Damacanalara ağır düzenlemeler geliyor!
Abone olSağlık Bakanlığı, ambalajlı su denetimlerine imkan veren düzenlemede değişiklikler yapacak ve sağlıksız üretim yapan işletmelere yaptırımları ağırlaştıracak.
Yeni düzenlemeyle, su dolum tesislerinde damacanaların yıkanması
gereken 55-70 derece sıcaklığın elektronik olarak izlenmesi
sağlanacak, dolum tesislerinde etkin yıkama, durulama ve
dezenfeksiyon yapabilen su dolum makinelerinin kullanılması için
önlem alınacak.
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Yrd.
Doç. Dr. Hasan Irmak, damacana sularla ilgili denetimler ve
Ankara'nın şebeke suyuna ilişkin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin tüm şehirlerinden alınan ambalajlı su numunelerinin,
yetkili 7 laboratuvarda analizinin yapıldığını anlatan Irmak,
''Bu sonuçlar merkezimize gelecek ve burada değerlendirilip
daha sonra da Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ'ın da ifade
ettikleri gibi halkla paylaşılacak'' dedi.
Ambalajlı suların, doğal kaynak suyu, içme suyu ve doğal mineralli
su olmak üzere üç türü bulunduğunu dile getiren Irmak, bunların
tümünü kapsayan iki ayrı yönetmeliğin olduğunu söyledi.
Mineralli sularla ilgili yönetmeliğe göre üç ayda bir dolum
tesislerinin kontrolünün gerektiğini, doğal kaynak suları ve içme
suyu tesisleriyle ilgili incelemelerin ise yine üç ayda bir
yapıldığını, ancak buralardan alınan su numunesi analizlerinin
dolumu yapılan su miktarına göre belirlendiğini belirtti.
Irmak, ilgili yönetmeliğe göre, suyun debisine ya da dolum
miktarına göre su analizlerinin ayda bir ya da daha büyük çaplı
firmalar için 15 günde bir yapılabildiğini ifade etti.
CAYDIRICI CEZALAR GELECEK!
Avrupa Birliği'nin pek çok ülkesinde piyasa gözetim-denetim
faaliyetlerinin daha katı kurallara bağlandığını daha ağır
cezaların verildiğini belirten Irmak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'deki bazı firmalar 'Benim ayıplı malım
yakalanırsa bunun cezası ne kadardır? Örneğin 10 bin liradır. Ne
yapalım onu da veririm işime devam edebilirim' diye düşünüyor
olabilirler. Bu sebeple mevcut düzenlemeye, müeyyideleri biraz daha
ağırlaştıracak, işletmeleri yanlış yapmamaya ve daha sağlıklı
üretim yapmaya zorlayacak bazı maddeler ilave
edilmeli.''
DAHA ETKİLİ YAPTIRIMLAR GELECEK!
Yeni düzenlemeyle, firmaların teknolojilerini modernize etmelerini
sağlayacak bazı maddeler koymak istediklerine dikkati çeken Irmak,
özellikle damacanaların mükerrer kullanılan kaplar olduğu için çok
iyi yıkanıp durulanması ve dezenfekte edilmesi gerektiğine işaret
etti.
Irmak, bunun için mevcut yönetmeliğin, damacanaların doldurulmadan
önce 55-70 derece arasındaki sıcak su ile yıkanmasını ve
dezenfektan madde kullanılmasını hükmettiğini hatırlattı.
Tesislerin bu prosedürü tam olarak yerine getiremeyebileceğini
kaydeden Irmak, şöyle konuştu:
''Su dolum tesisleri üzerindeki yaptırımlarımızı daha
etkili hale getirmek için yönetmeliğimizde damacanaların yıkanması,
durulanması ve dezenfeksiyonu işlemlerinin standartlarını daha iyi
belirleyip bunları her gittiğimizde denetleyecek duruma gelmek
istiyoruz.
Örneğin, damacanaların 55-70 derece sıcaklıktaki suyla yıkanması
gerekiyor dedik. Ancak o suyun sıcaklığının bu aralıkta olduğunu
gösteren bir sistem yok. Isı kaydedici cihaz bulundurulmasını
zorunlu hale getirebilirsek o zaman görevli arkadaşlarımız denetim
esnasında bu parametreye de bakarak uygunluğunu ararlar.''
Irmak, dolum tesislerinde etkin yıkama, durulama ve dezenfeksiyon
yapabilen su dolum makinelerinin kullanılmasını da
isteyebileceklerini söyledi.
Irmak, şebeke sularının içmeye elverişli halde olması gerektiğini,
bunun için asıl görevin yerel yönetimlerde olduğunu dile
getirdi.
Bazı büyük ölçekli belediyelerin büyük arıtma tesisleri
vasıtasıyla, köylerde ise su depolarının klorlanması suretiyle
sağlıklı, temiz su sağladığını anlatan Irmak, ''Türkiye'de
klorlama cihazı olmayan ve klorlanmayan su kalmamasına yönelik
çalışmaları birkaç yıldır yürütüyoruz. Bu bağlamda bütün içme ve
kullanma sularımızı izliyoruz'' açıklamasını yaptı.
HALKIMIZ MÜSTERİH OLSUN
Ankara'nın şebeke suyunda, en azından birkaç yıldır hiçbir
problemin bulunmadığını bildiren Irmak, başkentte şebeke suyunun
içilebilir durumda olduğunu söyledi.
Su analizlerinin artık çok hızlı ve eskiye göre çok daha güvenli
yapılabildiğine işaret eden Irmak, şunları kaydetti:
''Görevli arkadaşlar, gerek ambalajlı suları ve gerekse
şebeke sularını sürekli izliyorlar. Herhangi bir olumsuzluk tespit
edilir edilmez ilgili dolum tesisi ya da belediye hemen uyarılarak
bu olumsuzluğun düzeltilmesi isteniyor.
Su kalitesinin, halk sağlığını etkileyebilecek boyutta değiştiği
tespit edilirse, yerel yönetimler uyarılmakta ve halka en etkili
şekilde bilgilendirme yapılması talep edilmektedir.
Dolayısıyla, işin peşini bırakmıyoruz ve bırakmayacağız. Bundan
sonra da yurt genelindeki kontrollerimiz artarak devam edecek.
Halkımız müsterih olsun. Halkın sağlığını tehdit edecek boyutlarda
bir durum söz konusu olduğunda hem gerekli tedbirleri aldırtmakta
hem de bunu yetkililer, yerel yönetimler ve medya ile
paylaşmaktayız.''
Birkaç yıl önce Kızılırmak suyunun Ankara'ya verilmesiyle sudaki
sülfatın bir miktar yüksek bulunması sebebiyle renk
değişikliği ve lezzet farklılığı oluştuğunu dile getiren Irmak,
''Suda halk sağlığını tehdit edecek boyutlarda bir kirlilik yoktu.
Evet suyun lezzeti değişikti, alışık olmayan bir tat ve görünüm
mevcuttu. Dolayısıyla insanlar bizim suyumuzun kalitesi bozuldu mu
diye düşünmeye başladılar. Zaman zaman böyle renk değişiklikleri
olabilir ama halkı doğru bilgilendirerek paniğe yol açmadan
iletişim kurulmalı'' diye konuştu.
Yetkililerin Ankara'yı besleyen barajlardaki doluluk oranının
yeterli olduğunu açıkladıklarını ve bu nedenle Kızılırmak suyunun
kullanılmadığını dile getiren Irmak, ''Bu sebeple, halihazırda
kullanmakta olduğumuz şebeke suyunda lezzet değişikliği de yok''
dedi.