Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Darbe girişimiyle ilgili kafalarda soru işaretleri ve şüpheler
var. Önceki gün Habertürk'te anlattım. Buradan bir kez daha,
madde madde anlatmakta yarar var.
Soru 1- Hakan Fidan'ın ilk darbe girişimini saat 16.00'da Hulusi
Akar'a telefonla ilettiği, ardından Fidan'ın bir heyetle beraber
Genelkurmay'a bizzat giderek durumu aktardığı belirtiliyor.
MİT ve Genelkurmay bu iddiayı, günler geçmesine rağmen
yalanlamadı.
Bu buluşmadan hemen sonra darbeci teröristlerin Genelkurmay'ı
bastığı ve Hulusu Akar'ı rehin alarak kaçırdığı da bizzat
doğrulandı.
Cevabı aranan soru şu:
Bilindiği üzere Genelkurmay'a çıkan tüm yollarda onlarca mobese
kamerası bulunuyor.. Ayrıca Genelkurmay'ın nizamiye girişinde ve
bina içinde her yeri gösteren güvenlik kameraları mevcut.
Günlerdir Türkiye'nin dört bir yanından gelen video görüntüleri
bizlere izletilirken neden Genelkurmay'da yaşananları gösteren bir
kamera kaydı yok?
Baskın sırasında rehin alınan askerlerin verdiği resmi ifadelere
göre darbeciler kameraları karartma, bozma ya da kayıtları silme
gibi bir eylemde bulunmamış.
Kamuoyu Hakan Fidan'ın ziyaretini ve darbeci teröristlerin baskın
yaptığı anları görmek ve izlemek istiyor.
Ayrıca binanın içinde ve Hulusi Akar Paşa'nın bulunduğu makam
katında da güvenlik kameraları olduğunu ve darbecilerin bunlara
dokunmadığını özellikle teyit ettirdim.
Peki öyleyse, darbecilerin Hulusi Paşa'nın bulunduğu kata nasıl
girdikleri ve Genelkurmay Başkanı'nın binadan nasıl
kaçırıldığını gösteren bir kamera kaydı olması gerekmez mi?
O anları neden göremiyor, izleyemiyoruz?
Soru 2 - Hakan Fidan darbe istihbaratını Hulusi Akar Paşa'ya hem
telefonda, hem de Genelkurmay'a bizzat giderek anlatıyor.
Hatta çeşitli önlemler alınması konusunda özellikle katkı
sağlıyor ve binadan öyle ayrılıyor.
Durum bu kadar ciddiyse, Cumhurbaşkanı'na veyahut Başbakan'a neden
bilgi vermiyor. Emniyet birimlerine önlem almaları
gerektiği neden söylenmiyor?
Soru 3 - Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı'nın özel korumalarını arayıp,
"Yerden havaya ateş edecek silahlarınız var mı?" diye soruyor.
Karşılığında "Hayır" cevabı alıyor ve telefonu kapatıyor.
Bu konuşmadan bir süre sonra Cumhurbaşkanı'nı kaldığı otelde infaz
etmek isteyen helikopterdekiler "İnine girmeye gidiyoruz"
parolasıyla Marmaris'e hareket ediyor.
Soru...
Hakan Fidan'ın telefon konuşmasıyla, darbecileri taşıyan
helikopterin yola çıkması arasındaki süre ne kadar?
Bunu neden sorduğumu merak edenler bilsinler ki Hakan Fidan'ı
ihanetle falan suçlamıyorum.
Aksine MİT'e çöreklenen bir çetenin olduğu şüphesini dile
getiriyorum. Bu şüphemin delilini önceki gece Habertürk'te
açıkladım, tekrar edeyim.
2015 yılının sonlarına doğru bir MİT mensubu, her sırrını
paylaştığı çocukluk arkadaşına tam da bugünleri anlatıyor.
"2016 yılının ortalarında bir darbe olacak. Eğer bu darbe başarılı
olursa Erdoğan zaten öldürülecek. Darbe başarılı olmazsa MİT'te
içinde benim de bulunduğum bir infaz timi Erdoğan'a suikast
düzenleyip ortadan kaldıracak" diyor.
Bu MİT mensubu her konuşmasında Atatürkçü ve Kemalist olduğunu,
Erdoğan'dan nefret ettiğini ve ölümü hakettiğini söylüyor.
MİT'in içine çöreklenen bu çete bugüne kadar neden
farkedilmedi?
Burada bir parantez açayım.
Bu MİT mensubunun kim olduğunu, Ankara'da hangi semtte olduğunu ve
bu bilgileri kime anlattığını yayın sonrası beni arayan
Cumhurbaşkanlığı korumalarına ve MİT'in güvenilir personeline
ilettim. Ayrıca bu açıklamamı ihbar kabul eden Cumhuriyet
Savcılığı'na da bugün ifade vereceğim.
Parantezi kapatıp diğer sorulara geçelim.
Soru 4 - Tutuklanan bütün darbeci paşalar, canlarını emanet
ettikleri yaverlerinin veyahut emir subaylarının ihanetine
uğradığını söylüyor.
Açık açık söylüyorum ki bu durum bana inandırıcı gelmiyor.
Özellikle altını çizerek söylüyorum, "Bazı Paşalar"ın, darbe
başarısız olunca yaverlerini veyahut emir subaylarını "Siz bu
suçlamaları üstlenin, nasılsa bir sonraki darbede sizi kurtacağız"
diye ikna ettiğinden şüphe ediyorum.
Bundan şüphe eden sadece ben değilim, bu durum sokaktaki herkesin
kafasını kurcalıyor.
Soru 5 - Yaşananların adı her ne kadar askeri darbe girişimi olsa
da işin içinde bazı polis şeflerinin olduğu kesin. Bir başka
deyişle, emniyet içinde binlerce haşhaşi polis var.
İyi de, bu haşhaşiler temizlenmeden binlerce polisin açığa alınması
ne derece güvenli? Temizlenmeyen bir teşkilat, kendi içinde bulunan
şüpheli polislerin sayesinde mi temizleniyor?
Bunu şundan ötürü söylüyorum.
Maalesef bizzat benim tanıdığım, devletine, bayrağına ve
Cumhurbaşkanı'na sadakatinden asla şüphe etmediğim bazı polisler
paralelci oldukları gerekçesiyle açığa alınıyor. İş, "Kurunun
yanında yaş da yanıyor" halini çoktan aştı.
Yani şunu soruyorum:
Haşhaşi polislerin, haşhaşi olmayan polisleri görevden
uzaklaştırmadığına nasıl emin olacağız?
Soru 6 - Yargıda ciddi bir temizlik yapılıyor. HSYK, Danıştay,
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi'nde bulunan ve paralelci olduğu iddia
edilen isimler görevden alınıyor.
Peki ama yargıda görev yapan "katipler"e neden dokunulmuyor? Şundan
adımın Süleyman olduğu kadar eminim ki adliyelerdeki katiplerin
yüzde 60- 70'i silme paralelci...
Durum o kadar vahim ki hakim karşısına çıkan bazı paralelci veyahut
darbeci isimler hakimlere, "Katibi çıkarın size her şeyi anlatayım.
Katip buradayken benim size anlattıklarım 10 dakika sonra
Pensilvanya'ya bildirilecek" diyerek korkusunu dile getiriyor.
Bu katiplerin, çıkarılan "Yakalama Kararları"nı bir kaç dakika
sonra yakalanacak kişilere bildirdiği, hatta Fuat Avni isimli
kişinin de bunlardan aldığı bilgiler üzerine yakalama kararlarını
bir gün önceden yazdığı ifade ediliyor.
Bunu bana bizzat söyleyen hakimler var. "Katiplere dokunulmadan
yargıdaki paralelin beli kırılmaz" diyen onlarca hakimin
tavsiyesi neden değerlendirilmiyor?
Soru işaretleri ve şüpheler şimdilik bu kadar. Umarım şüphelerin
giderilmesi için bu sorulara cevap verilir.
Yazıyı sonlandırmadan önce, cezaevlerindeki görevlilerden gelen çok
ciddi bir ihbarı devlet yetkililerine ileteyim.
Tutuklanarak hapse atılan darbecilerin yakın zamanda birer ikişer
intihar edeceğine dair ciddi endişe taşıyor bu görevliler.
Bakmayın intihar dediğime...
Onların anlattıklarına bakılırsa cezaevlerindeki gardiyan ve koruma
görevlilerinin büyük bölümü haşhaşi...
Bu gardiyanların, Fethullah Gülen ile ilgili bildiklerini anlatmaya
hazırlanan darbecileri tek tek infaz edeceklerinden endişe
ediyorlar.
Dikkat ederseniz ilk intihar haberi geldi bile...
Sayı artmadan ve iş işten geçmeden bu duruma el konulmazsa,
darbeciler ebediyete kadar susturabilir.
Benden uyarması...