Covid-19 geçiren erkekler için büyük tehlike! Üroloji uzmanı Prof. Bülent Erol açıkladı
Abone olKoronavirüsün özellikle üreme çağındaki erkeklerde kısırlığı tetikleyici etkisi olduğuna işaret eden üroloji uzmanı Prof. Dr. Bülent Erol, "Covid-19, erkeklerde baba olmayı engelleyecek bir risk oluşturabiliyor” dedi.
Bir yılı aşkın süredir tüm Dünya’nın savaştığı Covid-19
virüsünün etkileriyle ilgili bilim dünyası araştırmalar yapmaya
devam ediyor. Bahçeci Fulya Tüp Bebek Merkezi doktorlarından
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Erol ve Bahçeci Sağlık Grubu
Bilimsel Direktörü Dr. Necati Fındıklı konu hakkında açıklamalarda
bulundu.
“Erkekler kadınlara oranla daha fazla risk
altında”
Covid-19 hastalığının ve hastalığa neden olan SARS-Cov-2 virüsünün
Dünya’da ilk duyulduğu günden bugüne 1 yıldan fazla süre geçti.
Bilim adamları hastalık hakkında her geçen gün yeni şeyler
öğrenmekte ve edindiği bu bilgileri, başta aşı geliştirilmesi olmak
üzere daha etkin tanı ve tedavi yöntemlerine ulaşmak amaçlı
kullanmaya çalıştığını akataran Prof. Dr. Bülent Erol, “Aşı ve
sonrasında oluşturulacak toplumsal bağışıklık bu mücadeleyi
kazanmak için tek çare olsa da şu anda kaşımızdaki resim virüsün
kendi genetik yapısını değiştirmek sureti ile bu süreçlerde bizleri
biraz zorlayacağını bu sebeple de belirsiz bir süre hayatımızda
ciddi anlamda var olacağını gösteriyor. Covid-19 hastalığını
geçiren bireylerin birçok organında olumsuz etkiler ve hasarlar
bırakabildiğini de artık biliyoruz. Yeni bilgi ve bulgular günlük
yaşamımız için gerekli olan organlarımızda oluşabilen
olumsuzlukların yanında virüsün özellikle üreme çağındaki
erkeklerde kısırlık (İnfertilite) yapıcı etkisine de önemle dikkat
çekiyor” dedi.
“Üç temel gözlem bu sonucu ortaya koyuyor”
Prof. Dr. Erol, sözlerine şöyle devam etti: “Son dönemde yayınlanan
makaleler ve veriler özellikle üreme çağındaki erkeklerin
(özellikle hastalık döneminde orta ve şiddetli hastalık semptomları
gösteren erkekler) bu konuda önemli bir risk grubu olduklarına
işaret ediyor. Bu risk de Covid-19 geçirmiş erkeklerden elde edilen
üç temel gözlem ve sonuca dayanıyor. Birincisi SARS-Cov-2 virüsünün
enfeksiyon sırasında hücrelere girebilmek için kullandığı ACE2
reseptörünün özellikle erkek üreme organları olan testislerde
yüksek oranda üretiliyor/bulunuyor olması. İkincisi geçirilen
hastalık sırasında hastalık şiddetine bağlı olarak bazı erkeklerin
testislerinde belirgin yangısal sürece bağlı doku hasarının
gözleniyor olması ve bu şekilde hasar gören testis dokusunun da
üreme için gerekli olan bazı hormonların üretiminin yapıldığı yer
olması itibariyle hormon ve sperm üretim bozukluklarının oluşmasına
neden olabilmesi. Üçüncü dayanak ise COVİD-19hastalığı sırasında
bazı bireylerde ateşin 38 ve üzerine çıkması ve önemli bir süre bu
seviyelerde seyredebilmesi nedeni ile sperm üretiminde önemli
derecede bozulma meydana gelebilmesi”.
“Hastalık bitiminden 3 ay sonra semen analizi ile sperm
üretimi kontrol ettirilmeli”
Henüz kısıtlı sayıda da olsa mevcut bilimsel verilerin, Covid-19
hastalığının geçirilme şiddeti ile erkeklerde kısırlık yapıcı
etkisi arasında bir bağlantı olduğuna işaret ettiğini vurgulayan
Prof. Dr. Erol, “Veriler ve çalışmalar arttıkça bu bağlantının
şiddetini daha iyi anlayabileceğiz fakat şu anda Covid-19 geçiren
ve yakın gelecekte kısırlık yaşama endişesi olan üreme çağındaki
erkeklerin bu yöndeki sorularına verilebilecek en iyi tavsiye
hastalığın başlangıcını takip eden 2-3 aylık süre içinde bir
üroloji doktoruna muayene olmaları ve semen analizi testi
yaptırarak sperm üretiminde bir aksaklık olup olmadığını kontrol
ettirmeleri olacaktır. Elbette bu süreci gerekli kontrol ve
önlemlere harfiyen uyarak hastalığa yakalanmadan geçirmek ilk hedef
olmalı. Kısıtlamalar nedeni ile yaşanabilecek beslenme ve aktivite
bozukluklarını tamamlayıcı planlar yaparak bağışıklık sistemini
güçlü tutma yönünde maksimum çaba sarf edilmelidir” açıklamasında
bulundu.
Covid-19 aşısı kısırlık yapıyor mu?
Öte yandan son dönemde COVİD-19’a karşı geliştirilen aşıların
kısırlık yaptığına dair özellikle bazı sosyal medya kaynaklarında
asılsız paylaşımlar görülüyor. Bu paylaşımlarla ilgili olarak Dr.
Necati Fındıklı, “Eksik veya yanlış bir bilginin de toplum için ne
kadar tehlikeli olduğunu, ulusal ve hatta global politikaları ciddi
şekilde olumsuz olarak etkileyebildiğini gösteren önemli örnekler.
Konu ile yakından ilgili olmayan ve üreme çağında olan kişiler bu
paylaşımlar nedeni ile de aşı olma konusunda ciddi çekinceler
yaşıyorlar. Söylemlerin kaynağına indiğimizde bu savın temelini
oluşturan konunun aslında virüse karşı geliştirilen aşının hedefi
olan spike (S) proteinini kodlayan genetik şifre ile gebelikte
plasenta gelişiminde görev alan ve syncytin-1 adı verilen gen
şifresinin benzerlik gösterdiği, bu benzerlik nedeni ile de aşı
sonrası plasenta gelişiminin engellenmesi ile kısırlık
oluşturabileceği düşüncesinden kaynaklandığını görülmekteyiz. Bu
savın gerçek olmayan asılsız bir sav olduğu hem bahsi geçen genetik
benzerliğin oldukça düşük bir oranda olması, hem de faz
çalışmalarında aşı uygulanmış bireylerde aşı sonrası elde edilmiş
gebelik verileri ile çürütülüyor olsa da benzer komplo teorileri
farklı aşama ve konularda Covid-19’a karşı mücadeleyi zaman zaman
zorlayacak gibi görünüyor. Üretilen her aşının çok nadir de olsa
bazı bireylerde beklenmedik etki ve semptomlar oluşturabilme
ihtimali vardır. Halkımızın asılsız bilgi ve haberlere rağbet
etmemesi, her zaman uzmanlarından ve doğru bilgi alması başarılı
bir Covid-19 mücadelesi için elzemdir” diyerek uyardı.