“Milletim suçlu vekili Meclis’te görmek
istemiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Mecliste dokunulmazlık oylaması yapılırken
ziyaret ettiği Rize’de böyle söylemiş.
Kesinlikle altına 75 milyonun imza atacığı bir söz.
Bu lafa imza atmayan çıkarsa; bilin ki lafın
dokunduklarıdır.
Bilin ki gizli yaraları sızlıyordur.
Bilin ki vardır bir yamukları…
Vicdanlara ters…
Zaten asillere dokunan dokunana olunan bir zamanda; vekillerin
böylesi ayrımcı bir dünyada, böylesi farklı bir yaşam
sürmeleri de yanlıştır.
Ha “dokunalım” denildi diye bu yanlış değişecek
mi?
Hiç sanmam.
Ama bir adım bir adımdır.
Dokunmak dokunmaktır…
Her bir adım asıl ile vekilin daha yakın olmasıdır çünkü.
Her bir adım vekâletin emanet olduğunu daha bir gösterir
Her bir adım doğruya daha kolay ulaşmaktır.
O yüzden önemli…
O yüzden kıymetli…
Dokunmak önemli yani…
Bazıları için dokunulmazım diye ülkeye hainlik yapmalarının
bedelinin yanlarına kar kalmayacağını da gösterir.
Göstersin de zaten.
Hatta cezasını da göstersin.
Kat be kat…
Milletin istediği budur işte.
Tıpkı Sayın Cumhurbaşkanının söylediği gibi; “Milletim
suçlu vekili Meclis’te görmek istemiyor”
Dokunulma korkusu sarınca sahte efelenmeleri de görür olduk.
Ekmek yediği bu vatana hainlik yapan densizleri…
Neymiş neymiş; meğer bu korkaklar demir leblebilermiş de
mahkemelere tıpış tıpış gitmezlermiş.
Breh breh…
Siz o leblebiyi yersiniz yemesine de nasıl çıkarırsınız onu
düşünün bence…
Yok artık çünkü öyle dökülen masum kanların üstünden siyaset
yapmak…
Yok artık öyle hainlere ve hainliklere göz yuman siyasete meydan
bulmak…
Yok artık.