Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan elektrik faturaları ve indirimler için net mesajlar: Öyle veya böyle inecek
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti sonrası dönüşte uçakta gazetecilerin sorularına yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan elektrik faturalarına yapılacak düzenlemelerin kabinede ele alınacağını duyurdu. Erdoğan 6 muhalefet partisinin buluşmasıyla ilgili de yorumlarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE ziyareti sonrası açıklamalarda
bulundu. KDV indiriminin fiyatlara yansımadığı eleştirilerine yanıt
veren Erdoğan, "Fiyatlar belli oranlarda geri gelmiş
görünüyor. Öyle veya böyle inecek" dedi. 6 muhalefet liderinin bir
araya gelmesini "Manidar" olarak nitelendiren Erdoğan,
"Cumhurbaşkanlığı Sistemini milletin kendisi getirdi, bunu kabul
etmeyenler millet iradesine saygısızlık yapıyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı'nın gündeminde Ukrayna-Rusya krizi başta olmak üzere
dış gelişmeler de vardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 yıl aradan sonra Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) ziyarette bulundu.Erdoğan, yurda dönüş yolunda BAE ziyaretini değerlendirdi ve gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
NTV'nin aktardığına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yöneltilen sorular ve alınan yanıtlar ise şöyle:
Cumartesi günü enflasyonla mücadele yolunda çok önemli bir karar açıkladınız. Gıda ürünlerinde KDV yüzde 1’e düşürüldü. Ancak özellikle marketlerde gıda ürünlerinde uygulamada bir sıkıntı olduğuna dair genel bir kanaat var. Özellikle zincir marketler cephesinde ilginç şeyler oldu. Örneğin KDV indirimi öncesi 30’lu bir koli yumurta 38,90 liradan satılıyordu. Açıklama sonrası aynı gün içinde aynı yumurta 45,90 liraya çekildi. Pazartesi günü zincir marketler yaptıkları 7 lira zammı, 3’er lira geri çektiler, toplamda koli başına 4’er lira zam yaptılar. Toplamda 50 bin şubesi bulunan bu zincir marketlerin organize hareket etmesi maddi anlamda bir milli güvenlik sorunu teşkil etmiyor mu? Enflasyonla Mücadele Timi kurulacağını söylemiştiniz. Bu tim enflasyonla mücadelede başarılı olabilir mi? Esnaf çocuğu bir gazeteci olarak biraz endişeliyim.
Bir defa hiç endişeli olmayın. Şu an itibarıyla gerek Hazine ve
Maliye Bakanlığımız gerek Ticaret Bakanlığımız bunları yakın
markaja almış durumda.
Bazı ürünlerde KDV indirimi sonrası fiyatlar belli oranlarda geri gelmiş görünüyor. Öyle veya böyle inecek.
Ben tabii Hazine ve Maliye Bakanımıza “Süratle bunların üzerine gitmeniz gerekiyor” dedim. Onların patronlarıyla da bizzat Nureddin Bey görüşmek suretiyle bunların üzerine gitmeye ve bir de bunları teftişe devam edeceğiz. Biz devlet olarak temel gıda ürünlerinde KDV’yi yüzde 8’den yüzde 1’e indirdik ama bir de dedik ki siz de indireceksiniz. “Biz nasıl KDV’yi 7 puan indirdiysek, buna ek olarak sizden de burada en az yüzde 7 fiyat indirimi bekliyoruz” dedik. Ki bu toplamda 14 puan eder. Onlardan da daha sonra bu istikamette açıklamalar aldık. Şimdi bu devam etmezse biz bunların üzerine çok farklı bir şekilde gideceğiz. Bir defa vatandaşımızı bunlara ezdirmeyeceğiz. Bunların üzerine üzerine gideceğiz. Böylece meyveydi, sebzeydi, hububattı, yumurtaydı, süt ve süt mamulleriydi aklınıza ne gelirse, tüm temel gıda ürünlerinde gerekli olanı yapacağız. Şurada 1-2 ay içerisinde bu rafların nasıl düzeldiğini hep beraber göreceğiz. Hiç endişeniz olmasın.
6 muhalefet lideri bir toplantı yaptı. “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi keyfi ve kural tanımaz bir sistem” dediler ve bunun yerine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemini istediler. Bununla ilgili mutabakat metnini de 28 Şubat’ta yayınlayacaklarını söylediler. Bu konuda görüşleriniz nedir?
Bir defa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini bu milletin kendisi getirmiştir. Bunu kabul etmeyenler en başta millet iradesine saygısızlık yapıyor demektir. Tabii bunların bir araya gelmeleri manidar. Niye 28 Şubat? Bu da garip. Öbür taraftan HDP’yi çıldırtıyorlar. Oldu olacak onu da alın yanınıza. Bunlar daha çok bir araya gelirler ama bunlardan bir şey çıkmaz. Biz ise Cumhur İttifakı olarak; AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisi olarak emin adımlarla kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz, devam edeceğiz. Hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Vatandaşlarımızın herhangi bir sıkıntı çekmesine sebebiyet verecek adımlara fırsat vermeyiz. Zaman zaman ekonomi ile alakalı konularda yalan yanlış konuşuyorlar. Ama gerek elektrik konusunda gerek diğer konularda, bunların hiçbirine biz vatandaşımızı ezdirmeyeceğiz ve vatandaşlarımızla geleceğe yönelik adımlarımızı kararlı bir şekilde atmaya devam edeceğiz.
Haşa öyle şey olur mu?
İleride bu 6 muhalefet partisinden Cumhur İttifakı ile birlikte
olmak isteyenlere kapınız açık mı?
Haşa. Öyle bir şey olur mu? Böyle bir şeye benim kendi tabanım da
müsaade etmez.
Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerde yeni bir
dönemin başladığını anlıyoruz. Aynı çerçevede Suudi Arabistan ile
de benzer bir yakınlaşma olacağı yönünde haberler çıkmıştı. Yakın
zamanda bir Riyad ziyareti söz konusu mu? Oradaki görüşmeler nasıl
ilerliyor? Bir de İsrail Cumhurbaşkanı da mart başında Türkiye’ye
geliyor. Bu ziyaretten beklentileriniz nelerdir?
Biz
Suudi Arabistan’la da olumlu diyalogumuzu sürdürüyoruz. Önümüzdeki
dönemde somut adımlarla ilerleme arzusundayız. Suudi Arabistan ile
bu süreci olumlu istikamette geliştirelim istiyoruz. İsrail
Cumhurbaşkanı Sayın Herzog’la da muhtelif vesilelerle olumlu
telefon görüşmeleri gerçekleştirmiştik. Kendisinin mart ayında
ülkemize bir ziyareti öngörülüyor. Tabii bu ziyareti olumlu
karşılıyoruz. İnşallah uzun bir aradan sonra böyle bir adımın
atılması Türkiye-İsrail ilişkileri açısından iyi olacaktır.
Tırmandırılan bir Ukrayna-Rusya krizi var. Son günlerde
özellikle Avrupa ve ABD’nin -hatta yön vererek- işgal noktasında
sürekli tansiyonu yüksek tutmaları söz konusu. Batı’nın bu tutumunu
nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin de Sayın Zelenski ile görüşmeniz
olmuştu. Sayın Putin ile görüşmeniz, değerlendirmeniz olacak mı?
Olası bir işgal, Türkiye'yi nasıl etkiler?
Sayın
Zelenski, kendisiyle yaptığımız görüşmede, “Putin, Zelenski,
Erdoğan” olarak yapılacak üçlü bir görüşmeye olumlu yaklaştığını
ifade etti. Sayın Putin’in de bu konuya olumlu yaklaşması halinde
İstanbul veya Ankara’da bir araya gelmeyi inşallah
gerçekleştirebiliriz. Bu arada da Sayın Putin ile telefon
diplomasisi yapmak suretiyle buna nasıl baktığını kendisinden
öğrenmek isteyeceğim. Buna göre de işi takip etme gayreti
içerisinde olacağız. Zira bölgede gerçekten bir savaş çıkması hayra
alamet değildir. Böyle bir şey bölgenin sağlığı açısından isabetli
olmaz.
Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki adaları silahlandırması
sorunu üzerinden Türkiye ve Yunanistan arasında bir gerilim var.
Son olarak Türkiye’nin ‘Yunanistan bundan vazgeçmezse bu adaların
egemenliği tartışılır” sözlerine Atina’dan yanıt geldi, “Bu
suçlamaları reddediyoruz” deniliyor. Netleştirmek adına; bizim
itirazımız ne? Silahlandırma sürerse Türkiye’nin Atina’ya karşı ne
tür adımları olabilir?
Silahsızlandırılmış statüde
bulunan adalarda anlaşmalara aykırı olarak yürütülen askeri
faaliyetlere sessiz kalmamız mümkün değil. Nitekim bu konuyu BM’nin
gündemine taşıdık. Önümüzdeki dönemde de gündemde tutmayı
sürdüreceğiz. Bu konuda ayrıca Bakanımız bunlara bir uyarıda
bulundu. Fakat Yunanistan’ın bu işi böyle devam ettirmesi halinde
tabii ki gerekli olan neyse bu uyarıyı biz de en üst düzeyde
yaparız. Çünkü malum, adalar konusu hep tartışmalıdır. Bizi bu
tartışmalı konuları gündeme getirme mecburiyetinde bırakabilirler.
Bunun için de Bakanım “Bizi bu konuları tartışmaya açmak zorunda
bırakmasınlar” diye onlara alt düzeyden bir uyarı yaptı. Hayırlı da
oldu.
Son dönemde Türkiye ile Orta Doğu ülkeleri arasındaki
ilişkiler ivme kazandı ama yakın zamanda Batılı bir ülkeye,
özellikle Avrupa Birliği ülkelerine herhangi bir ziyaret olacak mı?
Mültecilerle ilgili daha önce başlatılan bir süreç var. Bu anlamda
görüşmeler devam edecek mi? Bununla ilgili Avrupa Birliği’nden
Türkiye’ye yardım konusunda yeni bir taahhüt söz konusu mu? Bir de
yakın zamanda kıyafetlerine el konarak sınır dışı edilen ve
Yunanistan sınırında donarak ölen mültecilerin sayısı arttı. Buna
yönelik yorumunuz nedir?
Özellikle Yunanistan sınırında
19 insanın donarak ölmesi yenilir yutulur bir olay değil. Tabii biz
bunu Avrupalılara her halükârda duyuruyoruz. Elbette göçmenler için
kendi yaptıklarımızı da duyuruyoruz. Bundan sonra da yine duyurmaya
devam edeceğiz. Diğer taraftan, Avrupa’da “görüşme yapalım” diyen
devlet başkanları var. Onlarla da belki bu hafta veya önümüzdeki
hafta içerisinde video konferans görüşmeleri yapmaya devam
edeceğiz. Bu arada mesela Hazine ve Maliye Bakanımızın bir
İngiltere seyahati oldu ve buradaki görüşmeleri çok çok verimli
geçti. Tabii Ukrayna ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne
gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerimizin yanı sıra yakın bir zamanda
gerek İsrail’in Türkiye’ye yapacağı ziyaret gerekse bizim Senegal
ve Kongo’ya yapacağımız ziyaretler de önümüzdeki dönemin en can
alıcı hareketliliği olacak. Temennimiz o ki bu ziyaretleri verimli
bir şekilde sürdürmeye devam edelim. Bu konuda ilgili bakan
arkadaşlarımız da yeni ziyaretlerini sürdürmeye devam edecekler.
Örneğin önümüzde bir Münih Konferansı var. Münih Konferansı’na
Dışişleri Bakanımız katılıyor, orada bazı görüşmeler yapacaklar.
Bunun dışında, Cumhurbaşkanlığı Sözcümüz İbrahim Kalın ve Dışişleri
Bakan Yardımcımız Sedat Önal’ın bir İsrail ziyareti olacak. Sayın
Herzog'un ülkemize planlanan ziyaretinin hazırlıklarını ele
alacaklar. Bu trafiği biz bu şekilde devam ettiriyoruz.
Macron, Putin ile bir görüşme yaptı ve sonrasında dünya
çalkalandı, özellikle sosyal medyada Macron’a yönelik muamele çok
konuşuldu. Bu konudaki değerlendirmenizi merak ediyorum. Bu
gerçekten de sizin “Avrupa’da bu krizi çözecek lider yok”
ifadenizin bir anlamda teyidi mi oldu?
Sayın Putin ve
Macron’un görüşmesinde ortaya çıkan görüntünün ne anlama geldiği
hususunda bizim ilave bir yorum yapmamıza esasen gerek bulunmuyor.
Biz Ukrayna-Rusya arasındaki krizin diplomatik ve barışçıl yollarla
çözüme kavuşması için üzerimize düşen sorumluluğu samimi bir
şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz. Gerek Sayın Putin’le gerek
Sayın Zelenski’yle yakın bir diyalog ve iş birliği içindeyiz. Bunun
tansiyonun düşürülmesi için kullanılabilecek önemli bir imkân
olduğunu düşünüyorum.
Libya’daki son gelişmeler ciddi endişe verici. Son olarak Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe’ye bir suikast girişimi oldu. Tobruk’taki Temsilciler Meclisi ile uluslararası meşruiyeti olan yönetim arasında kriz yaşanıyor. Libya’da Türkiye’nin sahada ve masada oyun değiştirici rolü sayesinde bir kazanım elde edilmişti. Bunun devam etmesi adına Türkiye yeniden ağırlığını koyacak mı? Türkiye’nin bundan sonra atacağı adımlar neler olacak? Bugün Birleşik Arap Emirlikleri’nin de Libya’da bir anlamda Türkiye’ye muhalefet eden politikalarından geri adım attığını duyduk. Daha kolaylaşacak mı bundan sonraki süreç, yoksa zorlaşacak mı?
Şu anda Libya’da bizim geri durmamız söz konusu değil. Libya’ya başından itibaren elimizden gelen her türlü desteği nasıl verdiysek, bundan sonraki süreçte de elimizden gelen desteği vermeye gayret edeceğiz. Bütün mesele, Libya’da liderler seviyesinde bir süreci takip etmek mi; yoksa Libya halkının müreffeh, huzurlu bir geleceğini sağlayacak bir seçime yardımcı olmak mı? Biz ikinciyi tercih ediyoruz. İstiyoruz ki öyle bir seçim yapılsın ki bu seçimle beraber Libya halkı hakikaten istediği, arzu ettiği bir yönetim biçimine kavuşsun. Şu anda bunun arayışı içerisindeyiz. Tabii Sayın Dibeybe’ye karşı yapılan girişim üzücüdür. Diğer taraftan burada Fethi Başağa da adaylığını açıkladı. Bizim Fethi Başağa ile olan münasebetlerimiz iyidir. Öbür tarafta Dibeybe ile de iyidir. Bunun yanında yine Halid el-Mişri ile de münasebetlerimiz iyidir. Bütün mesele, Libya halkının burada tercihini kimden yana yapacağı, nasıl yapacağıdır. İnşallah en kısa zamanda hayırlısıyla bir neticeye varılmasını arzu ediyoruz. Fakat burada bir geçici yönetim mantığı var. Bu geçici yönetim mantığında da işte 1,5 yıllık bir hükümet kurulsun deniliyor. Ben böyle bir yaklaşımı Libya için doğru bulmuyorum. Burada adam gibi bir seçim yapılmalı ki Libya bu noktada güçlü bir yönetim kadrosuyla uzun süreli bir adımı atmış olsun.
Siyasi Partiler ve Seçim Kanununda değişiklik öngören çalışma yürütülüyor. Bu çalışmaya son şekli verildi mi? Sizin önünüze geldi mi? Ana hatlarını paylaşabilir misiniz? Meclis gündemine ne zaman gelir?
Bu konuyla ilgili arkadaşlarımızın hazırladığı taslak metni Sayın Bahçeli’ye takdim ettim. Fethi Bey ile Hayati Bey çalışmalarını sürdürüyorlar. Büyük Birlik Partisi’nin yapmış olduğu çalışma da zaten önlerine gelmişti. Çok kısa bir zaman içerisinde nihai kararı verip ona göre de adımı atabiliriz. Bu noktada herhangi bir sıkıntı söz konusu değil.
Elektrikte yeni düzenleme
Kabinenin ve sizin elektrik faturalarıyla
ilgili çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Herhalde Kabine
toplantısında da bu konu gündeme gelecek. Sayın Bahçeli, partisinin
Grup Toplantısında, “Elektrik dağıtımı devlet eliyle yapılsın,
vergi yükü azaltılsın” önerisinde bulundu. Paketin içeriği netleşti
mi? Bir de Kemal Kılıçdaroğlu, “İndirim yapılana kadar elektrik
faturamı ödemeyeceğim.” dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir siyasi partinin genel başkanı, “Ben elektrik faturasını
ödemeyeceğim” diyorsa bu ne anlama gelir? Sen elektrik faturanı
ödemediğin zaman yapılacak işlem nedir? Elektriğin kesilmesidir.
Diğer taraftan bu konuyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımız hazırlıklarını yapıyor. İnşallah Kabine Toplantısında
etraflıca görüşeceğiz ve ondan sonra da açıklamamızı bütün
detaylarıyla yapacağız.
2021’in ağustos ayından beri bir sosyal medya yasası
çalışması yapıldığını biliyoruz. Almanya modeli konuşulmuştu.
Dezenformasyon ve sahte haberlerin sonu gelmiyor. Özellikle de
anonim yani kimliksiz hesapların oluşturduğu tahribat söz konusu.
Sahte hesaplardan yalan, dezenformasyon, itibar suikastı, iftira
gibi suçlar işleniyor. Kamuoyunda bir rahatsızlık söz konusu. Tabii
bu yasa konusunda bir beklenti de var. Bu yasa çalışması ne
durumda. Ne zaman Meclis’e gelir? Bu yalan ve dezenformasyonun
önüne nasıl geçilir?
Öncelikle sosyal medya elbette ciddi bir imkân. Ama bu imkânın dezenformasyon ve yalan haberle gerek kişilik haklarını gerek toplum huzurunu gerek ülke güvenliğini tehdit eder şekilde kullanılmasına sessiz kalmak da söz konusu olamaz. Geldiğimiz nokta, dezenformasyonla daha etkin mücadele etmek adına yeni kanuni düzenlemeler yapmayı zaruri kıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığımız teknik çalışmalarını tamamladı. Ardından da Meclis’te AK Parti Grubumuz bu çalışmayı tekâmül ettirmek üzere çalıştı. Ortaya çıkan metin üzerinde Fuat Oktay Bey’in başkanlığında arkadaşlarımız toplantılar gerçekleştirdi. İçişleri Bakanımız, Adalet Bakanımız, İletişim Başkanımız ve ilgili kurum kuruluşlarımızın yöneticileri de çalışma toplantılarında yer aldı. Son toplantıyı da inşallah pazartesi günü gerçekleştirecekler. Çalışmalarda sona gelindi diyebiliriz. Ardından bu süreç Meclis’e geçecek ve orada tamamlanacak. Tabii bu çalışmada üç ana unsur var. Her şeyden önce yalan haberin, dezenformasyonun yayılmasını, sistematik bir şekilde yaygınlaşmasını engelleyecek bir düzenlemeden söz ediyoruz. İkincisi, yoğunlukla sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen dezenformasyon faaliyetlerine karşı sosyal ağ sağlayıcılarına, sosyal medya şirketlerine ve kullanıcılarına yönelik yeni düzenlemeler ve sorumluluklar gelmiş olacak. Üçüncüsü de internet haber sitelerine yine dezenformasyonu önleme adına bazı sorumluluklar getirilecek. Dezenformasyonla mücadele ile ilgili adımları kararlı ve süratli bir şekilde takip ediyoruz ve gerekli adımları da atacağız.