Albay Dirik Ergenekoncu mu, Ergenekon
kurbanı mı?
Dağlıca baskınında, bundan tam dört yıl önce 13 asker şehit
oldu, sekiz asker kaçırıldı.
Türkiye bu olayın hüznünü yaşarken Dağlıca tabur komutanını
tanıdı.
O komutan önce ses kaydı ile herkesi şaşırttı.
(/watch?v=Whrui01mcug)
O ses kaydında, "bizim bu olayda iki önemli hatamız var,
Genelkurmay'ın yerinde ben olsam, kendimi görevden alırım"
diyordu.
Telsizin başına Kürt kökenli bir askeri koymasını "dehşet
bir hata" olarak nitelendiriyordu.
Bir de "tutukluk yapan" silahlara
hayıflanıyordu.
O ses kaydında, Dirik'in üstlerinden duyduğu herhangi bir şüphe
yoktu.
Sadece ses kaydında değil, Onur Dirik'in, idari takibat sırasında
verdiği ifadelerde de olağandışı, esrarengiz bir olaydan bahsettiği
yansımadı gazetelere.
Tek yansıyan PKK'nın kaçırdığı Kürt asıllı asker Ramazan Yüce'nin
mevzi kaybında bir numaralı sorumlu olduğu iddiasıydı.
Er Ramazan Yüce, "vatana ihanet" suçundan
yargılanıyor ancak, Onur Dirik başka bir suçtan ceza aldı,
rütbeleri söküldü, er yapıldı sonra da ordudan atıldı. Dirik'in
ceza almasının nedeni, emrindeki bir Üsteğmen'e, "eliyle
mayını etkisiz hale getirme" talimatı vermesi ve o
üsteğmenin ölümüne neden olması.
Bu ceza kesinleştikten sonra yeniden ortaya çıktı Onur Dirik.
Bu kez Dağlıca baskınında, kendisinin de anlayamadığı bazı
esrarengiz olayların meydana geldiğini söylüyor. Doğrudan işaret
etmese de, işin içinde "Ergenekon"un olduğunu
iddia ediyor.
Dirik'e göre kendisinin ve taburunun inşaat işleriyle meşgul
edilmesi, olaydan saatler önce planlanan bir operasyonun üstleri
tarafından iptal edilmesi, üstüne üstlük tabura tam ters
istikamette yol güvenliği görevi verilmesi tesadüf olamaz.
Dirik birileri "Ak Parti hükümetini zor durumda bırakmak
için bu baskına zemin hazırladı" diyor.
Bu noktada küçük bir hatırlatmaya ihtiyaç var.
Aynı Onur Dirik 2008 yılında gazete haberlerinde "Ergenekon
şüphelisi" olarak çıkmıştı karşımıza. Doğrudan değilse de
dolaylı olarak.
Dirik'in Ergenekon sanıklarından Asuman Özdemir ile diyalogları ek
klasörlerde yer almış, Özdemir'e baskından bir yıl önce Dağlıca ile
ilgili fotoğrafları, ve mevzilerin krokilerini gönderdiği
belgelenmişti.
Yani bugün Zaman gazetesine verdiği röportajda Dağlıca baskınında
sorumlu olarak üstlerini ve dolayısıyla Ergenekon'u işaret eden
Dirik dört yıl önce gazetelerde neredeyse Ergenekoncu ilan
ediliyordu.
Elbette buradaki çelişkiye savcılar yapacakları soruşturma ile
açıklık getirecek, zaten Dirik bildiklerini anlatmaya hazır
olduğunu da söylemiş.
Ergenekon savcılarının bu röportaj ve açıklamalar sonrası harekete
geçmeleri sürpriz olmayacak.
Savcılar sorduklarında biz de öğreneceğiz, Onur Dirik Ergenekoncu
mu yoksa Ergenekon mağduru mu?
Gerçekten Dağlıca'da Ergenekon parmağı mı var, yoksa
ordudan atılan eski Kurmay Albay Dirik paçayı yırtmanın bir yolunu
mu arıyor?