Dans edip fetva veren hocalar var!
Abone olBulunduğu ortama göre fetva veren hocaların bulunduğunu belirten Prof.Dr. Bayraktar Bayraklı, ağır konuştu:"Maalesef Kur'an''ı Kerim'i anlamayan hocalar var."
Makam, mevki için ve bulundukları ortama göre fetva veren
hocalar bulunuyor. Bunlar misyonerlerden de tehlikeli" dedi.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı
Başkanı Prof.Dr.Bayraktar Bayraklı, Türk milletinin en hassas
olduğu din konusunda bilimsel bir yaklaşımla, bazı çevreleri
kızdıracağını bile bile açıklamalarda bulundu. Ticari bir terimle
''açık pazar'' haline gelen din konusunun, son yıllarda bazı
insanların geçim kaynağı haline gelmesi ve insanların güvendiği,
bilim adamı olarak kabul ettiği kişilerce istismar edilmesi
toplumda ''Din nedir?'' ''İslam nedir?'' tartışmalarının
yaşanmasına sebep oldu. Prof.Dr.Bayraktar Bayraklı, din adamı
geçinen ve bazı ilahiyat profesörlerinin de aralarında bulunduğu
bazı çevrelerin Kur''an''ı Kerim''i bir kenara bırakarak, fetva
vermelerinin, dini hurafelerle doldurduğuna dikkat çekti.
Prof.Dr.Bayraktar Bayraklı, bu konulardaki sorularımıza şu şekilde
cevaplandırdı. Hocam din nedir? Dinin anlamı nedir? BAYRAKLI: Din
kelimesinin manasından haraket edersek, dinin ne olduğunu ortaya
koyabiliriz. Din ''deyn'' kelimesinden geliyor. Anlamı ''borç''
demektir. Arapça''da, ''deyn'' borç anlamına geliyor. Bakara
Suresi''in sondan ikinci sayfasının ilk satırında bu kelime geçer.
Borç anlamı ile din arasında nasıl bir bağlantı vardır? Din,
Allah''a karşı borcumuzu anlattığı için din denmiştir. Kendimize
karşı olan borcumuzu, milletimize karşı olan borcumuzu, insanlığa
karşı olan borcumuzu anlatır. İnsan, Allah''ına, kendine, miletine
ve insanlığa kaşı borçludur. Dolayısıyla bu borçları gündeme
getirdiği için din denmiştir. Demek ki, din dediğimiz zaman kimlere
karşı borçlu olduğumuzu ve nasıl ödeyeceğimizi anlatan ilahi vahye
din diyoruz. Bu dinin ilk anlamıdır. Din kelimesinin aynı zamanda
başka bir anlamı da ''ceza ve mükafat''tır. Ödülün ve cezanın
verildiği ahiret gününü ''Yevmiddin gün'' deniyor. Fatiha suresinde
''din gününün sahibi Allah'' diyor. Din bu anlama da geliyor. O
zaman şu ayrımı iyi yapmak lazım. Ahireti olmayan cennet ve
cehennem diye bir ödül ve mükafatı bulunmayan bir felsefi sistem
din olamaz. Çünkü ahireti yok. Öldükten sonra amellerin
değerlendirileceği haklı ve haksızın cennet ve cennemlik olarak
ayrılacağı bir alemi olmayan bir sisteme din denemez. Din
kelimesinin başka bir anlamı da kanun demektir, yol demektir.
''Dinullah'' dediğimiz zaman Allah''ın yolu demektir. Allah''ın
gönderdiği vahyin ayetleri var, onlar onun ilkeleri prensipleridir.
Bu kanunları içine alan o sisteme din deniyor. Din kelimesi yol
anlamına da geliyor, Allah''a giden yolu belirliyor. Hangi yol
Allah''a gidiyor?, Bu yolun kilometre taşları nelerdir? Dini
belirleyen ayetlerin kanunların tümüne din diyoruz. Rum suresi''nin
30''ncu ayetine bakarsak o zaman tabiat kanunları da dindir. Yani
Allah diyor ki, ''Tabiatta yarattığım kanunlar da dindir, size
gönderdiğim vahiyler de dindir.'' Demek ki, bir sosyal hayatı
düzenleyen ilahi ilkeler vardır, bir tabiat kanunu, fiziki alame
düzenleyen kanunlar vardır. Bunlar da dindir. Kainatı idare eden
bütün kanunları düşündüğümüz zaman hepsi dindir. O zaman, dinin
aynı zamanda maddi bir anlamı, fiziki bir manası ortaya çıkıyor.
Aynı zamanda manevi bir anlamı var. Nitekim Kuran''ı Kerim ''din
getirdi'' diyoruz, islam dini diyoruz. Din dediğimiz zaman borç,
yol, kanun, ödül anlamına geliyor. Allah''ın gönderdiği vahyin
oluşturduğu sisteme de din diyoruz. Ahireti olmayan felsefeye din
denemez dediniz. Din ile islam ilişkisi nedir? BAYRAKLI: Ahireti
olmayan bir düşünceye, felsefeye din denmez. Ancak, insanların
kendi aralarında uydurdukları, putpereslik gibi kendine din edinmiş
insanlar var. Mesela bir felsefi sistemi kendine din ediniyor.
Mesala bir komünizm uğruna Türkiye''de 5 bin tane genç öldü. Bu
Komünizm''i din yerine koydukları için öldü. İnsanların böyle
aslında din olmayan, felsefeleri din olarak kabul ediyorlar.
Allah''ü Teala onun için Kafirun Suresin''de buyurur ki, ''De
onlara sizin dininiz size, benim dinim bana.'' Sizin dininiz dediği
şey putperesliktir. Onu kendilerine din kabul temişlerdir. Bu Allah
katında bir din değildir. Şimdi Allah, İslam dinini yani
Kur''an''ın oluşturduğu dini seçmiştir. İslam kelimesinin manası
''barış'' demektir. Bize sorsalar ve deseler ki, bizim dinimizi
Türkçe söyle, biz ''barış dini'' deriz. Yani İslam eşittir
Barış''tır. Barış din demektir. Bizim dinimizin adı barıştır. İslam
demek güvenlik, teslimiyet, rahmet, merhamet demektir. İslam
kelimesi dinin getirdiği prensiplerin neler olduğunu izah eder.
Tevhid inancı, şirki ortadan kaldırmak, barışı tesis etmek içindir.
Barış dediğimiz zaman insanın kendisiyle barışı, Allah ile barışı
ve diğer insanlarla barışı manasına gelir. İslam dininin dünya
insanına getirdiği değerler sistemi vardır. Bu değerler sistemi
gereği bizim dinimizin adı oluyor. İslamın seçilip bize din olarak
verilmesi bizim irademiz değil, Allah''ın iradesi iledir. Çünkü
Maide Suresi''nde Allah''ü Teala buyuruyor ki, " Ben size İslam
dinini seçtim.'' İslam dininin en önemli özelliği beşeri
olmamasıdır. Beşerin seçeneğine bağlı değil. İsalam dinin üstünlüğü
buradan kaynaklanıyor, beşeri bir müdahale yoktur. İslam da fetva
makamı var. Bu fetva makamı nasıl işler, kaynağını nereden alır?
BAYRAKLI: Bugün İslam aleminde, hatta Hıristiyanlığı ve Yahudiliği
ilgilendiren çok önemli bir hususa dikkat çektiniz. Birileri
kalkıyor İslam adına fetva veriyor, fikir beyanediyor ve ''din
budur'' diyor. İnsanlara kafalarında oluşan soruları soruyorlar.
Fakat herkes kendine göre bir fetva veriyor. Din anlayışı, bugün
çorba haline döndü. Niye, çünkü kimse Kur''an''a gitmiyor. Sebebi
bu. Yani Kur''an''dan ışığını almayan, dayanağı Kur''an olmayan
fetvalar yanlış veriliyor. Bu sefer insanlar Allah''a iftira
ediyorlar. Bu tür insanları da Allah Kuran''da en büyük zalim ilan
ediyor. Allah Kuran''da 5-6 tane ayette şunu soruyor: ''Daha zalim
kimdir benim hakkımda yalan fetva verenden.'' Dolayısıyla, fetva
müessesesinin varlığı şudur. Herkes bizim gibi dini alanda tahsil
yapmayabilir. Onlar dini bilen adamdan görüş alacak. Hoca da,
bilmeden fetva vermeyecek. Buradan haykırıyorum din görevlisi
arkadaşlarıma, bilmediğinz konuda fetva vermeyin, din adına
konuşmayın. Bu büyük bir zulümdür. Birkaç tane günahı vardır. Bugün
artık yeni nesil ilahiyatçılar bunun fakına vardı. Kur''an''dan
hareket ediyor. Türkiyemizin fetva konusunda çok büyük problemi
var. Hiç bir zaman içtihad Anayasa''nın yerine geçmez. Biz
içtihadları Kur''an''ın yerine koyuyoruz. Şimdi Yargıtay''ın
kararlarını Anayasa''dan üstün tutabilir miyiz? Bugün bunu
yapıyoruz. Din alimlerinin bu dine yapacakları en büyük hizmet,
bilmedikleri konuda din adına konuşmamalarıdır. Hocam çok güzel
ifade etiniz de, özellikle bazı kesimler için fetva verenler var.
Bunlar da İlahiyatçı veya din görevlisi. Bu nasıl oluyor? BAYRAKLI:
Maalesef bunu Kur''an''ı Kerim''de Allah''ü Teala çok güzel ifade
etmiştir. Kur''an''da, peygamberimiz bir gün bir fetva veriyor.
Allah onu sorguluyor; ''Ey peygamber, benim helal kıldığımı nasıl
haram yaparsın'' diye. Bir kimse başka birinin ricasını, takdirini
ona vereceği şöhreti ve makamı dikkate alarak fetva veremez.
Sorunun en güzel cevabı budur. Maalesef, günümüzde bulunduğu ortama
göre, dans edip fetva verenler var. Dans ediyor dans, adamın
çizgisi yok. Böyle bir fetva olmaz, böyle din adamlığı olmaz. Böyle
bir ilim adamlığı olmaz. Adam kalkıyor diyor ki, ''Hz.İsa''nın
etrafında toplanalım.'' Bakın şimdi bu fetvaya. Bu adam ilahiyat
Fakültesinde profesör. Bu Hz.Muhammed''in (s.a.v) getirdiği vahyi
okuyup profesör olan adam. Sözüm ona birilerini yaranmak için
kalkıyor diyor ki, ''Biz Hz.İsa''nın etrafında toplanalım.'' Ne
olmuş bizim peygamberimize? Dünyanın en büyük peygamberi, Bütün
insanlığa gönderilen peygamberimize ne olmuş da böyle diyorsun?
Çünkü bu insanlar bulunduğu ortama göre hareket ediyor, onlara
şirin gözükmeye çalışıyor. Onun tanrıları var, o tanrıları ona o
fetvayı verdiriyor. Ölçü Allah, Kur'an olmuyor. Ölçüsü bulunduğu
ortam ne ise ona göre fetva vermeye kalkıyor. Bu adamların kimliği,
kişiliği yok. Bunlar suya benzer, bulunduğu kaba göre şekil
alırlar. Tenekenin içindeyse tenekenin, tasa koyarsan tasın şeklini
alır. İşte Türkiye''nin din anlayışından bir tanesi bu. Maalesef
hocalarımız Kur''an''ı Kerim''i bilmediği için, kimi de bilmeyerek
böyle yanlış fetvalar veriyor. Asıl tehlikeli olanı ise kimi
bilerek bunu yapıyor. Bunlar misyonerlerden çok daha tehlikeli.
Bunlar müslüman adı altında bunu yapıyorlar. Misyonerler bunların
yanında detarjanla yıkanmış kalır. Halkımıza burada büyük görev
düşüyor. Halkımız bilmiyorsa bilene soracak. Önemli meseleler
gelişi güzel adamlara sorulmamalı. İnsanlarımız
araştıracak.Tavsiyem, din adına birşey öğrenmeye çalışıyorlarsa işi
bilene sorsunlar. Bayraktar Bayraklı kimdir? 1947''de Rize''nin
Güneyce Nahiyesi''nde doğdu. İlkokulu ve hafızlığı köyünde
tamamladı. 1968''de İstanbul İmam-Hatip Okulunu, 1969''da İstanbul
Eyüp Lisesini, 1972''de İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünü, 1977''de
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünü
bitirdi. 1972-77 yılları arasında lise öğretmenliği yaptı. 1977''de
İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde Pedagojik Formasyon Dersleri
Asistanlığına atandı. 1980''de "İslam''da Eğitim" adlı teziyle
Öğretim Görevliliğine getirildi. 1982''de "Farabi''de Devlet
Felsefesi" adlı teziyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Sosyoloji Bölümünden Doktora payesini aldı. 1983''de Yardımcı
Doçent, 1986''da Doçent ve 1993''de Profesör oldu. 1984-85 akademik
yılını, sahasında araştırmalar yapmak üzere İngiltere''de geçirdi.
1985 yılında "International Visitor" olarak Amerika''da bulundu,
çeşitli üniversitelerde konferanslar verdi. Bu konferansları
sonraki dönemlerde İngiltere, Almanya, Hollanda ve Belçika''da
yaşayan Türk işçilerine yönelik olarak sürdürdü. "İslam''da Eğitim"
adlı eseri Türkiye Milli Kültür Vakfı ödülüne layık görüldü.
"İslam''da Eğitim", "Farabi''de Devlet Felsefesi", "İmtihan
Pedagojisi", "Ayetlerin Işığında İman, İbadet ve Ahlak Üzerine
Sohbetler", "Kadın, Sevgi ve Temel Haklar", "Mukayeseli Eğitim
Felsefesi Sistemleri", "Kur''an''da Değişim, Gelişim ve Kalite
Kavramları" ve halen yazmakta olduğu, 11 cildinin de çıktığı "Yeni
Bir Anlayışın Işığında Kur''an Tefsiri" eserleri ve İngilizce
yayınlanmış makaleleri bulunan Bayraklı, ayrıca "Din Eğitimi
Araştırmaları Dergisi"ni de çıkarmaktadır. Halen M.Ü. İlahiyat
Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Başkanlığı görevinin yanında
bilimsel araştırmalarını da aralıksız sürdüren Bayraklı, Arapça ve
İngilizce biliyor. RÖPORTAJ: Osman TIĞRAKLI Kaynak: Yeniçağ
Gazetesi