Coşkun ve Çölaşan'ın ayak sohbeti
Abone olBekir Coşkun, Başbakan Erdoğan'ın kermesiyle ilgili bir haberi, mesai arkadaşı Emin Çölaşan'a hediye edince ortaya şöyle bir sohbet çıktı.
Bekir Coşkun, Başbakan'ın herşeyini alan ve buna ayakkabılarını da dahil eden işadamını, Emin Çölaşan'la değerlendirdi. Coşkun'un "Başbakan’ın ayakkabıları." isimli yazısı şöyle:
Yazı : Bekir Coşkun
Kaynak : www.hurriyetim.com.tr
GAZETELERDE ‘Kermesteki açık artırmada Başbakan’ın eski ayakkabılarını bir işadamı satın aldı’ haberini gördükten ve Sevgili Pakize Suda’nın yazısını okuduktan sonra aklımdan çıkmıyor.
Yoksa Başbakan’ın ayakkabılarını ben mi satın alsaydım?
Sabah Gazetesi muhabirleri demek ki ayakkabıların izini sürdüler ve işadamının evinde ayakkabıyı nereye koyduğunu fotoğrafladılar:
Şöminenin üstüne...
Ben de kitaplığın vitrinine koyabilirdim.
Çaprazlamasına.
Bir teki bana yeteceği için önümüzdeki yaş gününde bir tekini güzelce paketleyip, kurdele bağlayıp bizim Emin Çölaşan’a ‘yaş günü hediyesi’ olarak götürebilirdim.
Emin’in paketi merakla henüz açarken söyleyecekleri belli:
‘Sağol ya... Niye zahmet ettin...’
‘Bi şey değil...’
Fiyongunu çözemeyince, kurdeleyi sabırsızlıkla zorlayıp paketin kenarından sıyırtırken Emin:
‘Mahcup ettin valla...’
‘Rica ederim, sana layık değil ama Eminciğim...’
Emin bir yandan fiyongu bertaraf ederken:
‘Ooooo... Nasıl şeymiş de nasıl şeymiş...’
(.....)
Ne bileyim ben.
Başbakan’ın ‘ayaklarını’ en iyi izleyen meslektaşım olduğu için, ayakkabıların ikisinin de bizim kütüphanenin vitrininde kalmasına gönlüm razı olmadığı için bu düşünce...
Bir teki de Emin’de olsun.
Bir araya geldiğimizde sohbete ‘Dün bizim ayakkabı tekiiii...’ diye başlarız.
*
Şu ‘ayağa’ bakın:
Başbakan; türban konusunda tabanına ‘Sabredin’ derken, bundan siz bir şey anlamasanız da taban anlıyor.
2007’de Cumhurbaşkanı Sezer’den kurtulduklarında ve Cumhurbaşkanlığı AKP’ye geçtiğinde niye ‘sabrettiklerini’ göreceksiniz.
Yoksa tek başına iktidar olan bir Başbakan neyin ‘sabrını’ istiyor?
Bilmiyorum, biraz olsun ‘Bu -Sabredin- neyin habercisi?’ diye düşünür müsünüz?
Ben ise Başbakan’ın ayakkabılarını kaçırdığıma yanarım.
Böyle ‘ayakları’ tanımış ayakkabılar ne büyük ayakkabılardır.
Türkiye altında kaldı...
Yazı : Bekir Coşkun
Kaynak : www.hurriyetim.com.tr
GAZETELERDE ‘Kermesteki açık artırmada Başbakan’ın eski ayakkabılarını bir işadamı satın aldı’ haberini gördükten ve Sevgili Pakize Suda’nın yazısını okuduktan sonra aklımdan çıkmıyor.
Yoksa Başbakan’ın ayakkabılarını ben mi satın alsaydım?
Sabah Gazetesi muhabirleri demek ki ayakkabıların izini sürdüler ve işadamının evinde ayakkabıyı nereye koyduğunu fotoğrafladılar:
Şöminenin üstüne...
Ben de kitaplığın vitrinine koyabilirdim.
Çaprazlamasına.
Bir teki bana yeteceği için önümüzdeki yaş gününde bir tekini güzelce paketleyip, kurdele bağlayıp bizim Emin Çölaşan’a ‘yaş günü hediyesi’ olarak götürebilirdim.
Emin’in paketi merakla henüz açarken söyleyecekleri belli:
‘Sağol ya... Niye zahmet ettin...’
‘Bi şey değil...’
Fiyongunu çözemeyince, kurdeleyi sabırsızlıkla zorlayıp paketin kenarından sıyırtırken Emin:
‘Mahcup ettin valla...’
‘Rica ederim, sana layık değil ama Eminciğim...’
Emin bir yandan fiyongu bertaraf ederken:
‘Ooooo... Nasıl şeymiş de nasıl şeymiş...’
(.....)
Ne bileyim ben.
Başbakan’ın ‘ayaklarını’ en iyi izleyen meslektaşım olduğu için, ayakkabıların ikisinin de bizim kütüphanenin vitrininde kalmasına gönlüm razı olmadığı için bu düşünce...
Bir teki de Emin’de olsun.
Bir araya geldiğimizde sohbete ‘Dün bizim ayakkabı tekiiii...’ diye başlarız.
*
Şu ‘ayağa’ bakın:
Başbakan; türban konusunda tabanına ‘Sabredin’ derken, bundan siz bir şey anlamasanız da taban anlıyor.
2007’de Cumhurbaşkanı Sezer’den kurtulduklarında ve Cumhurbaşkanlığı AKP’ye geçtiğinde niye ‘sabrettiklerini’ göreceksiniz.
Yoksa tek başına iktidar olan bir Başbakan neyin ‘sabrını’ istiyor?
Bilmiyorum, biraz olsun ‘Bu -Sabredin- neyin habercisi?’ diye düşünür müsünüz?
Ben ise Başbakan’ın ayakkabılarını kaçırdığıma yanarım.
Böyle ‘ayakları’ tanımış ayakkabılar ne büyük ayakkabılardır.
Türkiye altında kaldı...