Darbe çağrısı yapan dergi hangisi?
Abone olYenişafak yazarı Ahmet Kekeç, sol iddiasını taşıyıp da solla alakası olmayan 'darbeci' dergiyi isim vermeden eleştirdi. İşte Kekeç'e göre darbeci dergi...
Yenişafak yazarı Ahmet Kekeç, kendisine düzenli olarak
postalanan ve sol iddiasında bulunan dergiyi eleştirdi. Kekeç,
sözkonsunu derginin, solla, kemalizmle ilişkisi olmadığını öne
sürdü:
Az satışlı dergilerden biri. Satın almıyorum, adresime
postalıyorlar, lejandında "sol" ibaresi bulunuyor ama, 'sol'la
filan ilgisi yok; "kemalist" de demek istemiyorum, çünkü kemalizmle
faşizm arasında basbayağı bir mahiyet farkı var.
Hadi kendilerini kemalist sayanların çıkardığı faşist bir dergi
diyelim.
İlginç bir yazar kadrosu var; mütekait bürokratlar, yeteneksiz
ressamlar, üçüncü sınıf romancılar, tescilli provokatörler, hangi
üniversitede çalıştığı belirsiz akademisyenler, öğrenciler...
Son zamanlarda işi ırkçılığa döktüler ya, bu bahs-i diğer...
Demokrasi karşıtı yazılar yayımlıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen
hemen herkes "düşman" ve "vatan haini." Parlamento, kuvvetler
ayrılığı ilkesi, demokratik kurumlar, hepsi hava cıva... Biricik
yönetim sistematiği faşizm, biricik siyaset aktörü asker...
Siyaset kadroları, ordunun "modernleştirici ve çağdaşlaştırıcı"
rolüne darbe vurdukları için, "karşı-devrim sürecini" yaşıyormuşuz;
kurtuluş için yeniden "devrim rotasına" girmeliymişiz, bu yüzden
ordumuza ve genç subaylara çok iş düşmekteymiş.
Peki bu iş nasıl olacak?
Silahlı Kuvvetler yönetime el koyacak, parlamentoyu kapatacak, çok
partili parlamenter sisteme son verecek, hemen bir "kurucu meclis"
(devrimci hassasiyeti yüksek bir kurucu meclis) oluşturacak ve
Türkiye'yi yeniden devrim rotasına sokacak
Kısacası, 27 Mayıs modelini öneriyorlar.
Daha darbenin (onlar "devrim" diyor) ilk aylarında, tutmayacağı
anlaşıldığı için bu modelden vazgeçildiğini; işin içine başka
dengelerin, başka unsurların girmesiyle devrimin sulandırıldığını,
haddizatında bu modelin kendi dönemi için bile fazla arkaik
kaldığını hesap edemiyorlar.
Bir keresinde "Ordu Göreve" diye başlık atmışlardı. Savcılık
soruşturma açmıştı.
Şimdi öğreniyoruz ki, savcı "Ordu Göreve" kışkırtmasında suç unsuru
bulamamış.
Derginin editörü bunu bir müjde gibi duyuruyor.
Bir de iddiası var: Rektörler yürüyüşündeki "Ordu Göreve" pankartı
için de aynı karar çıkacak.
Hangi savcılık bakıyor bu işlere, bilmiyorum. Orduyu parlamenter
düzene müdahaleye çağırmak suç değilse, "suç" nedir o halde?
Kaynağı meşkuk bilgilere dayanarak maksatlı ve provokatif haberler
yapacaksınız, bir grup subayın bir grup subaya karşı olduğunu yazıp
"ast-üst ilişkilerini" bozacaksınız; yetmedi, orduyu yönetime el
koymaya çağıracaksınız, bütün bunlar "suç" oluşturmayacak.
Sadece bu dergi değil, Cumhuriyet'le yaşıt olduğunu söyleyen gazete
de aynı işleri yapıyor. İşte ünlü insan hakları savunucusu (Mehmet
Ali Birand böyle diyor) ve anayasa hukuku profesörü Mümtaz
Soysal'ın yazdıkları:
"Daha önceleri böyle durumlarda 'sivil siyaset' etkisiz kalınca
'asker ağırlık' devreye girer ve durum o ağırlıkla düzeltilirdi.
Cumhuriyetin temel ilkeleri çiğnendiğinde askerin devreye girmesine
karşı çıkanların bile itiraz edemeyecekleri, etmeyecekleri ve
ulusal güvenliği doğrudan doğruya ilgilendiren durumlar söz
konusudur artık. Türk devleti içindeki denklemler öylesine
bozulmuştur ki, asker, Kıbrıs ve Kuzey Irak gibi kendi görevine
doğrudan doğruya giren durumlar karşısında bile kükremesiz ve
hareketsiz kalmaktadır..."
Gördüğünüz gibi, "Anayasa'ya Giriş" kitabının yazarı, orduyu
demokrasilerin kabul etmeyeceği bir işe, "Anayasa dışı" bir göreve
çağırıyor.
Tabii, kolayca anlaşılabileceği üzere, burada da herhangi bir suç
yok... "Kükremeli" ve "hareketli" bir ordu istemenin neresi
suç?
Yazı: Ahmet Kekeç
Kaynak: