Türkiye ilk kez çözüme bu kadar yaklaştı diyebiliriz. İlk defa,
toplumun hemen her kesimi tarafından bu kadar ciddiye alındı çünkü.
İlk kez bu kadar yaklaştı barışa. Sanırım, silahların konuşmasını
isteyen, savaşa devam diyecek bir tek insan yoktur. Tam barışın
eşiğindeyken, çözüm sürecinin üç aşamasından ilki gerçekleşmeye
başlamışken, aslında tamamlanması beklenirken, geçen hafta KCK'nın
"geri çekilme sürecini durdurduk" açıklaması bütün planları altüst
etti.
Belki de altüst etti demek yerine, süreci hızlandırdı demek ve
yaşananlara pozitif bakmak gerekebilir. KCK bu açıklamadan aylar
önce, hükumetin çözüm sürecine katkıda bulunmasını, ikinci aşamaya,
yani demokratik çözümlere, bir ışık yakmasını beklediklerini
açıklamış ve 1 Eylül'e kadar süre tanımıştı. 1 Eylül'den sonra
süreci gözden geçireceklerini söylemişlerdi, tüm bu açıklamalara
bakılırsa KCK'nın geçtiğimiz hafta yaptığı açıklama aslında sürpriz
değil.
Özellikle BDP'li vekiller Temmuz ayında meclis kapanmadan önce,
meclisin çalışmalarına devam etmesi gerektiğini, ikinci aşama için
çalışılması gerektiğini vurgulamışlardı, olmadı, meclis
çalışmalarına ara verdi. Anayasa Uzlaşma Komisyonu bir süre daha
çalıştı ama pakete ilişkin ciddi bir yol katedildiği
söylenemez.
KCK'nın açıklaması bir nevi, sürecin hızlanmasına neden oldu
diyebiliriz, hükumet daha önce örgüt tarafından yapılan
açıklamaları ciddiye almaığından mı bilinmez, adımlarını
hızlandırma gereği duymamışken, açıklamadan hemen sonra
demokratikleşme paketi konusunda sık adımlar atmaya başladı.
Önümüzdeki salı günü paketin Başbakan Erdoğan tarafından
açıklanması bekleniyor. Paketten, Kürt tarafının bekledikleri, daha
doğrusu "olmazsa olmazları" çıkacak mı bilinmiyor. Daha doğrusu
öngörülmüyor. Özellikle, Anadilde Eğitim maddesini önemseyen taraf,
paketten bu madde çıkmazsa süreç nasıl bir seyir izleyecek, merak
edilen en önemli "şey" bu. Bilindiği üzere Anadilde Eğitim, örgütün
en önemli maddelerinden biri, DTK da yine geçen hafta bu konunun
önemini belirterek, yöre halkının bu maddenin hayata geçirilmesine
yönelik isteklerinin altını çizmek adına, çocuklarını okula
göndermeyeceğini açıkladı. Bunun dışında, yine çok önemli bir madde
daha, seçim barajının düşürülmesi. Demokratikleşme paketinin basına
sızan kısmında, baraja ilişkin bir madde görünmüyor.
Dananın kuyruğu salı günü kopacak diyemesek bile, işin rengi o
gün biraz daha belli olacak. PKK, Gezi olaylarına katılma
açıklaması yaptı, yaz aylarının başından beri Sonbahar'ın sıcak
geçeceği konuşuluyor. Örgüt, demokratikleşme paketinin, hükumetin
isteklerine göre değil de kendilerinin de hesaba katıldığı, kendi
isteklerinin de ciddiye alındığı bir paket olmasından yana
olduklarını defalarca söylediler, aslında geri çekilmeyi durdurma
açıklaması da bir nevi bunun altını çizmek içindi. Eğer, paketten
çıkacak olanları "beğenmezlerse" toplumun büyük kesimi, hakikaten
mevsim normallerinin üstünde bir sonbahar yaşanabilir endişesi
taşıyor.
Abdullah Öcalan'ın KCK'nın açıklamasına ne diyeceği ise en merak
edilen konuydu. Gerçi, örgütün yaptığı açıklamanın Öcalan'dan
bağımsız yapılmış olmasına da kimse ihtimal vermiyordu. Bugün
İmralı'ya giden BDP heyetiyle kamuoyuna bir açıklama yapan Öcalan,
KCK'nın açıklamasına değinmeyerek, diyalog sürecinin devam etmesi
gerektiğinden yana olduğunu söyledi. Öcalan'ın bu açıklamasından
sonra da, süreçte tekrar silahların konuşacağı endişesi de kimsenin
aklına gelmiyor, belki de sürecin en pembe yanı bu.
Bugünden sonra, barışın ilk kez bu kadar ciddi biçimde
konuşulduğu ve adımların ilk kez bu kadar iz bıraktığı "süreç"
yolunda ilerleyecek mi, salı gününü bekleyip göreceğiz, "çözüm"
buralardan ne kadar uzakta/yakında onu öğreneceğiz.