Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'dan Bülent Arınç ve Çakıcı açıklaması!
Abone olCumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, NTV canlı yayınında Ahmed Arpat'ın sorularını yanıtladı. Kalın özellikle son günlerde çok tartışılan, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç'ın Demirtaş ve Kavala için sarf ettiği sözleri yorumladı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Alaattin Çakıcı'nın CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik tehdit mektubuyla ilgili de konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, canlı yayında
koronavirüs tedavisi sırasında yaşadıklarını da anlattı. Kalın "İlk
belirlendiği anda Cumhurbaşkanımızdan uzaklaştım, onun sağlığı
hepimizinkinden daha önemli. Tedavi süreci zorlu değildi" dedi.
İşte Kalın'ın NTV canlı yayınındaki açıklamalarından satır başları:
O kadar dikkat etmemize rağmen kaptık. Nezle, grip gibi atlattık. Kısa bir sürede toparladım. İlk belirdiği anda Cumhurbaşkanımızdan uzaklaştım, onun sağlığı hepimizinkinden daha önemli. Adı konmamış bir karantinaya aldım kendimi. Test pozitif gelince hemen karantinaya ve tedaviye geçtim. Tedavi süreci zorlu değildi. İstirahat ettik. Benim için iyi bir fırsat da oldu, işleri telefonla takip ettim. Elimde bir kitap çalışması vardı, onu bitirdim. Verimli bir karantina dönemi oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın reform
açıklaması
Türkiye gibi dinamik, demokratik, dünyaya
açık bir ülkenin toplumsal, siyasal, ekonomik ihtiyaçları da
değişerek dinamik bir süreç arz ediyor. Yeni kanunlar
yaparsınız, yeni bakış açıları geliştirirsiniz.
Özgürlük-demokrasi-güvenlik dengesini oturtarak Türkiye bunu uzun
yıllar yönetti. Ülkemizin milli güvenliğini hedef alan
tehditler ortadan kalkmış değil. FETÖ, PKK gibi örgütlerle
mücadelemiz devam ediyor. Biz bunu öncelikle kendi vatandaşımızın
demokrasi standartlarını yükseltmek için yapıyoruz. AB perspektifi
de hala önemli, bütünüyle kaybedilmiş değil. Ama bazen
müttefiklerimizle ulusal güvenlik konusunda görüş ayrılıkları
olabiliyor, bizi anlamak istemiyorlar. Hangi ülkenin başına 15
Temmuz gibi bir darbe gelseydi, muhtemelen Avrupalılar çok daha
sert tedbirler alırlardı. Tekrar özgürlük demokrasisi ve güvenlik
dengesini bir arada tutarak vatandaşlarımızın bu ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde yeni bir hamle, yeni bir dönem
Cumhurbaşkanımız tarafından ilan edildi. Bunun birçok olumlu
etkileri olacak.
Özgürlükler tarafı daha mı ağır basacak?
Bu
dengeyi korumak önemli. Çok hassas bir denge. Bu dengeyi korumak
çok kolay bir şey değil ama her demokratik ülkenin mutlaka
gözetmesi gerekir. Türkiye de bu dengeyi elbette korumak zorunda.
Buna yönelik saldırılar olmadı mı, elbette oldu. Türkiye de büyük
bir mücadele verdi. Vatandaşlarımızın mal, can güvenliği, göç gibi
konularla birlikte düşünmek zorundasınız tüm bunları. Bu dengeyi
koruyacak adımların atılması hem bizi güven hem de demokrasi
içerisinde kılacak bir döneme işaret ediyor. Siyasete, ekonomiye
yansımaları mutlaka olacak. İhtiyaçlara göre yeni bir heyecanla bu
süreçlerin yönetilmesi önem arz ediyor. Bunu yaparken demokratik
çoğulcu bir ahlak içerisinde olmak gerekiyor. Bunları tartışmanın,
müzakere etmenin ahlakını da gözeterek yapmak
gerekiyor. Türkiye'deki cephe siyaseti kamplaşmalara yol
açıyor. Zengin bir siyasi yelpazemiz var bugün. Bunların olması
normal. Ama orada tartışma ahlakını oturtabilmek önemli. Muhalefet
yaptığınızda da somut verilere dayanan, yol gösteren, alternatif
geliştiren, daha yapıcı bir muhalefet tarzı hükümet, yöneticiler
açısından da gerçekçi öneriler haline geldiğinde bu kültürü
yaşatmak mümkün olur. İdeolojik bir bağnazcılıkla saldırmak,
şahıslara yönelik saldırılar vb. siyasetin seviyesini aşağıya çeken
şeyler.
Bülent Arınç'ın ve Cemil Çiçek'in
açıklamaları
Cumhurbaşkanımız hem YİK'le hem diğer
birimlerle bütün bu konuları istişare eder. Ama son tahlilde
politikayı belirleyen irade de onun tarafından temsil edilir ve
hayata geçirilir. Sn Arınç ve Çiçek'in bu konularda farklı
görüşleri ifade etmeleri tabii ki mümkün. Onlar kendi görüşlerini
ifade ediyorlar, Cumhurbaşkanımız da bunları dinliyor. Tüm bunların
istişareleri yapıldıktan sonra politika haline gelmesi
Cumhurbaşkanımızın iradesiyle olan bir şey. Gerçekten çok
dinleyen, istişare eden, not alan bir liderden
bahsediyoruz. Bir konuya bir kurum ya da şahıs kendi
zaviyesinden bakar ama diğer bakış açılarını da dikkate alarak
büyük fotoğrafı görmezseniz o zaman hata yaparsınız. Adalet
Bakanımızın da yargı reformuyla ilgili güzel çalışmaları oldu,
insan hakları çalışmaları var şimdi. Bu çalışmalar devam edecek.
Aslolan milletimizin güvenliğinin sağlanması.
Kavala ve Demirtaş'ın tutukluluk süreleri
Bu
hukuki bir süreç. Bazen hakim ve yargıçları da töhmet altında
bırakan, 15 Temmuz'dan sonra ortaya koydukları mücadeleyi
küçümseyen ifadeleri de görüyoruz. O darbe girişiminin
önlenmesindeki en önemli ayaklardan biri de yargı ayağıydı. Bu
iki isim üzerinden tartışmak istemem. Meseleyi sadece bu iki
kişinin davasına indirgemek istemem. Bunlar zaten yargı reformu
içerisinde konuşulan konular. Toplumdaki bazı hassasiyetleri
de göz ardı etmemek lazım.
Sn. Arınç bu şekilde konuştuğunda belki hukuki bir açıdan konuşuyor ama bunu yaşanan olaylardan bağımsız ele almak mümkün değil.
ALAATTİN ÇAKICI'NIN TEHDİT VE HAKARET MEKTUBU
Savcılık soruşturma başlattı ve hukuki süreç ilerliyor. Türkiye'de kimsenin kimseyi bu şekilde tehdit etmesi kabul edilebilir değil. O sürecin tamamlanmasını bekleyeceğiz. Umarım hukukun kuralları içerisinde ne gerekiyorsa mahkemeler gereğini yapacaktır. Sn. Bahçeli'nin Çakıcı ile eskiye giden bir dostluğu olması da onun belki bir vefa duygusuyla söylediği bir şey. Hukukun ortaya koyduğu normlarla bir çatışma olmaması gerekir.
Bıden sonrası Abd ile ilişkiler
Daha Biden
yönetimi işbaşına gelmedi. Bir görelim nasıl şekilleneceğini.
Amerikan yönetiminin başında kim olursa olsun, Türkiye'yi göz ardı
edebilecek bir yaklaşıma sahip olmaları mümkün değil. Kendi
çıkarları için de bu böyledir. Trump gelirken de bir sürü şey
söyledi, bir şekilde ilişkiler rayına oturdu. Biden yönetimi de
gelse, Trump yönetimi de devam etse, Türkiye'nin ABD ile
ilişkilerinde 2 tane ulusal güvenlik meselesi var: 1) PKK 2)
FETÖ. Bunların yanında konular da var tabii ki. S-400, ikili
ilişkiler, ticaret, F-35'lerin bloke edilmesi gibi. Biden yönetimi
işbaşına geldiğinde onlar da bu fotoğrafa bakacaklar. Türkiye'yi
yok sayan bir coğrafya tasavvuru onların da elini kolunu
bağlayacaktır. Dolayısıyla şimdiden bir şey söylemek için erken.
Asıl sıkıntılı konular PKK ve FETÖ meselesidir. Bizim bu
konudaki tavrımız çok net. ABD'nin Suriye'de PYD/YPG'ye verdiği
destek yanlıştır. İkinci olarak da ABD'nin FETÖ ile mücadelede
Türkiye'nin yanında yer alması lazım. S-400 konusuna gelince, bu
karar bir gecede alınmadı. 6 yıl devam eden
müzakerelerin sonucunda, bırakın patriotları satmayı, buradaki
patriotları alıp götürdüler. Cumhurbaşkanımız
'Alternatifsiz olduğumu düşünmeyin' dedi, şaka sandılar. Blöf
yaptığını zannettiler.
Obama yönetimi pkk ile iş tuttu
F-35'lerle
ilgili Amerikan kongresinden kaynaklanan muhalefet tarzı nesnel
gerçeklere dayanmıyor. 'Türkiye, Batı ittifakından uzaklaşıp
Rusya gibi ülkelerle daha çok ittifak yapıyor' diyorlar. Rusya'nın
yayılma politikası Batı'nın bıraktığı boşlukları doldurmak
suretiyle gerçekleşti. Bu konuda daha tutarlı bir politika
izleseydi bu fotoğraf belki çok daha farklı
olacaktı. Suriye'de niye Rusya'yla çalışıyorsunuz? Biz ABD'ye
de teklif ettik. Ama Obama yönetimi PKK ile iş tutmaya karar
verdi. Bu konulardaki görüş ayrılıkları, özellikle ABD'nin
yanlış tercihleri sonucunda bu noktaya geldi. Sınır güvenliğimizi
güvence altına alacak bir model oluşturalım dedik ama onlar dikkate
almadılar.