Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaşa Türk lirası uyarısı: Her zaman batmaya mahkumuz
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, döviz kurundaki dalgalanmalarla ilgili olarak vatandaşları Türk lirası ile tasarruf etmeye çağırdı. Erdoğan'ın "Biz kendi paramızı ölçü olarak almadığımız sürece her zaman batmaya mahkumuz. Biz Türk lirası ile hareket edeceğiz." sözleri dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Sarayı'nda ASKON Genel Kurulu'nda ekonomiye ilişkin önemli mesajlar verdi.
Erdoğan ayrıca MEB'e giderek provokasyon çıkarmakla suçlanan CHP lideri Kılıçdaroğlu'na tepki göstererek, "Senin ipinin kimlerin elinde olduğunu merak ediyorum" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık tüm gücümüzü ve imkanlarımızı, istihdam ve istikrar odaklı yeni ekonomimizi yerleştirmeye ve geliştirmeye teksif ediyoruz." dedi.
Erdoğan, "Amacımız hem iş insanlarını hem de vatandaşları 1 ay, 6 ay, 1 yıl, 3 yıl sonrasını görebilecekleri güven ve istikrar iklimine kavuşturmaktır." diye konuştu.
Dalgalanma geçici
Döviz kuru konusunda Erdoğan, "Kurun yıl sonu hesap kapatmaları sebebiyle bugünlerde tekrar oynamaya başlaması, geçici bir durumdur. Yılbaşından itibaren kurun, bu hafta başındaki gibi makul bir seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz." ifadesini kullandı.
Türk lirası ile tasarruf çağrısı
"Vatandaşlarımızdan açıkladığımız pakete uygun şekilde tasarruflarını kendi paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum." diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Alışverişi döviz üzerinden olmayan firmalarımızdan da kendi paramız dışında bir finans aracı kullanmamalarını tavsiye ediyorum. Bu paketi açıkladığımız günden itibaren mevduatlarda dövizden kendi paramıza ciddi bir dönüş başlamıştır. Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın hem vatandaşlarımızın kendi paramıza dönüşü daha da hızlandıracaklarının işaretlerini görüyoruz.
Döviz kurunda yurt içi talepten kaynaklanan ani, sert ve rasyonel temeli olmayan iniş çıkışlar yaşanmasını engelleyecek tedbirleri aldık, alıyoruz.
Yastık altında tutulan 5 bin ton altının ne kadarını ekonomimize kazandırabilirsek ülke ve millet olarak gücümüz o derece artacaktır.
"Biz kendi paramızı ölçü olarak almadığımız sürece her zaman batmaya mahkumuz"
Şunu unutmayalım; biz, kendi paramızı ölçü olarak almadığımız sürece her zaman batmaya mahkumuz. Türk lirası bizim paramız. Biz onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş, yok bu dövizmiş, bunlarla değil.
ABD'ye bakın. Faiz nerede enflasyon nerede?
Bizim de değerler silsilemiz var dimi? Bu silsileye inanıyorsak biz batının kapitalist mantığıyla biz hareket edemeyiz. İsrail'e bir bakın. İsrail'i değerlendirin. Acaba İsrail kendi içinde faiz enflasyon ilişkisini nasıl değerlendiriyor. ABD'ye bakın. Faiz nerede enflasyon nerede? Almanya, Fransa... Faiz nerede enflasyon nerede? Kendi ülkemizde en yakın çevremizde bile bazı dostlar, arkadaşlar faizle hareket etmenin gerekli olduğunu savunacak duruma geliyorlar. Bu can bu tende oldukça iddia ile söylüyorum: Faiz sebeptir enflasyon neticedir.
"Bütçe tarafında sıkıntımız yok"
Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok. Öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz. İnşallah çok yakında bunu da göreceğiz.
Kurdaki dalgalanmanın cazibesine kapılanlar nasıl bunun acı faturasıyla yüzleştiyse aşırı fiyata tevessül edenlerin durumu da farklı olmayacaktır.
"Döviz Kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar"
Yaptığımız son düzenleme ile kendi paramızın getirisini dövizdeki muhtemel kazançla eşleştirerek sıcak para hareketleri üzerinden yürütülen manipülasyonların önüne geçmiş oluyoruz. Kararlılıkla ilerlemekten, siyasi sabotajlarla, terör örgütleriyle, ambargolarla vazgeçilemeyenler, Döviz Kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar. Ama başaramayacaklar.
Kılıçdaroğlu'nun MEB'e gitmesine tepki
CHP'nin başındaki zat, son günlerde terör örgütünün güdümündeki partiyle kurduğu sıkı fıkı ilişkilerin de etkisiyle olsa gerek kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi.
"Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibiliyet bozuk"
Önce Merkez Bankasına randevu istedi. Merkez Bankası, kendisine randevuyu verdi, gitti. Kendisi brife edildi fakat çıktı, çıktıktan sonra da yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibiliyet bozuk. Arkadan İstatistik Kurumu'ndan randevu istedi. Tabii İstatistik Kurumu, randevu vermedi.
Ne dedi? Dedi ki 'Siz imtihanı kaybettiniz.' Niye? 'Merkez Bankasına gittiniz. Orada içeride başka, dışarıda başka hareket ettiniz. Dolayısıyla İstatistik Kurumu, sır bir kurumdur. Siz burada da aynı yollara başvurursunuz. Talebiniz neyse bize bildirin. Biz sizin talebinize gerekli cevabı veririz.' dedi. Ve bunlar kalktılar İstatistik Kurumunun önüne geldiler, orada gösteri yaptılar. İçeri giremediler. Şimdi bir süredir helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini ne kadar demokrat, özgürlükçü, kucaklayıcı göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada işte böyle hortluyor.
"Ben senin ipinin kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum"
"Sosyal medyadan 'Yarın şuradayım.' diyerek, kapısına dayandığı kamu kurumlarına, emrivaki ile gittiği için tabii olarak kapıda kalıyor. Bunun son örneğini Milli Eğitim Bakanlığında yaşadık. Halbuki, aynı partinin TBMM Eğitim Komisyonu Üyesi olan milletvekilleri, davet edildikleri 20. Milli Eğitim Şurası'na katılma tenezzülünde bile bulunmadılar. Aynı şekilde Meclis açıldıktan sonra da eğitim meselelerini görüşmek üzere komisyon üyeleri, Bakanlığımıza davet edilmişlerdi. Bu davete de sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi. Milli Eğitim Bakanımız, çeşitli vesilelerle sık sık Meclis'e gidiyor. Kendisine orada da her zaman ulaşmak ve konuşmak mümkündür. CHP'nin amacının, Milli Eğitim Bakanlığına gidip orada Bakan'la ve Bakanlık bürokrasisiyle eğitimimizin meselelerini konuşmak, görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Kendi evladının evine bile haber vermeden, karşı taraftan davet almadan gidemeyen CHP'nin başındaki zatın, bu eşkıyavari baskınlarla derdi, kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmaktır. Bay Kemal, bak devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına da böyle rastgele gidemeyeceksin, bitti artık.
Her şeyden önce, devletin kurumlarına gidebilmek dürüstlük gerektirir. Sende bu dürüstlük yok. Sana bugüne kadar yeri geldi, Savunma Bakanlarımı gönderdim. Yeri geldi Dışişleri Bakanımı gönderdim. Gidin brife edin, bilgilendirin diye ama sen adam değilsin ya. Dürüst değilsin dürüst. Sana Dışişleri Bakanı'nı gönderen, sana Savunma Bakanı'nı gönderen bu Cumhurbaşkanı her noktada 'Merkez Bankası bağımsız değil.' diyordun. Hem Merkez Bankası da seni kabul etti, buyur demek ki bağımsız ama sen bağımsız değilsin. Ben senin ipinin kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum. O da meydana çıkacak tabii. Bakanlarımız ve diğer kamu görevlilerimiz de bu kifayetsiz muhterise böyle bir fırsatı vermeyerek doğrusunu yapıyor."