Çölaşan Vakit'e yüklendi
Abone olTürban kararını alan Danıştay üyelerini hedef alan Vakit gazetesine karşı yazar Emin Çölaşan bu gazeteye yüklendi.
Hürriyet yazarı Emin Çölaşan Danıştay üyelerini hedef gösteren
Vakit gazetesine ateş püskürdü. Gösterilen tepkileri
komedi olarak gören yazar tepkisini dile
getirdi.
Yazı: Emin Cölaşan
Kaynak: www.hurriyet.com.tr
-BAŞBAKANLIK Basın Merkezi adına (!) dün yapılan açıklama
internetten geldi. Aynen veriyorum:
"T.C. Başbakanlık Basın Müşavirliği. Kamuoyuna duyuru.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumartesi günü Mersin'de narenciye
üreticisi Kemal Öncel'e 'TERBİYESİZLİK YAPMA LAN, ARTİZLİK YAPMA
LAN' diye bağırdığına ilişkin olarak Türk medyasında gerçeği
yansıtmayan haberler yer almıştır.
Oysa Sayın Başbakanımız bu sözleri çiftçi vatandaşımıza değil, o
akşam oynanacak olan Fenerbahçe-Samsunspor maçında olacakları -o
müthiş öngörüsü ile- bildiği için Fenerbahçeli Nobre için
söylemiştir.
Kamuoyunun bilgisine arz olunur."
Büyük olasılıkla Galatasaray veya Beşiktaş taraftarları tarafından
gönderilen bu internet mesajıyla, Türk milletinin muhteşem mizah
anlayışı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha üstüne çıktı.
AÇIKÇA HEDEF GÖSTERİYORLAR
Danıştay'ın verdiği son türban kararı sonrasında yüz kızartıcı
gelişmeler yaşıyoruz. Din ve türban sömürüsü yine ağızlara sakız
oldu. İstanbul'da Vakit adıyla çıkarılan şeriatçı gazetenin dünkü
birinci sayfasında 9 sütuna kocaman bir manşet atılmıştı:
"İŞTE O ÜYELER."
Başlığın hemen altında, başta 2. Daire Başkanı Mustafa Birden olmak
üzere Danıştay'ın bu kararına imza atan 5 üyenin de kocaman
fotoğrafları vardı. Vakit Gazetesi, Danıştay üyelerini açıkça hedef
gösteriyordu.
Bundan önce başka kişileri de böyle fotoğraflarını yayınlayarak
hedef göstermiş, bunlardan bazıları -Gümüşhane Barosu Başkanı gibi-
öldürülmüştü.
Türkiye'de bugüne kadar milyonlarca mahkeme kararı verildi.
Hangisinde bütün heyetin böyle tek tek fotoğrafları yayınlandı,
böylesine hedef gösterildi?
Bu nasıl bir rezalettir? Bu hákimlerin can güvenliğini bundan sonra
kim koruyacaktır?
***
Peki bu rezalete kimler yol veriyor? Danıştay kararı açıklandıktan
sonra Recep Tayyip Erdoğan dahil neredeyse bütün bakanlar uluorta
konuştular, kararı eleştirdiler.
Bir "Adalet Bakanı" düşünün ki, işine gelince "yargı bağımsızdır,
ben görüş bildiremem" diye olanları örtbas etmeye kalkışır. Ama son
Danıştay kararını, hem de idari yargının en üst düzeydeki
kuruluşunun türban kararını açıkça eleştirmeye kalkışır!
Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin konuştu, eleştirdi. "Milli" Eğitim
Bakanı olan Hüseyin Çelik aynı şeyi yaptı.
Hepsi sıraya girmişti. Abdullah Gül durur mu, kervana o da
katıldı:
"Bu anlayış diktatör rejimlerin felsefesidir. Kaygıyla
karşılıyorum. Hayretler içinde kaldık. Bunlar (bu mahkeme
kararları) çok yanlış ve tehlikeli şeylerdir."
Beyefendinin hangi sıfatıyla, hangi hukuk bilgisiyle konuştuğunu
anlamak elbette mümkün olmadı!
Çırakları konuşur da bizim Recep Tayyip Erdoğan durur mu! O da
-bilinen üslubuyla- açtı ağzını, yumdu gözünü:
"Bu kararı kınıyorum. Bu hiçbir hukuk anlayışı içinde
tanımlanamaz." (Kendisi herhalde 'hukukçu' (!) olduğu için bu
konuları iyi biliyor. Hukukçuluğu, tahmin ediyorum ki bildiği
İngilizce kadardır. Meclis albümüne kendisinin "İngilizce
bildiğini" yazdırmış da!..)
Recep Tayyip Erdoğan daha sonra Danıştay'a hitaben sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Efendi, bu senin işin değil, Diyanet'in işi."
Birileri bunun üzerine kendisine şöyle seslenmeliydi:
"Efendi, hele sen bu konulardan hiç anlamazsın. Bunlar senin değil,
yargının işidir."
Bir başbakan düşünün, yargıya, hem de ülkenin idari yargıdaki en
üst düzey mahkemesine "efendi" diye hitap ediyor. Aklınca
Danıştay'ı aşağılamaya kalkışıyor.
Başbakan ve bakanları tek tek konuştu, bunlara destek veren
şeriatçı medyada -gazete ve televizyonlarda- Danıştay'a en ağır
hakaretler yağdırıldı ve son olarak dünkü Vakit Gazetesi'nde
Danıştay 2. Dairesi'nin başkan ve üyelerinin fotoğrafları tek tek,
birinci sayfadan, manşetten yayınlandı.
Onlar açıkça hedef gösterildi.
Türkiye'nin ne durumlara geldiğinin, ne durumlara düşürüldüğünün
somut örneklerine bir kez daha tanık olduk.