Cumhurbaşkanı Erdoğan: Mektubu Trump'a takdim edeceğim
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Trump'ın kendisine gönderdiği nezaketsiz mektuba ilişkin ''Bu mektubu Sayın Trump'a takdim edeceğim.'' derken ''Rusya ile yaptığımız Soçi mutabakatında da 150 saat içinde teröristlerin bölgeyi terk etme sözü vardı. Onlar da bunu yerine getirmediler'' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Macaristan Yüksek
Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin dördüncü toplantısına
katılmak üzere gittiği Macaristan dönüşü uçakta gazetecilerin
sorularını yanıtladı.
''NATO'da da bizim stratejik ortağımız''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan ziyaretini şu sözlerle
değerlendirdi:
''Budapeşte'de gerçekleştirdiğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı'nda Macaristan'la siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerimizi ve Suriye başta olmak üzere bölgesel konuları ele aldık. 2018'de 2,5 milyar dolar civarında seyreden ticaret hacmimizi 6 milyar dolara ulaştırma konusunda irade beyanında bulunduk. Sayın Cumhurbaşkanı Janos Ader ve Başbakan Viktor Orban ile baş başa ve heyetlerarası görüşmeler gerçekleştirdik. Toplam 10 anlaşma imzaladık. Bu anlaşmalar stratejik ortaklığımızın ahdi zeminini güçlendirecek ve bize yeni fırsat kapıları açacaktır. Macaristan AB ülkeleri içerisinde bizi en iyi anlayan ve birçok konuda her zaman yanımızda olan bir ülke. Bunu 15 Temmuz ve Barış Pınarı Harekatı'nda da gösterdi. Sayın Başbakan Orban, birçok uluslararası toplantıda net tavrını ortaya koydu. Macaristan Türkiye'nin AB'nin güvenliği ve bölgenin istikrarı için oynadığı kilit rolün farkında olan bir ülke ve NATO'da da bizim stratejik ortağımız. Maalesef Avrupa'da ufuk daralmasına, stratejik aklın devre dışı kaldığına ve Türkiye'ye karşı ön yargılı tavırların sergilendiğine şahit oluyoruz. Bunun en son örneğini Barış Pınarı Harekatı'na yönelik tepkilerde açık bir şekilde gördük. Biz haklı davamızı her platformda anlatmaya devam edeceğiz.
''Harekata verdiği destekten duyduğumuz memnuniyeti de
ifade ettik''
Macaristan'ın AB üyelik sürecimize destek
vermesini önemsiyoruz. NATO'da da güçlü bir işbirliğimiz var. FETÖ
ile mücadele konusunda önemli mesafe aldık. Maarif Vakfı burada
önümüzdeki yılın Eylül ayında eğitim öğretime başlayacak şekilde
planlamasını yapmış vaziyette. TİKA tarafından restore edilen Gül
Baba Türbesi'ni geçen yıl açmıştık. Açılıştan bu yana 70 bin
ziyaretçi uğramış. Bu ziyaretimizde de Osmanlı minyatür sanatı ile
alakalı Okçular Vakfı'nın bir sergisini açma ve gezme fırsatını
bulduk. Bunlar Macar halkı ile olan tarihi bağlarımızı geleceğe
taşımamıza imkan sağlayacaktır. Ayrıca 15 Türk, 15 Macar işadamıyla
yaptığımız toplantıda gerek ikili gerekse üçüncü ülkelerle
yapılabilecek yatırımları gözden geçirdik. Bu temaslarımızda,
Macaristan'ın Barış Pınarı Harekatı'na verdiği destekten duyduğumuz
memnuniyeti de ifade ettik. Pek çok ülke haklı olduğumuzu biliyor,
bazıları ise oyunları bozulduğu için rahatsız oluyor.''
ABD ziyareti
ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmeye ilişkin de konuşan
Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
''Önceki akşam Sayın Trump'la bir görüşmemiz oldu. Bu telefon görüşmemizden sonra 13 Kasım'da ABD'ye gitme kararını verdik. Arkadaşlarımızla birlikte yaptığımız değerlendirme sonucunda, bu ziyaretin önemli olduğunu ve bu ziyaretle Barış Pınarı Harekatı'nın şu an geldiği noktayı yüz yüze değerlendirmenin faydalı olacağına inandık. Bunu zaten Sayın Trump'la telefon görüşmemizde kendisine de ifade ettik. Ayın 13'ünde bugüne kadar ele aldığımız ve almadığımız birçok konuyu yüz yüze görüşmenin faydalı olacağına inandık. Tabi ki Suriye'de güvenli bölge ve mültecilerin kendi topraklarına geri dönüşü konularını masaya yatıracağız. Gerek S-400, gerek F-35, gerek 100 milyar dolarlık ticaret hacmi meselelerini ele alacağız. FETÖ ile mücadele ve Halkbank konusunu da görüşeceğiz.
''Onlar da bunu yerine getirmediler''
Malum, Pence'in Pompeo ile gelişinde 120 saat içerisinde
teröristlerin bölgeyi terk etmesi konusunda mutabık kalmıştık. Şu
ana kadar bunlar bölgeyi terketmiş değiller. Aynı şekilde Rusya ile
yaptığımız Soçi mutabakatında da 150 saat içinde teröristlerin
bölgeyi terk etme sözü vardı. Onlar da bunu yerine getirmediler.
Burada birçok sıkıntıyı yaşamaya devam ediyoruz. ABD ile stratejik
ortaklığımıza sığmayacak bazı gelişmeler bizi ciddi manada rahatsız
etmektedir. Bunu aşabilmek için de bu ziyaretin çok önemli olduğunu
düşünüyoruz. Özellikle sözde Ermeni yasa tasarısı ve yaptırım
tehditleri ile bizi yıldırmaya çalışma gayretleri var. Sayın
Trump'ın da bunun farkında olduğunu önceki akşamki telefon
görüşmesinde de hissettim. 'Bugüne kadar bu nasıl oldu?' diye
sordu. Bu soru üzerine ben de 'Ben bugüne kadar oğul Bush ve aynı
şekilde Obama ile de çalıştım. Şimdi de sizinle çalışıyorum. O
dönemlerde onlar bu işi komisyona havale ederlerdi ve komisyondan
dönerdi. Şimdi ise komisyonu by-pass ettiler ve kongreye
gönderdiler. Direkt böyle bir durumla karşı karşıyayız' dedim.
Kendisi 'Ben bunu inceleyeceğim ve arkadaşlarla konuşacağım' dedi.
Kendisinin şu ifadesi de manidardı; '13 Kasım ziyareti için iyi bir
hazırlık yapıyoruz' dediler. Biz de bu iyi hazırlığa karşı kendimiz
de iyi bir hazırlık yapıp gideceğiz. Temennim odur ki gerçekten
başarı bir ziyaret olur. Bu ziyaretle de hayırlısıyla oradan
döneriz.''
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gazetecilerin sorularına verdiği
yanıtlar ise şöyle...
Soru: Macaristan'a giderken havaalanında
yaptığınız basın toplantısında hem Rusya hem de ABD ile varılan
mutabakatın sahaya yansıması konusunda olumsuz bir tablo çizdiniz.
Teröristlerin üzerinde mutabakat sağlanan alanlardan çekilmediğini
ve saldırıların devam ettiğini görüyoruz. Rusya'nın daha önce de
ABD'de görmeye alıştığımız bir oyalama taktiği içine girdiği
konusunda bir kuşkunuz var mı yoksa bu kuşkular için erken mi? Eğer
mutabakat gerçekleşmezse, beklentiler karşılanmazsa operasyon
seçeneği Türkiye açısından hala masada mı?
Malum şu anda Rusya, rejim güçleri ile beraber hareket ediyor. Rejim güçleri ile hareket ederken de belli yerlerde terör örgütü PKK-PYD-YPG ile bağlantısı var. Bu bağlantı şu anda da aynı hızla devam ediyor. Mesela daha başından beri ABD'nin bize verdiği söz vardı; "Münbiç'ten terör örgütlerini çıkartacağız" dediler. Ne kadar zamanda? 90 günde. 1,5-2 sene oldu, hala terör örgütü orada. Şu anda da çıkmış değil. Biz ne olup bittiğini tüm istihbaratımızla biliyoruz. Aynı şey Ayn el-Arab'da da var. Burası Obama döneminden beri terör örgütlerinin cirit attığı ve bu haliyle Obama yönetiminin kutsadığı bir yerdi. Ayn el-Arab'ın ismi sonra Kobani'ye çevrildi. Buranın halkından yaklaşık 350 bin kişi terör örgütünden kaçıp ülkemize sığındı. Ağırlıklı olarak da bizim Suruç'a yakın bölgedeler. Ayn el-Arab'dan gelen Kürtlere de biz bakıyoruz. Barınmadan yeme-içmeye ve sağlığa kadar her ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bu gerçeğe rağmen bazıları hala "Türkiye Kürtlere karşı" diye yalan yayıyorlar. Kürtlerin temsilcisi olduklarını söyleyenlerin hiçbirinin bunlara vermiş olduğu herhangi bir destek asla söz konusu değil. Biz veriyoruz.
''Burada AB de sözünü tutmamıştır''
3 milyon 650 bin mülteciye de yine aynı şekilde herşeyiyle biz
bakıyoruz. Bunların kahir ekseriyeti Arap. Bunların yanında bir
miktar da Hristiyan, Keldani, Arami, Ezidi var. Mesela Arap Ligi
toplantı yapıyor ve Türkiye'ye karşı tavır takınıyor. Bu Arap
Ligi'nin mensuplarına sormak lazım; "Siz Türkiye'ye karşı bu tavrı
takınıyorsunuz da peki Türkiye'deki ağırlıklı olarak Araplardan
oluşan bu mültecilere karşı bir kuruş desteğiniz oldu mu? Buradaki
STK'lara veya Türkiye'ye herhangi bir destek gönderdiniz mi?" Yok.
Onların da yaptığı en ufak bir yardım, destek söz konusu değil.
Bütün yapılanları 40 milyar doların üzerindeki harcamayla biz
gerçekleştiriyoruz. Burada AB de sözünü tutmamıştır. 2015 yılında 3
milyar avro vereceklerdi. Oralarda kaldılar. Kendileriyle
konuştuğumuz zaman "verdik, veriyoruz" gibi ifadelerle
aldatmacaları oynuyorlar. Bunların birbirinden farkı yok.
''Burada süratle bir mülteciler şehri veya bir pilot
bölge yapalım''
Gelelim şimdi bizim kontrolümüzde olan Tel Abyad ve Rasulayn'a…
Tamamen bizim kontrolümüzde olan bu bölgenin uzunluğu 120
kilometre, derinliği 30-32 kilometre. Diyoruz ki destek
verecekseniz burada süratle bir mülteciler şehri veya bir pilot
bölge yapalım. Biz proje çalışmalarına varana kadar hazırlık
yaptık. Görüştüğüm bütün liderlere de bunları anlatıyorum.
''11 kişi şehit oldu''
Tel Abyad ve Rasulayn bölgesinde kontrolümüz devam ediyor. Ancak
Resulayn'ın güneyinde Tel Tamer bölgesi var. Burası terör örgütünün
bulunduğu bir yer. Terör örgütü rahat durmuyor ve oradan
sınırlarımızı sürekli taciz ediyor. Aynı şey Münbiç'te var. Aynı
durum Ayn el-Arab çevresinde var. Burada yine PKK-PYD-YPG en ufak
fırsatı bulduğunda bunu yapıyor. Mesela dün sabah Tel Tamer
bölgesinde Suriye Milli Ordusu'na karşı terör örgütleri saldırıda
bulundu ve 11 kişi şehit oldu. Tabi onlar da bunu karşılıksız
bırakmadılar. Onlar da 10'un üzerinde terörist öldürdü. Mücadele bu
şekilde kararlılıkla devam ediyor. ABD ziyaretimizde bunların
hepsini kendileriyle paylaşacağız. Ancak Resulayn'ın doğusundan
Kamışlı'ya doğru ABD askerleri terör örgütü ile devriye yaptılar.
Biz de Rusya ile devriyemizi 2 kez gerçekleştirdik. Şu anda bunlar
da devam ediyor ve edecek.
''Barış Pınarı Harekatı devam edecek''
Soru: Bu durumda Barış Pınarı Harekatı devam
edecek diyebilir miyiz?
Kesinlikle. Burada son terörist bölgeyi terk etmedikten sonra biz
bu işi bırakmayız. Bu işin bir boyutu. İkinci olarak, diğer ülkeler
buradan çıkmadıktan sonra biz buradan çıkmayız. Biz Suriye'nin
birliğine, beraberliğine ve bütünlüğüne taraftarız. Asla
parçalanmasını da istemeyiz. Eğer diğer ülkeler de buna taraftarlar
ise kendilerinin de bunu ispat etmeleri lazım. Onlar ispat
edecekler ki bizden de bunun ispatını istesinler. Bunların
hiçbirinin burada sınırı yok ama bizim burada sınırımız var. En
batıdan aldığımız zaman en doğuya kadar sadece 911 kilometre Suriye
sınırı var. Oysa burada ne Rusya'nın ne ABD'nin ne de İran'ın
sınırı var. Sadece Irak'ın biraz sınırı var. Bizim Adana Mutabakatı
gibi bir belgemiz var. Bu terör örgütleri temizlenmedikçe, Adana
Mutabakatı'nın bize vermiş olduğu yetkiyle buradaki duruşumuzu
aynen devam ettireceğiz.
Soru: DEAŞ ile mücadele noktasında önemli rakamlar açıkladınız. Bununla birlikte Bağdadi'nin ailesine yapılan operasyon var. DEAŞ'la mücadele noktasında Türkiye ciddi bir aksiyon ortaya koyuyor fakat batı medyası bunu görmezden geliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bununla birlikte Türkiye elindeki DEAŞ'lı teröristleri ne yapacak? Yargılamaları süreci nasıl olacak? Avrupalı DEAŞ'lıları nasıl geri gönderecek?
''Türkiye gibi DEAŞ'la mücadele veren ikinci bir ülke
yok''
Bu konu ile ilgili de biz üzerimize düşen sorumlulukları açık ve
net yerine getirdik. Bugüne kadar 7 bin 600 yabancı teröristi
yakaladık ve bunları ülkelerine geri gönderdik. Suriye'de DEAŞ'a
katılmak üzere tespit ettiğimiz Türk vatandaşlarını, eşlerini ve
çocuklarını geri alıyoruz. Burada bu şahıslar arasında hakkında
terör bağlantılarına dair delil olanları adli sürece tabi
tutuyoruz. Bunları yargılıyoruz. Çocuklarla ilgili olarak da
onların yaşadıkları travmayı atlatabilmeleri, en sağlıklı ortamda
rehabilite edilmeleri için ilgili tüm kurumlarımızı da devreye
sokuyoruz. Burada bizim için en önemli konu şu. Son rakamlar
doğrultusunda, sınır dışı edilenlerin sayısı 7 bin 550.
Hapishanelerimizde bin 201 militan var. Suriye'deki DEAŞ
kamplarından kaçıp ülkemiz tarafından yakalanan ve tekrar
hapishaneye konulanların sayısı 287. Fırat Kalkanı Harekatında 3
bin 500 DEAŞ'lı etkisiz hale getirildi. Biz şimdi DEAŞ elebaşının
çok sayıda aile üyesini Azez'de ele geçirdik. Bunların sorgulanma
süreci devam ediyor. İddialı bir şekilde söylüyorum, dünyada
Türkiye gibi DEAŞ'la mücadele veren ikinci bir ülke yok.
''Terör devleti kurmaya yönelik oyunu
bozduk''
Soru: ABD seyahatiniz çerçevesinde,
PKK-YPG-SDG'nin komutanı olarak lanse edilen ve Türkiye tarafından
iadesi istenen, ayrıca Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan
Mazlum Kobani adlı terörist ile ilgili Trump'la görüşmenizde masada
neler olacaktır?
''Bu mektubu ben Sayın Trump'a takdim
edeceğim''
Bunları biz Sayın Trump'a daha önce de söyledik. Terör örgütünün
Mazlum Kobani diye ad taktığı Ferhat Abdi Şahin isimli terörist PKK
terör örgütünün elebaşlarından bir tanesi. Biz önceki akşamki
görüşmemizde Sayın Trump'a dedik ki "ne yazık ki siz böyle bir
kişiyle bir araya geliyorsunuz. Böyle bir kişi ile bir araya
gelişinizi biz kınıyoruz." Elimizde malum mektup var. (Kılıçdaroğlu
ağzına dolamıştı) Bu mektubu ben Sayın Trump'a takdim edeceğim. Siz
bana bu mektubu bu adamın arabulucu olmasını düşünerek gönderdiniz.
Benim size söylediklerim belli. Dedim ki "Ben böyle bir teröristi
veya terör örgütünü muhatap almam.'' Bunun üzerine kendisi "Pence'i
göndereceğim" dedi. Ardından Pence'i, Pompeo ve O'Brien da yanında
olmak üzere bize gönderdi. Bir gün öncesinde arkadaşlarımız
O'Brienile görüşmeler yaptılar. Sonra da ikinci gün Pence ve Pompeo
geldi. Ben Pence ile ikili görüşme yaptım. İkili görüşmeden sonra
heyetler arası görüşmemize girdik ve120 saat kararını orada
mutabakat metni içerisinekoyduk. Neler olacak, neler yapılacak
hepsini o metinin içerisinde kamuoyuna açıkladık. Şu anda da bu
yürürlükte. Ferhat Abdi Şahin denilen adamın birçok terör
saldırılarında rol aldığını biliyoruz.
''Adamın olmadığı yer yok''
Bu kişi 2005 yılında İzmir Çeşme'deki bombalı saldırıda, 2005
yılında Aydın-Kuşadası'ndaki bombalı saldırıda, 2006 yılındaki
Antalya-Kalekapısı'ndaki bombalı saldırıda, 2008 yılında
İstanbul-Güngören'deki bombalı saldırıda, Mersin-Adana yolundaki
intihar saldırısında, aynı yıl Hakkari Şemdinli'deki karakol
saldırısında var. 2009 yılında Tokat-Reşadiye saldırısında, 2010
yılında Hakkari-Şemdinli üs bölgesine saldırıda, aynı yıl
İstanbul-Taksim'deki intihar saldırısında var. 2011 yılındaki
Diyarbakır-Silvan, Hakkari-Çukurca ve Ankara saldırılarında da var.
2012 yılındaki Gaziantep saldırısında var. Adamın olmadığı yer yok.
Sayın Başkan'a mektupla birlikte bu bilgileri takdim edeceğiz. Buna
karşı bizim tavrımızın neden böyle olduğunu ve konu ile ilgili
atmamız gereken adımlarımızın bitmediğini aktaracağız. Biz bunların
başlarına da ödül koyduk. Cemil Bayık, Duran Kalkan, Murat
Karayılan vs. Biz terör devleti kurmaya yönelik oyunu bozduk. Güney
sınırımızı birilerinin hatırına feda edemeyiz.
Trump'ın azil süreci
Soru: Trump göreve geldiğinde Obama'nın siyasetini
devralmak zorunda olmakla karşı karşıya kaldı ve müesses nizam ile
bunu her defasında yaşadı. S-400'le ve YPG vs. Şimdi bu Türkiye
açısından anlaması için Trump'a imkan sağlaması ve ilan etmesi en
azından diyalog kanalları açısından. Şimdi Trump'ın azli ile ilgili
bir süreç başladı. Bu sürecin Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl
etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Aslında bu konuya girmek istemem. Çünkü şu anda bu ABD'nin kendi iç meselesi ve bu meselesinin çıkış tarihide anlamlı. Çünkü ABD bir seçime gidiyor ve bu seçime giderken bu mesele gündeme geldi. Seçimden bu yana yaklaşık 3 yıl geçti. 3 yıl boyunca böyle bir şey niçin gündemde yok da şimdi gündeme geliyor? Burada bir plan var, proje var. Şimdi o proje devreye girmiş oluyor. Böyle bir iç meseleden dolayı bir stratejik ortak olarak ve Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak burada yorum yapmayı doğru bulmam.
ABD'ye Ermeni kararı tepkisi
Soru: Geçen hafta ABD'ye gidip gitmeme konusunda
bir soru işareti olduğunu söylemiştiniz. Bu soru işareti dünkü
telefon görüşmesinde anladığımız kadarıyla giderildi. Bu nasıl
giderildi? Sayın Trump ne dedi ve görüşünü değişti? O görüşmede
sizin masaya koyacağınız ilk başlık hangisi?
Önceki akşam, yapacağımız görüşmeye ilişkin bazı ipuçlarını Sayın Trump'tan aldım ancak yüz yüze görüşmeyi yaptığınız zaman çok daha farklı ipuçlarının ortaya çıkacağına inanıyorum. Ben çok önemsemiyorum. Bunlardan bir tanesi diyelim sözde Ermeni soykırımı. Bu artık bizim için pişirip pişirip önümüze getirdikleri bir yemek oldu. Bıkkınlık veriyor. Bunu da kendilerine ifade edeceğiz. Bunun tadı tuzu yok. Kendisi hatta şöyle bir ifade kullandı; "Buna soykırım değil de savaş desek nasıl olur?" dedi. Ben de şu cevabı verdim; "Bir defa karşımızda bir devlet yok. Böyle bir şey de aramızda zaten söz konusu değil. Bu bir zorunlu göç meselesiydi. Bunda da bazı sıkıntılar yaşandı. Şu bizim bir Van Gölümüz var. Bu gölümüzde bir Akdamar Adası ve Kilisesi var. Biz devlet olarak buranın restorasyonunu yaptık. Şu anda her yıl Ermeniler gelir, orada yıllık ayinlerini yaparlar. Kaldı ki şu anda Türkiye'de 100 bine yakın Ermeni var. Bunların içerisinde benim resmi vatandaşım olan Ermeniler var. Bir de vatandaş olmadığı halde bize sığınmış olan Ermeniler var. Türkiye'den ABD'ye göç etmiş olan Ermeniler de var. Şu anda Türkiye'deki dini azınlık gruplarını temsil eden 17 kişi New York'ta bir Yahudi fotoğraf sanatçımızın Akdamar Kilisesi ile ilgili fotoğraf sergisini açmak üzere bulunuyor. Dolayısıyla her şey size anlatıldığı gibi değil.Türkiye'de Patrik adayı olan Ermeni vatandaşımızın yaptığı açıklamalar çok manidardır. Ben onu Sayın Pence'e de verdim. Bunun dışında diğer dini azınlıkların Barış Pınarı Harekatı ile ilgili yaptıkları destek açıklamaları var. Yine bu açıklamaları da Pence'e verdik." Tabi merakla bizim yine bunlarla ilgili anlatacaklarımızı bekliyorlar. Bunlar önem arz ediyor.Tüm bunların yanında S-400, F-35, Patriot konusu da görüşeceğimiz konular içerisinde.
Irak'taki protesto gösterileri
Soru: Irak'ta 2003'den beri ilk defa bu denli
büyük protesto gösterileri ile karşılaşıyoruz. Gösteriler Şiilerin
yoğun olduğu Basra ve Kerbela gibi şehirlerde ve İran'a yönelik
protestolar. Son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye-İran ve
Bağdat Merkezli ilişkilerimizi nasıl etkiler? Yine bizim TSK'nın
Kandil'deki operasyonları Irak'taki bu durumdan dolayı sekteye
uğrayabilir mi?
Biz Pençe 1-2-3 harekatlarımızı aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz. Burada herhangi bir aksama eksilme söz konusu değil. Bunu sonuna kadar da götüreceğiz. Sincarise Sincar, Kandil ise Kandil… Aynen devam edeceğiz. Ama şunu açık ve net söylüyorum; burada özellikle Irak'taki bu ayaklanmaların arkasında kimler yatıyor?Biz kimler tarafından yapılabileceği veya yapıldığına yönelik tahminde bulunuyoruz. Tabi bunun İran'a sirayet etme noktasındaki durumlarını da tahmin ediyoruz. Çünkü dert İslam dünyasını bölmek, parçalamak ve birbirine düşürmek. Düşünün bizim aleyhimizde Irak'tan karşı açıklamalar geldi. Son dönemde Neçirvan Barzani olumlu, güzel bir açıklama yaptı. Ama İran'dan bile olumsuz açıklamalar geldi. Bizim Barış Pınarı Harekatımızı tasvip etmediklerini söylediler.
''Kırgınlık olmaz olur mu''
Soru: Kırgınlık var herhalde?
Olmaz olur mu? Nasıl olmasın? Bu kadar zamandır vatandaşlarımızı,
insanımızı teröristler sivil ve asker demeden şehit ediyorlar.
Elimiz bağlı kalacak halimiz yok. Gereği neyse gereğini yapmamız
lazım. O zaman biz niye devletiz? O zaman bunca Silahlı Kuvvetler
mensubunu niye biz güçlü tutmaya çalışıyoruz? Suriye Milli Ordusu
mesela… Kim bunlar?
Kılıçdaroğlu'nun sözlerine tepki
Kılıçdaroğlu'na göre terörist. Bana göre değil. Onlar anlı şanlı,
benim askerimle el ele, kol kola, omuz omuza orada kendi
topraklarını savunan gerçek manada diriliş mücahitleridir. Ama bay
Kemal'e sorarsan Suriye Milli Ordusu terörist. Sen nasıl dersin
bunu? Sen böyle bir şeyi söyleyeceksen öbür tarafta bir tane malum
terör örgütlerinin başında olan güç var, onun için söyle.
''NATO bir adım atmadı''
Soru: Salı günü grup toplantısında "Dostlarımız
daha evvel hava savunma sistemlerini söküp götürdüler" ifadesini
kullandınız. Yeni süreç sizce NATO parametlerini, algılarını
dönüştürür mü, değiştirir mi?
3-4 Aralık'ta Londra'da NATO Liderler Zirvesi olacak. Orada bu konuları çok açık ve net gündeme getirmeyi planlıyorum. İlla savaş olduğu zaman mı NATO devreye girer? 5. Madde savaş olduğunda mı devreye girer? 5. Madde terörle mücadele esnasında devreye girmeyecek mi? Ben bunu Stoltenberg'e sordum. Şu ana kadar NATO en ufak bir adım atmadı. Hiçbir AB üyesi ülke Barış Pınarı Harekatı'nda yanımızda yer almadı. En ufak olumlu açıklamaları yok. Bunlar sadece "Doğu Akdeniz'de petrol arama işlerinde Türkiye'yi nasıl engelleriz?" gayreti içindeler. Nerede petrol var bunun gayreti içindeler. Biz böyle bir derdin peşinde değiliz. Bizim bütün derdimiz şu anda Suriye ile ilgili olarak, bu ülkenin birlik, beraberlik ve bütünlüğüdür. Onun için de yaptığımız tüm çalışmalar, tüm müdahaleler ona yöneliktir. Temenni ederiz ki bunu inşallah süratle, kısa zamanda neticeye ulaştırırız.
Soru: ABD askerlerinin petrol alanlarının etrafında kümelendiği görülüyor. Alandan çekilme vaatlerine rağmen özellikle petrol alanlarında görünmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben ağırlıklı olarak açıklamalarımda Sayın Trump'ın ifadelerine dayalı olarak konuşuyorum. Sayın Trump'ı naltındaki emir-komuta zinciri içerisinde, yani memur sıfatında olanların ağzına bakmıyorum. Trump'ın ağzına bakarak konuştuğum zaman Trump çekilecekler veya çekiliyoruz dediği için değerlendirmemizi böyle yaptık. Ama ondan sonra yaptığım iki telefon görüşmesinde de tüm bu gelişmeleri kendisi ile paylaştım. Kendileri de bu konunun üzerine eğileceğini söyledi. En sonunda Penceve Pompeo'yu buraya gönderdi. Şu anda bizim heyetlerimiz Ruslarla da görüşüyor. Yine devam ediyoruz. Önceki akşam Trump ile görüştüm. Cumartesi de Sayın Putin ile telefon görüşmemiz olacak. Oradan da görüşmelerde bilgilerimizi alalım ki, ayın 13'ünde yapacağımız görüşmelerin altyapısını oluşturmuş olalım.