Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan bomba Kudüs mesajı
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kudüs konusunda ABD'yi bir kez daha uyararak, yaşananların insanlığın ve özellikle de Müslümanların uyanışına vesile olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kudüs meselesinin topyekun insanlığın ve özellikle de Müslümanların uyanışına vesile olacağını söyledi. Türkiye'nin mülteciler konusundaki hassasiyetini bir kez daha dile getiren Erdoğan, Suriyeli mültecilere harcanan ödenek konusunda kendilerini eleştiren CHP'ye yüklendi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da Dünya Göçmenler Günü dolayısıyla dün düzenlenen "Anadolu Dünya Dolu" programında konuştu. Türkiye sınırını aşarak Avrupa'ya giden mültecilerin, çocuklarına dahi el konulduğunu ve din değiştirmeye zorlandığını söyleyen Erdoğan, insanlığın kıyıya vurduğunu ve insanlığın öldüğünü kaydetti.
Erdoğan, Akdeniz'de, Ege'de Avrupa'ya doğru giden kırık dökük teknelerdeki, botlardaki insanları kurtarmak için gemi göndermek yerine, savaş helikopteri göndermeyi teklif eden yazarların Avrupa'da revaçta olmasının durumu vahim hale getirdiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kucağındaki çocuğuyla beraber umuda koşan bir babanın ayağına çelme takacak kadar insanlıktan çıkmış bir Avrupa'nın artık kendini sorgulama zamanı çoktan gelmiştir. Bugün Avrupa genelinde 10 binin üzerinde kayıp göçmen çocuğu var. Eğer böyle bir durum bizim ülkemizde olsaydı, inanın bana dünyayı başımıza yıkarlardı. Biz, ülkemizde doğan çeyrek milyon sığınmacı bebeğine, eğitim öğretim çağındaki 600 binin üzerinde göçmen çocuğuna tüm imkanlarımızla sahip çıktığımız halde, yardım programları tıkanıyor. Batı ülkelerinin göçmenler konusundaki insanlık dışı politikasının farklı coğrafyalarda çok daha acı sonuçları da ortaya çıkıyor."
"MODERN KÖLELİKTİR": Libya'nın, Afrika ve Kuzey Afrika üzerinden Avrupa'ya geçmek isteyenler için adeta bir transit durak görevi gördüğünü dile getiren Erdoğan, ülkedeki karışıklıklar sebebiyle bu durumun kontrol altına alınamadığına dikkati çekti. Erdoğan, "Bugün 700 bin göçmenin, başka bir yere gidemediği için Libya'da mahsur kaldığı ifade ediliyor. Bu durum, bizim paramızla bin lira gibi bir meblağa istenildiği kadar ve istenilen şartlarda çalıştırılabilen modern kölelerin alınıp, satıldığı pazarların kurulmasına yol açmıştır" dedi. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
"Petrol paralarının, yüksek teknoloji gelirlerinin, lüks harcamaların sadece bir aylık bedeliyle, tamamının hayatı kurtarılabilecek bu kişilerin bin liraya süresiz, şartsız, köle gibi çalıştırılmasının utancı tüm insanlığı bedbaht etmeye yeter. Türkiye olarak biz, Suriye ve Irak'taki çatışmalardan kaçarak ülkemize gelen 3,5 milyona yakın kardeşimize herhangi bir hesapla değil, sadece Allah için kucak açtık. Avrupa'nın tamamındaki Suriyeli sığınmacı sayısı ise yaklaşık yarısı Almanya'da olmak üzere toplam 987 bindir. Almanya kendi sınırları içerisindeki sığınmacılar için '2016 yılında 16 milyar avro harcadığını' beyan ediyor. Biz de ülkemizdeki sığınmacılar için kamu kuruluşlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla, belediyelerimizle, vatandaşlarımızın kendi inisiyatifleriyle 7 yılda toplam 30 milyar dolarlık bir harcama yaptık."
"VEREN EL, ALAN ELDEN HAYIRLIDIR"
"Birileri, bizim bu paraları sanki sığınmacılara harcamayıp, kendi bütçemize aktardığımız intibasını vermeye çalışıyor." diyen Erdoğan, AB'nin geçen yıl, Türkiye'ye verdiği sözün 3 milyar avro artı 3 milyar avro şeklinde olduğunu hatırlattı.
AB'nin, uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla Kızılay'a gönderdiği rakamın 900 milyon avro olduğunu belirten Erdoğan, BM Mülteciler Komiserliği'nin ise 600 milyon dolar gönderdiğini kaydetti.
Erdoğan, sadece Türkiye'nin 30 milyar dolar harcadığını tekrar vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bunları kendilerine sorduğumuzda aldığımız cevap ne biliyor musunuz? 'Biz, onu bütçeye koyduk.' Koydunuz da bizim bu kuruluşlarımıza gelen bir şey yok. Devamlı hemen bakıyorsunuz, ipe un seriyorlar. Verseler de vermeseler de biz veren el, alan elden hayırlıdır anlayışıyla bu desteğimizi vermeye devam edeceğiz. Çünkü bu millet ensar olmanın ne demek olduğunu gayet iyi bilir. Hamdolsun Türkiye bu yardımları hiçbir sıkıntıya düşmeden yapabilecek imkanlara sahip bir ülkedir."
"ANA MUHALEFET NİYE PEŞİNE DÜŞTÜ BİLEMİYORUZ"
AB'nin yardım konusunda söz verdiği ilk dilimin, 1 milyar avrosunun dahi gelmediğine dikkati çeken Erdoğan, bütün bunlara karşılık Türkiye'nin görevini yerine getirdiğini söyledi.
"Hadi Avrupalıların riyakarlıklarını anladık da bizim ana muhalefet partisi niye bu işin peşine düştü, onu bilemiyoruz" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ana muhalefetin başındaki zat 'Nerede bu 30 milyar dolar?' diye sorup duruyor. Ömründe bir tek garibe üç kuruşluk faydası olmayıp, bir yaşındaki çocuğu bile sigortalı yapacak kadar helal haram nedir bilmeyenden, böyle bir şeyi sorma hakkı olabilir mi? Bir yaşındaki torununa SSK'dan kalkıp imkan hazırlıyor. 15 yaşındaki çocuğunu SSK'lı yapıyor. Bu zatın hesap uzmanlığını, ekonomi bilgisini, insanlık anlayışını biz SKK döneminden iyi biliriz. Halbuki azıcık hesap kitap bilse, yemesiyle, içmesiyle, barınmasıyla, eğitimiyle, sağlığıyla, belediye hizmetleriyle her şeyiyle bu insanlar için kişi başına yapılan aylık harcamanın birkaç yüz dolar civarda olduğunu kendisi de görecek."
Bu paranın sığınmacıların eline verilmediğini belirten Erdoğan, "Onlara yapılan tüm hizmetlerin maliyetidir. Biz bu konuyu para üzerinden konuşmaktan gerçekten hicap duyuyoruz ama birilerinin milletimizin kafasını karıştırmak için ortaya attığı iftiraları, yaptığı bühtanları da karşılıksız bırakamayız" ifadelerini kullandı.
"KARDEŞ KARDEŞE BÖYLE ZAMANLARDA LAZIMDIR":
Anadolu’nun asırlar boyunca bir göçmenler yurdu olduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Siz bakmayın bugün Avrupalıların, Amerikalıların göçmenleri böylesine dışladığına, ötekileştirdiğine bu coğrafyaların hepsi de göçmenler tarafından bugünkü haline getirilmiştir. Batı’da öyledir, Amerika’da öyledir. Üstelik bu serencamın altında çok büyük acılar, çok büyük katliamlar çok büyük utançlar da vardır. Hamdolsun bizim böyle bir yüz karamız asla yoktur. İspanya’daki Yahudiler topraklarından kovulup gidecek yer bulamadıklarında bizim ecdadımız onlara kapılarını açmıştır. Polonya’daki muhalifler ülkelerinden sürülüp gidecek yer bulamadıklarında İstanbul’un hemen yanı başında onlara yer göstermişizdir. Kafkasya’da, Balkanlar’da, Orta Asya’da, Güney Asya’da, Kuzey Afrika’da ve dahi dünyanın neresinde başı sıkışan, kendisine sığınacak güvenli bir liman, geleceğini kurabileceği huzurlu bir yuva arayan varsa hepsine Anadolu kapıları daima açık olmuştur. Bugün de Suriye’den Irak’tan başka yerlerden kardeşlerimiz başları sıkıştığında hemen Anadolu’ya yönelmişlerdir. Doğru da yapmışlardır, kardeş kardeşe böyle zamanlarda lazımdır. İyi günde dost çok bulunur, önemli olan kötü günlerinde bu insanların yanlarında olabilmektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu’nun sadece dışarıdan göç almakla kalmadığını ve aynı zamanda dışarıya da göç verdiğini, bugün Avrupa’da sayısı 5 milyonu aşan Türk vatandaşının bulunduğunu anımsattı.
"TURİSTİK SEYAHATE GİTMEDİ, BAY KEMAL"
Aliya İzzetbegoviç'in "Her şey bittiğinde düşmanlarımızın sözlerini değil, dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız" ifadesini aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu söz bize Peygamber Efendimizin, 'Sizden biriniz bir yanlış gördüğünde eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse diliyle ihtar etsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin.' emrini hatırlatıyor. Göçmeler konusunda biz elimizle yapabildiğimiz her şeyi yapıyoruz. Müdahale alanımızın dışındaki konularda her platformda meseleleri dile getirerek dilimizle ihtar görevini de gerçekleştiriyoruz. İşte bugün bakın Başbakanımız, bir heyetle Bangladeş'te. Turistik seyahate gitmedi, Bay Kemal. Nereye gitti Rohingya Müslümanları var ya Myanmar'dan kovulan, göçe zorlanan, o dereleri, o bataklıkları geçerken bazı çocukların, annelerin, babaların ölümünü sizler de ekranlarda izlemişsinizdir. Oradaki aileleri görmeye, 'onlara nasıl yardım edebiliriz' bunu yerinde tespit etmek için Bangladeş'e gitti. Orada kampları ziyaret edecekler. Bir ay önce Dışişleri Bakanı, eşim, sivil toplum kuruluşları da gitmişti. Takip ediyoruz. Sahra hastanesi vesaire neler yapabiliriz onun üzerinde duruyoruz."
"KARAR, BU ZULMÜN ADETA ÖDÜLLENDİRİLMESİDİR"
Türkiye'nin bulunduğu coğrafyadaki sorunların çoğaldığını ve derinleştiğini belirten Erdoğan, bu sorunlara karşı artık kalple buğzetmekle yetinmeyeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD tarafından Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması kararına tepki göstererek, şöyle konuştu:
"Kudüs, İsrail'in işgalinden beri kesintisiz şekilde huzursuzluğun, haksızlığın, adaletsizliğin yaşandığı bir yer haline gelmişti. İsrail'in Kudüs ile birlikte tüm Filistin'de uyguladığı devlet terörünün acı görüntüleri hepimizin hafızalarındadır. Amerika'nın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı, bu zulmün adete ödüllendirilmesidir, teşvik edilmesidir. Kudüs meselesi sadece kalple buğzedilerek geçiştirilebilecek bir konu değildir. Hatta bu konudaki sorumluluğumuzun gereğini sadece dille ifade ederek de yerine getirmiş olamayız. Kudüs konusunda mutlak somut, elle tutulur, gözle görülür netice almaya yönelik adımlar atmak zorundayız. Müslümanlarla birlikte Hristiyanların da kutsal mekanlarını barındıran Kudüs'ü İsrail gibi işgalci bir gücün insafına terk etmek insanlığı bin yıl geriye götürecek tehlikeli bir sürecin kapısını açmaktır."
"ALLAH GÖZLERİNİ DOYURSUN"
Kudüs gibi mübarek toprakların geçmişte çok büyük acılara şahitlik ettiğini dile getiren Erdoğan, "Üzerine dökülen çok kanı emmek zorunda kaldı. Bugün Kudüs'te ve Filistin şehirlerinde ağlatılan her çocuk, acı çektirilen her anne, vurulan, dövülen, hakaret edilen her insan yaklaşan yeni bir fırtınanın habercisidir. Adaletin olmadığı yerde zulmü vardır ama aynı zamanda bir uyanışta, başkaldırı da vardır. Kudüs meselesi inşallah topyekun insanlığın ve özellikle de Müslümanların uyanışına vesile olacaktır" dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin Filistinliler konusunda üzerine düşeni yaptığını, yapmaya da devam edeceğini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"70 yıldır göçmen durumunda olan Filistinli kardeşlerimiz yeniden yurtlarına, evlerine kavuşana kadar da bu mücadelemizi sürdürüreceğiz. Adaletten, hukuktan, meşruiyetten asla taviz ve vermeden, teröre, iftiraya, çirkinliğe kesinlikle müsaade etmeden bu mücadeleyi zafere ulaştırmakta kararlıyız."
"Dünya hepimize yetecek, hepimize güvenli, huzurlu, müreffeh bir gelecek sağlayacak büyüklüktedir. Yaşarken dünyaya sığmayan insana, öldüğünde iki metrekarenin dahi büyük geldiği bilindiği halde tamahkarlığından geri durmayanların Allah gözlerini doyursun." diyen Erdoğan, iki kapılı bir han olarak gördükleri dünyada sadık yarlarının kara toprak olduğunu unutmadan yollarına devam edeceklerini sözlerine ekledi.