COŞAR’DAN YENİ ANAYASA ELEŞTİRİSİ
Abone olTürkiye Barolar Birliği Başkanı Ahsen Coşar, “ ’kuvvetler ayrılığı’ ilkesinin, üzerinde çalışılan yeni anayasa taslağında yer almaması yönün...
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ahsen Coşar, “ ’kuvvetler
ayrılığı’ ilkesinin, üzerinde çalışılan yeni anayasa taslağında yer
almaması yönündeki düşünce, görüş ve önerilere Türkiye Barolar
Birliği olarak karşıyız” dedi.
Danıştay’ın 145. kuruluş yıl dönümü ve İdari Yargı Günü dolayısıyla
Danıştay Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen törende konuşan
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ahsen Coşar, Danıştay’ın
avukatların kılık kıyafetleriyle ilgili olarak verdiği kararı
eleştirdi. Danıştay’ın avukatların kılık kıyafetiyle ilgili olarak
verdiği yürütmenin durdurulması kararının bu konuda daha önce
verilen ve yerleşik hale gelen kararlarına ve uygulamasına, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi’nin emsal kararlarına aykırı olduğunu
belirten Coşar, “Bu kararın gerekçesinde yer alan kamu hizmeti
gören avukatların ‘kamu görevi’ yapan yargıç ve savcılarla aynı
kurallara tabi tutulamayacağına ilişkin kabulün Avukatlık
Kanunu’nun yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı kanısındayız”
dedi.
Avukatlık Kanunu’nun birinci maddesinde; ‘Avukatlık kamu hizmeti ve
serbest bir meslektir. Avukat Yargı’nın kurucu unsurlarından olan
bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder’ hükmü yer aldığı
hatırlatarak, bu hükümde geçen ‘serbestçe temsil’ ifadesi
savunmanın bağımsızlığı anlamında olduğunu belirten Coşar,
avukatlık mesleğinin, serbest meslek olmaktan öte, yargının diğer
iki kurucu unsurunu oluşturan iddia ve hüküm makamları gibi
adaletin gerçekleşmesi için yargının hizmetinde olan bir kamu
hizmeti olduğunu kaydetti.
Coşar, “Kamu hizmetinin serbest meslek olarak icra edilmesinin
görevin kamusal niteliğini etkilemeyeceği, tam tersine güvencesi
olduğu, avukatların yapmakla yükümlü oldukları görevleri itibarıyla
kamu yararı ile yakından ilgili bulunduğu ve bu yakın ilgi nedeni
ile de işin kamu hizmeti niteliğinde olduğu Anayasa Mahkemesi
kararları ile de kabul edilmiştir” dedi.
Yeni Anayasa yapım çalışmalarıyla ilgili de değerlendirmelerde
bulunan Coşar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Hepimizin bildiği üzere anayasacılığın özü ve işlevi, devletin
temel örgütlenmesinin yanı sıra birey hak ve özgürlüklerini korumak
amacıyla siyasi iktidarın sınırlandırılması düşüncesine dayanır.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi de siyasi iktidarı sınırlandırmanın ve bu
suretle güç temerküzünü engellemenin en önemli enstrümanlardan
birisidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama, yürütme ve
yargı erklerinin hiç birisi bir diğerinin üstünde değildir. Her
türlü güç, iktidar kötüye kullanılabilir. Kullanılmıştır da. Ama
dünya siyasi tarihi bize göstermiştir ki, en çok kötüye kullanılan
güç ‘yürütme iktidarı’dır. Zira yürütme gücü subjektif olmakla,
hemen her yerde ve bütün zamanlarda keyfi kullanılmış, birey hak ve
özgürlükleri konusunda en büyük tehdit ve tehlike hep siyasi
iktidarlardan gelmiştir. Bizim anayasal sistemimizde olduğu gibi,
kuvvetler ayrılığı ilkesinin özgün biçiminin değil de, onun
yumuşatılmış, sulandırılmış biçimi olan ‘kuvvetlerin işbirliği’
ilkesinin işlevsel kılındığı ülkelerde, yasama çoğunluğunu elinde
bulunduran yürütme erkinin yasama organına da hükmettiği
düşünüldüğünde, mevcut kuvvetler içinde ‘denetleme ve dengeleme’
işlevini yerine getirecek, bu bağlamda birey hak ve özgürlüklerini,
insan haklarını güvence altına alacak ve koruyacak olan kuvvet,
yargı erkidir. Bu gücün de bir başka tehlike olan ‘yargıçlar
yönetimine’ dönüşmemesi ve kendi sınırları içinde kalması
gerekir.”
Kuvvetler ayrılığı ilkesine üzerinde çalışılan yeni anayasa
taslağında yer verilmemesi yönündeki düşünce, görüş ve önerilere
Türkiye Barolar Birliği olarak karşı olduklarını belirten Coşar,
Cumhuriyetimizin ilk anayasası olan 1924 Anayasasının meclis
üstünlüğüne, yürütmenin ve yargının Meclis’e tabi olduğuna,
kuvvetlerin birliği üzerine kurulu bir rejim getirdiğini
söyledi.
1961 Anayasası ile getirilen sistemin, yasama ile yürütmeyi bir
denge üzerine oturtmuş, yargıyı da bağımsız bir erk olarak
düzenlediğine dikkat çeken Coşar, “1982 Anayasası kuvvetler
ayrılığı ilkesinin sulandırılmış şekli olan kuvvetlerin işbirliği
ilkesini esas alarak yasama ile yürütme arasındaki tercihi yürütme
lehine kullanmıştır. Yeni yapılacak anayasada bize göre yapılması
gereken şey parlamenter sistemi korumak, yasamayı yürütme erkini
denetleyecek biçimde tahkim etmektir. Zira Türkiye Cumhuriyeti,
Sayın İlber Ortaylı’nın 28 Ekim 2012 tarihinde Milliyet Gazetesi
ekinde yayımlanan makalesinde işaret ettiği üzere ‘seçimlere,
siyasal partilerin varlığına, meclisin çalışmalarına alışkın bir
siyasi yapıya dayanır. Bunun sarsılmasının arzu edilmeyecek bir
kaos getireceği açıktır ve bu sistem her şeyden evvel merkezi
idareyle birlikte var olan bir parlamenter sistemle yaşamaya
yatkındır.’ Yeni anayasanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu
değerleri olan ve biri diğerinden soyutlanması mümkün olmayan,
aksine hep birlikte bir bütün oluşturan üniter, demokratik, laik ve
sosyal hukuk devleti ilkelerini benimseyen; insan haklarını
korumayı temel hedef olarak gören ve bunu güvence altına alan; hak
ve özgürlükleri kısıtlayan, kullanılmasını engelleyen değil,
çoğaltan ve kullanılmasının önündeki engelleri kaldıran; demokrasi
ve hukuk devleti konularında evrensel standartları yakalayan bir
anayasa olması gerekir” diye konuştu.
Yargılama faaliyetinde sav, savunma, hükmün bir bütün olup hep
birlikte yargının kurucu unsurunu oluşturduğunu vurgulayan Coşar,
dünyanın demokratik her ülkesinde kabul gören ve genel geçer
evrensel bir kural olan bu durumun göz önüne alınarak, barolara ve
savunma makamına yeni anayasanın yargı ile ilgili bölümünde yer
verilmesi gerektiğini söyledi.
Coşar, “Nitekim dünyanın en son anayasalarından olan Angola
Anayasa’sının 193. maddesinde avukatlık mesleği, ‘asli yargı
kurumu’ adıyla anayasanın ‘yargı’ ile ilgili bölümünde yer
almaktadır. Yeni anayasada bu düzenleme örnek alınarak barolara
anayasanın ‘yargı’ ile ilgili bölümünde yer verilmeli, serbest
avukatlığın, baroların, Türkiye Barolar Birliği’nin bağımsızlığı
anayasal güvence altına alınmalıdır” diye konuştu.
(İHA)