Cumhurbaşkanı Erdoğan duyurdu: Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu önce Rusya ardından Ukrayna'ya gidecek
Abone olCumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantıda Ukrayna gündemindeki son durumdan ekonomiye, Antalya Diplomasi Forumundan salgına dair birçok konu ele alındı. Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Dışişleri Bakanımız çarşamba günü Rusya'da temaslarda bulunacak. Perşembe günü Ukrayna'ya geçecek. Kendisi her iki tarafla yapacağı görüşmede ateşkes ve barışın sağlanması yolunda gayretlerimizi sürdürecek" ifadelerini kullandı.
Kabine toplantısının ardından kameraların karşısına çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun çarşamba günü Rusya'da, perşembe günü Ukrayna'da temaslarda bulunacağını belirten Erdoğan, "Kendisi her iki tarafla yapacağı görüşmede ateşkes ve barışın sağlanması yolunda gayretlerimizi sürdürecektir" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Sözlerime 4 Mart'ta kabinemize katılan Tarım ve Orman Bakanımız Prof. Dr. Vahit Kirişçi'ye hoş geldiniz diyerek başlamak istiyorum. Bölgemizdeki ve dünyadaki gelişmelerin tarım ve gıda sektörünün önemini daha da arttırdığı dönemde Vahit hocamızın çiftçilerimizin, ormancıların vizyonunu geliştirecek faaliyetlere imza atacağına inanıyorum.
"Kabine görevleri bayrak yarışıdır"
Hayatın her alanında olduğu gibi kabinedeki görevler de bayrak yarışıdır. cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sağladığı hızlı ve etkin karar almak için yaptığımız 8 değişiklikle kabinemizi sürekli ve dinamik tutacak adımları attık.
Koalisyonlar, erken seçimler sebebiyle ülkenin uzun ve orta vadeli programlar yapabilmesine, büyük projeleri hayata geçirilmesine imkan vermiyordu. Türkiye'nin yönetim değişikliği ihtiyacı öyle bir anda ortaya çıkmış değil. Bu uzun ve yüksek bedelli deneyimler sonunda varılmış bir karardır.
"Tüm taraflarla konuşabilmeyi başarabilen bir ülkelerden birisiyiz"
Yeni yönetim sisteminin gücü ve avantajlarını özellikle kriz döneminde çok daha iyi görebiliyoruz. Küresel ekonomik sarsıntıların, sağlık krizinin, güvenlik riskinin ve daha nice yıkıcı tehdidin üstesinden gelmekte kalmadık; bu süreçleri yeni fırsatlara dönüştürecek adımları attık.
2023 hedeflerimize kararlılıkla ilerliyoruz. Bununla kalmıyor bölgemizde uzunca süredir vicdanları kanatan haksızlıklara karşı sergilediğimiz aktif ve dirayetli tutumla belirleyici küresel güç konumumuzu dost, düşman herkese kabul ettiriyoruz. İnsani ve siyasi ilişkileri kesintiye uğratmadan tüm taraflarla konuşabilmeyi başarabilen ülkelerden birisiyiz.
Bugün ülkemizin adı, bayrağı, gölgesi sınırları dışında bile güven, huzur, umudun sembolü haline geldi. Eskiden Türkiye olarak kendi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı çekiyorduk. Dünyada işler yolunda giderken içerideki yönetim beceriksizliğiyle milyonlarca insanın işsiz kaldığı, herkesin umudunu kestiği kara günler yaşadık.
Bugün ise en sert küresel kayıplardan en az kayıpla çıktığımız bir yerde duruyoruz. Bütün bunları bilhassa son 10 yıldır vesayet oyunları, terör saldırıları, darbe girişimlerine siyasi ve ekonomik tuzaklara rağmen başardık. Bu dönemde ülke güçlü bir yönetim sistemiyle idare edilmeseydi Allah göstermesin hangi felaketlere uğrayacağımızın takdirini milletimize bırakıyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı çıkanlar ortaya kayda değer bir alternatif koyamadılar. Tek söyledikleri her şeyi eskiye döndürecekler. Geçtiğimiz yıl yeni anayasayla ilgili muhalefetten tekliflerini beklediğimizi söylemiştik. Ortaya tek bir metnin koyamadığını üzüntüyle gördük.
Yurt dışında hazırlanmış bir raporu kendi çalışmalarıymış gibi kamuoyuna çıkaranların ülkenin ve milletin hiçbir meselesi konusunda fikir çilesi çekmedikleri ortadadır. İçinde dişe dokunur herhangi unsur olmayan, dışarıdan ithal sistemi teklifi değil masadaki yer, koridordaki sıra kavgasıdır.
"200 görüşme gerçekleştirildi"
Yeni yönetim sistemimizin 2018'den 2023'e kadarki ilk dönem uygulaması daha sonraki iyileştirmelere veri sağlayacak, rehberlik edecektir. Dünyanın hiçbir yerinde yönetim sistemleri durağan değildir. Sürekli geliştirilen dinamik süreçlerdir. Şu tarihi dönemin sonuçlarını da göz önünde bulundurarak 2023 seçimleri sonrası milletimizle birlikte bu muhasebeyi yaparak daha mükemmele hep birlikte yol yürümeyi sürdüreceğiz.
Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada giderek artan gücünün cazibesinin en somut tezahürlerinden biri Antalya Diplomasi Forumudur. 3 gün süren foruma dünyanın dört bir yanındaki 75 ayrı ülkeden, 17 devlet, hükümet başkanı, 80 bakan ve 39 uluslararası teşkilat temsilcisi katıldı. Taraflar arasında 200 civarında görüşme gerçekleştirildi.
"Bakan Çavuşoğlu yarın Moskova'ya gidiyor"
Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarının Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte yaptıkları toplantı hiç şüphesiz en ses getiren faaliyetti. Bu temas diplomasi ve diyalog kapıları açması bakımından çok önemliydi.
Dışişleri Bakanımız yarın Moskova'da temaslarda bulunacak. Perşembe günü Ukrayna'ya geçecek. Kendisi her iki tarafla yapacağı görüşmede ateşkes ve barışın sağlanması yolunda gayretlerimizi sürdürecektir. Biz de 2 gün boyunca Antalya'da çok önemli temaslarda bulunduk. Arnavutluk Başbakanı, NATO Genel Sekreteri, Slovenya Cumhurbaşkanı ile bir araya geldik. Cumartesi günü Bosna Hersek Başkanlık Kurulu üyeleri, Bulgaristan Başbakanı, Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı, Nijer Cumhurbaşkanı, Liberya Cumhurbaşkanı ile görüşmelerimiz oldu. Antalya Diplomasi Forumunun katılımcı profili ve orada verilen mesajlar ve ülkemizin bölgesel ve küresel gelişmeler karşısında tutumunu göstermesi bakımından önemli bir platform olduğuna inanıyorum.
Çarşamba günü İsrail Cumhurbaşkanı Isaak Herzog'u resmi ziyaret ardından sayın kardeşim İlham Aliyev'i ağırladık. Aynı gün akşamı ABD Başkanı Joe Biden'le telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Pazar günü Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile verimli çalışma yemeği gerçekleştirdik. Dün de Almanya Şansölyesi Ankara'daydı. İkili görüşmemizin ardından akşam geniş katılımlı bir çalışma yemeğini gerçekleştirdik.
"Polonya Cumhurbaşkanı ile buluşacağız"
Yarın Polonya Cumhurbaşkanı ile buluşacağız, kendisini misafir edeceğiz. Türkiye bir yandan dünyanın en büyük 10 ekonomisine girme hedefiyle büyüme stratejisini kararlılıkla uygularken diğer yandan diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir.
Türkiye'nin siyasi, ekonomik, askeri alanlarda güçlü olması, kendi kendine yeterliliğinin ötesinde dost ve kardeşlerine destek verecek konuma gelmesi tercih değil, mecburiyettir. İhtiyaç duyduğumuzda şayet kendi işimizi kendimiz göremiyorsak, kendi planlarımızı yapıp uygulamıyorsak bize kimseden fayda yoktur.
Kalbi ve duası bizimle olan dost ve kardeşlerimizin desteği elbette önemlidir. Ama fiilen kendi göbeğimizi kendimiz kesmeği gerektiği hakikattir. Geçtiğimiz 20 yılda savunma sanayi, stratejik alanlarda üretim ve teknoloji gücü geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Temel altyapılar konusunda kayda değer hiçbir eksiğimiz kalmadı.
"1915 Çanakkale Köprüsü hizmet zincirinin altın halkalarından biri"
1915 Çanakkale Köprüsü bu eser ve hizmet zincirinin altın halkalarından biri olacaktır. Teknik özellikleri ve bölgenin ulaşımına sağlayacağı katkı ile iftihar verici eserdir. Çanakkale Savaşımızın ve şehitlerimizin hatıralarını yaşatan bu eserimizi yap-işlet-devret modeli ile hayata geçirdik.
Ülkemizde bu modelin ne anlama geldiğini, Türkiye'nin büyümesine nasıl katkı yaptığını hala anlayamayanlar da var. Milletimiz ortaya çıkan eserlerden ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı biliyor ve takdir ediyor.
Savunma sanayinde yıllarca ortaya çıkaran ürünlerle, gayretlerle dalga geçenler, engellemek için her yola başvuranlarla mücadele ettik. Sakarya'daki tank palet fabrikası üzerinden ordusuna, milletine, savunma sanayisine etmedik hakaretleri edenleri unutmadık. İHA ile çalışmaları küçümsemek için uğraşanların alenen ülkeye ve vatana ihanet peşinde olduklarını artık daha iyi anlıyoruz.
"Eğitim ve sağlık önceliklerimizin en başında"
Kendi uçağımızı, silahımızı, mühimmatımızı, otomobilimizi, yazılımlarımızı geliştirmemizi engelleyen zihniyetin bir kez daha ülkemize aynı kötülüğü yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada etki alanının, insanlarımızın refahı üzerindeki olumlu neticelerini almaya başlayınca vizyonumuzun önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Kendi potansiyeli, gücü, imkanlarının, önündeki fırsatların farkında olmayan ülke büyük hedeflere yol yürüyemez. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023, bu hakikatin de tüm boyutlarıyla konuşulmasına, tartışılmasına vesile teşkil edecektir. Her kesimden özellikle de dünyayı takip ve gençlerimizden katkı bekliyoruz.
Gelin 2023'ü tarihimizin en şanlı yapraklarından biri haline getirelim. Eğitim ve sağlık bugün de önceliklerimizin en başında yer almaktadır. 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle bir araya geldiğimiz sağlık çalışanlarımızla hasbıhal ettik ve bekledikleri müjdeleri verdik. Sağlıkta şiddetin önüne geçilmesi ve özlük haklarıyla ilgili verdiğimiz müjdelerin hayırlı olmasını diliyorum.
Eğitimde ve tarımda iki yeni müjde
Eğitime katılan öğrenci sayısında artış sağlarken derslik başına öğrenci sayısını da çok daha iyi noktaya getirdik. Şimdi sıra okul öncesi eğitimin yaygınlaşmasına geldi. Okullaşma oranını OECD ortalamasına yaklaştırmak için 3 bin yeni ana okulu ve 40 bin yeni ana sınıfını hizmete almayı hedefliyoruz.
5 yaş grubundaki okullaşma oranını yüzde 90'a çıkardık. 216 ana okulunun ihalesini tamamladık. 2 bin 133 ana okulunu yatırım programına aldık. Yıl sonuna kadar 3 bin anaokulunun tamamını yapacağız. Burada aslan payını 1000 ana okulunu İstanbul'a veriyoruz.
Özel çocuklarımızı da unutmadık. Sadece 28 ilimizde 52 anaokulu bulunurken bu sayıyı 81 ilde 135 anaokuluna ulaştırdık. Özel ana okulu kalmayan hiçbir ilimiz kalmadı. Bu yıl sonuna kadar 165 ana okulu yapıyoruz.
Çiftçilerimize sulama, enerji, kredi konusunda müjdelerimiz var. Ülkemiz tarımını suyla bereketlendirerek barajı ve göleti tamamlanmış tarımsal alanlardaki sulama tesislerini bitirerek milli ekonomiye kazandıracağız. Üreticilerimize yıllık yaklaşık 41 milyar lira gelir artışı sağlayacağız. Özellikle açık sistemden kapalı sisteme süratle geçeceğiz. Ağırlıklı bir çok yerde barajlarımız enerji bağlantılı olsa da buralarda sulama sistemlerine geçmenin adımlarını atacağız.
"Güneşten elde edilen enerjinin payını artırmayı hedefliyoruz"
Türkiye'nin toplam kurulu gücünün yüzde 53'i hidroelektrik, rüzgar, geniş, jeotermal kaynaklardan oluşmaktadır. Güneşten elektrik üretimine yönelik çok büyük yatırımlar yaptık. Hangi şehrimize giderseniz gidin güneş enerjisi tarlalarını, çatı üstü sistemlerini görürsünüz.
Her ne kadar elektrikte KDV indirimi ile çiftçilerimizin maliyetlerinde azalma sağladıysak da soruna daha kökten çözümler bulmamız gerektiğinin farkındayız. Özellikle sağlayacağımız finansman kolaylıklarıyla sulama faaliyetlerinde güneşten elde edilen elektriğin payını artırmayı planlıyoruz.
Ayrıca tüketicilerin kendi elektrik ihtiyaçlarını karşılayacak tesisleri kurabilmelerini kolaylaştırmak için belediye, sanayi tesisleri ve tarımsal sulama abonelerinin iki katına kadar lisanssız üretim tesisi kurabilmelerine imkanlar sağladık. Amacımız her alanda enerji maliyetlerini düşürecek çalışmanın önünü açmaktır. Bu adımlar Paris İklim Anlaşması kapsamında hayata geçirmemiz gereken yapısal değişimlere katkı sağlayacaktır.
Hazine faiz destekli kredilerin üst limitini yükseltiyoruz. Çiftçilerimizin finansmana erişimini kolaylaştırıyoruz. Tüm kurumlarımız bu süreçleri yakından takip ederek neticelendirecektir. Sulama, enerji, kredi konusunda attığımız bu adımların çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyorum.
"Sıkıntıların elbette farkındayız"
Milletimden çoğu yalan yanlış bilgilere dayalı söylemlerle paniğe kapılmamasını, devletine güvenmesini, tüm vaktini çalışmaya, üretmeye hasretmesini istiyorum. Hayat pahalılığı karşısında her bir insanımızı korumak için pek çok tedbiri hayata geçirdik. Fiyatlaması küresel düzeyde yapılan petrol, doğal gaz, gıda sektörünün kullandığı kimi malzemelerdeki artışların insanımıza en az düzeyde yansıtılmasında her gayreti gösteriyoruz.
Sıkıntıların elbette farkındayız. Asıl odaklanmamız gereken yerin ülkemizin önündeki fırsatlar olduğuna yürekten inanıyoruz. Kontrolü elimizde olmayan sebeplerden kaynaklanan olumsuzlukları bir kenara bırakacak olursak refah seviyesinin tam kıyısında bulunuyoruz.
Fiyatlardaki dengesizlikler sebebiyle yaşanılan sorunların geçici olduğunu; yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütme politikasının bizi adım adım hedeflerimize yaklaştırdığına yürekten inanıyorum. Sabredeceğiz, çalışacağız, üreteceğiz, mücadele edeceğiz, geri adım atmayacağız. Hep ileri gideceğiz ve inşallah zafere ulaşacağız."