Cüppeli Ahmet Hoca...

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Sakarya Üniversitesi"nde öğrenciyken ben, çok sevdiğim o şehirde, Cuma günleri Cüppeli Ahmet Hoca"nın vaaz verdiği caminin önü mahşer yeri gibiydi, tanık oldum.

 

Kimdir, nedir bilmiyordum…

 

Aslında tesadüfen oradan geçerken, kendimizi bir an kara çarşaflı, cüppeli bir kalabalığın arasında bulmuştuk, her yer seyyar satıcılarla doluydu.

 

Hepsi cüppeli…

 

Neler sattıklarını tahmin edersiniz…

 

Birbirimize baktık arkadaşım Reyhan"la. “Bu ne ya” der gibi…

 

Korktuk. Haklıydık korkmakta, çünkü herkes bize bir tuhaf bakıyordu bunların burada ne işi var der gibi…

 

Çok şaşkındık manzara karşısında…

 

Bütün cesaretimi toplayıp, kalabalığın arasında, çarşaflı, sadece gözlerini görebildiğim bir kadına sordum çekine çekine:

 

"Ne oluyor burada" diye.

 

“Cüppeli Ahmet Hoca vaaz verecek” dedi peçeli kadın.

 

“Kim ki o” diye sormadım. Demek ki önemli biriydi onlar için. Sorsam zaten uzaydan gelmişiz gibi bakanlar, büyük ihtimalle taşlarlardı bizi.(Hani uzaylılar taşlanıyor ya bizim memlekette)

 

Biz hemen uzaklaştık oradan…

 

Ama her Cuma gidip baktık aynı kalabalık orada mı diye… Uzaktan.

(Merak işte)

 

Çok sık geliyordu o zamanlar Sakarya"ya Cüppeli Ahmet Hoca… Hep aynı camiye…

 

Kendinizi bir Arap ülkesinde hissettiriyordu size o sokak, Cuma günleri içine girdiğinizde…

 

***

 

Sonra deprem oldu sık sık gittiği Sakarya"da… Ve Cüppeli Ahmet Hoca dedi ki:

 

“İlahi adalet! En çok fuhuş buralardaydı, insanlar günah işliyorlardı.”

 

Kimse şöyle demedi kendisine:

 

"Ama seni en çok dinleyenler de oradaydı Cüppeli Ahmet Hoca!"

 

***

Kalemi haritanın üzerine atıp, hangi ülkenin üzerine denk gelirse o ülkeye tatile gittiğini öğrendik geçen yaz…

 

Sonra, jet ski ile karşımıza çıktı.(Sorsanız, büyük ihtimalle jet ski kullanmanın da günah olduğunu düşünüyordur)

 

Tatili seviyor kendisi… Denizi de…

 

Şimdi yine, yeniden Cüppeli Ahmet Hoca tatilde…

 

Tesettür otelinde…

 

Yanında, ona hizmet eden çarşaflı kadın güneşin altında onu izlerken, o serin sularda kulaç atıyor…

 

Ve ben soruyorum kendisine, cevap gelmeyeceğini bile bile:

 

Elektronik aletlerin gâvur icadı olduğunu söyleyip, insanların evlerindeki teknolojik eşyalarını çöpe atmalarına sebep olan, dünyevi zevklerin cehennem ateşinde yanmak için vize olduğunu söyleyen, durmadan kendince vaaz veren, nutuk atan, doğal afetlere bile insanların yaşam biçimlerinin sebep olduğunu bağıran, insanları yargılayan adam!

 

"Nefes alsan günah" diyen hoca!

 

O kadını kara çarşafıyla etrafında pervane yaparak, o, güneşin altında cayır cayır yanarken, hiç aldırmadan yarı çıplak denize girmek, Allah"ın verdiği nimetlerden -denizden, kumdan, güneşten- sadece kendine pay çıkarmak…

 

O kadına bu nimetleri çok görmek…

 

Sevap mıdır?