Hani “dağdaki çobanın
oyuyla benim oyum bir olabilir mi?” diye Türkiye"yi günlerce meşgul
eden bir soru vardı ya, işte o soruda bahsi geçen çoban çıktı
karşımıza iki gün önce.
Adı İrfan
Töreci.
Ne “oyum sizinkiyle bir
mi” derdi vardı, ne de “ bu soruyu soran kişi ile
hesaplaşma.”
Onun derdi
bambaşkaydı.
"Bilim."
Onu bizlerin önüne getiren
sebep İrfan"ın azmiydi.
Küçük yaşta kaybettiği sağ
kolunun acısını da, ailesinin maddi imkânsızlıklar yüzünden onu
okutamayacak olmasını da kitaplarının arasına gömerek, kesilen
kolunun eksikliğini engel yıkmak için kullanarak, yaşıtlarının
kitaplardan çok uzaklaştığı şu günlerde azminin hediyesiyle geldi
ekranlarımıza.
Hepimize örnek
olarak.
Azmin elinden hiçbir şeyin
kutulamayacağını göstermek için karşımıza çıkmış gibi.
Kutlanması gereken bir
azimdir bu.
Kolumuzun
kesilmeye, dallarımızın budanmaya çalışıldığı,
başka bir trene bindirilmeye çalışıldığımız bu günlerde azmin
elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağına, direnmenin gücüne bizi bir
kez daha inandırdı.
İmkânlar
ne kadar kısıtlı olursa olsun, şartlar ne kadar
zorlarsa zorlasın, ileriye bakarak yürümenin sonucunu gördü ve
gösterdi İrfan, bizim gözümüzün içine soka soka azmin
galibiyetini.
Sağol İrfan.
Üzülme sakın, bir kolun
olmasa da olur, azmin var ya.