Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Vatanı önce dil sonra ordu bekler'
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Bizim Yunus" Yılı açılış Töreni'nde açıklamalarda bulundu. Erdoğan "Vatanı önce dil sonra ordu bekler' diyerek bunun için Türkçe'mize sahip çıkılması gerektiğini vurguladı.
Türkçe'nin yanlış kullanımına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dilimize çok sıkı sahip çıkmalıyız" dedi. Erdoğan ayrıca, İstanbul ve Ankara'daki tabelalarda kullanılan dile de dikkat çekti. Sosyal medya diliyle ilgili de açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Anlamsız kısaltmalar, bozuk cümleler, saçma ifadeler günden güne sıradan hale geliyor." ifadelerini kullandı.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Konuşmama öncelikle şehitlerimizin ruhları için birer Fatiha okuyarak başlamak istiyorum. Cumhurbaşkanlığı Kulliyesi'ne milletin evine bu gazi mekana hoş geldiniz. Vefatının 700. senesinin devrinde Yunus Emre'yi rahmetle yad ediyorum. 2021 senesi tarihimiz ve kültürümüz açısından birçok önemli yıl dönümünü barındırıyor. Bu sene İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 100. yılıdır. Yine 2021 senesi Yunus Emre'nin vefatının 700. yıl dönümüne tekabül ediyor. 2021 yılını İstiklal Marşı ve Yunus Emre, ve Hacı Bektaş-ı Veli yılı ilan ettik.
'Unesco temsilcilerine teşekkür ediyorum'
UNESCO bu defa vefatının 700. yılı olması nedeniyle 2021 yılını Yunus Emre'ye adadı. Bu konudaki desteklerinden dolayı, Azerbaycan, Makedonya, Bosna Herkes... UNESCO'daki temsilcilerine teşekkür ediyorum. Yunus Emre ve Türkçe yılı kapsamında bizim Yunus ve Dünya dili Türkçe kapsamında Cumhurbaşkanlığı himayesinde birçok etkinlikler düzenleyeceğiz. İnşallah mesajlarını tüm dünyaya ulaştırmaya çalışacağız.
'Yunus'u her dem taze tutan sır, işte bu aşktır'
1071 Malazgirt Zaferi'nin ardından ecdadımızın bu topraklarda yaptığı camiler, kervansaraylar... Anadolu'ya yeni kimlik kazandırmıştır. Hoca Ahmet Yesevi'den aldıkları destur ile bu yeni vatanın 4 bir yanında dergahlar kurdular. Nice hak aşığını yetiştiren bu dergahlar sevgi, kardeşlik ikliminin bütün Anadolu'yu kuşatmasını sağladı. Fütuhat ile fütüvvetin kök saldığı bu coğrafyada dünya tarihini değiştiren medeniyet adımı gerçekleşti. Yunus Emre'de bu dergahlarda yetişmiş Aşık Yunus olmuştur. Yunus, Tatpuk Emre'nin ocağında 40 yıl boyunca piştikten sonra ebediyeti kazanma, hayata ve mahluka aşk ile bakmakta mihmarı oldu. İşitin ey yarenler aşk güneşe benzer, aşkı olmayan gönül misali taşa benzer, taş gönülde ne biter dilinde ahu tüter, nice yumuşak dese sözü savaşa benzer, aşk olan gönül yanar yumuşar muma döner..." vefatının üzerinden 7 asır geçmesine rağmen Yunus Emre'yi her dem taze tutan sır işte bu aşktır.
'Türkçe dilimiz, kimliğimizdir'
Mecnun'a çölleri aştıran, bülbülü ağlatan neyi inleten de yine aynı aşktır. O aşktır ki Alparslan'ı Anadolu'yu, Fatih Sultan'ı İstanbul yollarına düşürmüştür. O aştır ki İbrahim Ethem'e tahtını ve tacını terk ettirmiştir. Yunus Emre'de aşk medeniyetinin mimarı olmuştur. Anadolu'daki 700 yıllık varlığımızı temsil eden gönül eridir. Bir büyük mürşit, derin mütevekkildir. Bütün kinlerin, nefretlerin ihtirasların dışında sevelim sevilelim diyen yüce bir gönüldür. Dünya dediklerini bir gölgeliğe saydığı için delik delik olmuş bir yürektir. Derviş Yunus, bizim Yunus, aşık Yunus işte budur. O Türkçe'nin aşk ve mana dili olmasını sağlamıştır. Onun bize bıraktığı miras her bir dizesinin kelime kelime, her kelimesinin hece hece saçaklanarak, 700 yıllık tarihimizi bizim kılan Türkçe'mizdir. Türkçe dilimiz, kimliğimizdir. Asırlara sari kültürümüzün taşıyıcısıdır. Türkçemiz dertlilerin iç sızısı şairlerin alın yazısıdır" öyle diyor Banarlı. El açtığımızda duamız, cenge vardığımızda selamızdır.
'Dilimizde çoraklaşma süreci yaşıyoruz'
Dilini kaybeden bir millet hafızasını kaybeder, hatta inancını kaybeder. Anadilleriyle bağları zayıflanan toplumların kimliksiz hale gelmesi kaçınılmazdır. Gerek dünya gerekse Türkiye tarihine baktığımızda bunun sayısız örneğini görmekteyiz. Afrika'da sömürgecilerin işgal ettikleri yerlerde insanların inançlarıyla birlikte dillerine de müdahale ettiklerini görüyoruz. Türkçemiz dünyada en çok konuşulan 5. dildir. Vatanları bayrakları devletleri ayrı olan milyonlarca insanı buluşturan Türkçe'dir. Bugün dilimizde çoraklaşma süreci yaşıyoruz. Yabancı dile verilen önem maalesef Türkçemizi geride bırakıyor.
'En güçlü savunma hattı dilimizi korumaktır'
Gazetecilerimizden, akademisyenlerimize varana kadar Türkçe'ye yeterince önem göstermiyor. Yabancı kelime kullanma artık geleceğimizi tehdit eder duruma yaklaşmıştır. Dilimizi kısırlaştıran nesiller arasındaki iletişimi yok eden bu çürümeye dur demek mecburiyetindeyiz. Yüz kelime ile konuşan birisiyle bin kelime ile düşünen birisi aynı değildir. Bu anlayışla, milli seferberlik ruhuyla çalışarak gençlerimize, kültür emperyalizmine karşı kuracağımız en güçlü savunma hattı öncelikle dilimizi korumaktır. Vatanı önce dil sonra ordu bekler, bunun için Türkçe'mize çok sıkı sahip çıkmalıyız. Güzel konuşamayan bir kişi topluma katkı sağlayamaz. Dilimiz güç kaybettiği sürece, siyasi sınırlarımızın da ortak kültür ve medeniyetimizin de haritalarda yalnızca bir çizgiden ibaret kalmasına mani olamayız. Yabancı kavramların istilası karşısında, güzel Türkçemizi korumak zenginleştirmek olacaktır. Türk Dili ile çalışma yapan toplum kuruluşlarımıza, öğretmenlerimize önemli görevler düşüyor. Dünya Dili Türkçe Seferberliği kapsamında 224 etkinliği, 2021 içerisinde 18 ayrı bakanlık, kurum, STK marifetiyle hayata geçireceğiz. Bu çalışmalara gereken her türlü desteğin verileceğine inanıyorum.