'Dağılın AK Parti gitmiyor' Akif Beki'den flaş yazı
Abone olAkif Beki, bugünkü yazısında Erdoğan'ın bile hükümeti eleştirmekte hiçbir beis görmemesini örnek göstererek "Muhafazakar medyadan eleştirilerini sakınması beklenebilir mi daha fazla?" diye sordu.
Son dönemde AK Parti'nin oy kaybettiğine yönelik
açıklamaları ile dikkat çeken Hürriyet yazarı Akif Beki, "AK
Parti'nin kurucu lideri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bile hükümeti,
bakanları, bürokratları açıktan eleştirmekte hiçbir beis görmezken
muhafazakâr medyadan eleştirilerini sakınması beklenebilir mi daha
fazla?" sorusunu yöneltti.
Beki, "Sürekli övmekten daha fena bir kötülük, yapıcı eleştiriden
de daha güçlü bir destek, daha büyük bir iyilik olmadığı bizzat
tecrübe edildi. Böyle fırsat tepilir mi; devir eleştirel yandaşlık
devri" ifadelerini kullandı.
Beki'nin Hürriyet'te "Dağılın AK Parti gitmiyor" başlığıyla
yayımlanan yazısı şöyle:
'Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu' dedirten çatışık durumlardan
biri. CHP, aynı anda hem tek başına iktidar olmaya talip hem de
şimdiden paçaları sıvamış harıl harıl koalisyona hazırlık
yapıyor.
Halk TV'de Uğur Dündar soruyor, 'Neden tek başına iktidarı
hedeflemek yerine çıtayı yüzde 35'e koyuyorsunuz' diye...
CHP Lideri Kılıçdaroğlu cevap veriyor: 'AK Parti de 2002'de yüzde
34 ile tek başına iktidar olmadı mı!...'
Ve ekliyor:
"Biz gerçekten gerçekçi bir tahmin yaptık, yüzde 35 ve üstü tahmin
yaptık.. 35'i yakalarsak bizim için başarıdır dedik. Aşarsak tabii
çok daha güzel olur. Bugün yaşadığımız süreç, bize iktidar yolunu
açan bir süreç..."
* * *
Kılıçdaroğlu, ana hedeflerinin tek başına iktidar olduğunu
söylüyor. Fakat bazı CHP ileri gelenleri buna pek inanmış değil ki
koalisyon umuduna göz kırpıp duruyorlar.
Deniz Baykal, bir koalisyon hükümetinde tarım bakanlığının muhakkak
CHP'de kalması gerektiğini düşünüyor. Seçmenle konuştuklarına
bakılırsa koalisyonu çoktan kurmuş, koltukları paylaştırma
aşamasına bile geçmiş Deniz Bey.
Kemal Derviş ise Alman tipi 'grand koalisyon' senaryosunu
pazarlamakla meşgul. CHP'nin yüzde 35 oy hedefiyle tek başına
iktidarı yakalayamayacağını dürüstçe itiraf ediyor. Ham hayal
satmıyor, tek başına iktidarı 'gerçekçi' bulmadığını saklama derdi
yok.
Derviş'e göre gerçekçi olan, merkez sağla merkez sol arasında bir
büyük koalisyon kurulması. Türkiye'nin buna ihtiyacı olduğunu tane
tane telaffuz ediyor. Böyle bir koalisyonun Ali Babacan'ı, yani
ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olmaya da dünden hazır.
Giyinmiş bekliyor modunda.
* * *
Şayet Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi CHP tek başına iktidarı
hedefliyor ve bu hedefi gerçekçi buluyorsa Deniz Baykal'la Kemal
Derviş neden bahsediyor? Ne diye koalisyon güzellemeleri yapıyor,
bakanlıkları bile ortaklar arasında şimdiden dağıtmaya
soyunuyorlar?
El cevap: AK Parti bir yere gitmiyor, sakin olun, heyecana mahal
yok yani. En kötü, CHP bırakmıyor çünkü; koluna bacağına asılıp
koalisyonun büyük ortağı yapacak.
Öyleyse bu eleştiriler ne?
- Madem AK Parti bir yere gitmiyor, neden medyadaki en has
destekçileri iktidar oylarındaki düşüşe dikkat çekiyor ve
arkasındaki sebepleri sorguluyor? Panikten veya kaçıştan değilse
neden?
Nedeni şu...
Birincisi; sanırım amaç, kararsız seçmende farkındalık yaratmak,
rehavete kapılanları irkilterek teyakkuza geçirmek, istikrarı
kaybetme tehlikesinin büyüklüğüne dikkat çekmek... Maazallah
Türkiye'nin o eski koalisyonlu günlere geri dönme ihtimalinin
ciddiyetini göstermek ve kafası karışıkları bununla korkutarak tek
parti iktidarının devamı için sandığa gitmeye ikna etmek.
Kesmediyse devamına da buyurun...
İkincisi; iktidarı destekleyen 'orijinal muhafazakâr' medya şunu
fark etti: CHP'ye vurdukça AK Parti'nin hataları eksilmedi,
çoğaldı... MHP'ye yüklendikçe AK Parti'nin oyları artmadı,
azaldı... HDP'ye bindirdikçe AK Parti toparlanmadı, daha da
yayıldı...
Taktik terse çalıştı, kimi eleştirdilerse ona yaradı, AK Parti'ye
değil. Onlar da eleştirinin bereketini keşfettiler, biraz da AK
Parti yararlansın istiyorlar. Zannımca olay budur.
* * *
Ha, diyeceksiniz ki 'İyi de, hani kol kırılır yen içinde
kalırdı!'...
İçeride yüksek sesle eleştiri, muhafazakâr kesimin geleneğine
tersti ve ne mi değişti?
Şöyle izah edeyim; AK Parti'nin kurucu lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan
bile hükümeti, bakanları, bürokratları açıktan eleştirmekte hiçbir
beis görmezken muhafazakâr medyadan eleştirilerini sakınması
beklenebilir mi daha fazla?
'Kol kırılır yen içinde kalır' kaidesi eskide kaldı. Erdoğan o
geleneği bozdu, yenisini başlattı. Sorunları, yanlışları yüksek
sesle ifşa etmenin yolu, en gelenekçiler nezdinde dahi açıldı
artık. Baraj yıkıldı...
Üstüne bir de eleştirinin faydaları ortaya çıktı ki... Sürekli
övmekten daha fena bir kötülük, yapıcı eleştiriden de daha güçlü
bir destek, daha büyük bir iyilik olmadığı bizzat tecrübe edildi.
Böyle fırsat tepilir mi; devir eleştirel yandaşlık devri.