Çölaşan'dan ağır suçlamalar!
Abone olHürriyet Gazetesi'nin sivri dilli yazarı Emin Çölaşan, Ak Parti iktidarını ve kendi deyimiyle "İslamcı Basın"a çok ağır suçlamalarda bulundu
Emin Çölaşan " başlıklı yazısında Rektör Yücel Aşkın'a açılan
davayı yorumladı.
Yazı : Emin ÇÖLAŞAN
www.hurriyet.com.tr
REKTÖR Yücel Aşkın, birkaç rektörle birlikte topun ağzında idi.
AKP iktidarı ve İslamcı medya üzerlerine geliyordu. Sonunda
tutuklatmayı başardılar! Hem de ‘hırsızlık çetesi’ kurmuştu! Van
Cumhuriyet Başsavcısı, Aşkın tutuklandıktan sonra basın toplantısı
yaptı. Açıkça suç işlemişti, sonuç yok!
Üniversite’nin Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı ise dört ay
önce tutuklanmıştı. Van adliyesi öyle güzel çalışıyordu ki (!)
aylar boyunca dava bile açılmamıştı.
Enver Arpalı intihar etti. Yücel Aşkın hastaneye kaldırıldı. Bu
manevi işkencenin sorumluları nerede? Ankara ve Van’da!
Bu olaylar oldu, şimdi dava açıldı! Ayıptır, günahtır.
İslamcı basın Rektör Yücel Aşkın olayının üzerine sürekli gitti. İş
o boyuta vardı ki, kendisinin ‘Ermeni’ olduğu, üniversitede PKK
yanlısı örgütlenme yaptığı iddia edildi! Ayrıca ‘hırsızlık çetesi’
kurmuştu!
Rektörü yıpratmak adına İslamcı basını AKP iktidarının hangi kesimi
düzmece bilgilerle besliyordu? Kimdi onlar?
Ortaya muhbir vatandaşlar çıktı. Biri profesör unvanı taşıyordu.
Yücel Aşkın’ın nefes alışını bile yıllardan beri izlediğini söyledi
ve onu ihbar ettiğini itiraf etmekten utanmadı.
Evet, olan oldu biten bitti. İnsanlar can verdi, yoğun bakıma
kaldırıldı. Davayı şimdi açtılar. İş işten geçtikten sonra
günaydın! Hayırlı uğurlu olsun!
TBMM’DEN SORUMLU BAŞBAKAN YARDIMCISI
Meclis Başkanı Bülent Arınç’ı hayret ve ibretle izliyoruz. O makam
biraz olsun tarafsızlık gerektirir. Meclis Başkanı hangi partiden
olursa olsun, partiler üstü bir konumdadır.
Kendi partisinin sözcüsü değildir.
Arınç ise tamamen farklı. Her konuda taraf. Ayrıca bazı
gerçeklerden haberdar değil. Örneğin türban konusunda ahkam
kesiyor, bundan sonraki Cumhurbaşkanı döneminde Çankaya’da türbanın
serbest olacağını söylüyor. Acaba nereden biliyor!
Yine türban konusunda AİHM tarafından verilen kararı eleştiriyor,
bizi bağlamayacağını söylüyor. Neye dayanarak?
Ağız aynı ağız. AKP ağzı.
Şimdi bunlara sormak gerekiyor. AİHM kararları madem bizi bağlamaz,
o halde Türkiye aleyhine Kıbrıs Rum Kesimi’nde yaşayanlar
tarafından açılan tazminat davaları sonrasında ne yapıyoruz?
Davaları kaybettik. O tazminatları davacı Rumlara şakır şakır
ödemiyor muyuz?
Türban davası sonrasında konuşup ahkam kesenler, ‘Bu karar bizi
bağlamaz’ diye kabadayılık yapanlar, Kıbrıs Rum Kesimi ve
yitirdiğimiz öteki davalardan sonra ağızlarını açamamıştı!
‘Bu kararlar Türkiye’yi bağlamaz. Biz bu tazminatları ödemeyeceğiz’
diyememişti! Böyle çifte standart olur mu? Bir ülke böyle
çelişkilerle yönetilir mi?
Devlet türban davasını kazanıyor, bunlar üzülüyor! Şu hale bakın
yahu!
* * *
Dikkat ediniz, iktidarın elinde sadece iki koz kaldı ve sürekli onu
kullanıyor.
1- Türban ve din sömürüsü. (İçki yasakları buna dahil.)
2- Pazarlama faaliyeti sonucu sattıkları kuruluşlardan gelen
para.
Başka bir şey yok.
Terör olayları, sokaklar, gasp, kapkaç, hırsızlık olaylarındaki
anormal artışlar, işsizlik, kitlelerin umutsuzluğu, hiçbir şey
onları ilgilendirmiyor.
Enflasyon rakamları açıklıyorlar, gerçek artışlarla ilgisi yok.
Çizdirdikleri pembe tabloların gerçekle ilgisi olmadığını artık
herkes biliyor. En başta kendileri!
Toplumun bütün kesimleri yılgın. Eviniz soyuluyor, karakola
gidiyorsunuz, polis iki elini yana açıp konuşuyor: ‘Çaresiz kaldık,
kimseyi yakalamak mümkün değil. Her yer soyuluyor, hangisini
yakalayacağız. Eğer çalıntı eşyayı bir yerde satarlarsa ve denk
gelirse yakalarız.’
Yargı yılgın. Yargı iktidarın baskısı altında... Çünkü hakim ve
savcıların kaderi -sadece şimdi değil- siyasal iktidarların iki
dudağı arasında. Atama, terfi, Yargıtay ve Danıştay’a üye seçilmek,
her şey.
En büyük hortumcular dokunulmazlık zırhına bürünmüş, ya da ‘bizim
hortumcumuz iyidir, onlara dokunmayız’ anlayışına sığınmış!
Şeyhlerini rüyada görenlerin Başbakan’a yazdığı mektuplar, devletin
resmi yazışmalarına konu oluyor!
Ne diyelim, ‘bizi ırgalamaz’ deyip hep birlikte işin içinden
sıyrılalım mı!