Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan çok çarpıcı BM makalesi
Abone olErdoğan, ABD merkezli "Foreign Policy" dergisi için Birleşmiş Milletler'in yaşadığı itibar krizi ve buna yönelik reform önerilerini değerlendirdiği bir makale yazdı.
Birleşmiş Milletler toplantısı için ABD'de bulunan Cumhurbaşkanı
Erdoğan "Foreign Policy" dergisindeki yazısında çarpıcı
değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, "İnsanlığın kalbi olması
beklenen Birleşmiş Milletler'in nabzı bugün atmamaktadır. Küresel
liderliğe çok ihtiyaç duyulan bugünlerde Birleşmiş Milletler'i
yıkmak değil, iyileştirmek durumundayız" ifadelerine yer verdi.
Erdoğan'ın yazısından öne çıkanlar şöyle;
- İnsanlığın kalbi olması beklenen Birleşmiş Milletler'in
nabzı bugün atmamaktadır. Küresel liderliğe çok ihtiyaç duyulan
bugünlerde Birleşmiş Milletler'i yıkmak değil, iyileştirmek
durumundayız. Küresel güçlerin yardım etmemesi durumunda
uluslararası toplumun geri kalanı BM'de kapsamlı bir reform
sürecini başlatmalıdır. Irak, Suriye ve diğer yerlerde çözümün
parçası olan Türkiye, küresel bir lider haline
gelmiştir.
İşte Erdoğan'ın makalesinin tamamı;
Dünyanın
her yerinden liderlerin, New York'ta bulunan BM'de toplanarak
insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük sorunları masaya
yatırdıklarını belirten Erdoğan, bu toplantının "Birleşmiş
Milletleri tüm insanlar için kayda değer kılmak" ana temasıyla
düzenlenmesinin, temanın örgütün yaşadığı gerçek zorlukların bir
özetini sunması noktasında dikkati çekici olduğunu ifade etti.
Erdoğan, zira BM'nin farklı kuruluşlarında görevli personelin çabalarına rağmen eşi benzeri görülmemiş bir itibar krizi yaşandığını vurguladı.
"BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN NABZI BUGÜN
ATMAMAKTADIR"
BM'nin mevcut sorunlarının kökeninde Güvenlik Konseyi'nin "dünyanın
her yerinde barış ve güvenliği tesis etme" sözünü yerine
getirememesinin yattığına işaret eden Erdoğan, makalesinde şu
değerlendirmeye yer verdi:
"Örgütün bu en üst karar alma organı Bosna'dan Ruanda'ya, Suriye'den Yemen ve Filistin'e kadar birçok yerde yaşanan suçları engelleyememiş, bu menfur saldırıların sorumlularını adalete teslim edememiştir. Dünyanın farklı bölgelerindeki otoriter rejimler, Birleşmiş Milletlerin gözleri önünde masum sivilleri konvansiyonel silahlar ve kitle imha silahlarıyla hedef almış, bazı rejimler hiçbir yaptırımla karşılaşmaksızın soykırımlar gerçekleştirmiştir.
Örgüt, aynı zamanda aşırı yoksulluk ve yetersiz beslenmeden muzdarip bulunan milyonlarca çocuğu yüzüstü bırakmış, Türkiye'nin de çok iyi bildiği üzere mültecilerin acısını dindirecek adımları atamamıştır. Bu listeyi uzatmak mümkündür. Ancak insanlığın kalbi olması beklenen Birleşmiş Milletlerin nabzı bugün atmamaktadır."
"KÜRESEL LİDERLİK YENİDEN TANIMLANMALIDIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, örgütü eleştirenlerin ne yapılması gerektiği
hususunda ikiye ayrıldığına işaret etti.
İlk grubu oluşturan Türkiye ve Almanya'nın da aralarında bulunduğu ülkelerin, BM'nin yaşadığı sorunların çözülebilmesi için reform çağrısında bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, makalesine şöyle devam etti:
"Karşı kamp ise Amerika Birleşik Devletleri'ni kapsamakta, Birleşmiş Milletler'in zayıf yönlerini istismar ederek liberal uluslararası düzenin altını oymaya çalışmaktadır. ABD Başkanı Donald Trump'ın, BM İnsan Hakları Konseyi ve UNESCO'dan çekilme ve Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'na mali yardımlarını durdurma kararları bu durumun açık örneğidir. Trump, bu yaklaşımını salı günü yaptığı konuşmada 'ilkeli realizm politikası' olarak nitelemiştir.
Küresel liderliğe çok ihtiyaç duyulan bu günlerde Birleşmiş Milletleri yıkmak değil, iyileştirmek durumundayız. Eğer büyük güçler bu sorumluluğu üstlenmek istemiyorsa, mevcut sistemden fayda sağlayan bir avuç ülke reform yapmak istemiyorsa ve ABD'nin de aralarında bulunduğu Birleşmiş Milletlerin mimarları tek taraflı adımlar atarak çok taraflılık ilkesine zarar veriyorsa, 'küresel liderliğin' yeniden tanımlanma zamanı gelmiş demektir."
"TÜRKİYE KÜRESEL BİR LİDER HALİNE GELDİ"
Başkan Erdoğan, birkaç ülkenin elindeki tekeli kırmak ve küresel
sorunları çözme iradesi gösteren ülkelerin müşterek liderliğini
ortaya koymak zorunda olduklarını vurguladı.
"Eğer büyük güçler adım atmıyorsa ya da atamıyorsa milletler topluluğu, BM veya başka örgütlerin çatısı altında gerekeni yapmalıdır." ifadesini kullanan Erdoğan, makalesini şöyle sürdürdü:
"Türkiye, bu topluluğun üyesi olacaktır. Geçtiğimiz 20 yıllık dönemde ihmal edilen meselelere dikkati çeken ülkemiz, 2013'te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerine atıfla 'Dünya Beşten Büyüktür' kampanyasını başlattı. Bu kapsamda Birleşmiş Milletlerin ciddi bir itibar krizi yaşadığına dikkati çekerek tüm taraflara örgütü daha demokratik, eşitlikçi ve çok taraflı bir yapıya kavuşturma çağrısında bulunduk.
Bugün bir kez daha milletler topluluğuna BMGK'deki daimi üyelik uygulamasına son verilmesi, üye sayısının 20'ye çıkarılması ve tüm ülkelerin bu platformda sırayla temsil edilmesi davetimi tekrarlıyorum. Türkiye, bir askeri veya ekonomik süper güç olmamakla birlikte Irak, Suriye ve diğer yerlerde çözümün parçası olarak küresel bir lider haline gelmiştir."
"BM KAPSAMLI BİR REFORM SÜRECİ
BAŞLATMALIDIR"
Başkan Erdoğan, bugün 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyon
mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye'nin dünyanın önde gelen insani
yardım bağışçıları arasında bulunduğunun altını çizdi.
Uluslararası toplumun diğer üyelerinin üzerine düşeni yapması gerektiği çağrısında bulunan Erdoğan, "Öte yandan mülteci krizinin ulaştığı boyutlar, bu meselenin Birleşmiş Milletler gibi örgütler aracılığıyla daha yakın iş birliği yapılmadan çözülemeyeceğini ortaya koymaktadır. Küresel güçlerin yardım etmemesi durumunda uluslararası toplumun geri kalanı inisiyatifi eline alarak, Birleşmiş Milletler'de kapsamlı bir reform sürecini başlatmalıdır. Zira biz daha kayda değer bir uluslararası sistemin kurulması için mevcut yapıyı tamamen ortadan kaldırmak gerektiğine inanmıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın her yerinden insanların üzerine düşen sorumluluğun bir araya gelerek barış, istikrar ve güvenliği herkes için sağlayacak adımları atmak olduğunu belirterek, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu artık dünya liderlerinin konuşmalar yapmak ve şikayetlerini sıralamak için geldiği bir platformdan daha fazlası haline gelmelidir. 2018, yeni bir Birleşmiş Milletler sisteminin temellerinin atıldığı yıl olmalıdır." görüşünü aktardı.