Darbe akşamı saat 20.15'te Hulusi Akar'a açılan o telefon
Abone ol15 Temmuz günü darbe ihbarından sonra fırsatın nasıl kaçırıldığını Hürriyet yazarı Sedat Ergin yazdı.
15 Temmuz günü darbe ihbarı alındıktan sonra Genelkurmay
Başkanı Hulusi Akar'ın, teyit için Güvercinlik'teki Kara Havacılık
üssüne gönderdiği Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın
Akar'la birlikte darbeyi önlemede nasıl fırsatı kaçırdığı ortaya
çıktı.
Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, iddianamelerde yer alan ve kamuoyunun gözünden kaçan ayrıntıları, "15 Temmuz tartışması 4: Darbe ihbarında son fırsat nasıl kaçtı?" başlıklı köşesine taşıdı.
15 Temmuz'da MİT'e yapılan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın kaçırılacağı ihbarı sonrası yaşananları Ergin, bir kez daha okurlarıyla böyle paylaştı:
ÇOLAK'A VERİLEN GÖREV ŞÜPHE DUYULAN FAALİYETİ ORTAYA ÇIKARMASIDIR
İLGİNÇ DİYALOGLAR
Güvercinlik üssüne giden KARA Kuvvetleri Komutanı Orgeneral
Salih Zeki Çolak, darbe ihbarı yapan O.K. ile MİT Müsteşarı Fidan'ı
kaçıracağını söyleyen Deniz Aldemir'i, Kara Havacılık Okulu
Komutanı Tümgeneral Hakan Atınç’a sormuştu. İşte ikili arasında
geçen diyaloglar Kara Havacılık iddianamesinde böyle yer
almıştı:
-“Deniz Aldemir diye biri birliğinizde var mı?”
Tümgeneral Atınç yanıtlar:
-“Kendisi yeni kurulan Yük Helikopter Tabur Komutanı. Bir
gün önce İzmir’den getirilen yük helikopteri ile birlikte geldi.
Halen Ankara’da.”
Orgeneral Çolak, bir isim daha sorar: O.K...
Tümgeneral Atınç yanıtlar:
-“Yük helikopteri ile ilgili Amerika’da eğitim aldı. Halen
komutanlığımızda görevli.”
Orgeneral Çolak, ardından kritik soruyu yöneltir:
-“Fetullah cemaatiyle bağlantıları var mı?”
Tümgeneral Atınç şöyle yanıtlar:
-“Elimizde belge bulgu yok ancak tavır ve davranıştan ve
arkadaşları arasındaki davranışlarından bu cemaate bağlı
olabilirler. Ancak O.K.’nın son zamanlarda onlarla ilişkisini
kestiği birliğimizde konuşuluyor.”
Orgeneral Çolak bir soru daha yöneltir:
-“Birliğinde bu tip başka benzer kişiler var
mı?”
Tümgeneral Atınç;
-“Komutanım ben Allah korkusu olan bir insanım. Elimde
bilgi belge yok ancak Kara Havacılık Komutanlığı’nda bulunan tüm
kritik kadroların bunların elinde olduğu, hatta Tuğgeneral Ünsal
Coşkun’un da onlardan olduğu söyleniyor.”
"Kabul edelim ki, 15 Temmuz 2016 günü Türkiye’nin yaşadığı
hadisede MİT’e gelen istihbaratın teyidinin alınması için uygulanan
hareket tarzı başarısız olmuştur.
Teyit için başvurulan yöntem, Genelkurmay Başkanı’nın Kara
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’ı Kara Kuvvetleri
Kurmay Başkanı Orgeneral İhsan Uyar ile birlikte Güvercinlik’teki
Kara Havacılık Okulu Komutanlığı’na göndermesidir. Çolak’a verilen
görev, şüphe duyulan bir faaliyeti ortaya çıkarmasıdır.
AKAR "AĞIZLARINI ARA" DEMİŞ
Daha önce de vurguladığımız gibi, burada Akar’ın tutumunda dikkat
çekici olan, Çolak’tan Güvercinlik’e giderken niyetini
“maskelemesini” istemiş olmasıdır. Çolak, üs
komutanını arayıp, bir yolculuğa çıkacağını belirterek uçak
hazırlanmasını istemiştir.
20.15'TE AKAR'A "OLAĞANÜSTÜ DURUM YOK"
TELEFONU
Çolak, üsse saat 18.36’da ayak bastıktan sonra saat 19.12’de Akar’ı
telefonla arayıp “Durum sakin” şeklindeki ilk
raporunu vermiş, ardından hangarlar bölgesine geçmiş, yaklaşık bir
saat burada -yine gerçek niyetini saklayarak- bulunduktan sonra
saat 20.15 sularında Akar’ı ikinci kez arayıp “Olağanüstü
durum yok” şeklinde bilgi vermiştir. Akar, bu kez Çolak’a
“Pilotlarla görüş, çay iç, sohbet ederek ağızlarından laf
almayı dene” emrini vermiştir. Bunu 1. Kara Havacılık
Komutanlığı’ndaki kameriyede üs personeliyle yapılan çay sohbeti
izlemiştir. Kamera kayıtlarına göre Çolak, bu sohbetin ardından
saat 21.08’de kışladan çıkmıştır.
Çolak’ın saat 20.15 sularındaki ikinci bilgilendirmesi kritiktir.
Çünkü MİT Müsteşarı Fidan da o sırada Genelkurmay’da Akar’ın
yanında oturmakta, onunla birlikte Çolak’tan gelecek haberi
beklemektedir. MİT’in geçen hafta TBMM’ye gönderdiği yanıtlarda şu
bilgi yer alıyor:
“Sn. Müsteşar Genelkurmay Başkanı’nın makamında Sn. Kara
Kuvvetleri Komutanı’ndan haber gelmesini beklemeye devam etmiştir.
Kara Kuvvetleri Komutanı’ndan saldırı ihbarının teyidine yönelik
herhangi bir haber gelmemesi üzerine Sn. Müsteşar, saat 20.30’da
MİT Karargâhı’nda Suriye Ulusal Koalisyonu eski Başkanı Muaz Hatip
ile olan randevusu nedeniyle, saat 20.20’de Genelkurmay
Karargâhı’ndan ayrılmıştır.”
Belli ki, Akar ve Fidan, Çolak’ın ikinci bilgilendirmesini yeterli
bir teyit olarak görmüşler, Fidan da bunun üzerine MİT merkezine
dönmüştür.
HAYATI TAKİYE İLE GEÇEN SUBAYLARDAN BİLGİ
ALMAK
Buradaki paradoks, Orgeneral Çolak’ın denetleme sırasında konuştuğu
askerlerin çoğunun o gece yarısından sonra saat 03.00’te darbe
yapmaya katılacağını taahhüt etmiş Gülen cemaatine mensup darbeci
subaylar olmasıdır.
Yaşanan “durum ironisi” şudur. Komutanın, -kendi
amacını saklayarak- ne yapmak istediklerini tespit etmeye çalıştığı
kişiler, bütün yaşamlarını takiye yaparak, yani niyet saklama ve
kandırma öğretisini uygulayarak geçirmiş kişilerdir.
FARKLI BİR DENETLEME OLAMAZ MIYDI?
Bu çerçevede yanıt verilmesi gereken soru şudur:
Güvercinlik’teki denetleme misyonu daha farklı icra
edilemez miydi?
SALDIRI HELİKOPTERLERİ PİSTTE AÇIK ŞEKİLDE
Bu soruya yanıt ararken şu noktaların da altını çizelim. Kara
Havacılık Komutanlığı iddianamesinde atıf yapılan güvenlik kamerası
kayıtlarına göre, Çolak’ın hangar bölgesini teftiş ettiği sırada
üçü Cobra, biri Atak olmak üzere dört taarruz helikopterinin (gece
darbe operasyonu için) pistte açıkta park etmiş şekilde
durmaktadır. Buna karşılık Orgeneral Çolak, 18 Temmuz 2016 tarihli
ilk savcılık ifadesinde, “Bu denetim esnasında
helikopterlerin hangarların içerisinde olduğunu ve tesis alanının
iniş kalkış alanlarının sakin olduğunu, olağanüstü bir durum
olmadığını gördük” demektedir. Burada bir çelişki olduğu
açık.
PERSONEL SARKITMA APARATI BİLE KONMUŞ
Denetim sırasında fark edilmeyen bir başka durum, yine aynı
iddianamede ortaya çıkmıştır. Üsteki taarruz helikopterlerinin
içine cephane kutuları daha gündüzden yerleştirilmiştir. Bu arada
iki Sikorsky helikoptere havadan aşağı personel sarkıtma aparatı
bile konmuştur.
Sonuçta çıplak gerçek şudur: Bu teftişte darbecilerin Güvercinlik
üssünde teftiş öncesindeki son 48 saat içinde yapmış oldukları
yoğun darbe hazırlığı tespit edilememiştir.
Oysa bu denetleme, darbe hazırlığının fark edilebilmesi ve ihbarın
teyidinin alınabilmesi açısından son şanstı.
Konuyu burada kapatmıyoruz...