DANIŞTAY BAŞKANI KONUŞMA METNİNİN DIŞINA ÇIKINCA...
Abone olDanıştay Başkanı Hüseyin Karakullukcu, konuşma metninin dışına çıkınca ortaya ilginç görüntüler çıktı. Karakullukcu konuşmasında, “yüksekler...
Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukcu, konuşma metninin dışına
çıkınca ortaya ilginç görüntüler çıktı. Karakullukcu konuşmasında,
“yükseklerden bir tıkırtı” duyduğunu belirterek, “Gökten Hazreti
İsa iniyor sandım” dedi.
Danıştay’ın 145. kuruluş yıl dönümü ve İdari Yargı Günü dolayısıyla
Danıştay Başkanlığı Konferans Salonu’nda bir tören düzenlendi.
Törene TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim
Kılıç, Yargıtay Başkanı Ali Alkan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve
yüksek yargı organlarının temsilcileri katıldı. Törende bir konuşma
yapan Danıştay Başkanı Karakullukçu, konuşmasında, hazırladığı 19
sayfalık metnin son bölümlerini okumadı. Hazırladığı metnin dışına
çıkarak bir konuşma yapan Karakullukcu, hukuku tarif etmenin
hazırlanan metinlere bağlı kalmayı gerektirmediğini söyledi.
“Adalet bazılarının bahçesinde açan bir gül değildir” diyen
Karakullukcu, devletin bükün organlarının adaletin eşit dağıtılması
amacını taşıdığını belirtti. Karakullukçu, bunun için yasama
organının milletin kendisine verdiği yetkiyle çok güzel yasalar,
düzenlemeler yapabileceğini ancak yasaların uygulanmasının daha
önemli olduğunu kaydetti.
Demokratik toplumların profesyonel kadrolarla oluşturulabileceğine
dikkat çeken Karakullukcu, adalet dağıtanın hukukçular olduğunu
ifade etti.
“KARARI BEĞENMEYEN VATANDAŞLAR BİZİ ALLAH’A HAVALE EDİYOR”
Kamu düzenini savunanların savcılar olduğunu savunma makamının ise
avukatlar olduğunu belirten Karakullukcu, “Ama gerek avukatlarımız
gerekse savcılarımız aslında taraftır. Bu iş içinde taraf olmayan
tek taraf varsa oda değerli yargıçlarımızdır. Yargıcın bir davada
yaması gereken maddi olayı tespit etmektir. Uygulama maddelerinde
yanlış yapabilir ve yüksek mahkeme düzeltir diye düşünebilirsiniz
ama maddi olayın tespitinde herhangi bir yanlışlık yapılırsa artık
koyacağınız hüküm de doğru olmayacaktır. Yargısal kararlar bir kez
kesinleştiği zaman herkesi bağlar. Düzeltme imkanı yoktur”
dedi.
Kesinleşen yargısal kararların herkesi bağlayacağını vurgulayan
Karakullukcu, “Karar veren hakim bile fark etse bunu değiştirme
olanağı yok. Ne oluyor o zaman; hak arayan üzülüyor ve ‘adalet bu
mu?’ diyor. Adalet arayan vatandaşlar bize ulaşıyor, ulu orta
konuşuyor. Adalet bu mudur diyen vatandaş geliyor bizi Allah’a
havale ediyor. Hakim de bir insan, bir havaleyi anlarım, ikiyi
anlarım, üçü tolore ederim. Karar veren hakimin yapacağı bir şey
yok. Sonra vatandaş sizin kararınız bizi tatmin etmedi. Sizi onun
için Allah’a havale ediyorum diyor” diye konuştu.
“ALLAH’IN 6-7 MİLYAR KULU VAR HEP BİZİMLE Mİ UĞRAŞACAK”
“Allah’ın 6-7 milyar kulu var hep bizimle mi uğraşacak. Biraz
kendimize dikkat etmemiz gerekiyor” diyen Karakullukcu, alt derece
mahkemelerin kararı verelim de yüksek mahkeme nasıl olsa doğru
kararı verir diye düşüncelerinin olduğunu belirterek, “Yok böyle
bir şey siz en başta doğru kararı vereceksiniz” dedi.
Bir siyasi parti Genel Başkan Yardımcısının “Mahkeme ve Hakimin
büyüğü, küçüğü, yükseği, alçağı olur mu? Bunlar kendilerini göler
de sanıyor” dediğini aktaran Karakullukcu, gazetecilerin bu
açıklamalar üzerine kendisine soru yönelttiğini ve kendisinin doğru
söylediğini belirtti. Mahkemenin büyüğü ve küçüğünün, yükseğinin ve
alçağının olamayacağının altını çizen Kakullukcu, konuşmasına şöyle
devam etti:
“Belki kıdem ve tecrübe farkı vardır. Bunun ötesi olmaz ve olamaz
diye düşünüyorum. Çünkü sulh mahkemesindeki bir hakimimizin
Yargıtay, Danıştay’daki bir hakimden farkı yoktur diye düşünüyorum.
Ama biz milletimizce bir husus yaratmışız. Sayın mahkememizden
sayın yüksek mahkememize arz ve talep diye yazıyorlar. Talep ettiği
noktaya bak, geldiği noktaya bak. Daha yargıdaki ilk mahkemedeki
kişi. Bizde bu duruma ses çıkarmamışız sonuçta bizi onore ediyor.
Bizim yaptığımız zaten onore bir görevdir. Kimse bize yüce ve
yüksek demekle biz yüksek ve yüce olmuyoruz. Biz bu mesleğe taşımak
suretiyle zaten bu içimizde var. O halde buna gocunmamak lazım.
“YÜCE DİVAN KURULURKEN GÖKTEN HAZRETİ İSA İNİYOR SANDIM”
Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan Salonu’nda yapılan kuruluş yıl
dönümü törenlerine de göndermede bulunan Karakullukçu, tören
sırasında “yükseklerden bir tıkırtı” duyduğunu anlattı.
Karakullukçu, tören sırasında ise yaşadığı olayı söyle anlattı:
“Toplandık protokolün ön sırasındayız. Anayasa Mahkemesi Başkanı
değerli konuşmalarını aktarmaya başladılar. Kürsüde 10-15 dakika
geçti. Konuşması sırasında tavandan bir tıkırtı sesi geldi. Dedim
herhalde gökten Hazreti İsa iniyor. Sonra kafamı kaldırdım baktım
bir surete benzer, bizim arkadaşlara benzer bir grup var. Yanımda
Yargıtay Başkanı da vardı. Sayın başkanım dedim; bunlar bizim
arkadaşlar değil mi? ‘Evet’ ya bizim arkadaşlar dedi. Bunlar gökte
ne arıyorlar dedim. Bunların oturma tarzı böyle bilmiyor musun
dedi. Yüce Divan kuruluyor, buraya bende ilk defa geliyorum dedi.
Sayın başbakanım sende böyle bir uygulama var mı dedim. Ya
başbakanım nediyorsun sen, bende doğru düzgün duruşma salonu yok,
sen neden bahsediyorsun dedi. Sonra ben kendi kendime düşündüm,
zaten ben yerdeyim, benim arkadaşlarım da yerde… Bende de böyle bir
uygulama yok, Yargıtay’da da böyle bir uygulama yok. Bizim alınacak
bir tarafımız da yok. Sonra dedim ki yüksekte olanlar düşünsün.
Biraz sohbet ediyorum kusura bakmayın tarzım bu ne yaparsınız.”
“EL YORDAMIYLA ADALET DAĞITIYORUM”
Görevde bulunduğu sürede Danıştay’da gerçekleştirdiklerini anlatan
Karakullukcu, ‘güç bela cübbe yaptık işte’ dedi. Cübbe yenileme
işini beğenenlerin olduğunu ve beğenmeyenlerin de olduğunu belirten
Karakullukcu, adaletin simgesi teraziyi de Danıştay amblemine
koymayı düşündüklerini aktardı.
Karakullukcu, “Dedik en ilkel toplumlarda bile bu yargının temsil
şeyidir. Demokratik toplumlarda bu teraziyle birlikte iftihar
edilir, baktığınız zaman nerede bir terazi var insanlar o zaman
burada eyvah adalet var diyor. Bizim de bir terazimiz olsun canım
biz yüksek yargı değilmiyiz dedim. Bir yereye koyalım dedik
teraziyi oraya koyalım dedik olmadı, buraya kolayım dedik olmadı.
Arkadaşlarımıza sorduk e hukukçuya görüş sorulur mu? Bir kere
sorduğunuz zaman yandınız. Sorduğuma soracağıma pişman oldum.
Yapamadık, arkadaşlar teraziyi koyamadık. Şimdi bana soruyorlar siz
yüksek mahkemesisiniz e sizin niye teraziniz yok. Efendim teraziye
gerek yok, niye gerek yok, yok işte. Peki niye yok ama diye
soruyorlar yav kardeşim biz o kadar güzel dağıtıyoruz ki adaleti
teraziye gerek yok. El yordamıyla göz önünde yapıyoruz bunu. Şimdi
bunu niye söyledim değerli basın yazar yarın. Yarın manşetlerde
olacak. Bu bitişik kelime yani iki manada da anlaşılır bu. Ne
yapıyorum bu işi kehren yapıyorum gibi veya teraziye gerek yok biz
bu işi gözümüz kapalı olarak yaparız bu anlamda söylüyorum. Siz
nasıl anlarsınız bilemiyorum” diye konuştu.
“YUKARIYA DOĞRU KENDİMİ NASIL SAVUNACAĞIM”
Anayasa Mahkemesi’ne de göndermelerde bulunan Karakullukcu,
“Kurbaya sormuşlar; niye konuşmuyorsun diye, ya çok konuşacağım ama
ağzım su dolu demiş. Espiri mahiyetinde oldu ama huzurlarınız da
sayın başkanım (Anayasa) alınmasın. Şimdi oradan bakıyor bana ama
siz görmüyorsunuz. Sen bizim mahallemizden bir gün geçersin diye
kafasından geçiriyor. Böyle bir düşüncenin olmaması lazım. Şimdi
başkanımızın da aklında geçiyor sen bizim mahallemizden geçersin
diye. Geçmem, geçersem ben nasıl savunacağım yukarıya doğru
kendimi” şeklinde konuştu.
(İHA)