Cumhurbaşkanı Erdoğan Kazakistan dönüşü konuştu! "Putin ile Esad'a davetimiz olabilir"
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan ziyareti dönüşünde açıklamalar yaptı. Erdoğan, "Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüşecek misiniz?" sorusuna "Sayın Putin ile Beşar Esad'a bir davetimiz olabilir. Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir." cevabını verdi. Erdoğan, Kayseri'deki istismar gerilimiyle ilgili ise, "Alçakça hadise üzerinden kaos planlarına müsaade etmeyiz. Bu ülkede kimse kendini devlet yerine koyamaz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü 24'üncü
Devlet Başkanları Zirvesi'ne katılmak üzere gittiği Kazakistan
ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamada bulundu, soruları
yanıtladı. Zirveye Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in
davetine icabetle şeref konuğu olarak katıldıklarını
belirten Erdoğan, 2022'de Özbekistan'da yapılan Liderler
Zirvesi'ne de özel misafir sıfatıyla katıldığını anımsattı.
Türkiye'nin 2012'den bu yana teşkilatın diyalog ortağı olduğunu, bu çerçevede iştirak ettikleri zirveye davetli diğer ülkelerin de katılımıyla gerçekleştirilen oturumda bir hitabının bulunduğunu aktaran Erdoğan, "Sürdürülebilir barış ve kalkınma arayışında çok taraflı diyaloğun güçlendirilmesi" teması altında düzenlenen oturumda cari küresel meydan okumalar bağlamında görüş alışverişinde bulunduklarını bildirdi.
Hitabında Gazze başta olmak üzere bu coğrafyayı tehdit eden sınamalara karşı çok taraflı diyaloğa, işbirliğine ve dayanışmaya duyulan ihtiyacın önemini vurguladığını ifade eden Erdoğan, "Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir uluslararası sistemin inşa edilmesi için çalıştığımızın altını çizdim." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle ekonomi, enerji, bağlantısallık ve güvenlik konularında ikili ve çoklu işbirliği fırsatlarını gözden geçirdiklerini, terörizm, İslam ve yabancı düşmanlığı, düzensiz göç, iklim değişikliğine dair başlıklara dikkati çektiğini belirtti.
PKK/PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadelede
teşkilat üyeleriyle işbirliğini artırmakta fayda gördüklerini
aktardığını dile getiren Erdoğan, Gazze'deki yıkıma son
verilmesi için İsrail’in durdurulması ve İsrail yönetimi üzerindeki
uluslararası baskıların artırılmasına dair görüşlerini de
paylaştığını söyledi.
Erdoğan, zirvenin, Türkiye'nin teşkilata sağlayabileceği katkıları dile getirmek açısından da faydalı olduğunu bildirdi.
Şanghay İşbirliği Teşkilatı'nın yıllar içinde ekonomik ve ticari alanlarda işbirliğini ön plana çıkartan bir hüviyete kavuştuğunu belirten Erdoğan, "3,8 milyar kişinin yaşadığı bir coğrafyayı kapsayan teşkilat, üyeleriyle toplam 27 trilyon dolar büyüklükte bir ekonomik gücü temsil ediyor. Türkiye'nin Yeniden Asya girişimi kapsamında kıta ülkeleriyle işbirliğini geliştirme iradesi malumunuzdur. Zirveye katılımımız bu bakımdan da verimli geçmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Zirve boyunca bazı üye ve davetli ülke liderleriyle ikili görüşmeler yaptığını anımsatan Erdoğan, bu kapsamda Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moğolistan Cumhurbaşkanı Ukhnaagiin Khurelsukh, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile ikili görüşmeler yaptığını söyledi.
Ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile üçlü formatta toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, diğer liderlerle de ayaküstü görüşmeler yaptığını kaydetti.
Vladimir Putin'le görüşme: "Arabuluculuk konusunu ele aldık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, NATO içinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile açık ve olumlu ilişki yürüten tek lider olduğu, bu ilişki sayesinde başta tahıl krizi olmak üzere birçok sorunda önemli adımlar atılabildiği belirtilerek, "Dolayısıyla dünyanın gözü Astana'da Putin ile yaptığınız görüşmedeydi. Görüşme sonrası Ukrayna konusunda 'Adil bir barış mümkün' dediniz. Sizce barış konusunda umut verici adımlar gelecek mi? Rusya ile işbirliğine dair güçlü mesajlar verdiniz. Nasıl bir süreç bekliyorsunuz? Rusya'nın Türkiye'den beklentileri neler? Ukrayna konusunda Putin, tansiyonu yükseltmeyi mi yoksa düşürmeyi mi planlıyor? Nasıl bir izlenim edindiniz?" soruları yöneltildi.
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile çatışmaların başladığı ilk günden itibaren görüştüklerini belirtti.
Bu görüşmelerde "Arabuluculuğumuz nereye varabilir, nereye kadar tesiri olabilir?" konularını ele alma imkanı bulduklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Nitekim, bugün de yine Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile yaptığım görüşmede arabuluculuk konusunu ele aldık. Özellikle Karadeniz Tahıl Koridoru konusunda çok iyi bir başlangıç yaptık. Biliyorsunuz koridordan 30 milyon ton tahıl nakli gerçekleştirdik. Burada yeni bir süreci başlatmayı, kendilerinin ısrarla üzerinde durduğu gibi Batı'ya tahıl sevkiyatını bir kenara bırakarak, Afrika ve diğer gıda güvenliği bakımından hassas bölgelere Türkiye üzerinden bir koridor oluşturma fikrine nasıl yaklaştıklarını sordum. Sayın Putin, 'Ben, bu konuda İstanbul Tahıl Girişimi hedefini aynen koruyorum' yanıtını verdi. Bunu geliştirmemizde fayda var. Çünkü Putin'in Avrupa'ya karşı bir bakışı var. Bu süreçte Avrupa Rusya'yı hedefe koyduğu için, Rusya da Avrupa'ya ve Batı'ya olumsuz bakıyor. 'Benim imkanlarımdan orası istifade etmeyecek' diyor. Afrika ile ilgili ise 'Onlar yoksul oldukları için tüm imkanlarımla ben seferber olurum' yaklaşımı içindeler. Türkiye'yi zaten bu konuda farklı bir yere koyuyorlar. Onun için biz bu çerçevede görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Şimdilik koridorun Rusya ayağında 'Nasıl bir mesafe alabiliriz, onların bize ne gibi desteği olur?' bunu çalışacağız. Bu konuda da alacağımız neticeyle inşallah Karadeniz Tahıl Koridoru'nu yeniden işler hale getireceğimize inanıyorum."
Savaşın ne Rusya'ya ne Ukrayna'ya kazandırdığını, savaşın tek kazananının "kan ve ölüm tüccarları" olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ben artık tansiyonun düşürüleceğine ve barış zemininin inşa edilebileceğine inanmak istiyorum. Biz o zemini oluşturmak ve korumak noktasında, bugüne kadar olduğu gibi üzerimize düşeni yapmaya hazırız." dedi.
"Putin ile Beşşar Esad'a bir davetimiz olabilir"
"Türkiye-Rusya-Suriye ve İran dörtlü görüşmelerinin yeniden başlatılması sürecini sormak istiyorum. Bu bağlamda 'Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebebimiz yok' demiştiniz. Görünürde Beşşar Esed ile bir araya gelmeniz için hangi şartların yerine getirilmesi ya da ne tür gelişmelerin yaşanması gerekiyor?" sorusu üzerine Erdoğan, "Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi cuma günü, cuma namazı çıkışında zaten söylemiştim. Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esad'a bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir." diye konuştu.
"Suriye'de son zamanlarda sağlanan sükunet barış kapısını aralayabilir"
Suriye sahasında aradan geçen onca yılın herkese kalıcı çözüm mekanizmasının kurulması gerektiğini net bir şekilde gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Altyapısı yok olmuş, halkı darmadağın hale gelmiş Suriye'nin yeniden ayağa kalkması ve istikrarsızlığın son bulması elzemdir. Sahada son zamanlarda sağlanan sükunet, akıllıca politikalar ve ön yargılardan uzak ve çözüm odaklı yaklaşımlarla barış kapısını aralayabilir. Bölgedeki istikrarsızlığın başta PKK/PYD/YPG olmak üzere terör örgütlerine hareket alanı sağlaması, bir sorundur. El birliğiyle ayrımsız bir biçimde bu terör yapılarının kökünün kazınması, Suriye'nin geleceğinin inşası için mühimdir. Suriye'nin demokratik altyapısının inşası, kapsayıcı ve onurlu bir barışın sağlanması ve tüm bunlara Suriye'nin toprak bütünlüğü temelinde yaklaşılması önemlidir. Suriye'de esecek barış rüzgarları ve bütün Suriye'de hayat bulacak barış iklimi, çeşitli ülkelere dağılmış milyonlarca insanın ülkelerine geri dönmeleri açısından da gereklidir. Biz komşumuz Suriye'ye dostluk elimizi daima uzattık ve uzatırız. Adil, onurlu ve kapsayıcı yeni bir toplum sözleşmesi temelinde kucaklaşan, müreffeh, bir ve bütün Suriye'nin her zaman yanında oluruz. Yeter ki Suriye, bu büyük kucaklaşmayı başlatsın ve her alanda toparlansın."
"Suriye'nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor"
Kayseri'de ve Suriye'nin kuzeyinde eş zamanlı başlayan provokasyonlara şahit olunduğu ifade edilerek, "Şu an Suriye'nin kuzeyinde durum tamamen kontrol altında mı? Ankara ve Şam arasında görüşme olabilir mi? Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme bazı ülkeleri rahatsız mı ediyor? Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve istekli geri dönüşü konusunda nasıl bir mesafe alınabilir? Bunu da mı istemeyen ülkeler var?" sorularına karşılık Erdoğan, "Ülkelerin değil, PKK/PYD/YPG, DEAŞ gibi örgütlerin rahatsızlığı söz konusu. Onların böyle bir buluşmayı, Suriye'nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor." ifadesini kullandı.
Suriye'nin kuzeyinde birçok yapılanma bulunduğunu, bunların içerisinde Türkiye ile münasebetlerini süratle iyileştirmek isteyenler de olduğunu aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nitekim bu Suriye'nin kuzeyindeki olaylar başladıktan sonra Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa Bey devreye girdi ve süratle bu olumsuz gelişmeleri hemen olumluya çevirdiler. Türkiye içinde de Kayseri'deki hadisede güvenlik güçlerimizin süratli müdahalesiyle hava sakinleşti ve bir an önce olumlu neticeyi her tarafta aldık. Ülkemizde kısa süreli bu tür durumlar ortaya çıksa bile bunların uzamasına zaten müsaade etmeyiz. Suriye tarafında da terör örgütlerinin karşısında olan yapılar böyle bir duruma izin vermez. Türkiye'de de ırkçı akımlar oluşturup kardeşlik iklimini bozmayı amaçlayanlar, karanlık odaklardan aldıkları talimatları yerine getirme gayretindeler. Fakat biz bu oyunları da nasıl bozacağımızı çok iyi biliriz. Alçakça bir hadise üzerinden kaos planlayanlara da istismarlara da müsaade etmeyiz. Kayseri'deki hadisede devletimiz üzerine düşeni yapmıştır, yapmaktadır. Bu ülkede kimsenin kendini devletin kolluk kuvvetlerinin, yargısının, hükümetinin yerine koymasına izin vermeyiz. Onlar kendi sinsi planlarının güçlü olduğunu zannedebilir ancak bizim kardeşliğimiz, birliğimiz ve beraberliğimiz tüm oyunları bozmaya muktedirdir."
Yeni kara harekatı olacak mı? Erdoğan: "Böylesi bir adım atmak gerekiyorsa bu yapılır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörle mücadele kapsamında yaz aylarında bir operasyon yapılacağına dair açıklamalarınız olmuştu. Halihazırda TSK ve MİT çok başarılı nokta operasyonlar yapıyorlar. Bu kapsamda askeri harekat hala gündemde mi? Irak'ta yeni başlayan süreç kapsamında operasyona Irak'ın da destek verebileceği, ortak bir harekat olabileceği söylenmişti. Böyle bir ihtimal var mı?" sorularını ise şöyle yanıtladı:
"Şu an itibarıyla bunu bölgedeki olayların akışı belirleyecek. Gelişmeler olgunlaşmadan, belli bir noktaya gelmeden şu anda 'Böyle bir adımı atacağız' demek yanlış olur. Fakat gelişmeler ışığında eğer böylesi bir adım atmak gerekiyorsa bu yapılır. Nitekim şu anda Suriye'nin kuzeyinde olduğu gibi Irak'ın kuzeyinde de zaman zaman PKK'ya karşı darbeler vuruluyor. Daha yeni 12-13 PKK'lı etkisiz hale getirildi. Diğer tarafta 15 PKK'lı etkisiz hale getirildi. Yani teröre aman vermeyiz. Çünkü oralarda da münasebetlerimiz iyi. İlişkilerimiz iyi olduğu için gerek Irak'ta gerek Suriye'de bu adımları her an atarız. Güvenlik güçlerimizin eli tetiktedir. Tehdidin boyutuna göre de anlık kararları alıp uyguluyoruz. Terörün bölgedeki barışı, huzuru, istikrarı ve kalkınmayı engelleyen bir çıbanbaşı olduğunu da muhataplarımıza anlatmaya devam ediyoruz. En son Irak seyahatimizde de bu yönde temaslarımız gerçekleşti. Arkadaşlarımız da muhatapları ile sürekli görüşme halindeler. Biz açık ve net bir şey söylüyoruz ve bundan da geri adım atmayacağız. Biz bölgemizde bir teröristan kurdurmadık, kurdurmuyoruz ve asla kurdurmayacağız."
"Belki biraz zaman alır"
"Türkiye 12 yıldır Şanghay İşbirliği Örgütünde diyalog ortağı olarak bir süreç yürütüyor. Siz de zirvelere katılarak örgütün çalışma masasında her zaman yer aldınız. Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütüne üyelik perspektifi var mı? sürece dair ne söylersiniz?" sorusu üzerine de Erdoğan, şunları söyledi:
"Şanghay İşbirliği Teşkilatının yapısına bakıldığında Rusya'nın Türk devletleri ile ilişkilerinin olduğu çok açık net ortada. Şanghay İşbirliği Teşkilatında ağırlıklı olarak zaten Türk devletleri bulunuyor. Bu Türk devletlerinin buradaki gücü daha da artacak. Biz de Şanghay İşbirliği Örgütünde Rusya ve Çin ile olan münasebetlerimizi daha da geliştirelim diyoruz. Bizi buraya diyalog ortaklığı şeklinde değil de diğerleri gibi teşkilata ortak olarak alsınlar diyoruz. İran en sonunda Şanghay İşbirliği Örgütüne girdi. Bunun yanında yine Pakistan orada üye. Şu anda 9 daimi üye bulunuyor. Türkiye bu ülkeler arasında yer alamaz diye bir şey yok, bu belki biraz zaman alır."
"NATO Genel Sekreteri değişti, Mark Rutte oldu. İkili ilişkilerinizin iyi olduğu biliniyor. Bu ilişki Türkiye'nin NATO içerisindeki sorunlarının aşılması noktasında katkı sağlayacak mı? NATO'nun ikinci adamının bir Türk olacağı konuşuluyordu, bu konuda bir gelişme var mı? Böyle bir isim göreve gelecek mi, gelecekse de Türkiye'nin tercihi kimden yana olur?" sorusu üzerine Erdoğan, Rutte ile bu konuları görüştüklerini söyledi.
"Rutte beni ziyarete geldiğinde kendisine bu beklentimi söyledim. O da doğrusu olumsuz bir yaklaşım içerisine girmedi. Türkiye'ye böyle bir şeyin yakışabileceği mealinde bir yaklaşımı oldu. Görevi tam manasıyla devralmadan önce de Türkiye'ye bir ziyaret yapacağını bana söyledi." diyen Erdoğan, Mark Rutte'ye memnuniyetini ilettiğini bildirdi.
Eski Genel Sekreter Jens Stoltenberg ile Boğaz seyahati yaptıklarını, Rutte'yi de Boğaz seyahati için davet ettiklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin NATO'dan beklentilerini her fırsatta dile getiriyoruz. İttifakın birliğinin, insicamının güçlendirilmesi, dayanışma ruhunun korunması ve zenginleştirilmesi önemlidir. Özellikle terör başta olmak üzere karşı karşıya kaldığımız küresel konularda NATO ülkelerinin güvenlik ve çıkarlarına hizmet eden bir anlayışla hareket edilmesi gerekir. Türkiye, yıllardır terörle ayrımsız mücadele etmektedir. Bu mücadelede müttefiklerimizin bizi, NATO'nun birliktelik ruhuna aykırı olarak yalnız bırakmaları, hatta terörist yapılanmalara cesaret veren tutum sergilemeleri üzücüdür. Sayın Rutte ile bu konulardaki görüşlerimizi paylaşmaya devam edeceğiz. Sadece Sayın Genel Sekreter ile değil, NATO Zirvesi başta olmak üzere tüm platformlarda müttefiklerimizle karşı karşıya olduğumuz tüm sınamalarda ne düşündüğümüzü, neler önerdiğimizi ve yaptığımızı bir bir anlatacağız."
"Batı'da bu işi kaşıyan ülke ve kesimler var"
NATO ve Rusya'dan 3. Dünya Savaşı ile ilgili yapılan açıklamalardan sonra, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanlığından da bu tehlikeye ilişkin açıklamalar olduğu hatırlatılarak, buna yönelik değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ne yazık ki Batıda bu işi kaşıyan ülke ve kesimler var. 3. Dünya Savaşı'na çanak tutan bir yaklaşım içindeler. Malum silah tüccarlarına pazar lazım. Silah tüccarlarının da pazarı Batı. Bu konuyla ilgili olarak da Sayın Putin, barıştan yana olduğunu son açıklamalarında söyledi. Çünkü taraflarda bir yorgunluk olduğu da açıkça ortada. Biz de kendilerine 'Barışa ne zaman ereceğiz?' dedik. Onlar 'Bu işin bir zamanı yok, bütün mesele burada sizler gibi arabulucuların ağırlığını koymasında' noktasındalar. Biz şimdi ağırlığımızı koymaya gayret ediyoruz. Temennimiz odur ki Rusya-Ukrayna arasında bu savaş artık bir nihayete ersin. Devam ediyoruz, takip ediyoruz. Dışişleri Bakanım Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanım Yaşar Güler bu işin takipçisi durumundalar. Bir an önce temennim odur ki neticeye varalım. Yıllardır dillendirdiğimiz 'Dünya beşten büyüktür' ve 'Daha adil bir dünya mümkün' tezlerimiz bu olumsuz havayı dağıtmak, büyük savaş riskini ortadan kaldırmak için ortaya koyduğumuz somut çözümlerdir."
Bu çözümleri uygulamanın hala mümkün olduğunu belirten Erdoğan, "Yapmamız gereken küresel sistemi revize etmek, herkesin ayrımsız uluslararası hukuka uymasını sağlamak, terörizmi topyekün bir anlayışla yok etmek, adaleti ve hakkaniyeti temel alan bir küresel paylaşım sistemini hayata geçirmektir." diye konuştu.
"Temennimiz odur ki İsrail tarafından yapılan katliamlar son bulur"
"İsrail ve destekçisi ülkelerin, Kıbrıs Rum kesimini askeri ve lojistik üs olarak kullanması KKTC ve başta Akdeniz’deki haklarımız olmak üzere Türkiye için bir tehdide dönüşmüş müdür? Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünde buna yönelik bir mesajınız olacak mı?" sorusuna karşılık Erdoğan, İsrail'in Filistin'e saldırılarıyla başlayan süreçte yeni gelişmeler yaşandığını aktardı.
Hamas'ın, ateşkes için ortaya konulan taslağı birkaç değişiklik talebiyle kabul ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "MOSSAD Başkanı Doha'ya gidecek. ABD Başkanı Biden da konu ile ilgili Netanyahu'yu arayacak. Bu aşamada İsrail'e Batı ülkelerinin hep birlikte baskısı şart. Bu baskılar neticesinde de inanıyorum ki artık bir kesin ateşkese inşallah ulaşılacaktır. Katar Emiri ile yaptığımız görüşmelerde de bu konuları ele aldık. Onlar da değişik kanallardan gerekli baskıyı yapıyorlar. Temennimiz odur ki inşallah şu birkaç gün içerisinde ABD Başkanı Biden'ın da İsrail'i araması neticesinde kesin ateşkese ulaşılır ve böylece son dönemde İsrail tarafından yapılan katliamlar da son bulur." diye konuştu.
İsrail'in kendi topraklarında yaptığı yığınaklardan netice alamadığını, Kıbrıs Rum kesimine yaptığı yığınaklardan da sonuç alamayacağını belirten Erdoğan, "Ne zaman başladı bu saldırılar? O günden bugüne İsrail hedeflediği neticeye varabildi mi? Varamadı. Bir hafta içerisinde, 15 gün içerisinde işi bitireceklerini söylüyorlardı. Alamadılar neticeyi. Ateşi bölgeye yayacak her türlü adımdan uzak durulmalı." değerlendirmesinde bulundu.
"Kendi uçaklarıyla gideceklerini açıkladılar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyasette yumuşama dediğiniz süreçte siz, CHP Genel Başkanını KKTC'ye birlikte gitmeye davet etmiştiniz? Resmi bir cevap geldi mi? Onu da Cumhurbaşkanlığı uçağına davet eder misiniz? Böyle bir diyalog var mı?" sorusu üzerine, samimi olarak siyasette bir yumuşama sağlanmasını, milletin bu konudaki beklentilerinin karşılanmasını istediklerini söyledi.
Bu konuda samimi bir yaklaşım ortaya koyduklarını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kendilerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne birlikte gitme teklifimizi bir kere yaptık. Bizim bu teklifimiz sonrası kendi uçaklarıyla gideceklerini açıkladılar. Biz bu noktada KKTC'ye MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile gideriz. Kıbrıs'a belki bir gün önceden gitme durumumuz olabilir. Malum 20 Temmuz'da Kuzey Kıbrıs'ta kavurucu bir sıcak oluyor. Kavurucu sıcakta Kıbrıs'taki kardeşlerimiz de bir yere kadar tahammül edebiliyorlar. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar 'Bir gün önceden gelinse de geceyi burada geçirseler ve sabah saat 09.00 gibi törenleri yapsak' diye bir teklifle geldi. Biz de 'Uygundur.' dedik. Şimdi kendimizi ona göre hazırlıyoruz."
CHP'li belediyelerdeki atamalar
Erdoğan, "CHP'li belediyelerde eş, dost, akraba ve usulsüzlük iddiaları var. CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir televizyon kanalında böyle bir şey olmadığını söyledi. CHP'li belediyelerde işçi kıyımı var ve işçilerin maaşlarını almalarında sıkıntı var. Bununla ilgili düşünceleriniz nedir?" sorusunu yanıtlarken, "Hırsız, 'Ben hırsızım.' der mi? Veya 'Ben çaldım.' der mi? Şimdi Özgür Özel Bey kalkıp da bu ahbap atamaları için 'Ne demek canım, biz tabii ki ahbaplarımızı atayacağız' mı diyecek?" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onun geçmişteki abileri 'Biz CHP'den atamayacağız da MHP'den mi atayacağız?' demişlerdi. Şu anda da aynı noktaya geldik. Değişen bir şey yok. İşte daha geçenlerde Manisa'da bir belediyede biliyorsunuz ciddi bir yolsuzluk oldu. Kula, orada bir yolsuzluk oldu ve belediye başkanı bu yolsuzluk neticesinde alındı. Bunu daha farklı belediyelerin takip etmesi mümkün. Çünkü bunlarda alışkanlık ırsidir. Ahbap, yaran bunlar. İstanbul Büyükşehirden tutun, Ankara'sına İzmir'ine varıncaya kadar bu böyledir. Birçok vatandaş işlerinden atıldı. Nice ağlayanları biz belediyenin kapısında gördük. Kimse milletimizden gerçekleri gizleyemez. Kimse PR çalışmalarıyla, reklamlarla, sanal alem oyunlarıyla milletin gözü önüne tozpembe perdeler çekemez. Gerçeğin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Pırıltılı sözlerin yaldızı çabuk dökülür ve ortada sadece yalın gerçek kalır. Şu anda olan da budur. CHP'nin bu konuda geçtiğimiz yıllar boyunca, olumsuz anlamda yaptıkları yapacaklarının teminatıdır."
"Programımız çalışıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı. Enflasyon, piyasa beklentilerinin altında gelirken bir yılın en düşük aylık enflasyonu gerçekleşti. Yıllık enflasyon da 8 ayın ardından ilk kez geriledi. Bu tablo, Mayıs 2023 seçimleri sonrasında başlayan ekonomi programının öngördüğü dezenflasyon sürecinin öngörülen tarihte başladığına işaret ediyor. Hem ekonomi programının devamı hem enflasyonun bundan sonraki süreçte nasıl ilerleyeceği konusunda neler söylersiniz? Temmuz ve ağustos ayı enflasyon rakamlarına göre para politikasında yeni adım atılabilir mi?" sorusu üzerine, geçen sene dezenflasyona geçiş için bir süre öngördüklerini hatırlattı.
Geçen sene deprem etkisiyle olağanüstü koşullarla karşı karşıya kalındığını dile getiren Erdoğan, "Para politikasının etkili olması zaman alıyor. Maliye politikasında ilave çaba gerekiyordu. Biz o nedenle 'Dezenflasyon Mayıs 2024'ten sonra başlayacak.' dedik. Nitekim haziran ayında yıllık bazda enflasyonda düşüş başladı ama temmuzda yani 60'lı rakamlar diyorum ama öngörmek mümkün değil. Muhtemelen düşük 60'lı rakam olacak. Ağustosta yine düşük 50'li bir rakam olacak. Ve muhtemelen büyük ihtimalle eylül enflasyonu açıklandığında 50'nin bir tık altı olabilir. Bizim öngördüğümüz politika bu çerçevede." değerlendirmesinde bulundu.
Geçen yıl çok ciddi bir cari açık problemi bulunduğunu dile getiren Erdoğan, bu sene artık cari açığın problem olmaktan çıktığını bildirdi ve "Milli gelire oran olarak yüzde 6'lardan neredeyse bu sene muhtemelen yüzde 2 civarına düşecek." dedi.
Merkez Bankası rezervleri konusunda da çok önemli mesafe kat ettiklerini belirten Erdoğan, "Brüt rezervimiz yaklaşık 145 milyar dolar. Ve swap hariç rezervlerimiz 10 milyarın üzerine çıktı. Mart seçiminden bu yana swap hariç net rezervlerdeki iyileşme neredeyse 80 milyar dolar civarı." ifadesini kullandı.
Erdoğan, "eşi benzeri kolay görülmeyen bir iyileşme, bir güven bulunduğunu, dolayısıyla dış dengenin bir endişe kaynağı olmaktan çıktığını" ifade ederek, şöyle konuştu:
"Ülkemizin risk primi kendisine benzer ülkelere oranla 10 kat daha hızlı düşüyor. Bugün itibariyle 263 baz puan civarında. Türkiye'nin son 3 aydır, yerel seçimlerden sonra bizim 2 yıllık tahvil faiz oranlarımız 1000 baz puan düştü. Özellikle bu son enflasyon rakamlarından sonra faizler düşmeye başladı. Dün hem 2 yıllık hem 5 yıllık hem 10 yıllık bütün faizlerimiz düştü. Yine bizim yurt dışına ihraç ettiğimiz tahvil faizleri 50 baz puan düştü son yerel seçimden sonra. Yani risk primi düşüyor, faizler düşüyor ve gerçekten notumuz artıyor, cari açık daralıyor, bütçede de dengeyi iyileştiriyoruz. Dolayısıyla biraz sabra ihtiyacımız var. Enflasyonda düşüş daha yeni başladı. Hızlanarak devam edecek. Biz inanıyoruz. Bu hedefler başlangıçta iddialı göründü ama hedefleri başaracağımıza gerçekten samimi bir şekilde inanıyoruz. Programımız çalışıyor.
Başlangıçta 'Program yok' dediler, sonra 'Bu program çalışmaz' dediler, sonra 'Para geliyor ama bu sıcak para' dediler. Sürekli bir kulp, bir hata üzerinde yoğunlaşıyorlar. Tabii ki sorunlarımız var ama bu sorunları çözecek güçlü bir siyasi irade var. En büyük sorunumuz hayat pahalılığı. En adaletsiz vergi enflasyon. O nedenle dar gelirlilerimize, asgari ücretlimize, emeklilerimize yapacağımız en büyük iyilik popülizm yapmadan enflasyonu kalıcı bir şekilde tekrar tek haneye düşürmek. Vatandaşımızın kalıcı olarak refah seviyesini yükseltmek. İnşallah son çeyreğe bu işi çözüme kavuşturmuş olarak Allah'ın izniyle gireceğiz."