Dağ bitti, şehir başladı
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın Ankara'da yaptığı konuşmalar tüm Türkiye'de büyük yankı buldu. Peki AK Parti seçmeni ne diyor?
BBC Türkçe'den Sinan Onuş, AK Parti seçmeninin Gezi
Parkı eylemleri hakkında neler düşündüğünü bu konuşmalar sırasında
takip etti. İşte Okuş'un BBC Türkçe'de yer alan
haberi;
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2013 Akdeniz Oyunları için Mersin’de
yapılan tesislerin toplu açılış törenine katıldıktan sonra
Ankara’ya geldi.
Erdoğan’ı havalimanında çok sayıda vatandaş karşıladı. Başbakan
Erdoğan, önce havalimanında ardından güzergâhı üzerindeki
Pursaklar, Altınpark ve son olarak da Ankmall’da halka hitap
etti.
FAİZ LOBİSİNE TEPKİ
“Bu eylemlere devam ederseniz anladığınız dilden yanıt veririz”
dedi. Konuştuğu tüm duraklarda Batı kamuoyunu ve “faiz lobisini”
eleştirdi:
“Bizimle uğraşmaya devam edersen kaybedersin. Ey sermaye çevresi!
Bu malum çevrelere el altından desteklerini vermeye devam edersen
kaybedersin. Üniversitelerimizi, liselerimizi bu oyuna alet
edenler, kaybedersiniz. Çünkü biz sakin bir süreçte yürümek
istiyoruz. Eğer demokrasiye inanıyorsanız, eğer özgürlüklere
inanıyorsanız, demokrasinin yolu sandıktan geçer. Demokrasinin yolu
şiddetle gelmez. Bu iktidara saygı duymayan bedelini öder.”
ERDOĞAN'I BEKLERKEN
Erdoğan’ın şehre gelmesini beklemek için Altınpark’tayım.
Öğleden sonra benimle birlikte yaklaşık 3-4 bin kişi de Erdoğan’ın
mitingi olacağını “duyduğu” için buraya gelmiş.
Kalabalığın bir kısmı Aydınlıkevler, Hasköy semtinde oturanlardan,
diğer kısmı ise üzerinde “199 Özel Servis” yazılı belediye
otobüsleriyle Keçiören, Sincan ve Mamak başta olmak üzere çeşitli
semtlerinden getirilenlerden oluşuyor.
ÖNCELERİ İYİYDİ DE TERÖRİZME GİTTİLER
Hava sıcak. İnsanlar susuyor. Üzerinde “ASKİ” damgalı sular “Sebil,
gelin alın” diye bağıran görevliler tarafından dağıtılıyor.
Başbakan’ın alana gelişi gecikince ücretsiz sulardan alıp
kalabalığın içine dalıyorum. Gülerek yürüyen baba-oğul dikkatimi
çekiyor. Yanlarına yaklaşarak, İstanbul’u, Ankara’yı soruyorum.
“İdeolojik eylemler. Yüzde 25 ülkeyi yönetsin
istiyorlar” diyor. Adı Halit. Soyadını vermiyor. “Ç.
deyin” diyor. Etlik’te oturuyor, memur. Halit Ç., olayları
televizyondan izlediğini belirtiyor ve ekliyor: “Önceleri
iyiydi de terörizme gittiler.”
Onların yanından ayrılıp biri koltuk değnekli, diğeri tekerlekli
sandalyede oturan iki kişiye yaklaşıyorum. Tekerlekli sandalyede
oturan Ahmet Şahin. 36 yaşında. O da memur. Koltuk değnekli olansa
Hanefi Karadağ. O da 36 yaşında. O da memur.
DAĞ BİTTİ ŞEHİR BAŞLADI
“3-5 ağaç bahane edildi, şiddete döndü. Eylem hak da
şiddetle olmaz ki” diyorlar.
Hanefi Karadağ’a, “Yüzde 50” meselesinden ne anladınız diye
soruyorum. “Bir tepkiydi. Sokağa çıkalım manasında
değildi” diye yanıtlıyor. Eylemciler için, “Dağ
bitti, şehir başladı” suçlamasında bulunuyor.
3-4 bin kişi içinde üç kişiye selam veriyorum, üçü de memur.
Çevreme bakıyorum. Memur olmayan birilerini arıyorum. Yaşlı bir
amca yanıma geliyor. “Benimle de konuş oğlum” diyor.
Adı, Ahmet Güven. 76 yaşında. Almanya’da yaşıyor ve AKP Düsseldorf
Temsilcisi olduğunu söylüyor. Ahmet Güven, eylemlere daha ılımlı
bakıyor, Başbakan’ın çevresindekilerin onu yalnız bıraktığını
düşünüyor.
BAŞBAKAN KİNCİ DEĞİL DÜZELTİR
“Başbakan biraz agresif davranıyor ama Sayın Gül ve Sayın
Arınç biraz toparlamaya çalışıyor. Her şey düzelecek”
diyor. “Karşı taraf” diye cümleye başlıyor. “Karşı
taraf” deyince uzlaşmayı engellemiş olmuyor musunuz, diye
soruyorum. Biraz duruyor, “İki tarafta da hoşgörü yok.
Başbakan kinci değil, düzeltir” diye yanıtlıyor. Bu sırada
yanımıza yaşlı bir amca daha geliyor. O ise ateş püskürüyor.
“Basının patronları hep yabancı. Siz yabancılara hizmet
ediyorsunuz” diye suçluyor. Siz nereden emeklisiniz, diye
soruyorum. Almanya’dan emekli olmuş. Onun da patronu bir
Almanmış.
BUNLAR DAHA DA ŞIMARIR
Kadınlar genel olarak konuşmak istemiyor. Yaşının 60 olduğunu
söyleyen Sevim teyzeyi ikna ediyorum. Önce adını vermiyor, yüksek
perdeden konuşuyor. Adını söyleyince yumuşuyor.
BUNLAR DAHA DA ŞIMARIR
“Erdoğan, ağabeylik yapsa bunlar daha da şımarır. Böylesi
iyi” diyor. Ona göre bu olayların nedeni zenginler.
Erdoğan, onların yolunu kestiği için insanlar sokakta.
“Hepsinin altında son model arabalar” diyor.
BİZİMKİLER HELALLE KAZANDI
Konvoyu ve lüks arabaları gösteriyorum ve burada da zenginler var
diyorum. “Bizimkiler başka. Bizimkiler helalle
kazandılar” iddiasında bulunuyor.
Az ilerde Erdoğan posteriyle poz veren 41 yaşındaki keman öğretmeni
Ceylan Elif Gök’ün yanına yaklaşıyorum.
"BÜYÜK LİDER", "ÜSLUBU EVET SERT"
“Büyük lideri karşılamaya geldim” diyor. Sohbet
ilerledikçe “Başbakan kulak verecek bu işlere”
yorumunu yapıyor. Mitinge birlikte geldiği, 46 yaşındaki serbest
meslek sahibi Tevfik Kılınç da onu onaylıyor.
“Durdurabilirdi, ağabeylik yapabilirdi. Üslubu evet
sert” diyor.
Sohbetin yumuşadığı bir anda resminin çekilmesine izin vermeyen
diğer arkadaşlarından Oğuz İspir söze giriyor. Ortam biraz
geriliyor. Önce “memurum” diyor, sonra “serbest meslek” sahibi,
sonra da “öğrenci” olduğunu söylüyor.
“Eylemcilerin hepsi Erdoğan’ın sözlerini hak ediyor.
Onların hiçbiri Türk değil. Türkler burada. Bak bayraklar
elimizde” diyor.
BİZ OSMANLI TORUNUYUZ
42 yaşındaki ev hanımı Şerife Seçkin Kılınç, olumlu başladığı
sözlerini, bu tazyikle birlikte sertleştiriyor, “Başbakan
haklı, sert bulmuyorum. Evet, biz Osmanlı torunuyuz. Onlar Türk
değil” diyor, bayrağı yüzüme doğru sallayıp kestirip
atıyor.
Başbakan’ı karşılayan kalabalığın bayrak yarışı dikkat çekiyor.
Belediye ücretsiz dağıttığı için herkesin elinde 3’er 5’er bayrak
var. Biz sohbetimizi sürdürürken Ankara’yı dünyaya bağlayan
havaalanı yolu trafiğe kapatılıyor hem de saatler önceden. Polisin
ne sesi çıkıyor ne de ortalığı biber gazı bulutu sarıyor.
İKİ EYLEM İKİ GÖZLEM
“Çapulcular” ve “Olmayanlar” son günlerin yükselen iki deyimi.
Yaklaşık 10 gündür aralıksız Kızılay ve Tunalı’daki eylemleri takip
ediyorum. Pazar günü de AKP taraftarlarıyla Erdoğan’ı bekliyorum.
Dışarıdan iki eyleme bakıyorum, notlar alıyorum:
Çapulcular: Eylemlere, parasını verip, otobüse
binip geliyor.
Çapulcu Olmayanlar: Mitinge, belediyenin tahsis
ettiği otobüslerle ücretsiz geliyor.
Çapulcular: Bayrakları, alandaki satıcılardan
parasıyla alıyor.
Çapulcu Olmayanlar: “Ücretsiz bayrak nerede
dağıtılıyor” diye soruyor.
Çapulcular: Pankart ve dövizleri, kırtasiyeden
satın aldıkları kartonlara yazıyor.
Çapulcu Olmayanlar: Özel baskılı, belediye imzalı
pankart ve döviz taşıyor.
Çapulcular: Sularını alanda 1 TL’ye satın
alıyor.
Çapulcu Olmayanlar: Sularını ASKİ (Bel Su) markalı
“Sebil” diye bağıran görevlilerden ücretsiz alıyor.
Çapulcular: Kızılay’ı trafiğe kapattıklarında “suç
işleme potansiyelleri” olduğu için biber gazı ve TOMA ile
dağıtılıyor.
Çapulcu Olmayanlar: Uluslararası havaalanı yolunu
polisten hiçbir tepki almadan saatlerce trafiğe kapatıyor.
Polisi, “Çapulcuları” ve “Çapulcu olmayanları” not ederken alanı coşturmak için aralıksız yayın yapan seçim otobüsünden yükselen şarkının sözleri kulağıma çalınıyor: “Ayrı gayrı yok bizde/Çünkü biz Türkiyeyiz.”