Dağda akreditasyon buz kesti
Abone olGenelkurmay'ın Zaman grubuna ambargosu malum. Ancak bu uygulama öyle bir yerde ve zamanda icra edildi ki..
Buz kesen havanın hüküm sürdüğü dağda akreditasyon
uygulaması tartışılıyor. 2500 metre yükseklikte, dondurucu
soğuktaki Kahramanmaraş dağlarında..
Yazıoğlu'nun öldüğü helikopter kazasında enkaz arama çalışmalarını
takip eden CHA muhabiri, askeri helikoptere alınmamış. DHA
muhabirini helikoptere alan komutanın gerekçesi çok hayli
ilginç.
İlker Başbuğ'un dünkü toplantısına Zaman'dan kimsenin çağrılmaması
tartışmaları alavlendirdi. İşte Zaman yazarı Abdülhamit Bilici, bu
konudan yola çıkarak can yakıcı bir olayı bugünkü köşesinde
yazdı..
Zama yazarı Bilici, dünkü konuşmasında demokrasi ve insan
haklarının altını çizen Başbuğ'a kritik manalı bir soru
soruyor:
(...)Uzağa gitmeden Cihan Haber Ajansı'nın yöneticisi sıfatı ile
kendi yaşadığım bir tutarsızlığı paylaşayım. Malum, geçen ay
Türkiye Rahmetli Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının kazasına
kilitlenmişti. Muhabir ve kameraman arkadaşlarımız da ağır
şartlarda bölgede çalışıyordu. Rahmetli meslektaşımız İsmail
Güneş'in naşının bulunduğu haber üzerine, arkadaşımız Lütfi Aykurt,
gazeteci refleksiyle 4,5 saat yürüyerek bölgeye ulaştı.
15.30'da işi bittiğinde 2500 metre yüksekte hava iyice soğumuş;
orada sadece birkaç köylü ile Lütfi kalmıştı. Sağolsunlar, Jandarma
Arama Kurtarma ekipleri "Seni burada bırakamayız. Hava soğuyor ve
buradan inmen zor, helikopterle götürelim" diyor. Lütfi,
helikoptere binmeye hazırlanırken, bir komutan hangi kanaldan
olduğunu soruyor ve ajansın adını öğrenince, 'sivil olduğu için
helikoptere alamayacaklarını' söylüyor.
Lütfi, helikoptere alınan DHA muhabirinin de sivil olduğunu nazikçe
hatırlatınca, komutan tersleyip "Nasıl geldiysen öyle inersin"
diyerek arkadaşı dağ başında bırakıyor. Evet, çektiği kurtarma
çalışmaları gün boyu ekranlarda dönen bir gazeteciye yapılan bu.
Salonları anladık, hayati tehlikenin olduğu bir yerde de malum
akreditasyon uygulanıyor.
Olay bize intikal ettiğinde, sansayon oluşturmak çok kolaydı. Ama
"Kişisel bir hatadır, Mehmetçik bunu yapmaz" dedik. Lütfi,
kendisiyle gurur duyduğumuz bir personelimizdi. Ama daha önce bir
vatandaş ve bir insandı. Genelkurmay Başkanımız evrensel demokrasi
standartlarından söz açmışken, bunu samimi kabul edip sormak
istedim: Paşam, dağda kalsam beni kurtarır mısınız?