Danıştay'dan alkollü sürücü kararı
Abone olAlkollü araç kullandığı gerekçesiyle sürücü belgesine el konulan kişinin açtığı iptal davasında Danıştay kararını açıkladı.
Danıştay alkollü sürücülerde ilk ölçümün geçerliği
olduğunu açıkladı.
Danıştay 15. Daire, zamana bağlı olarak vücuttaki alkol oranının
azalması olağan olduğundan ilk ölçümde 0,50 promolin üzerinde
alkollü olduğu tespit edilen ve itirazı üzerine sağlık kuruluşunda
yapılan ölçümde de alkollü olduğu belirlenen davacının ilk ölçüm
sırasında güvenli sürme yeteneğini kaybedecek miktarda alkollü
olduğunun tespit edildiğinden bahisle tesis edilen işlemde hukuka
aykırılık bulunmadığına hükmetti.
Dava, davacının alkollü olarak araç kullandığından bahisle sürücü
belgesinin 2 yıl süreyle geçici olarak geri alınmasına ilişkin
20.08.2008 tarih ve 13665 sayılı işlem ile davacıya 601-TL para
cezası verilmesine ilişkin aynı tarih ve 695583 sayılı işlemlerin
iptali istemiyle açıldı.
Ankara 3. İdare Mahkemesi, 20.08.2008 tarihinde saat 02.06
sıralarında Atatürk Bulvarı, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi önünde
Ankara Emniyet Müdürlüğü trafik ekiplerince yapılan trafik
kontrolünde davacının alkollü olarak araç kullandığı ve alkol
oranının 0,89 promil olduğunun tespit edilmesi üzerine 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu'nun 48/5. maddesini 2. kez ihlal etmesi
nedeniyle, sürücü belgesine 2 yıl geçici süre ile el konulması ve
hakkında 601.00-YTL para cezası uygulanmasına karar verdi.
Davacının itirazı üzerine ise Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. Bu
kuruma saat 03.30'da verdiği kan örneği üzerinde yapılan tahlil
sonrası düzenlenen raporda, kanında 0,49 promil alkol bulunduğunun
tespit edilmesi sonucu bakılmakta olan davanın açıldığını anlaşıl.
Cihazla yapılan ölçüm ile kan tahlili arasındaki zaman farkının 1
saat 24 dakika olması karşısında trafik elemanlarınca yapılan
tespitin sağlıklı bir tespit olmadığı sonucuna varıldı.
Bu tespite dayanılarak davacıya ait sürücü belgesine 2 yıl geçici
süreyle el konulması ve davacı hakkında para cezası uygulanmasına
ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, diğer yandan, davalı
idarece Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinin C bendinin
(1) numaralı alt bendinde teknik özellikleri sayılan cihazlarla
yapılan ölçümlere sürücülerin, mütecaviz davranışlarda bulunulması
veya cihazla ölçüme mukavemet gösterilmesi ile teknik özelliklere
sahip olmayan cihazlarla yapılan ölçümlerde, itiraz haklarının
bulunduğu belirtilerek dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yapılan
ölçümün esas alınarak tesis edilen işlemin mevzuata uygun olduğu
ileri sürülüyor.
Anılan Yönetmeliğin 97. maddesinin C bendinin (1) ve (4) alt
bentlerinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Sekizinci
Dairesi'nin 12.05.2008 tarih ve E.2007/8946 sayılı kararı ile
Yönetmelikte belirtilen özelliklerde olsa dahi cihazla yapılan
ölçümlere itiraz edilebilmesi ve itiraz halinde yapılacak yeni
ölçümün sürücünün kan tahlilinin yapılması suretiyle olması ve
kandaki alkol oranının da yetkili sağlık kuruluşunca tespit
edilmesi gerektiği gerekçesine de yer verilerek anılan madde
hükümlerinin yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi karşısında
davalı idarenin ileri sürdüğü hususların hukuki dayanağının ortadan
kalktığının anlaşıldığı, yapılan alkol tespitinin hatalı olduğu
inancında olan sürücülerin resmi kuruluş olan Adli Tıp Kurumu'nun
re'sen başvurmalarını engelleyen bir hükme yer verilmediği gibi
kişinin hakkını araması konusunda yaptığı başvurular sonucu elde
ettiği sonuçlara dayanarak haklılığını ispatlamak konusundaki
verilere dayanması hak arama özgürlüğü olarak değerlendirilmesi
gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar
verildi.
Davalı idare tarafından kararın hukuka aykırı olduğu ileri
sürülerek temyizen incelenerek bozulmasını istedi. Konuyu görüşen
Danıştay 15. Daire, bilimsel çalışmalarda, alkole toleransın
kişiden kişiye değişeceği gibi aynı kişide de farklı zamanlarda
reaksiyonlarda farklılık olabileceği, kişinin yaşı, kilosu,
cinsiyeti, metobolizma hızı, açlık ve tokluk durumu gibi pek çok
nedene bağlı olarak vücuttaki alkol oranının azalma hızının
değişebileceğinin kabul edildiğini hatırlattı.
Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı'nın 25.11.2008 tarih ve 342
sayılı yazısında da; zamanla orantılı olarak kan-alkol düzeyindeki
azalma ile ilgili yapılan araştırmalarda, kan alkol düzeyinin bir
saatte 12-20 mg/dl azaldığı, adli vakalarda, Adli Tıp Kurumu 5.
İhtisas Kurulu'nca ortalama olarak kan alkol düzeyinin bir saatte
15 mg/dl (0,15 promil) azaldığının kabul edildiğinin belirtildiğini
anlatan daire, uyuşmazlıkta, saat 02.06'da yapılan ölçümde
davacının 0,89 promil alkollü olduğu tespit edilmiş olup, bu ölçüme
davacı tarafından itiraz edilmesi üzerine Adli Tıp Kurumunda saat
03.30'da kan örneğinden yapılan tahlil sonucu düzenlenen raporda,
davacının kanında 0,49 promil alkol bulunduğunun belirlenmesi
karşısında, zamana bağlı olarak vücuttaki alkol oranının azalması
olağan olduğundan, davacının ilk ölçüm sırasında güvenli sürme
yeteneğini kaybedecek miktarda alkollü olduğunun tespit
edildiğinden bahisle tesis edilen işlemde hukuka aykırılık
bulunmadığını vurguladı.
Diğer taraftan; İdare Mahkemesi'nce karar verilirken, Karayolları
Trafik Yönetmeliği'nin 97. maddesinin (c) bendinin 1 numaralı alt
bendi ile 4 numaralı alt bendindeki '(1) numaralı alt bentte
belirtilen teknik özelliklere sahip teknik cihazın özelliklerine
eşdeğer özelliklerdeki teknik cihazlarla veya kan aldırmak
suretiyle alkol tespitleri yaptırılır' cümlesinin Danıştay
Sekizinci Dairesi'nin 12.05.2008 tarih ve E.2007/8946 sayılı
kararıyla yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi, dayanak
olarak gösterilmişse de, bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulu kararıyla kaldırılmış olup, yaptırılan bilirkişi incelemesi
sonucunda Danıştay Sekizinci Dairesi'nin 19.01.2011 tarih ve
E:2007/8946, K:2011/50 sayılı kararıyla, anılan bentlerin iptali
istemiyle açılan davanın reddine karar verdi.
Danıştay 15. Dairesi, kararında "Açıklanan nedenlerle; temyiz
isteminin kabulü ile Ankara 3. İdare Mahkemesi'nin 15/01/2009 tarih
veE:2008/1422; K:2009/58 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir
karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine,
28/03/2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi." ifadelerini
kullandı