Çukurova anlaşmak üzere
Abone olBDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Çukurova Grubu ile gelinen son noktayı değerlendirdi. Bilgin,' anlaşma yaptık' demekle anlaşma yapılamayacağını ifade etti.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik
Bilgin, sadece anlaşma yaptık diye anlaşma yapılmayacağını
belirterek, ''Çukurova Grubu ile kamu yararını gördüğümüz noktada
ve mevzuatın bize çizdiği çerçeve dahilinde anlaştığımız an imzayı
atarız'' dedi. Bilgin, Çukurova Grubu'nun hem BDDK hem Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) hem de Yapı Kredi Bankası ile
görüşmelerin devam ettiğini söyledi. Bilgin, Çukurova Grubu ile
yaptıkları görüşmelere ilişkin olarak şöyle konuştu: ''Kapımızı
çalan herkes ile görüşüyoruz. BDDK ile ilgili noktaları karşılıklı
görüşüyoruz. Çukurova Grubu ile banka sahipliğinden, ödeme
takvimine kadar bütün bir çerçevede görüşüyoruz. Her kurum kendi
alanıyla ilgili konuşuyor. Çukurova Grubu, TMSF'ye (15 yıl) ve Yapı
Kredi'ye olan (9 yıl) borcunu geri ödeme takvimini 2 yıla sığdırma
niyetinde. Faizlere gelecek tutar 6 milyar dolardı. Şimdiki tutar
da 4.1 milyar dolar.'' Kamunun yararını gördükleri noktada ve
mevzuatın çizdiği çerçeve dahilinde anlaştıkları an imzayı
atacaklarını ve bunu kamuoyuna açıklayacaklarını ifade eden Bilgin,
''anlaşıldı, anlaşılacak'' şeklindeki haberler için ''Bunlar
spekülasyon olur. Ne zaman anlaşma olur ne zaman olmaz bilemiyorum.
Bu her kurumun ayrı ayrı karar alması gereken bir süreçtir'' diye
konuştu. ''ANLAŞMAYI İMZALAMAK YETMİYOR'' Bilgin, Çukurova Grubu
ile hem BDDK hem TMSF hem de Yapı Kredi Bankası arasında
görüşmelerin devam ettiğini belirterek, şunları söyledi: ''Üç
kurumun da ayrı ayrı ilgilendiği konular var. Bu grup ile
görüşmeler Engin Akçakoca döneminde başlamış. Bankalar Kanunu'na
uygun ve 4 tarafın da maksimum faydayı sağlayacağı en verimli
anlaşmayı elde edebilmektir. Anlaşmayı imzalamak yetmiyor
anlaşmanın ilerde çalışan bir anlaşma olması gerekiyor. Anlaşma
yaptık diye anlaşma yapılmaz. Bizim BDDK olarak gayretimiz bu
yönde.'' ''KAMUNUN MENFAATLERİNİ DÜŞÜNEREK...'' Çukurova Grubu ile
yapacakları anlaşmanın Bankalar Kanunu'na uygun ve işlerlik
kazanabilen uzun nefesli bir anlaşma olmasını istediklerini
vurgulayan Bilgin, ''Görüşmeler devam ediyor, inşallah iyi bir
şekilde sonuçlanır. Bunun sonuçlanması ülkenin menfaatine. Biz önce
kamunun menfaatlerini düşünerek görüşmelerimizi sürdürüyoruz'' diye
konuştu. ''ORTADA KENTBANK YOK'' Bilgin, Danıştay 10. Dairesi'nin
Kentbank ile ilgili kararının kendilerine tebliğ edildiğini ifade
ederek, şunları kaydetti: ''Bundan sonra ne yapacağımızı
arkadaşlarımızla tartışıyoruz. Hukukçu arkadaşlarımız konuyu takip
ediyor, kararı inceliyoruz. Türk hukuk tarihinde Kentbank olayına
benzer bir olayın örneği yok. Çünkü ortada banka (Kentbank) yok.
Demirbank'ta belki ortada bir banka var. İdari bir karar da
alınmış. Bunun çözümlenmesi bundan sonrası hukukçuların
yönlendirilmesiyle verilecek bir sonuç. Bu konuda yüzde 100 denecek
bir uygulama yok.'' Uluslararası Para Fonu (IMF) ile geçmişte
Kentbank'a el konulması süreciyle ilgili yazışmalar olduğu ve bu
konuda bankanın eski sahibinin dava açacağının hatırlatılması
üzerine Bilgin, ''Yazışmalarla ilgili konuyu ben de basından takip
ediyorum, IMF ile olan yazışmalar bizden önceki dönemle ilgili
sadece basından takip ediyorum'' diye konuştu. ''EN DEMOKRATİK
YASA'' Mevcut Bankalar Kanunu'nun çok kötü bir kanun olamadığını
ifade eden Tevfik Bilgin, şu anda yeni tasarının olgunlaştığını
belirterek, şöyle devam etti: ''Bankalar Birliği'yle yüzde 90-95
uyumlu haldeyiz. Bir kaç konu var. O konularda görüşmeler devam
ediyor. Taslağa son şeklini verdikten ve ilgili kurumların
görüşlerini aldıktan sonra muhtemelen Ağustos'un ilk yarısı ama
Ağustos ayı içinde ilgili Bakanımıza sevk edeceğiz. Türkiye'de
bankalarla ilgili düzenlemeler arasında benim hatırladığım son 10
yılda hazırlanan en demokratik yasadır.'' BANKA HİSSELERİ NEDENİYLE
MAĞDUR OLAN YATIRIMCILAR TMSF'ye devredilen banka hisseleri
nedeniyle mağdur olan küçük yatırımcıya yönelik yeni tasarıda bir
düzenleme bulunup bulunmadığı sorusuna da Bilgin, ''İlgili
dairedeki arkadaşlarımız SPK ile irtibat halinde. SPK'dan gereken
görüşler geldi. Küçük yatırımcının korunması ile ilgili ileride
neler yapılacağı onlarla görüşülür. Sanırım olumlu ve uygun bir
dizayn yapılacak. Çalışmalar devam ediyor'' dedi. LEASİNG VE
FACTORİNG ŞİRKETLERİNİN DENETİMİ BDDK'DA 2004 yılı içinde leasing,
factoring ve tüketici finansman şirketlerinin tüm denetim ve
düzenlemesinin BDDK'nın kontrolü altına gireceğini anlatan Bilgin,
Bankalar Kanunu'nda buna bir atıfta bulunacaklarını ancak, bununla
ilgili ayrı bir taslağın büyük ölçüde tamamlandığını ve TBMM'ye
yeni dönemde sevk edileceğini kaydetti. BANKA KARTLARINA YENİ
DÜZENLEME Bilgin, gelecek dönemde banka kartlarıyla ilgili bir
taslak hazırlandığını ve büyük ölçüde tamamlandığını, TBMM açılınca
bu taslağı da göndereceklerini bildirdi. Tevfik Bilgin, tasarının
banka kartlarıyla ilgili şikayetleri, başı boşluğu düzenleyen
eleştirileri dikkate alan bir kanun tasarısı olduğunu söyledi. Bu
konuda görüşleri aldıklarını, araya Bankalar Kanunu'nun girdiğini
söyleyen Bilgin, ''Banka kartlarıyla ilgili hem bankaların hem de
tüketcilerin daha dikkatli olmalarını sağlayacak düzenlemeler
getiriyoruz'' diye konuştu. 54 KURUM KONTROL EDİLİYOR Tevfik
Bilgin, BDDK'nın şu anda kontrol ettiği banka ve özel finans kurumu
sayısının 54 olduğunu belirtirken, leasing ve factoring
şirketlerinin gelmesi ile birlikte bu sayının yüzlerle ifade
edileceğini kaydetti. Şu anda bu kurumda sadece 350 kişinin
çalıştığını, uzman sayısının ise 250 kişi civarında olduğunu
anlatan Tevfik Bilgin, ''BDDK olarak bu konulara hazırlık anlamında
eleman takviyesine acil ihtiyacımız var. Kendimizi hazırlamamız
lazım'' diye konuştu. ''BAŞBAKANLIKTAN 100 KİŞİLİK KADRO İSTEDİK''
BDDK'nın kadro için Başbakanlık'tan izin alması gerektiğini
hatırlatan Bilgin, Başbakanlığa 100 tane uzman ve murakıp
yardımcısı kadrosu için başvurduklarını açıkladı. Alınacak 100
kişinin bir anda değil, 1-2 senelik bir süreçte BDDK'ya alınacağını
bildiren Başkan Bilgin, ''Gelecek dönemde sistemin sağlığı ve
işlerliği anlamında BDDK'nın eleman sayısının kesinlikle
kuvvetlendirilmesi lazım'' diye konuştu. ARACILIK MALİYETLERİNİN
AZALTILMASI Aracılık maliyetlerinde Kaynak Kullanımını Destekleme
Fonu'nun (KKDF) en önemli kalemlerden biri olduğunu söyleyen
Bilgin, şöyle devam etti: ''Çünkü son dönemde dikkat ederseniz
bankaların bir yurtdışına kayışı var. Kayış şöyle, yurtdışı
operasyonlar aracılığıyla Türkiye'ye kredi getirmek şeklinde ve
bunun da en temel nedeni aracılık maliyetlerindeki avantajı elde
etmek. Dolayısıyla eğer Türkiye'deki bankacılığın hem hacim hem de
kalite olarak gelişmesini istiyorsak, yurtdışındaki faaliyetleri de
Türkiye içine çekmemiz lazım. Bunun da en kolay çözümü aracılık
maliyetlerindeki düzenlemeler olacaktır. Aracılık maliyetlerindeki
indirimler veya yurtdışındaki ile eşit düzeye getirme yönündeki
çalışmalar yurtdışı faaliyetleri yurtiçine kaydıracaktır.'' Ancak
bunun makro dengeler ve bütçe açısından da önemli olduğunu
vurgulayan Bilgin, KKDF indirimi veya aracılık maliyetlerindeki
diğer indirimlerin sadece BDDK'nın görüşü ile olamayacağının altını
çizdi. TÜKETİCİ KREDİLERİNDE HIZLI ARTIŞ BİRAZ YAVAŞLADI Tüketici
kredileri konusunda da BDDK Başkanı, bütün kredilerdeki gelişmeleri
çok yakından takip ettiklerini, trendleri izlediklerini belirterek,
''2004 yılının ilk yarısında tüketici kredilerinde bir artış söz
konusuydu. Bunun en temel nedenlerinden biri faiz oranlarındaki
düşüş daha uzun vadeli kredi olanakları idi. Bence bunlar dışındaki
en önemli nedeni ertelenmiş talepti'' şeklinde konuştu. Tüketici
kredilerinde Mart ve Nisan'da yaşanan hızlı artışın son aylarda
biraz yavaşladığına işaret eden Bilgin, ''Trendde bir artış söz
konusu ama bahsedilen aylardan çok daha az bir artış söz konusu. Bu
da sağlıklı bir işaret bizim için'' dedi. Özellikle son 1-1.5
aydaki faiz oranlarındaki artışın bunun en önemli nedenlerinden
biri olduğunu söyleyen Bilgin, kamu bankalarının tüketici kredileri
konusundaki yavaşlamalarının da diğer bir etken olduğunu vurguladı.
''BİZİM İÇİN BANKALARDAKİ AKTİF ÖNEMLİ'' Kendileri açısından
bankaların aktifinin çok önemli bulunduğunu, aktifteki en önemli
kalemlerden birinin ise tüketici kredileri olduğunu anlatan Bilgin,
''Eğer bankalar bunu matematiğini iyi kullanarak veriyorlarsa
bilançoyu zenginleştirme ve riski iyi dağıtma anlamında tüketici
kredileri yararlı bir kredi bir çeşidi'' diye konuştu. TÜKETİCİYE
ENFLASYONDAKİ DÜŞÜŞ VE FAİZ UYARISI Ancak burada tüketicilere de
görev düştüğünün altını çizen Bilgin, ''Tüketicilerin de
gelecekteki gelir beklentilerini hesaplayarak bu kredileri almaları
lazım. Çünkü enflasyondaki düşüşe paralel olarak gelirlerdeki artış
da ona göre az olacaktır. Bugün kendileri için cazip gördükleri bir
faiz oranı belki ileride onları olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla
tüketicilerin de dikkat etmeleri lazım'' uyarısında bulundu.
MEVDUAT GARANTİSİ Mevduat garantisinde sınırlamaya 5 Temmuz'da
geçildiğini, burada herhangi bir sorun bulunmadığını anlatan
Bilgin, yıl içinde kamu bankalarına mevduat kayışı olduğu
yorumlarına da şöyle cevap verdi. ''Orada şuna iyi bakmak lazım.
Özellikle bu yılın ilk aylarında İmar Bankası ödemeleri nedeniyle
Ziraat Bankası'nda bir kısım mevduat kaldı. Kamu bankalarında
görülen artışın en önemli nedenlerinden biri budur. Yoksa trend
beklediğimiz gibi beklediğimiz şekilde devam ediyor.'' Bilgin,
mevduat garantisine kriz dönemlerinde iyi bir araç olarak
bakılabileceğini, ancak maliyet anlamında da dikkate alınması
gereken bir politika aracı olduğunu söylerken, ''Aktifi patronun,
pasifi devletin değil, bundan sonra pasifin sadece 50 milyarı
devletin garantisi altında'' şeklinde konuştu. BANKACILIK
OPERASYONU 2000 ve 2001 krizlerinde bankacılık sektörünün büyük
darbe aldığını, bunun en önemli nedenlerinden birinin bankaların
açık pozisyonla krize yakalanmış olması olduğunu vurgulayan Bilgin,
''Bankaların risk yönetimi anlamında aldıkları en büyük ders
budur'' diye konuştu. Bankacılık sorununun 1990'lardan 2000'li
yıllara kadar hep ertelendiğini ve her ertelemede sorunun çığ gibi
büyüdüğünü söyleyen Bilgin, ''Bir noktada taşınamaz hale gelmiştir
ve krizle de birleşerek Türk ekonomisinin üstüne çığ düşmüştür bir
anlamda bankacılık kesimi nedeniyle'' dedi. EN ÖNEMLİ ROLÜ BDDK
OYNADI Bilgin, bu süreçte 20'nin üzerinde bankanın Fon'a
alındığını, bir ''çürükleri temizleme operasyonu'' yapıldığını, bu
operasyonlarındaki en önemli rolün BDDK'nın oynadığını hatırlattı.
Tevfik Bilgin, şöyle devam etti: ''BDDK göreve başlar başlamaz
Eylül 2000 tarihinden itibaren kucağında hep bankaları bulmuştur.
Bu BDDK'nın istediği bir şey değildi belki ama yapmak zorunda
olduğu bir şeydi. Çünkü bağımsız bir kuruldur ve bankacılık
sisteminin içinde bulunduğu durum belliydi ve BDDK her zaman kötü
adamı oynamıştır. Kötü adam olmuştur ama bir anlamda görevini
yapmıştır.'' Bu dönemde sektörde bir nevi konsolidasyon yaşandığını
ve banka sayısının azaldığını söyleyen Bilgin, sektörün 190 milyar
dolarlık büyüklüğe ulaştığını, bunun Türk ekonomisi açısından çok
önemli olduğunu vurguladı. Şu an itibariyle bankacılık sisteminde
herhangi bir sorun bulunmadığını kaydeden Bilgin, ''Bankacılık
sisteminin ekonomideki istikrara bağlı olarak önü açıktır'' diye
konuştu. AÇIK POZİSYON 2 TEMMUZ İTİBARIYLA 196 MİLYON DOLARA İNDİ
Bankaların 2001 krizine girerken yaklaşık 15 milyar dolar civarında
olan açık pozisyonunun 2 Temmuz 2004 tarihi itibarıyla 196 milyon
dolar seviyesinde bulunduğunu kaydeden Bilgin, BDDK'nın açık
pozisyon ile ilgili çok sıkı mevzuatı bulunduğunu, bu mevzuata göre
bankaların belli limitler dahilinde açığa da geçebileceğini ya da
fazla pozisyon alabileceklerini sözlerine ekledi. Kaynak:
Milliyet