Koronavirüs sebebiyle pek çok rutin doktor kontrolü aksadı. Hastalar polikliniklere geri döndüklerinde tüberküloz (verem) sayılarında artış görüldü.Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun vereme dair verdiği soru önergesine yanıtı ve Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol'un paylaşımı da ince hastalığı yeniden gündeme getirdi.DSÖ dünyada tüberküloz kaynaklı ölümlerin son 10 yıl içinde ilk defa artış gösterdiğini açıkladı. 2019'da 1.2 milyon olan can kaybı 1.5 milyona yükseldi. Bakan Koca ise Tanrıkulu’nun sorusuna “1 Ocak 2020 ile 26 Mayıs 2021 tarihleri arasında 'A15 - A19 tanılarından (alt kırılımlarıyla birlikte) Tüberküloz' tanı kodlarından herhangi birini alan 13 bin 458 kişi bulunmaktadır” yanıtını verdi.Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ise “Tüberküloz hastalarını artan sıklıkta görüyoruz. Vaka artışı tüberküloz sıklığı ile paralel gitmeyebilir çünkü tüberküloz sıklığı 'hasta' değil enfeksiyon sıklığıdır. Tüberkülozla enfekte olmuş bireyler hastanelere geç başvurunca "hasta" ya da "ilerlemiş hasta" durumunda tedavi görüyorlar." dedi.Türkiye Ulusal Verem Savaşı Dernekleri Federasyonu'na göre Türkiye'de 10 milyon ile 20 milyon arası bir nüfusun enfekte olduğu, yani vücutlarında henüz hastalık oluşturmamış verem mikrobunun olduğu hesaplanmakta.Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol yükselişe neden olarak "Covid nedeniyle takip, kayıt, dirençli tüberküloz tespiti, bağışıklık sistemi baskılanmış hastaların yakın izlemi çok aksadığı için gecikmiş bir evrede başvuran hastalarla karşılaşıyoruz. Vaka, tüberküloz sıklığının artmasından daha farklı olarak 'geç başvuru' demektir. İlerlemiş vakalarda can kaybı daha sık yaşanabiliyor." dedi.Kadıköy Verem Savaş Dispanseri ve Sarıyer Verem Savaş Dispanseri dikkat çeken bir artış görmediklerini ifade ediyor. Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ise farklı bir noktadan konuya yaklaşıyor ve dispanserlere ancak akciğer tüberkülozunun gideceğini söylüyor.Sadece akciğere tutunmayan tüberkülozla ilgili Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol "Tüberkülozların 3'te 2'si akciğer dışıdır. Lenf bezleri, kemik, eklem, böbrek ve kadınlarda genital bölgede görülebilir; o vakalar dispansere gitmez, üçüncü basamak hastanelere gider ve ayırıcı tanı sırasında fark edersiniz." dedi.Covid'den önceki en ölümcül enfeksiyon hastalığı olan verem, bağışıklık sistemi baskılanmış, ileri yaştaki, yoksul ve kötü koşullarda yaşayan insanların hastalığıydı. 1930 yılında çıkartılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile devlet politikası haline gelen hastalığa karşı 1950'lere kadar yurt genelinde, hala faaliyet gösteren verem savaş dispanserleri ve sanatoryumlar açılmıştı.1966'da Cahit Seyhanlı'nın çıkardığı “Veremli Kız” plağı ise hastalığın kültürel etkisinin en büyük örneklerinden biri olmuştu. Büyük ses getiren plak bütün ülkeyi ağlatmıştı zira plakta Seyhanlı'ya hıçkırıklar içinde ağlayan Nedret Güvenç eşlik ediyordu. Şarkıyı dayanılmaz kılan, zorlu yaşam koşulları nedeniyle verem olan insanlara ülkenin her yerinde rastlanmasıydı.Makber (Her Yer Karanlık) adlı unutulmaz eserin bestenin üzerine yazılan olağanüstü acıklı güftesi ve şarkının girişinde Güvenç'in öksürükler gözyaşları içinde "Kan... Kan... Yine kan.." sözleri eserin travmatik etkisini de kaçınılmaz kılıyordu zira 1940'larda her yıl bin kişiden 2-3'ü verem nedeniyle ölüyordu ve hastalık bir numaralı ölüm nedeniydi.Dönem filmlerinde de sık sık yer verilen hastalık Türkiye'de 20. yüzyılın üçüncü çeyreğinden sonra kontrol altına alınabildi. Hala Türkiye'de 173 verem savaş dispanseri bulunmakta. Tüberküloz artık önemli bir ölüm nedeni olarak görülmese de düzensiz ve hatalı tedaviler yüzünden ilaçlara dirençli veremli hasta sayılarının yüksek olması önemli bir sorun olarak dikkat çekiyor.