Çölaşan bu manşetleri beğeniyor
Abone olEmin Çölaşan 3 Ekim sonrası beğendiği ve beğenmediği gazetelerin manşetlerini yazmıştı. Peki başlıklar hangi gazetelere aitti? Onu da Ertuğrul Özkök buldu ve yazdı.
Emin Çölaşan 3 Ekim sonrası beğendiği ve beğenmediği gazetelerin
manşetlerini yazmıştı. Peki manşetlerin hangi gazetelere ait olduğu
belli değildi..
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ten Emin Çölaşan'a AB
eleştirisi. Özkök, 3 Ekim sonrası gazetelerin gösterdiği zafer
havasına bozulan Çölaşan'ın beğendiği ve beğenmediği gazetelerin
isimlerini O manşetlerin üstündeki logolar yazısı
ile açıkladı.
Yazı: Ertuğrul Özkök
Kaynak: www. hurriyetim.com.tr
EMİN Çölaşan dünkü yazısında ilginç bir sınıflandırma yapmış. Bazı gazetelerin, Avrupa Birliği ile müzakerelerin başlamasını ‘Zafer’ olarak değerlendirdiğini söyleyerek bu manşetleri eleştirmiş.
Buna karşılık bazı gazetelerin de bu olayı daha
gerçekçi verdiğini belirtmiş.
Çölaşan, beğenmediği ve beğendiği manşetleri vermiş, ancak bu
manşetleri atan gazetelerin adlarını yazmamış.
Ben küçük bir araştırma yaparak bu manşetleri hangi gazetelerin
verdiğini buldum.
* * *
Çölaşan’ın beğenmediği manşetler ve bunları atan gazeteler
şunlar:
- Viyana valsi (Hürriyet).
- Direndik, kazandık (Vatan-Bugün).
- Avrupa’nın ay yıldızı. Medeniyetler kucaklaştı (Sabah).
- Dimdik durduk, kazandık (Akşam).
- Türkiye’nin AB yürüyüşü sürüyor (Zaman).
- 3 Ekim miladı: Biz kazandık (Türkiye).
- İşte bu kadar. Viyana pes etti (Yeni Şafak).
- Söke söke Avrupa. Medeniyetler buluştu, yeni milat başladı
(Halka ve Olaylara Tercüman).
- Mutlu son: Yolculuk başladı (Radikal).
- Atam, rahat uyu! (Posta).
- AB tamam, yola devam (Star).
- Masaya oturduk. Yeni Avrupa, yeni Türkiye (Milliyet).
- Viraj zor aşıldı (Gözcü).
- Ankara’nın gelmiyoruz resti, AB’de deprem yarattı (Bugün’ün alt
başlığı).
* * *
Çölaşan bu manşetleri eleştiriyor.
Buna karşılık şu gazetelerin manşetlerini destekliyor:
- Böyle rezalet görülmedi. Dayatmalar masada bekliyor
(Yeniçağ).
- Batı’ya kul köle olmayı bırakın. Aslımıza dönelim (Milli
Gazete).
- Zorlu süreç başladı (Birgün).
- AB yolculuğu zorlu ve sonu belirsiz bir sürece girdi
(Cumhuriyet).
O vermemiş ama bunlara Anadolu’da Vakit Gazetesi’nin manşeti de
eklenebilir:
‘Hep aynı taktik.’
* * *
Bu tabloya baktığımız zaman şöyle bir durum ortaya çıkıyor:
‘Yeniçağ’, MHP yanlısı bir gazete.
‘Milli Gazete’, malum, Saadet Partisi’nin resmi gazetesi.
‘Anadolu’da Vakit’, Türkiye’de dinci kesimin en radikal yayın
organı.
‘Birgün’ ise, daha çok, Berlin Duvarı’nın yıkılışından önceki sol
zihniyeti temsil eden bir gazete.
‘Cumhuriyet’i tarif etmeye gerek yok. Kamuoyunca biliniyor.
Kısaca bu gazeteler, ‘Cumhuriyet’ hariç, bir anlamda Türkiye’de
‘marjinal’ sayılabilecek bir düşünce yelpazesini yansıtıyor.
* * *
İki listede yer alan gazetelerin toplam tirajları
karşılaştırıldığında ilginç bir tablo ortaya çıkıyor.
Türkiye’de günde toplam 4.5 milyon civarında gazete satılıyor.
Çölaşan’ın listesine göre, 3 Ekim’e ‘Hezimet’ diyen gazetelerin
toplam satışı, 100 bini bile bulmuyor.
Bu hesapla, geriye kalan 4 milyon 400 bin insan, bu olayı ‘Başarı’
olarak gören gazeteleri alıp okuyor.
Bu tabloya bakıp ne diyeceğiz?
Türkiye’nin yüzde 99’u, 3 Ekim’de alınan kararı ‘Başarı’ olarak mı
görüyor?
Yoksa bu gazeteler, ‘Halkın görüşlerine ters yayın mı yapıyor?’
Ne biri, ne öteki...
Bu tablolar Türkiye’de basın gerçeğini gösteriyor.
Türkiye’nin ana gövdesini oluşturan büyük gazeteler, Türkiye
yelpazesinin her kanadına seslenen yazarlara yer veriyor.
Emin Çölaşan, bu yazıyı Hürriyet’te yazıyor.
Bekir Coşkun da, Özdemir İnce de.
3 Ekim olayına eleştirel destek veren Oktay Ekşi de aynı çatı
altında.
Buna karşılık bu olayı ‘Başarı’ olarak gören ben de, Mehmet Y.
Yılmaz da, Hadi Uluengin ve Ahmet Hakan da bu gazetede yazıyor.
Bunun adı ‘demokratik bir arada yaşama kültürüdür’.
* * *
Dün başka bazı gazetelerde Türk basınına yönelik çok ağır yazılar
okudum.
Hürriyet yazarları artık Yayın Konseyi’nin çizdiği çerçeve içinde
hakaretamiz ifadeler kullanmıyor.
Ama yukarıda ikinci grupta yer alan bazı gazetelerde,
‘yalakalıktan’ tutun da ‘mütareke basınına’ kadar en ağır ifadeler
ölçüsüzce kullanılmıştı.
Tabloyu bütün çarpıcılığıyla önünüze koydum.
Halkın görüş yelpazesini en demokratik açılımla yansıtan
gazetelerin tavrı ve toplam tirajları ortada.
Buna karşılık, kendisi gibi düşünmeyen insanların yazdığı
gazeteleri ‘mütareke basını’ olarak niteleyecek kadar gözü dönmüş
insanların yazdığı gazetelerin toplam satışı da ortada.