Daha zeki ve sosyal çocuklar için
Abone olÇocukların zeka gelişimini etkileyen en önemli faktör genetik miras olmakla beraber hamilelik koşulları ve sosyal çevre gibi faktörler de zihinsel gelişimi etkileyebiliyor.
Çocukların zeka gelişimini etkileyen en önemli faktör genetik
miras olmakla beraber hamilelik koşulları, sosyal çevre ve çocukla
duygusal etkileşim gibi faktörler de zihinsel gelişimi
etkileyebiliyor. Mavi Pedagojik ve Psikolojik Danışmanlık
Merkezinden, Uzm. Pedagog Belgin Temur, çocuklarımızı nasıl daha
zeki ve daha sosyal yetiştirebileceğimizin ipuçlarını verdi. Zeka
aslında tek bir kavram değildir. Zekayı oluşturan alt yeteneklere
bakıldığında bu yeteneklerin doğuştan getirilen yeteneklerin yanı
sıra sonradan kazanılmış, gerek çocuğun kendi çabasıyla edindiği,
gerekse çevresel uyaranların etkisiyle kazandığı bilgi ve
becerileri de içerdiği görülür. Zihinsel beceriler çocuğun
çevresine uyumunu kolaylaştıran, bilgiye ulaşmayı ve bu bilgiyi
gerektiği zaman kullanabilme esnekliği sağlayan becerilerdir.
Çevresel koşullar, anne-baba tutumu ve çocukla kurulan duygusal
etkileşim sayesinde çocuğun var olan zeka potansiyelini rahatça
kullanabilmesi ve zenginleştirmesi sağlanabilir. Elbette ki
doğuştan yetersiz bir zeka potansiyeli ile dünyaya gelen bir
çocuğun sadece çevresel koşulların etkisiyle zeka kapasitesinin
artabilmesi mümkün değil ancak uygun ortam sağlandığında her
çocuğun var olan potansiyelini en verimli şekilde kullanabilmesini
sağlamak mümkün olabilir. HAMİLELİĞE BAŞLANGIÇ KOŞULLARI
Anne-babanın bir bebeğe sahip olmaya nasıl karar verdikleri,
bebeğin ne kadar istendiği, cinsiyetiyle ilgili beklentiler ve bu
dönemdeki anne ve babanın duygusal hazırlığı çocuğun kişiliğinin de
oluşumunda etkili birer faktördür. En başından itibaren istenen ve
keyifle beklenen bebekler hem anne karnında gerekli ilk duygusal
etkileşim konusunda şanslıdırlar hem de dünyaya geldikleri andan
itibaren annelerinin kendileriyle kurdukları sıcak, yakın ve
sevecen ilişki tarzı sayesinde daha güvende hissederler ve bu da
onların temel güven duygularının oluşumunda ilk önemli adımıdır.
Tam tersi olarak istenmeden oluşan hamilelikler, huzursuz hamilelik
koşulları ve mutsuz evlilikler yine annenin bebeğine olan tavrını
ister istemez etkiler. Bebekle hem hamilelik sırasında hem de yeni
doğan döneminde yeterli, sıcak etkileşimi kuramamış annelerin
bebeklerinin dış dünya ile ilişkilerinde daha güvensiz, pasif ve
çaresiz hissettikleri de bilinmektedir. İLK 3 YILDA ANNE-ÇOCUK
İLİŞKİSİNİN ÖNEMİ Bebek doğduğu andan itibaren annesi aracılığıyla
dış dünyayı tanımaya başlar. Ağlayarak ihtiyaçlarını ifade eder ve
bazı doğal refleksleri sayesinde bu ihtiyaçlarını karşılar.
Özellikle bebeklik döneminde tüm ihtiyaçları anne karşılar. Aynı
kişinin düzenli, sürekli sıcak ilgisini fark eden bebek bu
dönemdeki bağlanma ihtiyacını da karşılar ve bunun rahatlığıyla tüm
becerilerini geliştirebilme fırsatı bulur. Bu dönemde bebeğin
zihinsel gelişimi çok hızlı olur. Algının, motor gelişimin, dil
gelişiminin yanı sıra duygusal gelişimin de tüm gelişim alanlarını
etkileyici bir özelliği vardır. Bu nedenle ilk 3 yılda anne ile
yeterli duygusal ilişkiyi kurmak hem çocuğun zeka gelişimini olumlu
yönde etkiler hem de sosyal uyum yeteneğini geliştirir. SOSYAL
GELİŞİMİN ÖNEMİ Bebeklerin sosyalleşmesinde ailenin önemi büyüktür.
Yaklaşık 2 ay civarında bebekler kendilerine gülümsendiğinde bunu
gülümsemeyle yanıtlayabilirler. Yani bebek neredeyse doğduğu andan
itibaren dış dünya ile ve çevresindeki insanlarla etkileşim halinde
olur. Bebekle ne kadar çok ilgilenilirse ve ne kadar çok değişik
sosyal ortam içinde bulundurulursa o da o derece sosyal ortamlara
alışık hale gelir. Öğrendiği bir beceriyi ve bilgiyi daha çok başka
insanlarla etkileşim halindeyken pekiştirir veya model alma yoluyla
öğrenir. Kendi bilgi seviyesini, becerilerini ve farklı yönlerini
başka insanlar aracılığıyla fark eder ve sosyal ortamlarda kendini
ifade fırsatı bulabilir. Çocuk büyüdükçe, becerilerini
geliştirebileceği ve kendini değişik şekillerde ifade edebileceği
değişik sosyal ortamların içinde bulunması önem kazanır. Bu sayede
sürekli kendini geliştirmeyi öğrenir ve kendi farklı yönlerini fark
etme fırsatı bulur. Değişik sosyal ortamlar var olan zeka
potansiyelinin kullanılabilmesini ve becerilerin geliştirilerek
sosyal açıdan kabul görür bir şekle dönüşmesini tetikler.
SOSYALLEŞMEDE VE ENTELEKTÜEL OLMADA MODEL ALMANIN ÖNEMİ Model
alarak (taklit yoluyla) öğrenme en etkili öğrenme biçimlerinden
biridir. Çocuklar özellikle sosyal iletişim biçimini başlangıçta
çevrelerindeki yetişkinleri model alarak öğrenirler. Ergenlik
dönemine doğru ise yaşıtlarını model alma önem kazanır. Sosyal
ilişkilere önem veren, günlük rutin ihtiyaçların karşılanması
dışında kendini geliştirmeye fırsat yaratan, değişik aktiviteler ve
uğraşlar içinde olabilen ailelerde çocukların da çok yönlü olmaya
eğilimli oldukları ve kendilerini geliştirmek yönünde istekli
oldukları bilinmektedir. Ailelerin boş zamanlarını değerlendirme
alışkanlıkları çocukları tarafından da taklit edilmektedir. Örneğin
tüm gece boyunca televizyon izlenen ailelerde ister istemez
çocuklar da televizyona düşkün olur. Ya da benzer şekilde düzenli
günlük gazete okunan evlerde çocukların da gazete ve dergi okumaya
hevesli ve meraklı oldukları görülür. Belli bir yaşa gelmiş, işi,
düzeni olan kişilerin kendilerini geliştirmek, yeni bilgiler
edinmeye hevesli olmak yönündeki tavırları çocuklarını da etkiler,
bilgi kazanımının ve bu bilgileri hayata geçirmenin keyfini
öğrenmelerini sağlar. Oysa günlük rutinlerin dışında hiçbir
değişiklik yapmayan, var olan bilgi ve becerileriyle yetinmeye
çalışan anne-babaların çocukları için de var olanla yetinmek
konusunda örnek oluşturdukları unutulmamalıdır. ANNE-BABALARA
ÖNERİLER Hamilelik döneminden itibaren çocuğunuzla duygusal ilişki
kurmaya özen gösterin. Onun dünyaya gelişine hazırlanmak onunla
ilişki kurmanızı ve dolayısıyla her türlü gelişimine fırsat
vermenizi sağlayar. Zekanın değişmez olmadığını unutmayın. Zekayı
oluşturan bir çok yeteneği geliştirmek mümkündür. Çocuğunuza ne
kadar bol çevresel uyaran sunarsanız çocuğunuz da o derece kendini
geliştirme fırsatı bulacaktır. Her çocuğun zeka yapısı birbirinden
farklıdır. Çocuğunuzu iyi tanırsanız, onun gelişmeye elverişli
yönlerini bulursanız onu yönlendirmeniz daha kolay olur. Bazen
çocuklar daha yetersiz oldukları konularda daha az çaba
sarfederler. Bunu fark etmek önem taşır. Bu durumda yetenekli
olduğu alanları desteklemek kadar, daha az yetenekli olduğu
alanları geliştirmek için önlemler almak da önemli olmaktadır.
Çocuğunuzu sosyalleştirecek ortamlar hazırlamaya çalışın ve onun
başka insanlarla ilişki kurmasını destekleyici olun. Çocuğunuzun
ilgi duyduğu alanları keşfedip bu alanlarla ilgili aktiviteler
içinde olmasını sağlayın. Bu hem becerilerini, hem kendine güvenini
geliştirecek hem de sosyal gelişimine yardımcı olacaktır. Bu tarz
sosyal ortamlar çocukların kendilerini rahatça ifade
edebilmelerini, bir grubun parçası olmayı öğrenmelerini, sosyal
kuralları öğrenip uygulayabilmelerini, kurala uyduklarında kabul
göreceklerini öğrenmelerini sağlamaktadır. Çocuk girdiği sosyal
ortamlarda uyumlu olmayı ve bu uyumla mutlu olmayı öğrenirse var
olan becerilerini, yeteneklerini de daha rahatça ortaya
koyabilecektir. Çocuğa güven kazandırmak belki de bir anne-babanın
çocuğuna verebileceği en önemli, en değerli şeydir. Güvenin
temelinde ilgi ve sevgi yatar. İlgi ve sevgiyle büyütülmüş ama
bunun yanı sıra kendi ihtiyaçlarını karşılamak konusunda
desteklenmiş, kendi ayakları üzerinde durabilen bir çocuk
yetiştirmek yönünde çaba gösteren bir anne-baba olmaya
çalışmalısınız. Bazen ilgi ve sevgi fazla koruma ile
karışabilmektedir. Fazla korumak ise çocukların bir çok becerisinin
gelişmesini engelleyici olabilmektedir. Buradaki temel prensip
çocuk bir beceriyi öğrendiği andan itibaren o işi artık kendisinin
yapması gerekliliğidir. Örneğin kaşık-çatal tutmayı öğrenen bir
çocuk artık kendi başına yemek yemeye başlamalıdır. Kendi başına
yeme becerisi olduğu halde anne-baba tarafından yedirilen bir
çocuğun bir çok konuda kendine güveni gelişmeyecektir. Güven ancak
yapabildiğini fark ettiği durumlarda gelişen bir duygudur. Çocuk
anneden güvenle ayrılıp başka ortamlarda kendine yetebilecek güveni
kazandığında hem sosyal yönden gelişecektir hem de her alanda
gelişmek için fırsat bulacaktır. Alışkanlık kazandırmada model
almanın önemi bilinmektedir. Çocuğunuza kazandırmak istediğiniz tüm
alışkanlıkları önce kendinizin kazanmanız ve ona bu konularda örnek
olmanız gerekmektedir. Okumak, bilgi kazanmak, kenedinizi
geliştirmek, sanatsal, entelektüel faaliyetlerin içinde olmak gibi
alışkanlıklar ve yaşam tarzınız çocuklarınız tarafından da örnek
alınacaktır. Örneğin çocuğunuza aldığınız oyuncak sayısı kadar
kitap ve dergi almayı da alışkanlık haline getirirseniz çocuğunuzu
daha çok okumaya teşvik etmiş olursunuz. KAYNAK:
www.minikeller.com