ÇYDD yöneticilerine 30 yıla kadar hapis
Abone ol"Ergenekon" soruşturması kapsamında dernek ve vakıf yöneticileri için 7,5 ile 30 yıl arasında hapis istendi.
''Ergenekon'' soruşturması
kapsamında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim
Vakfı (ÇEV) yöneticileri ile üyelerinden
oluşan 8 sanığın, 7,5 ile 30 yıl
arasında değişen hapisle cezalandırılması
istendi.
Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet savcıları Ercan Şafak, Murat
Yönder ve Zekeriya Öz tarafından hazırlanan iddianame, bugün sanık
avukatlarına verildi. İddianamede, sanıklardan Mustafa Namık Kemal
Boya'nın ''Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma'', ''Devletin
Güvenliğine İlişkin Gizli Belgeleri Temin Etme'' ve ''Özel Hayatın
Gizliliğini İhlal Etmek'' suçlarından 12,5 yıldan 30 yıla kadar
hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
İddianamenin kabul edildiği İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından hakkında yakalama kararı çıkarılan Eski ÇEV Başkanı
Gülseven Yaşer ile Fatma Nur Gerçel'in ''Ergenekon Silahlı Terör
Örgütüne Üye Olma'' ve ''Hukuka Aykırı Olarak Kişiler Verileri
Kaydetmek'' suçlarından 8 yıldan 19,5 yıla kadar hapisle
cezalandırılması istenen iddianamede, Ayşe Yüksel, Halime Filiz
Meriçli, Hamdi Gökhan Ecevit, Ömer Sadun Okyaltırık ve Aydın
Ortabaşı'nın da ''Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma''
suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapse mahkum edilmesi talep
edildi.
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) yöneticileri ile
üyeleri hakkında düzenlenen iddianamede, Hamdi Gökhan Ecevit ve
Ömer Sadun Okyaltırık tarafından ''Ergenekon'' örgütünün amaçları
doğrultusunda hazırlanan ''Ata Evleri Projesi''nin hayata
geçirildiği belirtildi.
Aralarında eski ÇEV başkanı Gülseven Yaşer'in de bulunduğu sanıklar
hakkında düzenlenen iddianamede, Hamdi Gökhan Ecevit'in emniyette
susma hakkını kullandığı ifade edilerek, ''Ergenekon'' örgütüne üye
olmadığını söylediği bildirildi.
Ecevit'in savcılık beyanında ''1997 yılında Anadolu Liseleri
Geliştirme ve Dayanıştırma Derneğini kurduğunu, daha sonra
Nişantaşı Anadolu Lisesi Eğitim Vakfında kurucu üye ve yönetim
kurulu üyesi olarak görev yaptığını, TEVDAK isimli 16 önemli
lisenin vakıflarını bir araya toplamak için konsey kurduklarını,
daha sonra bunu dernek haline getirdiklerini, şu an Silahlı
Kuvvetler Mensupları Çocukları Dayanışma Derneğinin yönetim kurulu
başkanı olduğunu, ayrıca Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin üyesi
olduğunu'' söylediği belirtildi.
İddianamede, Ecevit'in beyanında, sivil toplum kuruluşlarının kendi
gayeleri doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğunu, ''Ergenekon'' ile
amaç ve paralellikleri olmadığını söylediği ifade edilerek, ''Ata
Evleri Projesi''ne ilişkin olarak tek öğrenciye bile burs
vermediklerini, esasen bu projenin amacının öğrencilere kalacak yer
sağlamak olduğunu ancak tek ev bile tutamadıklarını, bu amaçla hiç
para toplamadıklarını, Ata Evleri olarak adlandırabilecekleri
herhangi bir ev de kurulmadığını söylediği kaydedildi.
Ecevit'in cumhuriyet mitinglerine zaman zaman katıldığını, bu
mitinglerin amacının laiklik karşıtı hareketler ve ülkenin bölünmez
bütünlüğü ile ilgili hareketlere tavır ve tepki koymak olduğunu,
mitinglerin herhangi bir terör örgütü tarafından organize
edildiğini bilmediğini ve düşünmediğini ifade ettiği
belirtildi.
ATA EVLERİ PROJESİ
İddianamede, Hamdi Gökhan Ecevit ve Ömer
Sadun Okyaltırık tarafından hazırlandığı belirtilen ''Ata Evleri
Projesi''ne de yer verilerek, bu dokümanın incelemesinde,
yükseköğrenime yeni başlayan ya da halen yükseköğrenim gören
öğrencilerin tarikatların tuzağına düşmeden, dinci faşizmin esiri
olmadan ve gerici zihniyetin baskılarına maruz kalmadan
öğrenimlerini tamamlayarak laik, Atatürkçü, demokratik, sosyal
hukuk devleti kazanımlarına sahip çıkarak Türkiye'nin geleceğinde
önemli roller üstlenmelerini sağlayacak bir proje olduğunun
belirtildiği kaydedildi.
Bu evlerde üniversite öğrencileri, maddi sıkıntı içinde bulunan
öğrenciler, ulusalcı ve Atatürkçü ya da bu anlamda kazanılabilecek
eğilimde olan gençler ile fikirlerini çevrede kabul ettirebilecek,
liderlik vasıflarına ve örgütlü çalışma yeteneğine sahip
öğrencilerin kalabileceğinin anlatıldığı ifade edilen iddianamede,
ayrıca her ''Ata Evi''nden sorumlu bir ''Ata Ağabey'' veya ''Ata
Abla'' olacağı, bunların proje yöneticileri ile sürekli irtibat
içinde olacağının ifade edildiği bildirildi.
Sanık Ecevit'in bu projede belirtilen hususların teori aşamasında
kaldığını, bu proje için ev tutulmadığını ve bu amaçla finansal
kaynak sağlanmadığını beyan ettiği ifade edilen iddianamede,
''İletişim tespit tutanaklarından projenin hayata geçirildiği ve bu
kapsamda İstanbul'un da aralarında bulunduğu çeşitli illerde 'Ata
Evleri' olarak bahsedilen evler tutulduğu, bu evlerde öğrencilerin
kalmasının sağlandığı tespit edilmiştir'' denildi.
İddianamede, bugüne kadar yapılan soruşturmada örgütün
gerçekleştirmeyi planladığı faaliyetleri önce yazılı olarak doküman
ya da rapor şeklinde hazırladığı, bu raporun örgütün yönetici
kadrosuna sunulduğu, yönetici kadrodan onay alındıktan sonra
uygulamaya konulduğunun tespit edildiği belirtilerek, ''Ata Evleri
Projesi''nde de aynı olayın görüldüğü kaydedildi.
Bu evlerde kız ve erkek öğrencilerin karışık kaldığı, özellikle kız
öğrencilerin TSK'da görev yapan genç subaylar ve Harp Okulu
öğrencileri ile tanıştırılarak arkadaşlık yapmalarının sağlandığı
belirtilen iddianamede, böylelikle bir kısım genç subayları ve
geleceğin Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını oluşturacak Harp
Okulu öğrencilerini öğrencilik yıllarından itibaren kontrol altına
almaya çalıştıklarının anlaşıldığı ifade edildi.
İHTİYAÇLARI KARŞILANARAK MİTİNGLERDE KULLANILMALARI
AMAÇLANDI
İddianamede, sanığın ''Ergenekon'' davası
sanıkları Tuncay Özkan, Adnan Türkkan, Tunç Akkoç, Murat Ağırel ile
örgütsel irtibat içinde bulunduğu belirtilerek, şu ifadelere yer
verildi:
''Ata Evleri Projesi isimli dokümana genel olarak bakıldığında,
'Ergenekon' terör örgütüne yeni üyeler kazandırmak ve bu amaçla
yapılan çalışmaları projelendirerek bütün halinde ortaya koymak
maksadıyla hazırlandığı anlaşılmaktadır. Bu proje ile 'Ergenekon'
terör örgütünün ideolojisi doğrultusunda müzahir eleman
yetiştirilmesi amaçlanmaktadır. Örgüt, dinci şeklinde nitelediği
öğrenciler karşısında bunlara karşıt düşüncede bulunan öğrencileri
seçerek bu iki gruptaki öğrencileri birbirine zıt iki kutup gibi
göstermekte, öğrencilere sponsorlar bulup bunların barınma
ihtiyaçlarını karşılayarak 'Ergenekon' silahlı terör örgütünün
amaçları doğrultusunda çeşitli eylemlerde, mitinglerde kullanmayı
amaçlamaktadır. Bunları yaparken de sözde dinciler tarafından
devletin ele geçirildiğini, bunlara dur denilmesi gerektiğini
öğrencilere enjekte etmektedir. Örgütün Deniz Kuvvetleri
Komutanlığındaki illegal yapılanmasına mensup kişilerin yapmış
oldukları toplantılarla bu projeye finansal destek sağlamaya
çalıştıkları anlaşılmıştır. Bu projenin hazırlanmasındaki
amaçlardan birisi de Deniz Yıldızı Projesi gibi Türk Silahlı
Kuvvetlerine sızmaya çalışmaktır. Kocaeli Üniversitesinde okuyan
kızları, örgütün amaçları doğrultusunda hizmet eden bürokrat,
gazeteci ve akademisyenleri kullanarak askeri personelin ve Harp
Akademisinde okuyan öğrencilerin kontrol altında tutulmasının
amaçlandığını görmekteyiz.''
İddianamede, sanıklardan Ömer Sadun Okyaltırık'ın ''Ergenekon'' ile
ilgisi olmadığı için böyle bir faaliyetinin de bulunmadığını
söylediği belirtilerek, sanığın Tuncay Özkan'la birlikte hareket
ettiği, cumhuriyet mitinglerinde gerekli paranın sağlanması,
araçların tahsis edilmesi konularında çalışmalar yaptıkları
kaydedildi.
Sanığın Mustafa Balbay'la da irtibatlı olduğunun görüldüğü ifade
edilen iddianamede, ''Ata Evleri Projesi''nin belli bir hiyerarşik
görev dağılımı olan yapılanmayla ilgili 8 sayfadan oluştuğu
bildirildi.
İddianamede, örgütün Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki illegal
yapılanmasına mensup kişilerin yaptığı toplantılarla sanık
Okyaltırık'ın hazırlayıcısı olduğu bu projeye finansal destek
sağlamaya çalıştıkları kaydedildi.