Danıştayda kim kazandı?

Abone ol

Danıştay'da soru işaretleri giderilemedi. İki taraf kendi görüşünü doğru buluyor.

Danıştay"a yönelik saldırıyla ilgili Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan"ın hazırladığı iddianame, hazırlanışında kullanılan dil itibarıyla kafalardaki soru işaretlerini gidermedi.

Ancak karşı taraf ta kendilerinin haklı çıktığını düşünoyor. Bunlardan biri de Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök. Özkök saldırı sonrası 'Rejimin 11 Eylül'ü' başlığı atmış ve bazı çevrelerden tepki almıştı. İddianame sonrası kendisinin haklı çıktığını yazısı ile belirtti.

Buna karşın Zaman gazetesinde Metin Arslan imzalı haberde iddianamenin delil yönünden yetersiz olduğu belirtildi.

İşte Özkök'ün yazısı

Yazı: Erturul Özkök
Kaynak:

-O günlerde Amerika Birleşik Devletleri"nde seyahatteydim.

Danıştay"a yapılan saldırının üzerinden henüz bir hafta geçmişti.

Milliyet Gazetesi"nin Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin"le birlikteydik.

Ben iyi gazete okurum.

Ama Ergin benden daha iyi gazete okur.

Her sabah ilk işi internetten gazeteleri okumak oluyordu.

Her sabah kahvaltıda bana kim ne yazmış anlatıyordu.

* * *

Muhafazakár ve dinci basında benim hakkımda inanılmaz bir kampanya vardı.

Danıştay cinayetinden sonra yazdığım "Rejimin 11 Eylül"ü" başlıklı yazım, o kesimde büyük gürültü koparmıştı.

Onlara göre, saldırının asıl hedefi, Danıştay üyeleri değil, hükümetti.

İçerdeki zanlı, "Ben bunu türban yüzünden yaptım" diyordu.

Ama dışardakiler, "Hayır kardeşim sen bunu asıl hükümete darbe olarak yaptın" demeye devam ediyordu.

O günlerde bazı köşe yazarları, beni patronuma şikáyet edip, görevden alınmamı isteyen yazılar bile yazdılar.

Şimdi Danıştay iddianamesi önümde duruyor.

Evet ortada bir "örgüt" var.

Ama amacı, "hükümeti devirmek" falan değil.

* * *

İddianamede şöyle deniyor:

"Örgütün amacı, türbanı baskı ve tehdit kullanarak topluma hákim kılmaktı."

Peki şimdi "Haklı çıktım" diye rahatladım mı?

Hayır...

Ben ilk günden beri hep aynı şeyi yazdım.

Arkasında kim olursa olsun, bu, hepimize yönelik bir girişimdir.

Hedefi rejimdir.

İşte o nedenle bu saldırıyı sembolik olarak "Türkiye"nin 11 Eylül"ü" olarak niteledim.

Hálá aynı şeyi düşünüyorum.

Bu cinayette haklı çıkmak kimseye yarar sağlamıyor.

Türkiye sokakları kendi kendine ulvi misyonlar yükleyen fanatiklerle dolu.

Kimi "Ulusalcılık" diyor, kimi "Vatan elden gidiyor."

Kimi ise "Din elden gidiyor" bayrağının arkasında saf tutuyor.

Bunların birbirinden hiçbir farkı yoktur.

Zaten bir bölümü, bilinçsiz bir ittifak içinde yan yana durmaktadır.

* * *

Ama asıl sözüm onlara değil, ne idüğü belirsiz bir komplo teorisi ile kendi kılıfına uydurma merakında olan kimselere.

Biliyorum, kendilerine inanan yeminli mürit gurupları var.

Eğer kaldıysa onların da akıllarına, vicdanlarına seslenmek istiyorum.

Bırakın artık bu safsataları, "Bu olaydan kim fayda sağladı" mavallarını.

Şimdi söyleyin bu olaydan kim fayda sağladı?

Laikler mi?

Ordu mu, iş çevreleri veya Batı yanlıları mı?

Yoksa AB karşıtları mı?

Siz utanıyorsanız, ben sizin yerinize cevap vereyim.

Bu olaydan yarar sağlayan yoktur.

Ama zarar gören derseniz hemen söyleyeyim.

Hepimiz... Türkiye...

* * *

Ben insanların görüşlerine çok saygı duyarım.

O günlerde hayatımı tehdit edecek seviye ve sayıya gelen bu yazılara hiç cevap vermedim.

Bazıları iftira ve hakaret doluydu.

Meslek ve düşünce hayatımda hep şuna inandım.

En büyük müttefikim zamandır.

İşte yine o adil musahhih geldi ve elimden tuttu...

O yüzden benim için en güzel mahkeme zamandır.

Davamı hep orada açarım...

Danıştay saldırısı iddianamesi, delil yönünden zayıf kaldı


Danıştay"a yönelik saldırıyla ilgili Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan"ın hazırladığı iddianame, hazırlanışında kullanılan dil itibarıyla kafalardaki soru işaretlerini gidermedi.

İddianamede yer alan bilgilerin büyük bölümü saldırgan Alparslan Arslan ve Cumhuriyet Gazetesi"ne saldırı yapan sanıkların emniyet ve savcılığa verdiği ifadelerden oluşuyor. İddianamede, Arslan"ın Cumhuriyet Gazetesi"ne ve Danıştay"a yaptığı saldırıda sık sık tekbir getirdiği, Danıştay saldırısında yakalandığı sırada da "Osmanlı"nın torunlarıyız, Allah"ın askerleriyiz" diye bağırdığı yönündeki ifadeleri saldırının "türban" için yapıldığı iddialarına dayanak olarak gösterildi. Arslan"ın eylemi türban için yaptığı, Osman Yıldırım ve Erhan Timuroğlu"nun Cumhuriyet Gazetesi"ne bombaları türbana destek vermek amacıyla attıkları savcılık beyanı olarak iddianameye yansırken, bombaların nereden ve nasıl temin edildiğiyle ilgili değerlendirmede bulunulmadı. Savcılık, Cumhuriyet Gazetesi"ne atılan bombaların nasıl ve nereden temin edildiğiyle ilgili yalnızca saldırgan Arslan"ın ifadelerine itibar etti. Gazetelerde yer alan ve Emniyet"in resmî yazı ile Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu"ndan sorduğu bombaların nereye ait olduğu yazı savcılığın iddianamesine girmedi.

İddianamede "anayasal düzeni yıkmak için silahlı örgüt kurmak" iddiasıyla hakkında 3 kez müebbet hapis istenen Salih Kurter (83) mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Arslan, Kurter hakkında, “Çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir kişidir. Sohbetlerimizin konusu dini konulardır. Kurter"in Cumhuriyet Gazetesi"ne ve Danıştay"a yaptığım saldırı ile ilgisini Süleyman Esen açıklayacaktır.” demişti. Kurter, savcılığa verdiği ifadelerde Arslan"ın sohbetlerine geldiğini, ancak kendisini dengesiz biri olarak tanıdığını anlatmıştı.

Günün Önemli Haberleri