Cumhuriyetin kara darbesi
Abone olCumhuriyet gazetesi'nden, Ak Parti'ye ağır eleştiri: AK Parti seçimle değil darbe ile iktidara gelmiştir!
Cumhuriyet gazetesi yeni bir kapmanya başlatarak okuyucularına
"Cumhuriyet'inize sahip çıkın" çağrısı yaptı. Dün ters başlıkla
çıkan gazete bugün ise logo altı siyah manşetle çıkarak "Tehlikenin
farkında mısınız" başlığı kullandı. Türkiye'nin 2002 yılından
itibaren çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldığını iddia eden
gazete, AK Parti'nin iktidarını ise seçimden çok darbeyle iktidara
gelen siyasal bir oluşum olarak niteledi. 2002 yılından buyana ilk
kez bu kadar ağır bir niteleme kullanan gazete, Küreselleşme'nin
Türkiye'ye yansımasını ise "Yeşil Devrim" olarak degerlendirdi.
Cumhuriyet gazetesinin bugünkü konuyla ilgili başyazısı şöyle;
--------------------
Durum!..
Sovyetler'in çöküşüyle birlikte gündeme giren 'Küreselleşme' eski
deyişle bir 'vakıa' yeni deyişle bir 'olgu' dur. Doğu-Batı ikilemi
üzerine kurulu dünya düzeninde kendine göre bir güvence sağlamış
bulunan Türkiye 'Küreselleşme' sürecinde yaşamsal soru
işaretleriyle karşı karşıyadır.
Bu soru işaretlerini aşmak yolunda, AB (Avrupa Birliği) kapsamında
yer almak bir çıkış yolu sayılabilir. Ancak AB'nin ağırlıklı
güçleri Türkiye'yi üyelik yolunda sonu belirsiz çok uzun bir sürece
bağlamışlar; Ankara'nın önüne -Kıbrıs'taki gibi- kabul edilmesi
olanaksız siyasal talepler koymuşlardır.
AB yolu çok uzun ve çetindir; bu ortamda Türkiye'nin kendisini
boşlukta ve güvensiz hissetmesi yanlış bir algılama değildir. Ne
var ki 'Küreselleşme' olgusu bu arada ABD'nin dünya politikası
olarak da sürüyor; savaşlar, işgaller, parçalanmalarla yeni
koşullar ortaya çıkıyor.
Yeni koşulların yarattığı olaylardan biri Sovyetler'in
parçalanmasından sonra ortaya çıkan Ukrayna'da gerçekleşen 'Turuncu
Devrim' di. 'Beynelmilel sermayedar' Soros' un adının karıştığı bu
sözde devrim, ancak bir seçim süreci ayakta kalabildi.
Bu en yakın örnek Amerikan liderliğindeki Küreselleşme'nin kolay
olmadığını ve olamayacağını vurguluyor. Küreselleşme'nin Türkiye'ye
yansıması 'Yeşil Devrim' adı verilebilecek 2002 seçimleriyle
gerçekleşti.
Seçimden çok darbeye benzeyen bir operasyonla, kurulalı bir yılı
geçmiş geçmemiş AKP tüm seçmenlerin 4'te 1, sandığa giden
seçmenlerin 3'te 1 oyuyla Meclis'in 3'te 2 çoğunluğunu ele geçirdi.
Ancak olayın daha 'vahim' yanı oranlardan ve sayılardan çok
içerikteydi.
AKP'nin siyasal niteliği şeriatta geçerli 'takıyyeci' likle
vurgulanıyor, laik
Türkiye Cumhuriyeti'ni ''Ilımlı İslam Devleti'' ne dönüştürmek
misyonunu ABD'nin desteğiyle üstlendiği ileri sürülüyordu.
Aradan geçen dört yıl süresinde, AKP'nin bu misyonu üstlendiği savı
zayıflamamış, güçlenmiştir. 'Yeşil Devrim' amacına doğru adım adım
yürümeye çalışmaktadır.
Küreselleşme sürecinde, Türkiye, Avrupa ile Ortadoğu arasında
kalmış, Amerika'nın ekonomik ve siyasal ağırlığı altında
ezilmiştir; 'dincilik' ile 'etnikçilik' dış desteklerden güç alarak
içerde yükselmekte, toplum bir deprem, devlet ağır bir bunalım
yaşamaktadır. Ülkenin yazgısına etkisi olabilecek güçler 'Soğuk
Savaş' koşullanmasından sıyrılarak Küreselleşme'nin şartlarını
algılayabilmiş değildirler.
Bu ortamda, eski siyasal partiler, devleti hızla ele geçirmeye
çalışan iktidar partisine karşı bir alternatif yaratamıyorlar;
elbette bu boşluk Amerikan yönetiminin Türkiye'deki tercihiyle de
derinleşiyor.
Türkiye, Küreselleşme sürecinde, çoğu örneklerde görüldüğü üzere
kurban mı edilecektir? Emir ''Yeni Dünya Düzeni'' nde en yüksek
yerden mi çıkmıştır? Ülkenin yurtseverleri bu sorunun yanıtını
düşünerek karar vermek ve bir an önce harekete geçmek
zorundadırlar.
Siyasal fantezilerin peşinde gün ve zaman öldürmek Türkiye'nin
yazgısını yabancılara emanet etmekten gayrı bir anlam
taşımıyor.
Cumhuriyet