Ne bir siyasi parti
lideriyim, ne güçlü bir mafya babasına dayadım sırtımı, ne kanun
çıkarmaya yetkim var, ne çıkartmaya… Ne sevmediklerimi demir
parmaklıklar ardına göndermeye, ne sevdiklerimi ve suçsuzları
özgürlüklerine kavuşturmaya…
Ne arkamda bir dayım var
ne güçlü bir akrabam, güçlüden kasıt kas gücü değil anladınız mı,
para gücü…
Ne gemicikler alacak
kadar, ne bir pırlanta deviyle ortaklık kuracak kadar, ne Arap
liderleriyle toplantılar yapacak kadar param yok…
Parti lideri olmaya da,
hatta bir partiden olmaya da hiç mi hiç niyetim yok!
Bu yüzden…
Gücümün yettiğini
yapıyorum…
Sorunları gözüne
sokuyorum, gör de anla diye…
-Ama hiç
kimse görmek istemeyenler kadar kör değildir…-
Ayağına dolanan sorunları
görmezden geliyorsan veya göremiyorsan, cebindeki son kuruşa kadar
paran çalındığında, üstelik bu din-iman adına
yapıldığında ses tellerinde sorun yaşıyorsan, işsizsen ama umurunda
değilse, ya da işin varsa ve başkaları umurunda değilse ben ne
yapabilirim?
Cinnet sebeplerini sadece
alkole bağlıyorsan, kredi kartı borcu yüzünden, işten atıldığı
için, borçlarını ödeyemediği için, kirasını ödeyemediği için,
bebeğine mama alamadığı için ailesini kurşuna dizip sonra da
kafasına sıkıp bu dünyadan göç edenleri okumuyorsan, ben senin
gözüne soksam n’olur?
Daha dün, başbakan bile
“Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” diye meydanlarda
bağırıyordu!
O bile şikâyetçi
durumdan…
Sen, sen ne
yapıyorsun?
“Devekuşu” misali kafanı kuma
gömüyorsun…
Kapatıyorsun gözlerini,
zarar görmediğini sanıyorsun…
Sonra bana çözüm bul
diyorsun!
Ben buldum…
Çözüm
sensin!
Ama görmek istemiyorsan,
anlamak istemiyorsan ne yapabilirim?
Daha açık nasıl
konuşabilirim?
nsrnylmz@gmail.com