Çöpe atılan arşivden tarih çıktı
Abone olDolmabahçe Sarayı’ndaki Milli Saraylar Arşivi’nden, depoya gönderilen 80 konteynır belge incelemeye alınınca yakın tarihe ışık tutacak belgeler ortaya çıktı.
Bunlar arasında, Rus ordusundaki Ermenilerin yaptığı katliam
vesikalarından padişahın gündem defterine, Mustafa Kemal Atatürk’ün
teşrifat günlüğünden Vahdettin’in Kurtuluş Savaşı şehitleri için
Ayasofya’da okuttuğu mevlidin yazışmalarına kadar birçok önemli
belge var. 2 yıl daha sürmesi öngörülen çalışmalar tamamlandığında
1908’den Demokrat Parti dönemine kadar olan zamanı kapsayan
yaklaşık 5 bin evrakın muhtevası netleşecek. 1987’de Zarif Orgun
başkanlığında yürütülen çalışmalar sonucu Milli Saraylar Arşivi
oluşturuldu. 1992’de ise arşiv hiçbir sayım yapılmadan
araştırmacılara açıldı.
2004 Eylül’ünden bu yana arşivin sorumlusu ve Tasnif ve Düzenleme
Komisyonu başkanlığı görevini yürüten Tuncay Cengiz Göncü, bütün
arşiv için sadece iki katalog bulunduğunu; ancak raflarda duran pek
çok belgenin katalogda yer almadığını, bazı evrakın da mükerrer
kaydedildiğini söylüyor. Adnan Menderes’in Pakistan gezisinin
fotoğrafları ve Abdülmecid’in eskiz defterlerinin de aralarında
bulunduğu 2 bin 104 zarf içindeki 5 bin civarındaki belge ise
yıllar boyu raflarda kimsenin haberi olmaksızın durmuş.
Bundan daha acı olanıysa 2000 yılında 80 konteynır dolusu evrakın
arşivden atılması. Dönemin görevlisi tarafından ‘gereksiz’ olduğuna
karar verilen evrak arasından seçilen birkaç numune, Ali İhsan
Gencer başkanlığındaki heyete gösterilmiş. Heyet, gösterilen
örneklere bakıp ‘olur’ raporu verince, 40 konteynır dolusu evrak,
‘atık malzeme’ diye depoya ‘terkine’ gönderilmiş. Göncü’ye göre bu
uygulamada, o dönem basında arşivler hakkında çıkan ‘çöpe dönmüş’
iddialarının da payı var. 2005 Mart’ında, ilk etapta 5 konteynırı
araştıran Göncü ve ekibi, hem Osmanlı hem Cumhuriyet dönemine ait,
birinci sınıf arşiv belgelerine ulaşmış. Bunlar arasında Ermeni
komitacıların elinde yakalanan silahların fotoğrafları, hazine-i
hassa evrakları, Rus ordusundaki Ermenilerin yaptığı katliamı
anlatan savaş jurnalleri, cumhuriyet dönemine ait I. Şube
istihbarat raporları ve Mustafa Kemal’in teşrifat günlüğü gibi
belgeler var. Yıllardır depoda duran evrak için Göncü, “Başbakanlık
Devlet Arşivleri’nde bu nitelikte belgelerin birinin eksikliğinde
yer yerinden oynar.” diye konuşuyor.
Meclis Başkanı Bülent Arınç ve Milli Saraylar Daire Başkanı Cemal
Öztaş’ın desteğiyle kurulan Sayım-Tespit Komisyonu ile
Tasnif-Düzenleme Kurulu’nun amacı, belgelerin envanterini
çıkardıktan sonra bunları Başbakanlık Devlet Arşivleri’ne (BDA)
teslim etmek. Göncü, “Ne restorasyon, ne de muhafaza bizim işimiz
değil. Biz sadece vazifemizi yapıp onları ortaya çıkardık. Eğer BDA
2006 planlamasında yer verirse biz evrakı kendilerine teslim
edeceğiz.” diyor. Zaten buradaki belgeler de BDA’dakilerin devamı
niteliğinde. BDA’daki belgeler 1908’de sonlanırken Milli Saraylar
Arşivi’nin tarihi 1908’den başlıyor. Yani üzerine pek çok
tartışmanın yapıldığı Osmanlı’nın son ve Cumhuriyet’in ilk
yıllarına ait resmî kaynaklara buradan ulaşmak mümkün. Dolmabahçe
Sarayı, Cumhuriyet döneminde de Riyaset-i Cumhur makamı olarak
kullanıldığı için, bu döneme ait pek çok önemli bilgi burada
mevcut. Özellikle toplumsal tarihle ilgilenen araştırmacılar için,
sarayın ve Cumhurbaşkanlığı’nın tüketim alışkanlıkları,
protokolleri ve siyaset biçimlerini örnekleyen belgeler, envanteri
tutulduktan sonra yeniden araştırmacılara açılacak.
Milli Saraylar arşivinde sözde Ermeni soykırımıyla birlikte
yorumlanabilecek belgeler de bulunuyor. Bunlardan biri, Rus
ordusundaki Ermenilerin, bölgedeki halka yönelik yaptığı katliamı
anlatan bir jurnal. Diğeri ise aynı dönemde savaş şartları altında
ihanet ettikleri gerekçesiyle Müslüman tebadan idam edilenlere ait
belgeler. Göncü, bu belgeler ışığında yaşananların, bir soykırım
değil, savaş dönemine ait genel bir cezalandırma olarak algılanması
gerektiğini söylüyor. Ve arşiv tutmada titizliğiyle bilinen
Osmanlı’dan iki ilginç evrak: Tımarhanede kalanlara yapılan
harcamanın dökümü ile saray aşçısının ayrılma tutanağı. İlk
evrakta, ‘263 divanenin her birine, 100 paradan birer karpuz’,
ayrıca ‘53 tane divane hatunun her birine 2’şer kuruşluk 53 yemeni’
alındığı yazılı. Saray aşçısı ise 17 Mart 1340’ta saraya veda
etmiş.
Vahdettin’e ‘arz’ edilen son bilgiler
Arşivde şimdiye dek 250 bin belge incelendi. Bulunan belgelerden
sadece arşiv malzemesi olarak değil, sergi ve katalog hazırlamak
için de yararlanılacak. Çoğu Osmanlı dönemine ait belgeler arasında
50-60 adet ‘hülasa-i maruzat’ defteri var. Bu defter, padişaha
gündemin sunulduğu defter. Gündemler 1 Kasım 1922’de bitiyor.
Göncü, ‘gürül gürül akan, sonra damlamaya başlayan, derken kuruyan
bir çeşme gibi’ şeklinde nitelediği hülasa-i maruzat defterinin son
sayfaları hakkında şunları söylüyor: “Padişaha sunulan gündemin
olduğu yerin başlığı ‘arz’. Buna karşı padişahın talimatı ise
‘mucibi’ başlığı altında yazılıyor. Önceleri her iki kısmı da dolu
olan bu defterlerde saltanatın kaldırılmasına yakın önce arzlar ve
mucibi azalmış. Sonra arz var; ama mucibi boş. Sonra arz da
kesiliyor.” Vahdettin’in yurttan ayrılmasından üç gün önce son
olarak sunulan arz ise Sirkeci’deki Meymenet Han’ın pencere vs.
gibi bazı aksamındaki eksiklerin giderilmesine dair. Vahdettin’e
dair bir başka belge ise, Sultan’ın, Anadolu’da yürütülen Kurtuluş
Savaşı’nda şehit düşenler için Ayasofya Camii’nde mevlit okuttuğunu
gösteriyor.
Haber: Elif Tunca
Kaynak: