Damat Fethullahçı ama kızım Müslüman
Abone olYazar Murat Yetkin, AK Parti tabanında cemaat tartışmasının ne kadar derin olduğunu gösteren bir sohbeti okurlarıyla paylaştı.
17 Aralık sürecinde AK Parti ile cemaat kavgası
tarafları fena halde keskinleştirdi. Haberin başlığı bir AK Partili
büyüğe ait.
Radikal si yazarı , kendisinin de orada olduğu ve AK Partililerin yoğun olduğu bir hasta ziyaretinde yapılan sohbetin ayrıntılarını köşesine taşıdı.
Konuşmalar devam ederken söz cemaate geldikten sonra yaşanan diyalogları Yetkin, böyle yazdı:
MİLLET ERDOĞAN'A SAHİP ÇIKMIŞTI
"Partililer, yolsuzluk iddialarının Başbakan Tayyip Erdoğan’ı
devirmek isteyen Fethullah Gülen Cemaati'nin tezgâhı olduğuna
inanıyordu. Muhalefet de onların peşine takıldığı için oy alamamış,
millet Erdoğan’a sahip çıkmıştı.
Başlıktaki sözün sahibi o sıra devreye girdi.
“Başkanım” dedi... Siyasete aşina olanlar bilir,
odadaki en kıdemli kimse o diğerlerinin hitabında
"Başkanım" olur.
“Başkanım” dedi ortamdaki parti büyüğüne; “Ben hayatımda
mitinge katılmamıştım. Ama bu defa çoluğu çocuğu aldım,
Kazlıçeşme’ye gittim, Başbakan'a sahip çıkmaya. Biliyorsunuz, benim
damat Fethullahçı ama kızım Müslüman.”
İşte benim sözü kesip soruyu sorduğum nokta bu idi. “Kusura
bakmayın” dedim, “Böyle bir lafı ilk defa
duyuyorum. Yani Fethullahçı diye damadınızı Müslüman mı
saymıyorsunuz artık?”
KIZI OY KULLANMASIN DİYE MEMLEKETİNE
GÖTÜRMEYE KALKMIŞ
“Yani benim kızım gerçek Müslüman” diye açıkladı:
“Damat seçimde Başbakan'a oy kullanmasın diye memleketine
götürmeye kalktı ama o karşı çıkıp oyunu kullandı.”
Açık söyleyeyim, Sünni-muhafazakâr cephedeki Erdoğan-Gülen
çatlağının ne kadar derin ve tabana işlemiş olduğunu bütün o
yolsuzluk iddiaları, beddualar vesaireden çok bu cümle
anlatıyordu.
MÜSLÜMANLIKTAN ÖNCE CEMAAT AİDİYETİ OLDUĞUNA
İNANILIYOR
Beni yolcu ederken partide önemli bir görevi olan tanıdığıma
sordum: Ben dindar birisi değilim ama nasıl siyasi duruşu nedeniyle
damadının inancını sorgulayacak bir keskinleşmeye girmişti
insanlar? Yoksa bu münferit bir durum muydu? “Hayır” dedi:
“Hissiyat budur. Artık o kesimin üst kimliğinin
Müslümanlıktan önce 'cemaat' aidiyeti olduğuna inanılıyor; doğru
ama yanlış, algı bu yönde.”
“Ama 11 yıl birlikte çalışmadınız mı” diye soracak
oldum.
“Zaten partide ‘Ne kadar safmışız, gözümüzün önünde kendi
davalarını gütmüşler, fark etmemişiz’ kanaati hâkim” dedi.
Tabii çatışmanın kökenini 17 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturması
olarak almak yanlış olur.
AK PARTİ'DE KAYGI 2011 SEÇİMLERİNDEN SONRA
BAŞLAMIŞTI
Biraz kazıdığınızda, Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarındaki
gidişatın günün birinde kendilerine de dönebileceği yolunda AK
Parti yönetiminde 2011 seçimleri ardından baş gösteren bir kaygıdan
söz edebiliriz. İlker Başbuğ’un 6 Ocak 2012’de tutuklanması, Hakan
Fidan’ın MİT’in PKK çalışması üzerinden 7 Şubat 2012’de sorgulanmak
istenmesi bu kaygıları alevlendirmiştir. Kimilerine göre o
çatışmanın köklerini MİT ve PKK arasındaki Oslo görüşmelerinden
parçaların Eylül 2011’de internete sızdırmasında dahi görmek
mümkün."