Çölaşan'ın Yeni TCK protestosu
Abone olYeni TCK'nın yürürlüğe girmesine saatler kala Emin Çölaşan'dan medyaya bir öneri geldi. Çölaşan, medyanın basına gelen kısıtlamaları protesto etmesini istedi.
Emin ÇÖLAŞAN, son zamanlarda ağızlardan düşmeyen Yeni TCK'nın
basına yaptığı kısıtlamaların protesto edilmesini istedi. Çölaşan,
durumun aciliyetini "Geliyor geliyor cuma günü
geliyor!" diyerek vurguladı.
SEVGİLİ okuyucularım, önümüzdeki cuma günü 1 Nisan. Bu tarihi
aklınızda iyi tutun... Çünkü o gün Yeni Türk Ceza Kanunu yürürlüğe
girecek.
Gazetelerde okuduğunuz, televizyonlarda izlediğiniz pek çok haber
ve yorumu artık izlemeniz mümkün olmayacak.
Köşe yazılarında iktidar partisini ve hükümeti yağlayıp yıkayanlar,
‘O bana dedi ki-ben ona dedim ki’ muhabbeti yapanlar, suya sabuna
dokunmadan yazı yazanlar, köşesinde sevgilisini, gittiği lüks
restoranlarda tıkındıklarını anlatanlar yine rahat olacak. Onları
ilgilendiren bir şey yok.
Ama eleştirenler, belge açıklayanlar, pisliğin, yolsuzluğun,
hortumun üzerine gidenler, bunları haber veya köşe yazısı olarak
yazmadan önce birkaç kez düşünmek zorunda kalacak.
Yazılarımız belki biraz daha farklı, hatta ürkek olacak...
Çünkü bu yasa ile birlikte basına yeni yasaklar, sansür ve çok ağır
hapis cezaları geliyor.
İşin şakası yok. Bu yasa pek çok muhabiri, yorumcuyu ve köşe
yazarını cezaevlerine gönderecek.
Bir yıl, üç yıl, on yıl!..
* * *
Bu yasa hazırlanırken medya tepki vermedi, karşı çıkmadı. Hepimiz
hatalıyız. Ne zaman ki yumurta kapımıza dayandı, hep birlikte
ayıldık ama iş işten geçmiş oldu.
Yasanın pek çok maddesi zaten eksik, bozuk, çelişkili, anlaşılır
gibi değil. Ama özellikle basın suçları abartılmış, olmayan şeyler
için ağır hapis cezaları getirilmiş. Belli ki basına karşı tavır
var.
Peki biz şimdi ne yapacağız?
Ben bir gazete yöneticisi olsaydım, 1 Nisan gününden başlayarak hiç
değilse birkaç gün birinci sayfamda belli yerleri boş -bembeyaz-
bırakıp bu durumu protesto ederdim.
Televizyon yöneticisi olsaydım, örneğin belli haber saatlerinde
haber vermezdim.
Spiker veya sunucu ekrana çıkar, bu yasadan söz eder ve haber
bültenini o anda kapatırdı.
Toplumsal tepki böyle oluşur.
* * *
Şimdi hemen hemen bütün medya kuruluşlarında avukatlarımız ve
hukukçular, gazeteci ve yönetici arkadaşlara bu yasayla ilgili
brifingler veriyor.
‘Aman şunu yazmayın, aman şu konuda çok dikkatli olun... O konuları
hiç yazamayacaksınız... Öyle yazarsanız suç olur, böyle yazarsanız
belki kurtulursunuz...’
Fakat hukukçular arasında bile pek çok görüş ayrılığı çıkıyor...
Çünkü yasanın ne demek istediği anlaşılmıyor.
Yaklaşık 30 ayrı madde basına HAPİS cezası öngörüyor! Hemen her
maddede ‘Bu suç basın yoluyla işlenirse hapis cezası yarı oranında
artırılır’ hükmü yer alıyor.
Sevgili okuyucularım, işin ucunda 10 yıla kadar hapis var!
* * *
Dün Haftalık Dergisi’nden aradılar. Gazeteciler arasında anket
yapıyorlarmış, bana da sordular:
‘Eğer içeri girerseniz, orada hangi gazetecilerle birlikte olmak
istersiniz?’
Koğuşlarda kapkaççılar, gaspçılar, hırsızlar, hortumcular,
vurguncular, kalpazanlar, tırnakçılar, dızdızcılar, söğüşçüler,
yankesiciler, kaçakçılar, dolandırıcılar, hayali ihracatçılar! Seç
seç al!
Ama gazetecileri sordular. İşi gırgıra vurmaktan başka çare yok!
Ben de üç gazeteci arkadaşın ismini verdim. Mustafa Balbay, bizim
Yaşar Sökmensüer ve Nurettin Kurt’la olmak istediğimi söyledim.
Sonra ekledim:
‘Ama öteki gazeteciler, hatta en büyük karşıtlarım bile olabilir.
Hepimiz benzer nedenlerle girmiş olacağımızdan, koğuşta iyi
anlaşırız!’
AB’ye aday (!) Türkiye’de biz gazetecilerin aramızda konuştuğumuz
konulara ve başımıza gelenlere (ya da geleceklere) bakın!
* * *
Bu konu son derece ciddi ve rahatsızlık verici. Talebimi
yineliyorum:
1 Nisan öncesinde ve sonrasında görsel ve yazılı medya kuruluşları,
yöneticileri, yazarları ve muhabirleri bu yasaya tepkilerini net,
açık, kesin ve milyonlarca insanımızın anlayacağı yöntemlerle dile
getirmeli.
Bu tepkiler ekranlara ve sayfalara yansımalı.
Medyanın merkezi İstanbul. Bütün yöneticiler bir araya gelsin ve ne
yapılacağına karar versin. Binlerce basın çalışanı bunu bekliyor ve
bekleyecek.
Bu işin şakası kalmadı. Sonra vakit çok geç olur. Son pişmanlık
fayda vermez.
YAZI:Emin ÇÖLAŞAN
HÜRRİYET