Dağlık Karabağ'da acılar dinmiyor
Abone olHiçbir ülkenin tanımadığı bir Ermeni yönetiminin bulunduğu Dağlık Karabağ'daki evlerinden sürülen yüz binlerce Azerbaycanlı 20 yıldır, eski hastane ve okul binalarında insanca olmayan koşullarda yaşamını sürdürüyor.
Antiga Gahramanova, onu evini bırakmaya zorlayan savaşa bir çözüm bulunması için 20 yıldır bekliyor. Fakat, Yukarı Karabağ'daki 'dondurulmuş anlaşmazlık' yeniden canlanabilir; üstelik çok daha büyük bir şiddetle.
80 yaşındaki Gahramanova'nın küçük odasının duvarına solmuş bir resim asılı.
Mahzun bakışlı güzel bir çift: Gahramanova'nın kızı ve oğlu.
20 yıl önce Ermenistan ile savaş sırasında onlara olanları anlatırken gözyaşları yanaklarından aşağı akıyor: "Ermeni askerler damadımı bir ağaca bağladı. Onu diri diri yaktılar, çığlık atarken. Sonra kızımın başının yan tarafına kurşun sıktılar."
Gahramanova ve kızının 4 küçük çocuğu olanları izlemeye zorlanmış.
"Sonra 6 yaşındaki kız torunumu vurarak öldürdüler" diye anlatırken desenli başörtüsüyle gözyaşlarını siliyor.
"Sonra da öbür kız torunumu topuğundan vurdular. Bize ders verdiklerini söylediler."
Kaçmayı başarmış. Geriye kalan 3 torunuyla birlikte, 4 gün boyunca çalıların altında kaldıktan sonra, karların arasından yol açarak çocukları beraberinde sürüklemiş.
20 yıldan bu yana Gahramanova, Sovyet döneminden kalma harabe bir sanatoryumdaki küçük odada yaşıyor. 3 öksüz torununu torununu büyüttüğü yer burası.
"Tek istediğim yurduma dönmek, doğduğum yerde ölmek. Sadece evime gidebilmek istiyorum" diyor.
600 bin civarında Azerbaycanlı, yani nüfusun yüzde 7'si, benzer şekilde Sovyed döneminden kalma okul, hastane ve üniversite binalarında yaşıyor. 5, 6 veya 7 kişilik aileler bir odayı paylaşıyor.
Genellikle banyo bulunmuyor; birkaç pis alaturka tuvaleti yüzlerce kişi paylaşıyor.
Diğer yandan, Ermeni siyasi analist Alexander Iskandaryan, Ermenistan'daki nüfusun yaklaşık yüzde 10'unu Azerbaycan'dan kaçan mülteciler oluşturuyor.
Her iki tarafın da korkunç zulümler uyguladığı iddia ediliyor.
30 bin kişi öldü, 1 milyon kişi göçe zorlandı
Bugün tutumlar daha katı hale geliyor: Bütün bir kuşak tek taraflı, hatta bazen uydurma, tarih yorumuyla yetiştirilirken, sınırın öbür yanından kimseyle tanışamadı.
Iskandaryan, "Öğrencilerim için Azerbaycanlılar aydan gelmiş gibi. İngiltere hakkında, Azerbaycan hakkında bildiklerinden fazlasını biliyorlar. Aynısı Azerbaycan'daki gençler için de geçerli" diyor.
Paylaşılamayan toprak üzerinde acımasızca yürütülen savaş, Sovyetler Birliği'nin 1991'de çöküşü sırasında patlak verdi. Dağlık Karabağ bölgesi Azerbaycan sınırları içindeydi ama Ermeni nüfus çoğunluktaydı.
1994'te belli belirsiz bir ateşkes üzerinde anlaşılana kadar 30 bin kadar kişi öldü ve 1 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Savaş sırasında yerinden edilenlerin büyük kısmının geri dönüşüne izin verilmedi.
Artık onların yurdu bir savaş bölgesi.
Kavga konusu bölge Ermenistan tarafından kontrol ediliyor fakat Azerbaycan burayı geri istiyor.
Bazı Azerbaycan'daki cephe hattında siperler yüzlerce kilometre boyunca zikzak çiziyor. Birinci Dünya Savaşı'nda kalma gibi bir manzara var.
Belirli aralıklarla kazılmış toprak siperler kum torbalarıyla korunuyor ve nişan almak için boşluklar var.
Öbür yanda, insansız bölgenin ve darmadağın olmuş üzüm bağının sadece birkaç yüz metre ötesinde, Ermeni keskin nişancıların konuşlandığı bir toprak setini görebilirsiniz ki muhtemelen o da sizi izliyordur.
Her iki taraf da ateşkes imzaladı ama bir barış anlaşması üzerinde anlaşılamadı. Barış görüşmeleri kesilmiş durumda.
Askerler, burada her gün silahların patladığını, biz varmadan sadece çeyrek saat önce bu noktada karşılıklı ateş açıldığını söylüyor. İki taraf da öbürünü suçluyor ve sadece ateşe karşılık verdiklerini savunuyor.
Başkentler de menzil içinde
Açık olan bir şey var: Son 2 yılda cephe hattında 60 kişi öldü. Ölenlerin çoğu asker. Azeri tarafındaki bebek yüzlü acemi askerler genellikle delikanlılık çağında veya 20'li yaşlarının başında.
8 aydır cephede bulunan 19 yaşındaki acemi asker Elham Mammadov, "Ülkeme hizmet etmekten gurur duyuyorum. Her gün, her saat savaşın çıkmasını istiyorum. Böylece yurdumuzu Ermeni saldırganlardan kurtarabiliriz" diyor.
Savaşa hazır olduğunu söylese de gergin gözüküyor.
Keskin nişancılar Azeri köylüleri de hedef alıyor. Cephenin hemen dibindeki bombalanmış köylerin kalıntıları arasında hayvancılık ve çiftçilik yapmaya çalışıyorlar.
Durumun yeniden kontrolden çımasından korkuluyor ve analizciler yeniden çıkacak savaşın daha ağır sonuçları olacağını söylüyor.
Uluslararası Kriz Grubu'ndan Lawrence Sheets, "Şimdi Azerbaycan ve Ermenistan başkentleri Bakü'yü ve Erivan'ı vurabilecek kapasitede füze sistemleri var" diyor.
"Üstelik bu, büyük bölgesel güçleri içine çekme tehlikesi taşıyan bir anlaşmazlık."
Bu, NATO üyesi Türkiye'nin bir tarafta, Rusya'nın öbür taraftı olması demek. Hemen bitişikte de İran ve Avrupa için mühim petrol ve doğalgaz kaynaklarının bulunduğu bölge olduğu düşünülürse, topluca bir savaşın ciddi etkileri olabilir.