riayet ettiği,
hedef şahıslar üzerinden hükümet ve hükümet üyelerinin dinlendiği
ve hükümeti iş görmez hale getirmek için kurdukları ittifak
doğrultusunda hareket ettikleri vurgulandı.
“ERDOĞAN’IN EVİNDE YAPTIĞI GÖRÜŞME İÇİN CELL-HARİTA HAZIRLANDI”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında ’örgüt lideri’ ve ’dönemin
Başbakanı’ ibarelerinin fezlekede yer aldığı hatırlatılan kararda
"15 Aralık 2013’de Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kapatılan TMK 10.
madde ile görevli bölümüne gönderilen fezlekede yasama
dokunulmazlığı olan eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında
4. grubun lideri olarak gösterildiği, 61. hükümetin Başbakanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın Nisan 2012’de Haliç Kongre Merkezi’nde yaptığı
görüşmenin güvenlik kamera görüntülerinin alınarak dosyaya
konulduğu, CMK’nın 140. maddesinde şüpheli veya sanığın kamuya açık
yerlerdeki faaliyetlerinin ve iş yerlerinin teknik araçlarla
izlenerek ses veya görüntü kaydı alınabileceği hükmü altına
alınmışken, Recep Tayyip Erdoğan’a suç işlemek amacıyla örgüt
kurma, ihaleye fesat karıştırma suçu gerekçe gösterilerek 14 Ekim
2012 saat 13:30 sıralarında Üsküdar ilçesinde bulunan evinde Yasin
El Kadı isimli şahısla buluştuğuna dair cell-harita görüntüsünün
dosya içerisine alındığı genel hatlarıyla görülmüştür" ifadeleri
kullanıldı
"DARBE SUÇLAMASIYLA İLGİLİ SOMUT DELİL VAR"
Kararda tutuklanan şüpheliler eski İstanbul Mali Şube Müdürü ve
adli kolluk sorumlusu Yakub Saygılı, Mali Şube Müdür Yardımcısı
Kazım Aksoy, Teknik Büro İzleme Kısım Amiri Arif İbiş, Teknik Büro
Dinleme Kısım Amiri Mustafa Demirhan ve Nitelikli Dolandırıcılık
Ekip Amiri Hüseyin Korkmaz’ın TCK 312. maddesin kapsamında Türkiye
Cumhuriyet Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs etme suçunu işledikleri yönünde kuvvetli suç
şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu
belirtildi.
(İHA)