Cübbeli Ahmet Hoca'nın KASKO sigortası fetvası
Abone olCübbeli Ahmet Hoca'nın 'KASKO sigortası' fetvasına ilişkin Yeni akit yazarı Atilla Özdür'den eleştiri geldi.
İNTERNETHABER.COM- Cübbeli Ahmet
Hoca'nın geniş bir kitle tarafından ilgiyle takip edilen fetvaları
gündelik yaşama dair konulara da parmak basıyor. Yeni Akit yazarı
Atilla Özdür bugünkü yazısında, Cübbeli Ahmet Hoca'nın KASKO
sigortasına ilişkin fetvasının kritiğini yaptı.
Özdür, Cübbeli kısaltmasıyla tanınan Ahmet Mahmut Ünlü'nün, 'laik
sistemin sigorta anlayışı'na karşı çıkıyor olsa da şarta bağlı
olmak kaydıyla kabul edilebilir gördüğünü vurguladığı yazısında
KASKO'nun bir harabiyet güvencesi olduğunu ifade etti.
SİGORTAYA CEVAZ VAR MI?
Cübbeli hoca'nın KASKO sigortasına yaklaşımı “Sigortalarda faiz
olma tehlikesi bulunduğundan, bunlara cevaz yoktur” ifadesiyle
belirttiğini hatırlatan Özdür, Hoca'nın "sigortaları
para kazanma amaçlı ve özel sektöre has ticari
işletme" olarak gördüğünü, "sigorta anlaşmalarındaki
aldım verdim işlemlerinin faizli işlem olabileceğini" düşündüğü ve
bu yüzden de sigorta ve onun bir türü olan kaskoya da karşı
çıktığını ifade etti.
CÜBBELİ HOCA'NIN SİYASİ TERCİHİ
Özdür, Cübbeli'nin fetvasını referans gösterdiği yazısında,
"sigortayı kurup işleten müteşebbisin devlet olması halinde durumun
değiştiğini, Çünkü devletin para kazanmak yerine, yardımseverane
(TEAVUNİ) hareket ettiğini, buradan da, Cübbeli Hocanın siyasi
tercihinin, "erken İslam’ın devletçi politikasına
yönelik olduğu" çıkarımını yaptı.
İşte Cübbeli Ahmet Hoca'nın KASKO sigortasına ilişkin o
açıklamasından çarpıcı satırlar:
“Kaskonun ve özel sigortaların dayandığı noktaların faiz olma tehlikesinden dolayı bunlar yasaklanmıştır”. ÇÜNKÜ”yü bastırdıktan sonra, “senden 20 sene para kesilir belki sen 80 sene yaşarsın. Verdiğin paranın 40 katını geri alırsın, arada böyle dengesizlik var. Tabii ki devletin yaptığı sigortalar teavunidir. Yardımlaşma amaçlı olup para kazanma amaçlı değildir”.
YAZARDAN CÜBBELİ'YE ELEŞTİRİ
Özdür bu noktada Cübbeli'nin görüşünü eleştirerek "Hocafendinin
devletçi mantığı biraz sakat. Bugünlere dek tüm çektiklerimizin,
krizlerin, darbelerin, banka soygunlarıyla ve bunların
ateşledikleri bütün günahların, devletin çalışmalarında yardımlaşma
amaçlı (teavuni) hareket etmesinden ve para hırslı olmamasından
kaynaklandığını görmezden geliyor. Oysa kimi Çalışma Bakanlarımız
hiç çekinmeden ağızlarından, “devlet bütçesine en hayırlı
vatandaşlarımızın, ömrü iki yılda noktalanan emeklilerdir” lafz-ı
kutsilerini sağa sola döküveriyorlardı..." ifadelerini
kullandı.
Özdür, Cübbeli Hoca'yı "ucu devletçiliğe açık görünümlü özel teşebbüsçü koyu muhafazakar" olarak nitelemesinin ardından Hoca'nın “toplumsal destek ve yardımlaşma amaçlı, teavuni olanlara müsaade edilmiştir. Amma özeller, para kazanma amaçlı yapmaktadırlar, bundan dolayı özel sigortalara, kaskolara alimlerin çoğu fetva vermemektedirler. Dolayısıyle kasko da bunlara dahildir ve tabidir” sözlerini anımsatarak şu çıkarımı yaptı: 'Kasko sigortası kısaca günah, belki de haram, cehennemlik bir fiil, amma poliçe özel sektörden alınmamışsa, DASK kaskosu gibi helal, çünkü hem cebri, hem devletin...'
İşte Özdür'ün 'Cübbeli Shmet Hoca' kritiğinden çarpıcı satırlar:
Tahminlerimize göre Cübbeli Ahmet Hocanın hayallerinde yaşattığı düzen, Erken Müslümanlık dönemine has.. Ademoğlunun doğumundan ölümüne kadar ne gerekiyorsa, Hz. Allah, onlara kefil... O’nun vekili de Hz. Ömer. Fırat kıyılarında dolaşırken ağlaşan keçi çobanından, evinde açlıktan kırılan çocuklarını avutma amacıyla boş tenceresinde taş kaynatan anaların cümle dertlerine deva... O dönemlerde geçerli kural, tavsiye ve emir ise, sahiblerin kölelerine yediklerinden yedirmek...
Sigortaya ne gerek...
Bugüne gelelim, Allah’ın kefaletini reddeden demokratik laik düzenek, insanların dertlerine derman. Kaderlerimizi, siyaseten kirlettiğimiz oy pusulası elimizde, sandıklarda kendimiz çiziştiriyoruz. Kasko denilen harabiyet poliçeleri de, Hz. Ömer kuklalarının oyun sahalarını süsleyen zakkum çiçekleri...
Kaskoyu kıyasa vurup neticeye gelelim...
Finans kurumlarından araba almak caiz ise, çünkü o peşin olarak aldığını müslümanca diyerek vadeli satabiliyorsa; kaskoyu da onlar yaptırıp masrafını arabanın fiyatına eklediğinde yine müslümancasına göre caiz olabiliyorsa, finans kurumlarının kendi mudilerine ödedikleri helalinden reklam ettikleri kâr paylarına, faiz sızıntısı karışmış olmaz mı?..
Kimsenin kimseye sevap olur korkusuyla zırnık koklatmadığı bir zaman ve zeminde, nelerle vakit harcıyoruz değil mi?..