Danimarka'nın basın karnesi kötü
Abone olDanimarka Başbakanı Rasmussen Erdoğan'ın basın toplantısını terketmesine bozuldu. Ancak Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü de Danimarka'yı eleştiriyor.
Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın, Roj Tv muhabiri dolayısıyla basın toplantısını
terketmesine "şaşırdığını" bildirdi, Sınır Tanımayan Gazeteciler
örgütü raporlarında ise Danimarka hükümetinin gazetecilere açtığı
davalar, kapattığı radyo istasyonları ve internete getirdiği
sınırlamalarla ilgili kayıtlar yer alıyor. Sınır Tanımayan
Gazeteciler örgütü birçok ülkedeki basın özgürlüğü konusunda
araştırmalar yapan bir örgüt olarak tanınıyor. Örgüte göre
Türkiye’nin bu konudaki sicili Doğu Avrupa’nın tamamıyla beraber en
karanlık noktanın bir altında bulunuyor. Danimarka ise, en iyi
durumda ülke olarak gösteriliyor. Buna karşın Danimarka’da basın
yasaklamalarına gidilebiliyor. GAZETECİYİ "KAYNAĞINI AÇIKLA" DİYE
MAHKEMEYE VEREN HÜKÜMET Roj Tv’yi basın özgürlüğü çerçevesinde
değerlendiren Danimarka Başbakanı’nın hükümeti, terörle mücadele
çerçevesinde bir gazetecisini mahkemeye vermiş. Sınır Tanımayan
Gazeteciler Örgütü’nün 2003 Danimarka Raporu’nda şu satırlar
dikkati çekiyor: "Normalde basın konusunda oldukça özgürlükçü olan
ülke, Avrupa Birliği’nden haber kaynaklarının korunmasına yönelik
en ciddi tehditlerinden biriyle karşı karşıya geldi. Bu karşı
karşıya gelme terörizmle mücadeleden kaynaklandı. Kopenhag temyiz
mahkemesi, 12 Eylül 2002 tarihinde, günülk Morgenavisen Jyllands
Posten’de çalışan gazeteci Stig Matthiesen’in Danimarka’daki
İslamcı aktivitelerle ilgili kaynaklarını açıklamaya zorlanmasına
yönelik polis başvurusunu reddetti. Mahkeme, polisin aradığı
bilginin ’yaşamsal’ bir bilgi olmadığını belirtti. Matthiesen altı
ay hapis ve para cezası mahkumiyetiyle karşı karşıya bulunuyordu.
Gazetenin Yazıişleri Müdürü Joergen Ejbojel, 28 Austos 2002’de
gazetecilerin telefonlarının dinlendiğini bildirdi. Danimarka
polisi, Matthiesen ve bürosu arasında gerçekleşen ve gizlice
kaydedilen bir telefon konuşmasını dinledikten sonra, gazetecilerin
kaynaklarını koruyan yasa maddesinin muhabir Matthiesen için
uygulanamayacağı konusunda mahkeme kararı sağlamıştı." İKİ
GAZETECİ, GİZLİ BİLGİLERİ YAYINLAMAKLA SUÇLANIYOR Sınır Tanımayan
Gazeteciler örgütünün, Danimarka’da gizli bilgileri yayınladıkları
için suçlanan iki muhabir hakkında raporu da bulunuyor. STG,
Irak’ta kitle imha silahlarının varlığı konusunda kuşku yaratan ve
Savunma İstihbarat Teşkilatı’nın (FE) bir ajanından sağlanan gizli
bilgileri yayınladıkları için Danimarka’da çıkan muhafazakar günlük
gazete Berlingske Tidende’nin iki muhabiri hakkında getirilen
suçlamaları Nisan 2004’te kınamıştı. Örgüt "Bu gazetecilerin
Danimarka halkına bilgi verdikleri için mahkum olması kabul
edilemez" demişti. ALTI AYLIK HAPİS CEZASI OLASILIĞI Jesper Larsen
ve Michael Bjerre, 26 Nisan’da sorgulandı ve Ceza Kanunu uyarınca
"üçüncü bir tarafın yasa dışı bir biçimde sağladığı bilgileri
yayınladıkları" gerekçesiyle haklarında dava açıldı. Danimarkalı
gazetecilerin altı aylık bir hapis cezası çarptırılmaları olasılığı
bulunuyor. 22 Şubat 2004’ten itibaren yayınlanan bir dizi makalede
gazeteciler, kendilerine ajan Frank Soeholm Grevil tarafından
iletilen Danimarka askeri istihbarat raporlarından bölümlerini
yansıttılar. Bunlara göre Mart 2003’teki askeri müdahaleden önce
Irak’taki Kitle İmha Silahlarının varlığı konusunda inandırıcı
bilgiler yoktu. Kitle İmha Silahları, Başbakan Anders Fogh
Rasmussen’in Danimarka’nın ABD-İngiltere koalisyonuna katılmasını
haklı göstermek için öne sürdüğü başlıca kanıtıydı. Hakkında da
dava açılan Grevil, Hükümetin FE raporlarını yorumlayışından memnun
değildi. NAZİ RADYOSUNA KAPATMA Sınır Tanımayan Gazeteciler
Örgütü’nün 2002 Danimarka Raporu da bir ülkede radyoların kapatılıp
kapatılamayacağı tartışmasıyla ilgili şu örneği içerdi: "Yayınını,
Avrupa’nın en liberal basın özgürlüğü yasalarına borçlu olan bir
Neo-Nazi radyo istasyonu, ırkçı yorumlar yaptığı gerekçesiyle
cezalandırıldı. 7 Kasım 2001’de Danimarka’daki radyo-televizyon
yayın rejimini düzenleyen Radio-og, tv-noeunet, yerel bir Neo-Nazi
istasyonu olan Radyo Oasis’in lisansını iptal etti. Radyo Nazi
partisi genel merkezinden yayın yapıyordu. Sözkonusu kurul,
radyonun Kopenhag meclislerinde bulunan iki Pakistan kökenlinin
’entelektüel kapasiteleri’ konusundaki şüpheleriyle ilgili yorum
yapması ve ’ırksal kökenleri böyle’ biçiminde ifade kullanmasını
ele almıştı. Kurul Sözcüsü Lars Kilhof, radyonun, 1995 yılında
ırkçı yayın yapmayacağına yönelik taahhütte bulunarak lisans
aldığını belirtmişti. Kilhof, yayın yapılmasından dokuz ay sonra
karar alınmasıyla ilgili eleştirileri kurulun uzun aralıklarla
toplanmasına bağlamıştı. Nazi partisi yetkilisi ise cezanın siyasi
amaçlı olduğunu ve iptali için mahkemelere başvuracaklarını
bildirmişti. İptal başvurusu sonuçlanıncaya kadar radyonun yayınına
devam etmesi kararlaştırıldı."