Cumhurbaşkanı Erdoğan: Malazgirt zulme karşı kenetlenmenin zaferidir
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin 953. Yıl Dönümü Kutlama Programı'nda konuştu. Erdoğan, "85 milyon olarak hep beraber şanlı zaferin yıl dönümünü gururla tam 953 yıldır değişmeyen heyecanla kutluyoruz. Malazgirt, zulme karşı kenetlenmenin zaferidir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin 953. yılı kutlama
törenleri kapsamında Bitlis'in Ahlat ilçesinde düzenlenen etkinliğe
katıldı. Burada konuşan Erdoğan, ata yurdu Belh ve Buhara ile
birlikte Kubbet-ül İslam unvanına sahip 3. belde olan Ahlat'ta
bulunmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını belirtti.
Ahlat ve Bitlislilere ev sahiplikleri, samimi misafirperverlikleri için teşekkür eden Erdoğan, "Okçular Vakfımızı bu güzel program için tebrik ediyorum. Bu vesileyle bir kez daha Ahlat'ı Ahlat yapan, Ahlat'ı vatan yapan, Ahlat'ı sanat yapan, dünyada benzeri olmayan şaheserleri mühür misali bu topraklara tek tek nakşeden büyüklerimizi minnetle yad ediyorum. Yiğitlerin serdarı Sultan Alparslan'ı ve o gün gazaya katılan her askerini rahmetle anıyorum. İlk gazilerden ve ilk şehitlerden bu yana Ahlat'ın tarihimizdeki büyük yolculuğuna şahitlik eden Selçuklu mezarlığında yatan, her biri sanatımızın, devlet teşkilatımızın, kültür ve edebiyatımızın mümtaz temsilcileri olan ecdadımızı manevi huzurlarında rahmetle yad ediyorum." diye konuştu.
"Ahlat'ın altında küçük iskele, 18 yaşında gittim askere" diye türkülere konu olan, yakın tarihte Balkan Harbi'nde, 1. Dünya Harbi'nde, İstiklal Harbi'nde, toprağı kanlarıyla şereflendiren şehitleri minnetle yad eden Erdoğan, eski bakanlardan Zeki Ergezen ve Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun'u da rahmetle andı.
Ahlat'ın, Anadolu'da okun ilk düştüğü yerlerden, ocağın ve
otağın kurulduğu ilk yurtlardan olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle
devam etti:
"Ecdadın konakladığı, nefeslendiği, zamanını doğru okuduğu Ahlat, bin yıl öncesinden bugüne kurulan bir iman, kültür ve medeniyet köprüsüdür. Burası, Anadolu'daki tarihimizin yapılmasında ve yazılmasında daima pergelin sabit noktası olmuş konumuyla ve kimliğiyle iftihar duyduğumuz bir şehirdir. Ahlat'ta bin yıldır atan nabız, milletimizin ve devletimizin nabzıdır. Bin yıldır bu topraklarda tüten ocak, devletimizin ve milletimizin ocağıdır. Bin yıldır bu toprakların sanat eserine dönüştürerek taşa, toprağa işlediği hafıza, devletimizin ve milletimizin hafızasıdır. Ahlat'ın kıymetini bilmek, Anadolu'daki varlığımızın, medeniyetimizin, kültürümüzün, bizi bir kimlik sahibi kılan değerlerin değerini bilmektir. Her biri dünya yazı sanatının taş işçiliğinin, mezar mimarisinin şaheseri olan Ahlat eserleri hüdayinabit olarak yerden bitmemiş, bizim daha önceki medeniyet birikimimizin semeresi olarak tezahür etmiştir."
"Geleceği temsil eden abideler"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ahlat'ın sanat eserlerinin, mana itibarıyla geçmişi ve geleceği temsil eden abideler olduğunu vurguladı.
Bunların kıymetini anlamanın, kendilerinin olduğu kadar gelecek nesillerin de kimliklerinin şerefli bir nişanesi olacağına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yahya Kemal'in dediği gibi Türkiye, sadece mevcut nüfusundan ibaret değildir. Türkiye'nin nüfus varlığı, sayılamayacak, ölçülemeyecek, istatistikle ifade edilemeyecek kadar büyüktür, geniştir, güçlüdür. Bünyesinde milletimizin başka coğrafyalardaki hayatlarının remizlerini ve manalarını da mücessem hale getiren Ahlat, Malazgirt'te birlikte muazzam bir coğrafyada fetih ve medeniyet rüzgarı estirmiştir. Toynaklarından kıvılcımlar çıkararak Batı'ya doğru koşan atlar, binlerce yıllık değerlerimizi Doğu'dan Batı'ya taşıyan rüzgar kanatlı atlardır. Ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandıran asıl rüzgar, o rüzgardır. Ahlat, fetihler ve Fatih'ler doğuran, başkentler doğuran, fiziki varlığından daha büyük görevler, manalar ihtiva eden şehirler anası bir şehirdir. 8 bin 200 ecdat mezarıyla Ahlat, bize kim olduğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi de hatırlatır. Göreve geldiğimiz günden bu yana Ahlat'ı yeniden bir başkent gibi ihya etmeyi vazife olarak gördük, hep bu şuurla hareket ettik. Ahlat'ı kökleriyle buluşturmak, tarihimizdeki yerine uygun şekilde yeniden tarih, kültür ve cazibe merkezi haline getirmek için çok çalıştık. Çalışmalarımız ve çabalarımız neticesinde Ahlat hamdolsun küllerinden yeniden doğdu. Etkinlikler dışında da gençlerimiz buralara geliyor, kökleriyle tanışıyor, Ahlat'ın bin yıllık tarihine bizzat tanıklık ediyor. Bugünkü toplu açılış törenimiz ve akşam gerçekleştireceğimiz Kabine Toplantımızla, Ahlat'a verdiğimiz ehemmiyeti bir kez daha gösteriyoruz."
Okçular Vakfı Başkanı Haydar Ali Yıldız (solda), Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve Devlet Bahçeli'ye hediye takdim etti.
"İnşallah sonsuza kadar ayakta kalacaktır"
Selçuklu Kabristanı'ndaki her bir şahideyi milli varlığın aynı zamanda bir hafıza kaydı olarak gördüklerini belirten Erdoğan, "İnşallah bugüne kadar olduğu gibi bu hafızayı korumaya, güçlendirmeye, istikbalimizin teminatı olan gençlerimize aktarmaya devam edeceğiz. Bin yıl önceden kalpler arasında kurulan köprü bugün olduğu gibi inşallah sonsuza kadar ayakta kalacaktır." ifadelerini kullandı.
Bin yıl önce gönüllerde edinilen yerin bu vatanın çimentosu, kalesi, sigortası ve yıkılmaz gök kubbesi olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ataların Anadolu'ya ektikleri muhabbet, kardeşlik ve dayanışma tohumları öylesine kök saldı, öylesine büyüdü ki bin yıldır bu kardeşlik hukukunu bozmaya ve yok etmeye kimsenin gücü yetmedi. Etnik köken üzerinden bizi bölmeye çalıştılar, mezhep, meşrep üzerinden bizi ayırmak istediler. Siyasi görüş farklılıkları üzerinden nifak çıkarmaya kalkıştılar. Bölücü terör örgütü eliyle aramıza nefret duvarları örmeye kalktılar. Daha bunun gibi nice hain ve kalleş oyunla kardeşliğimizi dinamitlemek, bizi kolay yutulur lokma haline getirmek istediler. Allah'ın yardımı, aziz milletimizin basiretiyle hepsinin üstesinden geldik. 85 milyon olarak birbirimize her zamankinden daha sıkı kenetlendik. Bugün de aynısını yapıyoruz. Vatanımıza yönelik senaryoları yırtıp atarak yolumuza devam ediyoruz. Şunun bilinmesini isterim, bizler bu toprakların emanetçisi değil, asıl sahipleriyiz. Bu toprakların altında da üstünde de biz varız. Her karışında bir şehit yatan Anadolu, bizim öz yurdumuzdur. Buradaki varlığımızı hala hazmedemeyenleri, hala ham hayaller peşinde koşanları bekleyen büyük bir bozgundur, yıkımdır, ağır bir mağlubiyettir."
"Ne yaptılarsa bir türlü muvaffak olamadılar"
Milletin ezeli ve ebedi kardeşliğini bozmaya çalışanların ne yaptılarsa bir türlü muvaffak olamadıklarını anlatan Erdoğan, bu topraklardaki kardeşlik hukukunun tarihin hiçbir döneminde mezhebe, meşrebe, etnik kökene göre belirlenmediğini ifade etti.
Birlik, beraberlik ve kardeşlik hukukunu ortak kadere, ortak imana, ortak geçmiş ve geleceğe göre şekillendirdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Bin yılın yol arkadaşları, dava arkadaşları, mücadele ve kader arkadaşları olarak şimdi de istikbale yürüyoruz. Herkes şunu bilsin, anlasın, mıh gibi adeta hafızasına rap eylesin, ay yıldızlı al bayrağın gölgesinde 85 milyon biriz, beraberiz, tek yüreğiz. Türk, Kürt, Arap, Zaza, Laz, Çerkez hepimiz bu topraklar üzerinde biriz, beraberiz, kardeşiz. Sünni, Alevi bu topraklar üzerinde biriz, beraberiz, kardeşiz. Biz hep birlikte Türkiye'yiz. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, daim eylesin diyorum." diye konuştu.
Programın icrasında emeği geçen Okçular Vakfı başta olmak üzere tüm kurumları, belediyeleri, sivil toplum kuruluşlarını kutlayan Erdoğan, Ahlat'a, Bitlis'e, Malazgirt'e ve Muş'a samimi ev sahiplikleri için teşekkür etti.
Erdoğan, Sultan Alparslan'ın bıraktığı mirası sadece Anadolu'nun fethinden ibaret görmenin, onu hakkıyla anlamamanın mümkün olmadığını söyledi.
Sultan Alparslan'ın Anadolu ile birlikte kutlu bir davayı da emanet ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Davamız, güneşin doğup battığı her yere ilahi kelimetullahı götürmek davasıdır. Davamız, mazluma umut olmak, kanayan yaralara merhem olmak, nesillere ve çağlara ışık olmaktır. Davamız, hak ile batılın kıyamete kadar sürecek kavgasında her zaman hakkın yanında durmaktır. Davamız, toprağı vatan, vatanı aziz kılmaktır." ifadelerini kullandı.
Zamanın, asırların değişeceğini ancak ruhun değişmeyeceğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Nesiller değişse de kan aynı kandır, karakter aynı karakterdir. Malazgirt'te beyaz kefenini giyerek 'Allah'ım İslam'ın sancaklarını yükselt ve hayatlarını sana kulluk için esirgemeyen mücahitlerini yalnız bırakma' niyazıyla düşmana atılanların ruhu, şuuru ve karakteri bugün de ayaktadır. Ne diyor şair? 'Milletimin her bir ferdi, Alparslan'ın neferidir. Bin yıllık yürüyüşümüz Kızıl Elma seferidir. Arzı titretir imanımız, şahit olsun ezanımız, devletimiz, vatanımız Malazgirt'in eseridir.' Evet, bizim de yürüyüşümüz Türkiye Yüzyılı'nadır. Malazgirt Zaferi'nin rehberliğinde, aydınlığında inşallah bu yolu yürüyeceğiz. Yürümeye var mıyız? Hazır mıyız? Sultan Alparslan'ın emanetlerine layıkıyla sahip çıkacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt ruhunu yaşatacaklarını, ömürlerinin son nefesine kadar taşıyacaklarını, bayrağı devralacak yeni nesillere bir emanet gibi şanla, şerefle teslim edeceklerini vurguladı.
"Tarih, yeni zaferlere başlamak için vardır"
"Tarihi öğrenmeyenler onu tekrar yaşamak mecburiyetinde kalırlar" gerçeğini hiçbir zaman unutmayacaklarının altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tarih ezberlenmek için değil, ders ve öğüt alınıp medeniyet dünyamızın üzerine yeni tuğlalar eklemek, yeni zaferlere başlamak için vardır. Malazgirt'i sadece şanlı tarihimize ait altın bir halka olarak değil, 2071 Türkiye'sine giden yolda yolumuzu aydınlatan bir fener olarak da görmemiz gerekiyor. Malazgirt'e sahip çıkmak ise coşkulu programlarla birlikte Türkiye'yi kökleriyle, tarihiyle, değerleriyle en önemlisi de istikbaliyle buluşturmak suretiyle olur. Hamdolsun bu yönüyle de Malazgirt'i idrak ve ihya ediyoruz. Dün, Ahlat'ta bunun işaretlerini gördüm. Şu an Malazgirt Meydanı'nda bunun müjdesini görüyorum. Geçen yıla göre bugün Malazgirt bir başka. İlhamını Malazgirt'ten alan, Sultan Alparslan'ı örnek alan TEKNOFEST gençliği bin yılın mirasçısı olarak Allah'a hamdolsun umutlarımızı yeşertiyor. İnşallah bu iklimi genç yüreklerde ve zihinlerde kökleşen bu tarih şuurunu daha da güçlendireceğiz."
Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin, inancın ve imanın yanı sıra birliğin ve beraberliğin meyvesi olduğuna işaret ederek, "Milletçe zorlukların üstesinden ancak bir olursak geliriz. Vatanımıza yönelik saldırıları ancak beraber olursak püskürtürüz. Küfrün karanlığını özellikle ancak tek yürek olursak parçalarız." dedi.
"85 milyon nazlı hilalin gölgesinde buluşacağız"
Türk, Kürt, Arap, Sünni, Alevi demeden 85 milyon olarak nazlı hilalin gölgesinde buluşacaklarını dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"1071'den 2071'in Türkiye'sine uzanan ufuk çizgisindeki hedefleri bir olarak, iri olarak, kardeşlik hukukumuzu bozmak isteyenlerle özellikle yapacağımız mücadeleyle gerçekleştireceğiz. Farklılıklarımız üzerinden bizleri ayırmaya çalışanlara, aramıza nifak tohumları ekmeye çalışan fitne odaklarına geçit vermedik, vermeyeceğiz. Rabb'im muhabbetimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Malazgirt Zaferi'nin 953'üncü yıl dönümünde bu toprakları vatan yapan atalarımızı rahmet ve minnetle yad ediyorum."
Sözlerini, Yahya Kemal'in "Şu kopan fırtına,Türk ordusudur ya Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi. Ta ki yükselsin Ezanlarla müeyyed namın. Galip et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın." dizeleriyle tamamlayan Erdoğan, tüm vatandaşları selamladı.
Programda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Başkanvekili Celal Adan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, TBMM AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala ve Okçular Vakfı Başkanı Haydar Ali Yıldız da yer aldı.