Çözüm sürecinde flaş 'demokratikleşme paketi'
Abone olAbdülkadir Selvi, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve HDP heyetinin yaptığı çözüm süreci toplantısının sonuçlarını ve katedilen yolu analiz etti.
İNTERNETHABER.COM
HDP İmralı heyetiyle, çözüm süreci
sorumlularından Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın Çarşamba günü
yaptığı sürpriz görüşmeyi, heyetten Sırrı Süreyya Önder ve PErvin
Buldan açıklamış; çözüm sürecinde yeni bir döneme girdiklerini
söylemişti.
Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi de, bugünkü yazısında, dün HDP
İmralı heyetinden Sırrı Süreyya Önder'in ve Başbakan Yardımcısı
Yalçın Akdoğan'ın çözüm sürecine dair açıklamalarını analiz etti;
çözüm sürecinde yeni bir demokratikleşme paketinin yolda olduğunu
belirtti.
PAKETTE 'İZLEME KOMİTESİ' VE 'ALEVİLERİN TALEPLERİ' DE
VAR
'Çözüm adına tarihi günlerin içinden geçildiğini'
belirten Selvi'ye göre, bu paketin içinde sadece Kürtleri
ilgillendiren hususlar yer almıyor; aynı zamanda Alevi'lerin
Cemevlerinin statüsüne yönelik taleplerini de içeren bu pakette yer
alan bir diğer önemli husus ise 2015’in başlarında 10 kişiden
oluşan bir “İzleme Komitesi”nin kurulması... Selvi, bu isimlerin
ağırlıklı olarak Akil İnsanlar Heyeti’nin içinden seçilecek, belki
de farklı isimlerle de takviye edilebilecek olduğunu ifade
etti.
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
(...)
Artık sürecin yeni bir ivme ile yoluna devam ettiğini görüyoruz. Yeni sürecin Kandil değil İmralı ağırlıklı olduğunun da altını çizmekte fayda var. Hatırlarsanız Oslo süreci İmralı değil Kandil ve Avrupa ağırlıklıydı. Yeni sürece, milli süreç demiştik. Ancak 6-8 Ekim olayları ile Kandil, inisiyatifi ele almak için “kanlı” bir müdahalede bulundu. Ankara’nın kararlılığı ve Öcalan’ın liderliği devreye girdi. Tren tekrar rayına konuldu.
Yeni süreç, ”Sonuca odaklı” bir süreç olacak.
Kobani bahane edilerek çıkarılan olayların Ankara’ya bir faydası
oldu. Hükümet, çözüm sürecinin pamuk ipliğine bağlı olduğunu fark
etti. Elini çabuk tutması gerektiğini gördü. Önceden çözüm
sürecinin önündeki en önemli engelin Suriye konjonktürü olduğu
söyleniyordu. Kobani süreci ise Suriye konjonktürünü de aşan bir
ölçüde Ankara’da alarm zillerinin çalmasına yol
açtı.
Çünkü bir yandan Suriye’de Rojova Bölgesinde kantonlar oluşturmuş bir PKK var. Ama ondan çok daha önemlisi ise IŞİD’le mücadele üzerinden ABD ve Avrupa ile ilişki kurabilen bir Kandil vardı. Bu PKK açısından tarihi bir eşiğin aşılması anlamına geliyor. PKK böylece terör örgütü olmaktan çıkıp, IŞİD’le mücadele eden özgürlük savaşçıları gibi bir misyonu yakalamıştı. Bu sadece sempati olarak dönmedi PKK’ya aynı zamanda ABD ve Avrupa’da birçok kapının açılmasını sağladı. Cemil Bayık bundan cesaret alarak, ABD’nin üçüncü göz olmasını önerdi. Bu çözüm sürecinde inisiyatifin ABD’nin eline geçmesi yönünde yapılmış bir hamleydi.
Ankara gördü ki elini çabuk tutmadığı taktirde bu iş bir yere gidiyor. Ankara işin şakasının olmadığını fark etti.
Kandil’in ABD ve Avrupa ile geliştirdiği ilişkinin bir de Öcalan’a bakan yüzü vardı. İmralı, inisiyatifi elinden kaçırma tehlikesinin söz konusu olduğunu fark etti.
Tüm bu yaşananlardan sonra çözümde yeni süreç, tam anlamıyla çözüm odaklı. Son HDP heyetinde yer alan Hatip Dicle gelinen noktayı, ”200 yıldır bu topraklarda çok acılan yaşatan Kürt sorunun ve diğer bütün sorunların çözümü yönünde Tarihi adımlar atabilmenin arifesindeyiz” sözleriyle ortaya koydu.
Başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan,”Süreç güçlü bir siyasi irade
ve kararlılıkla sürüyor. Nihai sonuca ulaşmak için güven ve iyi
niyet temelinde görüşmeler hız kazanmış durumda” sözleriyle
süreçteki hızlanmaya dikkat çekti.
"2015'İN İLK ÇEYREĞİNDE BİR BİRİ ARDINA ADIMLAR
ATILACAK"
Çözüm için kollar sıvandı. 2015 yılının ilk çeyreğinde bir
biri ardına adımların atılmasına tanık olacağız.
Öcalan, 4-5 ay içerisinde gerekli adımlar atıldığı taktirde silahların bırakılması aşamasına gelineceğini açıklamıştı.
"ARTIK DAHA AZ AÇIKLAMA YAPILACAK"
Kobani’den sonra sürece yeni bir format atıldı. Artık daha
az açıklama daha fazla ilerleme olacak.
Ankara yeni bir, ”Demokratikleşme” paketi üzerinde çalışıyor. Bu paketin Ocak sonu Şubat başı olarak çıkarılması planlanıyor.
Bu paket doğrudan çözüm sürecine katkı yapacak bir paket. Ancak sadece çözümden ibaret olmayacak. Kapsamlı bir demokratikleşme paketi olması bekleniyor. Çünkü içinde sadece Kürt sorunun çözümüne ilişkin düzenlemeler yer almayacak. Alevi sorunun çözümüne ilişkin düzenlemeler de getiriliyor.
Burada bir parantez açıp paketin, Alevilerle ilgili bölümüne ilişkin bir unsuru paylaşmak istiyorum.
PAKETTE ALEVİLERE DE YER VAR
Cemevleriyle ilgili bir tarif yapılmıyor. Cemevlerinin ne olduğunu
Aleviler tarif etsin. Nötr bir yaklaşım söz konusu. Ama
cemevlerinin elektrik ve su giderlerinin devlet tarafından
karşılanması ve cemevlerinde görev yapan dedelerin maaşlarının
devlet tarafından ödenmesi gibi bir düzenleme üzerinde
duruluyor. Bunun için Tekke ve Zaviyeler
Kanunu’nda,”Dedelik” unvanının kullanılmasına ilişkin düzenleme
yapılacak. Bunlar Alevilerin beklentilerini karşılamaya ve sorunu
çözmeye yeter mi? Yetmez ama evet. Çünkü çözüm yönünde iyi niyetli
olarak bir adım atılmış olacak.
İZLEME KOMİTESİ
Tekrar Demokratikleşme paketine dönecek olursak. 2015’in başlarında
10 kişiden oluşan bir “İzleme Komitesi”nin
kurulmasına tanık olabiliriz. Bu isimlerin ağırlıklı olarak Akil
İnsanlar Heyeti’nin içinden seçilecek ama farklı isimlerle de
takviye edilebilir.
Ayrıca hükümet çözüm sürecinin siyasi ve sosyal paydaşlarını çeşitlendirmek istiyor. Çözümü iki ayaklı olmaktan çıkarıp daha geniş kesimlere yayabilme adına. Bu maksatla önümüzdeki günlerde Başbakan Davutoğlu’nun HDP dışındaki Kürt partilerinin temsilcileriyle bir araya gelmesi planlanıyor. Zaten Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da HAK-PAR ve HÜDA-PAR’ı ziyaret ederek bunun ilk adımlarını atmıştı.
ÇÖZÜM SÜRECİNDE MASA 'ÇEŞİTLENDİRİLİYOR'
Çözüm süreci PKK-HDP çizgisiyle yürütülüyor ama masayı
çeşitlendirmek gibi bir arayışın olduğu da dikkat çekiyor. Bunun
ilk adımı Başbakan Davutoğlu’nun Şanlıurfa’daki kanaat önderleriyle
bir araya gelmesi sırasında atılmış ve olumlu sonuç alınmıştı.
Yeni sabotajlarla süreç kesintiye uğramadığı ve tasarlanan adımlar atıldığı taktirde 21 Mart 2015 Nevruz’unda PKK’nın Türkiye’deki silahlı faaliyetlerini sonlandırdığı açıklamasına tanık olabiliriz. Çözüm adına tarihi günlerin içinden geçiyoruz.