Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na çok sert sözler!
Abone olCumhurbaşkan Erdoğan, Başkanlık Sistemi, Suriye'deki son gelişmeler, terör örgütüne yönelik operasyonlar ve CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Uluslararası Öğrenci Buluşması'nda
konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu'nun Başkanlık Sistemi açıklamalarını eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Haddini bil! Ben kandan değil
halkımdan besleniyorum" diye seslendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasının devamında, "Şimdi çıkmış bir tanesi dünyanın değişik yerlerinde Başkanlık sisteminin gelmesi için kan gerekir kan diyor. Bunla, üç unsur var. Bunların bir tanesi mezhepçilik, ikincisi ırkçılık, üçüncülük terör unsurudur. Bu zatın söylediklerinde bu üç unsurun da tamamı var. Bunlar kandan besleniyorlar. Aynen PKK terör örgütünün uzantıları gibi. Bunlar herhalde oraya imrendiler. Baktılar bu iş sandıkla gelmiyor. Girdiği her seçimde malum aldığı netice ortada. Şimdi acaba kanla netice alır mıyız diyorlar. Alamayacaksın, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, millet ne derse o olacak.
Gençler, şunu da unutmayın, halk ne derse o olacak, hak ne derse o olacak. Biz sadece Allah'ın huzurunda rukuda eğiliriz, başka eğilmek yok. Bu yolda inandığımız gibi yürüyeceğiz. Bizim medeniyetimiz hikmet ve irfan medeniyetidir. Resul-u Ekrem bir hadisi şerifinde 'ilim milletin yitik malıdır, nerede bulunursa oradan alın' diyor. Bugün dünyada 4,5 milyon civarında öğrenci kendi ülkesi dışında eğitim hayatını sürdürüyor. Bunların kahir ekseriyeti ABD, İngiltere, Fransa, Avustralya gibi ülkeleri tercih ediyor. Bu ülkeler öğrencileri bir nevi kazanç kapısı, ticari bir meta olarak gördüklerine şahit oluyoruz." ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Geleceğimizin teminatı sevgili gençler, aziz İstanbullular, hanımefendiler, beyefendiler sizi muhabbetle selamlıyorum. Buradan Filistin'in, Gazze'nin, Kudüs'ün gençlerine, Afrika'nın mazluk gençlerine, Asya'nın çalışkan gençlerine selamlarımı iletiyorum. Suriye, Arakam, Pakistan, Bengladeş'in yürekli gençlerini selamlıyorum. 9. Uluslararası Öğrenci Buluşması vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan, coşkunuza heyecanınıza ortak olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu salonda dünyanın bütün renklerini, güzelliklerini görüyorum. Sizler bu duruşunuzla, heyecanınızla tüm dünyaya gerçek barış mesajı veriyorsunuz. Böylesine anlamlı, önemli bu buluşmayı tertip eden Türkiye Gençlik Vakfı'na, Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu'na teşekkür ediyorum.
GENÇLER BÖLDÜRMEYECEĞİZ BU VATANI BU HAİNLERE
Bu toplantı tam 7 ülkede, 50 farklı şehirde buluşmaların, kucaklaşmalarının son halkasını oluşturuyor.Buradaki kardeşlik iklimini teneffüs etmek için programa iştirak eden tüm gönüllü kuruluşlarımıza, temsilcilerimize teşekkür ediyorum. Ülkemizin diğer yerlerinde yürekleri bizimle atan ve tüm misafir öğrencilerimize ayrıca hoşgeldiniz diyorum. Bu vesileyle şu anda Güneydoğu'da ülkemizin birçok yerinde bu milletin vahdeti için, bu ümmetin vahdeti için, bayrağımızın şanlı bir şekilde dalgalanması için, vatanımızın 780 bin kilometrekarede bir ve bütün olarak kalması için, devletimizin bekası için şehit olan tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler. Ama siz bilemezsiniz, diyor ilahi ferman. Onun için bizler de ne diyoruz: Şehitler ölmez, vatan bölünmez. Böldürmeyeceğiz bu vatanı bu hainlere. Bu fırsatı onlara vermeyeceğiz. Zaten bu rabiamızda ne diyoruz: Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan diyoruz.
BURADA AVRUPA VE ASYA'NIN HASILASINI
GÖRÜRSÜNÜZ
Bizim için uluslararası öğrenciler salt gelir kapısı değildir.
Bizim için işbirliğinin, paylaşmanın neticesidir. Biz huzur, barış
ve güven iklimine katkı sağlamanın derdindeyiz. Sizler kendinizi
geliştirirken aynı zamanda ülkenizdeki birikimleri Türkiye'ye, Türk
üniversitelerine taşıyorsunuz. Siz bizden, biz de sizden çok şey
öğreniyoruz. Ben yükseköğrenim için Türkiye'ye gelen her açıdan
kazançlı olduğunu düşünüyorum. İnsanlık tarihinin hafızası olan bir
ülkede eğitim alıyorsunuz. Bu ülkenin havasını, misafirperverliğini
tecrübe etmek başlı başına büyük kazançtır. Burada sadece bir
ülkeyi, bir milleti değil aynı zamanda Afrika, Asya ve Avrupa'nın
bir hasılasını görürsünüz. Tarihi, siyaseti, hukuku, sosyolojiyi,
iktisadı, dış politikayı Türkiye'de okumak size hiçbir yerde
bulamayacağınız özgür bakış açısı sağlayacaktır. Her biriniz artık
geldiğinizden çok farklı bir insan olduğunuzun
farkındasınızdır.
AFGANİSTAN'LI ÖĞRENCİNİN EVRENSEL
DEĞİŞİMİ
Afganistan'dan gelen öğrencimiz bakın nasıl anlatıyor: Ben çobanlık yapan bir ailenin çocuğuyum. Babam fakir olduğu için çok zor şartlarda okudum. Kimi zaman açlıktan bitkin düşüyor, sık sık hastalanıyordum. Derslerimdeki başarılarımdam dolayı öğretmenlerim ve bir doktor bana sahip çıktı. Afganistan'ın en iyi üniversitesi olan Kabil Üniversitesi'ni kazandım. Sonra Türkiye burslarına başvurdum. 3 yıldır Türkiye'de sosyoloji okuyorum. Burada fikrim çok değişti. Afganistan'da sadece ailemi düşünüyordum. şimdi bir Müslüman olarak tüm insanları düşünüyorum ve eşit görüyorum. Bizler aynıyız ve eşitiz, Allahıma hamdolsun, şu an çok iyiyim. Burada kendimi evimde gibi hissediyorum. Bundan sonraki hayatımda da vatanım ve insanlık için elimden gelen herşeyi yapmak istiyorum...
MAALESEF ORTAK TARİHİMİZ İNSAN ENKAZLARI
İLE DOLUDUR
Bunun aynı zamanda sizin de hikayeniz olduğunu biliyorum. Her
yolculuk, her sefer insanı değiştirir, olgunlaştırır. Bakış açınız,
idrakiniz, hayata, çevreye dair duruşunuz her bir yolculukta
farklılaşır. Ben sizlerin özellikle şu ince ayrıntıya dikkat
etmenizi istiyorum. Gençler değişmek farklıdır, yabancılaşmak
farklı. Entegrasyon ile asimilasyon arasında çok keskin bir ayrım
vardır. Bir öğrenci kendi kültürü, değerleri, kökleriyle bağlarını
koparıyorsa o değişmiyor, bilakis yabancılaşıyor demektir.
Milletine tepeden bakanın kendine, ailesine, ülkesine faydası
olmaz. Biz bunun acısını çok çektik, hala da çekiyoruz. Asyalı,
Afrikalı ülkeler bunun bedelini yıllardır ödüyorlar. Maalesef ortak
tarihimiz bu tür insan enkazlarıyla, kayıp nesillerle doludur.
Sizler aynı zamanda çok kritik bir dönemde ülkemizde bulunarak
dünyanın yaşadığı en büyük insani dramlardan birine de yakından
şahit oluyorsunuz.
RABBİM BU DAYANIŞMANIN KARŞILIĞINI KAT BE
KAT VERİYOR
Suriye'de altı yıldır kardeşleriniz acımasız ve gayrimeşru bir rejim tarafından hunharca katlediliyor. 600 bin masum insan varil bombaları, balistik füze, işkence, kimyasal silahlarla öldürüldü. 13 milyon Suriyeli vatanından oldu. DAEŞ, PYD gibi terör örgütleri etnik temizlik ve soykırım uyguladı. Türkiye olarak biz Suriyeli kardeşlerimizi yalnız bırakmadık, onlara kapılarımızı açtık. Açmaya da devam edeceğiz. Soframıza bir tabak da onlar için koyduk. Bugün 3 milyon Suriyeli ve Iraklı muhacire ensar bilinciyle, komşuluk hukukuyla sahip çıkıyor. Rabbim de bu dayanışmanın, kardeşliğin bedelini kat be kat veriyor. Kişi başına gelirleri bizden kat be kat yüksek olan pekçok ülke bu vahşete kayıtsız kalıyor.
ELİ KANLI CANİLER NE ZAMANDAN BERİ
SİYASİ SIĞINMACI?
Denizlerde yaşanan insanlık dışı manzaraları eminim sizler de bizim
gibi yüzünüz kızararak esefle izliyorsunuz. İnsan Hakları
Beyannamesi'ni kaleme alanlar bugün insan haklarından sınıfta
kalmış durumda. 1994'de Ruanda'da 800 bin insan katledilirken
kılını kıpırdatmayanlar şimdi de benzer bir kayıtsızlığın
içindeler. Demokrasi karnesi hazırlayanlar kendi karnesindeki
kırıkları hiç gündeme getirmiyorlar. Terör örgütlerini savundukları
kadar masumların haklarını savunmuyorlar. Teröristlere çadır
kurdurmanın özgürlüklerle ne ilgisi var? Eli kanlı caniler ne
zamandan beri siyasi sığınmacı oldu. DAEŞ'e verdiğiniz tepkiyi
niçin PKK, YPG için esirgiyorsunuz. Birkaç gün önce şehit edilen
Rahman Nizami'nin idamını niçin sessiz kaldınız? Avrupa'dan bir
haykırış çıktı mı? Bunun adı çifte standart değil mi? Biz bunları
söylediğimizde beyefendiler hemen rahatsız oluyorlar. Tayyip
Erdoğan hemen dikkat oluyor.
BİZ GÜCÜMÜZÜ GÖZ
YAŞLARIYLA ISLANAN SECCADEDEN
ALIYORUZ
Rahman'ı idam edenler diktatör olmuyor, ona seyirci kalanlar
olmuyorr. İl toplantısında konuşan o zat ne yazık ki şahsıma
alçakla bir ifade kullandı. Bizim kandan beslendiğimizi söylüyor,
haddini bil haddini! Ben halkımdan besleniyorum. Kandan beslenen
birileri varsa 1960'da rahmetli Menderes'in ve iki arkadaşının
idamına zemin hazırlayan CHP zihniyetidir, sizsiniz. Medya
güçlerini, ekranlardaki tetikçilerini kullanarak bizi karalamaya,
itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Onların itibar suikastleri bizi
yıldırmaz. Onların hakaretleri bizi hakikatten alıkoymaktan ayrı
koymaz. Biz diklenmeden diklenmeye, mazlumun yanında durmaya devam
edeceğiz. Biz kuvvetimizi medyadan, sermayeden değil seccadelerini
gözyaşlarıyla ıslatan mazlumların dualarından alıyoruz. Onların
hayır duaları, bizimle olduğu müddetçe yılmadan, yorulmadan bu
kutlu yolda yürümeye, haksızlıkları dillendirmeyi sürdürürek devam
edeceğiz.
UNUTMAYIN: YANLIŞIN EN TEHLİKESİ DOĞRUYA
YAKIN OLANDIR
Şairin dediği gibi biz aşinaya aşina, biganeye biganeyiz. Ben
sizlerden her alanda algınızın açık olmasını, kendinizi
geliştirmenizi gündemi takip etmenizi istiyorum. Aklınızı ve
kalbinizi asla birilerine kiraya vermeyin. Tabanı ibadet, ortası
ticaret, tavanı ihanet olanlar var biliyorsunuz. Sakın onların
düştüğü oyuna düşmeyin. Akıllarını kiraya verenlerle sakın olmayın.
Vicdanınıza ipotek konmasına kesinlikle müsaade etmeyin. Unutmayın
yalnışın en tehlikesi doğruya en yakın olandır. Suret-i haktan
görünenler fark edilmesi en zor olanlardır. Maalesef biz bu konuda
çok büyük sıkıntılar yaşadık. Halen de yaşıyoruz. 40 yıl boyunca
devlet içinde gizli bir şekilde örgütlenen hizmet, eğitim, yardım
diyerek insanımızı kandıran yapı en büyük zararı gençlerimize
verdi.
PARALEL YAPININ TEZVİRATLARINI SİZLER
ANLATACAKSINIZ
Ülkemizin başarılı çocukları paralel ihanet çetesi tarafından
kandırıldı, kullanıldı. Bu ülkenin evlatları iyi niyetlerinin
kurbanı oldu. Bir taraftan örgütün devlet yapımızda, milletimizin
gönlünde açtığı yaraları sarmaya çalışıyoruz, diğer taraftan
dünyanın her yanında bu çetenin kirli yüzünü deşifre ediyoruz.
Sizlerden bu şer şebekesine asla prim vermemenizi bekliyorum. Bu
yapının tezviratlarına karşı hakkı ve hakikati anlatacak olan
sizlersiniz. Hiç endişeniz olmasın, Rabbimin karşısında rükuda
eğilmekten başka kimsenin karşısında eğilmeyiz. Bir kısmınız bu yıl
mezun olacak ve ülkesine dönecek. Ya da başka ülkede eğitim
hayatınıza devam edeceksiniz.
ALLAH KATINDA EN SEVİMLİ İŞ AZ DA OLSA
DEVAMLI OLANDIR
Ben sizlerden Türkiye'den ayrıldıktan sonra birbirinizle ve bizimle irtibatınızı koparmamanızı özellikle rica ediyorum. Bu irtibat geleceğe yönelik müşterek adımlarımızın da bana göre en önemli kaynağını oluşturacak. Her konuda birbirinizin yardımına koşmalısınız. Sizler Türkiye'yle, Türkiye'deki arkadaşlarınız da sizlerle bu irtibatı devam ettirmelisiniz. Bütün ailenizle olan ilişkilerinizi olabildiği kadar sıkı tutun, onlardan asla kopmayın. Burada aldığınız eğitim sadece bir anahtardır, kapıyı açacak olan sizin imanınız, ufkunuz ve dualarınızdır. Peygamberimizin şu tavsiyesini kendinize rehber edinin: Allah katında en sevimli iş az da olsa devamlı olandır... Mermeri delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir. Şunu aklınızdan çıkarmayın, artık bir ikinci bir vatanınız daha var. Türkiye her birinizin ikinci evi. Ne zaman ihtiyaç duyarsanız sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz.