Cumhurbaşkanını bidon kafalılar seçecek
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bir yazarın köşe yazısına atıfta bulunarak, Cumhurbaşkanını şalvarlı, elleri nasırlı, bodu...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bir yazarın
köşe yazısına atıfta bulunarak, Cumhurbaşkanını şalvarlı, elleri
nasırlı, bodurlu, göbeğini kaşıyan ve bidon kafalıların seçeceğini
söyledi.
30 Mart yerel seçimlerden sonra parti teşkilatına teşekkür etmek
için Samsun’a gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan
Kurtulmuş, Sevgi Kafe’de partililerle kahvaltıda bir araya geldi.
Kahvaltı sonrası konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan
Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı seçiminin Türkiye’deki eski sistemi
değiştirecek en önemli adımlardan birisinin olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, “Bana sorarsanız ‘bu 12 yıllık bu iktidar sırasında AK
Parti’nin yapmayı başardığı en önemli demokratik adım nedir?’
derseniz, bir numaraya Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından
seçilmesini koyarım. Başbakanımız Cumhurbaşkanı olmak gibi bir
karar verirse, en tabi hakkıdır. Ciddi bir şekilde milletimizin oy
vereceğini, birinci turda da bu işi bitireceğine inanıyoruz”
dedi.
"CUMHURBAŞKANINI BİDON KAFALILAR SEÇECEK"
Bu zamana kadar Cumhurbaşkanını millet değil, kapalı kapılar
ardında seçildiğini ifade eden Kurtulmuş, “1961 ve 1982 anayasası
öyle bir mantıkla kuruldu ki, ‘sandık koyacağız milletin önüne, ama
sandıkta millet kime oy verirse versin, sonuçta elitlerin,
seçkinlerin dediği olsun’ diye kurulmuş bir sistemle karşı
karşıyayız. Milli Güvenlik Kurulu’ndan, Anayasa Mahkemesi’nden,
yüksek yargısından Türkiye’deki bir takım başka düzeneklere kadar
hepsini kurdular. Bunların çoğunun önü açıldı. Ama en sonunda da
Cumhurbaşkanlığı makamı mekanizmasını eski Türkiye’nin emniyet
supabı olarak koymuşlardı. Şimdiye kadarki hemen hemen bütün
seçimlerde Türkiye Cumhurbaşkanının kim olacağını millet değil, o
şartlar içersinde kapılı kapılar ardında birileri karar verirlerdi.
Meclise de gelir. Milletvekillerimiz kaldır elleri, indir elleri
Cumhurbaşkanı adayını seçer ve seçkinlerin dediği olurdu. Sonuçta
da o seçkinlerde kendi emniyet subaplarını kullanırdı. Ahmet Necdet
Sezer’in dönemindeki AK Parti’nin 2007 yılına kadar olan
icraatlarına bakınız. Hükümetin aldığı bütün kararlara, bütün
atamalara karşı aldığı emniyet mekanizması olarak kullanılırdı.
1961 yılında rahmetli Dr. Ali Fuad Başgil, adamcağız Cumhurbaşkanı
adayı olmak için İstanbul’dan Ankara’ya gitti. Ankara garında
ensesine silahı dayadılar. ‘Hadi marş marş. Herkes Cumhurbaşkanı
olamaz bu ülkede’ dediler. O zamandan beri Türkiye’de bütün
Cumhurbaşkanlığı seçimleri Ali Cengiz oyunlarına sahne olmuştur.
Bütün Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde milletin dediği olmasın diye bu
seçkinler elinden geleni yapmıştır. Olduğu zamanda ‘onu nasıl
köşkte muhasara altına alırız’ diye çalışmışlardır. Rahmetli Turgut
Özal’a köşke çıktıktan sonra neler yaptıklarını hatırlayın.
İçlerine sindiremediler. Milletin gösterdiğinden başka, milletin
sevdiği ve takdir ettiği şahsiyetlerden başka kimse bu memlekette
cumhurbaşkanı olamaz. Millet oy verdiği sürece, milletin çarşısı ve
pazarı ile ilgisi olmayan, milletin şarkısı ve türküsü ile ilgisi
olmayan, milletin camisi ve mescidi ile ilgisi olmayan hiç kimse bu
ülkede cumhurbaşkanı olamayacaktır. Eyvah, şalvarlılar, elleri
nasırlılar, bodurlular, göbeğini kaşıyan adamlar, bidon kafalılar
artık Cumhurbaşkanının kim olacağına karar verecektir. Bu beyler
için yenilir yutulur bir iş midir? Onun için her türlü tezgahı
kurdular” diye konuştu.
"GÖREVİMİZ DAVA TAŞINI GEDİĞİNE KOYMAK"
17 Aralık sonrası milletin cevabını sandıkta verdiğini belirten
Kurtulmuş, “Akla hayale gelmeyecek, herhangi iki cümle etrafından
birleşmesi mümkün olmayan insanların bir araya gelerek nice
ittifaklar, nice kirli oyunlar kurduklarını gördük. İçeride ve
dışarıda bir takım sivil toplum kuruluşları, bir takım medya
kuruluşları, bir takım raporlar, kimisi Türkiye’yi ispiyon etti,
kimisi Türkiye’nin imajını kötülemeye çalıştı, kimisi Türkiye’de
bir diktatörlük rejiminin kurulduğunun yalanlarını yaymaya başladı.
Kimisi kasetlerle uğraştı, kimisi beddualarla uğraştı. Bütün
hesapları yaptılar ama hesaplarda bir tek faktörü unuttular. O da
faktörde milletin bizzat kendisiydi. Milleti unuttular, bu hesabı
doğru yapamadıkları için de millet cevabını sandıkta verdi. Hangi
tuzak kurulursa kurulsun bu milletin asla ve asla
aldatılamayacağını gördük ve millete olan saygımız, güvenimiz ve
hayranlığımız bir kat daha artmış oldu. Şimdi millet yapacağını
yapmıştır. Bundan sonra ise yapılması gereken sorumluluk AK
Parti’nin üzerindedir. 30 Mart akşamı bu millet önemli bir görev
verdi. O da dava taşını gediğine koymak. Yani omuzlarımızın bir
tanesine yeni Türkiye’yi inşa etme sorumluluğu verdi” şeklinde
konuştu.
“BUNDAN SONRA TÜRKİYE GÖRÜNMEZ VESAYETLERLE MÜCADELE EDECEK”
12 yılda vesayetlerle çok ciddi bir şekilde mücadele edildiğinin
altını çizen Kurtulmuş, “Türkiye’de artık askeri tehdit ihtilalleri
geride kaldı. Türkiye’de artık bir takım iş adamları derneklerinin
oturduğu yerden hükümetleri indirme hevesleri artık geride kaldı.
Türkiye’de artık bir daha görünür vesayet odaklarının iş görme
imkanları bu son operasyonlarda açığa çıkmasıyla birlikte artık
tarihe karıştı. Ama yeterli midir değildir. Bundan sonra Türkiye
görünmez vesayetlerle mücadele edecektir. Bu milletin önüne
konulan, bu milletin zihnine konulmaya çalışan görünmez
vesayetlerle, faiz lobisinden merkez bankasının vesayetine kadar
bir takım hukuki vesayetlere kadar, bir takım yüksek yargı
organlarının vesayetlerine kadar bütün bu vesayetlerle önümüzdeki
dönem mücadele edilecektir. Ayrıca en zor mesele zihniyeti
değiştirmektir. İnsanları değiştirirsiniz, binaları
değiştirirsiniz, kadroları yeniler ve değiştirirsiniz. En zor olan
zihniyeti değiştirmektir. Türkiye’deki AK Parti’nin başarısının
arkasındaki en temel nedenlerden birisi zihniyetinin değişmesidir.
Yani ceberut devletten kerim devlete doğru dönüş sağlanmaya
başlanmıştır ve büyük mesafe alınmıştır. Halkından korkan bir
ceberut devlet, kimisinin başörtüsünden korkar, kimisinin
kıyafetinden korkar, kimisinin mezhebinden korkar, kimisinin
kıyafetinden korkar, kimisinin kültüründen korkar, medeniyetinden
korkar. Öyle bir devlet vardı. Yakın zamanlara kadar Ondokuz Mayıs
Üniversitesi’nde (OMÜ) başörtüsü taktı diye 18 - 20 yaşındaki
kızlarımızın nice eziyetler çektiğine hep beraber şahit olmadık mı?
Şimdi bütün üniversitelerimizde başörtüleri serbest. Türkiye’de
binlerce kamu görevlisi görevden atıldı. Hala yasal bir takım
düzenlemelerle bunların haklarını iade edemediklerimiz var. Onları
etmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki günlerde oda bitecek. Az kaldı,
90-100 kişi kaldı. Onların da hakları iade edilmesi gerekiyor.
Türkiye’de artık insanlar artık rahat üniversitelere gidiyor.
Türkiye’de insanlar artık başörtüsü ile rahat kamu görevinde
çalışıyor. Başörtüsü olarak Türkiye’de artık insanlar rahat bir
şekilde milletvekili olarak da çalışıyor. TBMM’de 5 tane başörtülü
milletvekilimiz var. İnşallah önümüzdeki dönemlerde de olmaya devam
edecek” ifadelerini kullandı.
“BU MİLLET 150 YILLIK DERİN UYKUSUNDAN UYANMIŞTIR”
Türkiye’de artık zihniyetlerin değiştiğini belirten Kurtulmuş şöyle
devam etti:
“Türkiye’de zihniyet değişmiştir. Artık tek parti devrinin, artık
eski tabiri ile mütegallibe kendisini seçkin, haklıda güdülmesi
gereken bir züruh olarak gören o anlayışın siyasetleri geride
kalmıştır. Onların artık devirleri bitmiştir. Köprünün altından çok
sular akmıştır. Onun için oturduğunuz sırça köşklerden hangi hesabı
yaparsanız yapın, bu milleti eskiye götürmek için hangi oyunu
oynarsanız oynayın, artık bu millet buna müsaade etmeyecek, bu
millet geri gidişe izin vermeyecektir. Türkiye bundan sonra yeni
yolunda devam ediyor. Bir tarafında yeni Türkiye’nin inşası.
Anayasanın değiştirilmesinden, yeni anayasanın yapılmasında, siyasi
partiler yasasından, seçim yasasından, diğer yasalarımıza kadar
güçlü bir şekilde demokratikleşme süreci hızla bitirilecektir.
İkinci omzumuzda ise büyük medeniyetimizi ihya ve inşa etme
sorumluluğu vardır. Biz tarihin akışı önünde oradan buraya saman
çöpü gibi savrulan bir millet değiliz. Köklerimiz var,
birikimlerimiz var, çok güçlü medeniyetimiz var. Zaman geldi belki
geri kalmış olabiliriz. Ama Türkiye 150 yıllık derin uykusundan
artık uyanmıştır. Bu millet 150 yıllık derin uykusundan uyanmıştır.
Kendi kökleriyle tanışmıştır. Bu milletin demokratikleşmesi, bu
milletin önünün açılması demek aslına dönmesi, aslından
kaynaklanarak oradan beslenerek yeniden ayağa kalkması
demektir.”
Daha sonra basın mensuplarının sorularını cevaplayan Numan
Kurtulmuş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı
olması halinde AK Parti’nin genel seçimlerde oy kaybına uğrayıp
uğramayacağı yönündeki soruya şu cevabı verdi:
“30 Mart seçimlerinin mürekkebi kurumadı. AK Parti’nin yüzde 45.5
gibi büyük bir oy aldığını görüyoruz. Bu oy Başbakanımıza olan
sevgi ve sempatinin bir sonucudur. Ama aynı zamanda bu yüzde 45.5
kurumsallaşmış olan bir siyasi partiyi de gösteriyor.
Başbakanımızın seçim akşamı balkon konuşmasında söylediği önemli
bir cümle vardı. ‘Dün yoktuk, yarın da olmayacağız’ diye. Bizim
hedefimiz dava taşını gediğine koymaktır. Yani bu milletin bize
vermiş olduğu sorumlulukları kararlılıkla ve cesaretle yerine
getirmektir. Dolayısıyla AK Parti kişilere bağlı olmaktan çıkmış,
milletin büyük bir kesiminin benimsemiş olduğu bir siyasi hareket
haline dönmüştür. Sadece bir siyasi parti değildir. Bir büyük
siyasi hareket haline dönmüştür. Dolayısıyla Başbakanımız
Cumhurbaşkanı olmak gibi bir karar verirse, en tabi hakkıdır. Ciddi
bir şekilde milletimizin oy vereceğini, birinci turda da bu işi
bitireceğine inanıyoruz. Bu AK Parti’nin gücünün azaldığı anlamına
gelmeyecek. Tam tersine bir siyasi hareket olarak gücünün arttığı
anlamına gelecektir. Bir siyasi hareket olarak AK Parti, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bir numaralı koltuğunu da seçerek
Cumhurbaşkanlığı makamına da kendi liderini getirmiş olacaktır.
Dolayısıyla bu hareket bundan sonra daha güçlü bir şekilde devam
eder. Bu tamamıyla siyaseti okuyamayanların ortaya koyduğu
tezlerden birisidir. Şahıslara bağlı değildir. AK Parti kurumsal
kimliği içerisinde yoluna devam edecektir. Bundan kimsenin şüphesi
olmasın. Tam tersine AK Parti önümüzdeki seçimlerde oyunu
arttırarak çıkacağına inanıyorum.”
Kahvaltıda ayrıca AK Parti MYK Üyesi Ahmet Demircan, Samsun
Milletvekili Tülay Bakır, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf
Ziya Yılmaz, AK Parti İl Başkanı Fuat Köktaş, AK Parti Genel Başkan
Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un eşi Sevgi Kurtulmuş, ilçe belediye
başkanları ve parti üyeleri katıldı.
(İHA)